ELEKTRİK VE VÜCUDUMUZ

ELEKTRİK VE VÜCUDUMUZ

Görme koklama tat alma sevme öfkelenme(bu duygularla ne alakası var diyeceksiniz) düşünme rüya görme daha neler neler,işte bu faaliyetler elektrik olmaksızın gerçekleşemez.Nitekim canlı elektrik ilşkisi arasında sıkı bir bağ olduğu Alessandro volta’nın  kurbağa bacağı deneyinde anlaşılmıştır.

   Peki vucutta nasıl oluşuyor bu elektrik?Acaba dinamolarımız mı var?Yoksa biryerlerden mi alıyoruz?Gelin bu sorulara biyoloji bilgilerimizide tazeleyerek,aslında birer elektrik pompası olan hücrelerimizi inceleyerek cevap verelim.
    Bilindiği gibi hücrelerde iç sıvı ve dış sıvı ortamını ayıran hücre zarları bulunur.Dış sıvı yükleri ve iç sıvı yüklerine toplam olarak bakıldığında elektrik farkının olmadığı gözlenir.Ancak bu denge hücrenin zarına yakın yerlerde bozulur.Yani hücre dış sıvısı ve iç sıvısı arasında potansiyel bir fark vardır.Hücrenin bu durumuna istirahat zar potansiyeli denir.Potansiyel farkın fazla olması gereken sinir kas hücreleri gibi yerler de bu değer daha fazladır.Canlılığını koruyan istirahat zar potansiyeline sahip ,hücelerde bu değer -50 ila -90 mV civarındadır.
Bu potansiyelin oluşmasındaki en önemli etken 7-10 nm kalınlığındaki hücre zarıdır.Hücre zarı bu noktada enerji deposu biyopil gibidir.
    Peki pompa dedik neresinde var bu işin pompa ? Hücre zarı içerisinde proteinden oluşan bir pompa vardır.Bu pompa sodyum (Na+) iyonlarını dışarı potasyum (K+) iyonlarını ise içeri   almakla vazifelidir.
Evet pompa her çalıştığında iyon sayacı çalışır ve 2 potasyum iyonu içeriye 3 sodyum iyonu dışarıya pompalanır.Böylelikle hücre zarı polarizasyona geçmiştir.Yani elektrik yüklüdür.
   Eğer dediğimiz bu olay olmasaydı sinirlerimiz de sinyal oluşmazdı.Yani biri bizi tekme tokat dövse bile hiç bir şey hissetmezdik.
Duyularımız bloke olduğu gibi,sevinme öfkelenme vb hadiseleri yaşayamazdık.
insan vucudu elektrik
   Peki nasıl oluyor da bu yüklü hücre zarı elektriğini emrimize sunuyor?Sinyalin başlaması için önce bir etkinin oluşması gerekiyor.Yani görmemiz için gözümüze bir foton,duymamız için kulağımıza bir ses dalgası çarpması gerekiyor.
işte bundan sonrada pompa devreye girer.Ama uyartının belli bir değerde olması gereklidir.
Bundan sonrada devreye elektrik kablolarımız yani sinirlerimiz devreye giriyor.
Ve bu olaya repolarizasyon deniyor.Sinir tellerimi tıpkı yalıtım için bakır teli kapladığımız gibi sinirlerimizi de miyelin kılıfı kaplar.Ama sinirlerimiz deki elektrik bakır teldeki gibi yavaş değildir.
    Milyarlaraca sinir hattı ve hiç bir çakışma yaşanmıyor sizce de ilginç değil mi?

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ