Bir elektrik teknisyeni alınacak hikayesi

arkadaşlar kuranı kerimi hatim ettim arabcada türkcede risalei nuruda okuyorum ikiside büyük bir derya ancak konumuz bunlar değil sayın öğretmen27 sayın seagate doğru ve yerinde br cevap verdi keşke kader mevzusuna girmeseydiniz ve herkesden rica ediyorum mesleğimiz üzerine konuşalım edisondan einstainden daha büyük ve profesyonel elektrikci arıyolar ama verdikleri 850-1100 tl çalışma şartlarıda çok hafif buyrun okuyun sabah 8 akşam 8 sgk mecburiyetten olacak yemek belki servis belli güzergahta gerisini yaya yürü cad cam bilecek az ingilizce konuşacak seyehat engeli olmayacak b ehliyeti olacak dalında uzman olacak anası babası olmayacak işte size türkiye manzarası işte size mesleğinizin kalitesi veya önemi kompresör veya buhar kazanı yada ana panoda bir arıza olsa 100 kişilik bir fabrika yatıyo ve siz kaç kişiye iş veriyorsunuz mesleğinizle ama size reva görülen şartlara bakınız piramitleri yapan firavunların işçileri bile bizden üstünmüş
 
Sayın Yawuz31 , doğrular olsa da açıkladığımız konular ile ilgili yanlış sözler bulunan yazılar vardı. Konu yazılan bir mesaj olduğundan devamında yazılanlarda da başka meseleler oluşabiliyor.
Türkiye nin tek manzarası bu değildir. Hata her yerde olabilir, mühim olan anlayıştır. Herkes kendi kaderini yaşayıp etrafını bildiğinden kendi sorunlarını ifade ediyor olabilir.
Diğer taraftan soruna çözüm getiren bir kimse vesile olduğu faydanın sahibi değildir. Çözüme etkisi kadar değer katmıştır.
Risale-i Nur bir insan yazısı olduğundan Kuran-ı Kerim ile aynı cümlede ve "ikisi de" şeklindeki cümle dahi bir eksiklik görüntüsünde.
Önceki yazımızdaki gibi birşeyler beğenilmiyorsa, sahiplerinin fazlasını lütfetmesini beklemek bir yol olduğu gibi; bir düzen oluşturmak kurmak daha üstün bir yoldur.
Başarılar.
 

O büyük zatın Hz. Hızır (a.s) oldugu hadisi şerifleri araştırırsanız görmeniz mümkündür Saygıdeğer kardeşim. Kuranı ilk açıklayan ve tefsir eden İki cihan güneşi Hz Muhammeddir (sas). Allah Kuranda namazı kılın diye emreder ama nasıl kılınacağı, kaç rekat olacacağı, hangi kriterlere göre kılınacağını bildirmez. Eğer Peygamberimizden bakarak görmeselerdi namazı nasıl kılacaklardı sahabe? Kuran ile hadis bir elmanın iki parçası gibi birbirini tamamlar. Eğer sadece kuranı okuyup hadisi okumazsak af buyurun ama ne kuranı ne de dinimizi anlayabiliriz. Çünkü Kuran genel ifadeler taşır ve tefsire muhtaçtır.
Ayrıca Sayın Seagate Ustamıza saygısızlık olmasın diye: 'Allah dünyayı yarattı ve elini eteğini çekti' düşüncesinin hangi sapık fırkalara ait oldugu söyleyip onu üzmek ve kırmak istemedim. Ben bunu ona anlatmaya çalıştım ama o olayı farklı yönden yorumladı.
 
Son düzenleme:
Sayın Öğretmen27 mesajımızı idrak edememişsin.
Yazımızı ilkin anlaman gerekir. Biz senin Kuran da yazıyor diye bahsettiğin bahsin o biçimiyle Kuran da yazmadığını anlattık. Buna ne itirazın olabilir? Yazdığın cümleler İslam ahkamı olabilir ama ayet olması başka bir haldir. Anlatımındaki bu eksikliği gidermek için yazdığımız kısımda ayrıca İslam ahkamı olmalarını da belirtmiştik.
Kuran ile hadis elmanın iki parçası değildir. Kuran ümmül kitap Levh-i Mahfuz dan indirilmiş Allah (c.c.) kelamı, Hadis ise Allah ın izniyle Resul unun sünnetUllah denilen yoludur. Bu iki kelam eşit değildir. ResulUllah ın "Nefsim kudret elinde olan Allah a yemin ederim ki ..." şeklinde başlayan hadisleri, kendisinin de Kuran a mecbur olması ; alaka dahi kursa Allah a ait olandan bizdeki gibi ve ya alelade bahsedemediğimizi göstermektedir.
Kuran hiçbirşeye muhtaç değildir. Ancak ilmi bağlamlar ile alakalar ile açıklamalar yapmak faydalıdır. Diller birbirine tam çevrilemediğinden dolayı yeteri anlamı veren ifade yazıldığında Kuran ı anlamamak mevzu değildir. Ancak derin bilgiler elde ederek ilim yapmak için derinleşmek gerekir. Tefsirler ise Kuran a muhtaçtır ve bahsettiğimiz bağlamlar ile ilmi yaklaşımlar yapılabilir. Tefsirler hak mıdır değil midir biçiminde değerlendirmede Kuran a uygunluğu ile değer kazanır.

Dinimiz hak din olduğu için her halükarda insan kalbine ilham ile sabittir ve Kuran dan hadisten hiç haberi olmayanın dahi yaşayabildiği bir haldedir. Hak din ismi "Müslümanlık" tır ve teslimiyettir. Doğruya muhalefet etmeyen, iyiyi seçen gibi düşünülebilir. Teslim olan yeni bir bilgi(doğru) öğrendiğinde anında bunu kabul edendir. Müslümanlık yani dinimiz (hak din) bilmek ten üstün işte bu manevi haldir. Bilmek olsa bilenler amel etmese de kabul etmese de erbab gibi olurdu ki, en üst mertebe yolu olan doğruya muhalefet etmemek ve onu kabul edip yükseltmenin değerinin ne derece yüksek olduğu ortadadır.

Çocuğunu eczacı kalfası yapmak isteyen zaat da , kimseye tepki duymadan onu mühendis yapmaya da uğraşabilir. Gelişimin sonu olmasa gerek.
Hayırlı günler dilerim
 
Mevzu maksadını aşmadan bir ricam : "Lütfen elektronları konuşalım,paylaşılacak bir şey varsa onu paylaşalım !".
İnançları konuşmak hiç hoş değil !
Bana yorum yazarken harcadığınız eforu lütfen kendiniz için mutlak bilgiye ulaşmak için kullanın.
İllada bana iyi şeyler söylemek zorunda değilsiniz.(ilk önce ne söylediğine bakarım ,sonra kimin söylediğine!)

"Benim inancım bana sizin inancınız size!"

Bu mesleği yapanlar : sadece gereksimlerin oluşturduğu bir meslek gurubu içerisinde olduğumuzu bilirler...
Sanki adamlar yıllardır teknisyenlik yapmış gibi oturup al sana 800-1100 tl diyorlar?
Peki bunu kim söylüyor?
İnsan kaynakları müdürü ?
Şirket müdürü?
Hayatlarında kaç dakika teknisyenlik yaptılar?

Her sorun çıktığında "Neden oldu diye ?" hesap sorulan ama zam zamanı nedense sorumluluğu kadar ücret almayan bir durumdayız.
Bizler hakkımızı istiyoruz ! Sadaka değil !
Hemen hemen tüm üretim hatlarına giren ve sonunda bir çok kanserojen yada insan sağlığını direkt etkileyen ortamlarda çalışmasına rağmen yine de etrafındakilere gülümseyerek bakan, "Alın teri " tutkunu bu insanların hakkını alamadığı bir yerde nasıl olurda din, iman ve ahlak nutukları veren insanlar çıkabilir?

İllaki sizinde mi canınız? Yanacakda mı ses vereceksiniz?
Biri mi daha aramızdan ayrılsın o zaman mı uyanacağız?
 

Kardeş bence sen benim yazdıklarımı idrak edememişsin. Senin Kuranı tam olarak başka dillere çevrilse anlaşılır demene karşıyım. Çogu alim bile Kuranı Türkçe mealiyle değil de tefsiriyle okunması ve bu şekilde daha iyi anlaşılır demesine rağmen senin böyle bir açıklama da bulunman ilginç geldi. Belki de sanal ortamda oldugumuz için söylediklerimizi tam olarak birbirimize anlatamıyoruz. karşılıklı olsaydık tartışmamız daha anlamlı olur.

Güzel kardeşim senin yazdıgını idrak ettim ve ona göre yazdım. Hadislerdeki eksikliğini bildirmişsin ve ayrıca da hadiste geçip geçmediğini bilmediğini söylemişsin. Ben de sana hadisler de geçtiğini ve o büyük zatın Hz Hızır (a.s) oldugunu hadislerde geçtiğini söyledim. Umarım bu konuda anlaşmışızdır.
Kuranı Kerim tam kelimelerle başka dillere çevrildiğinde yine tam olarak anlaşılmaz. Çünkü bir ayetin diğer ayeti nesh yani kaldırma durumları söz konusudur. Bu durumda bir kişi kuranda terslik var derse ne olacak? Halbükü daha sonra gönderilen bir ayet önceki ayeti nesh etmiştir. (Araştırırsanız bulursunuz.) Sadece bununla ilgili değil. Her ayetin inme hadisesi farklıdır. Her ayetin iniş sebebini, hangi olay sonucu indiğini bilmeyen kişi sadece meal okuyarak kuranı anlayamaz kesinlikle.
Peygamberin söyledikleri de sonuçta vahiydir güzel kardeşim. Peygamber her söylediğini kafasına göre değil Cebrail (as) kendisine bilgileri iletisiyle söylemiştir. Eğer Kuranı Kerim hadislerle ve tefsirlerle anşılmaya çalışılmazsa sadece kendi kendimizi aldatmış oluruz.
Kuran ve hadis bir bütündür. Bir elmanın parçaları birleştirilerek bir bütün oldugu gibi hadis ve kuran da birleştirilerek gerçek ilim elde edilir. Yoksa kastım ayet ile hadisin aynı kefede bulundugunu kastetmiyorum. Tabi ki de bir Allah'ın sözü diğeri de Peygamberin sözüdür. Ama ayette Peygamber size neyi emrettiyse yapın neyden sizi yasakladıysa kaçın diye emretmiştir. Buradan mana olarak Peygamberin de söylediklerinin kesinlikle yapılması sonucu çıkar. Sadece Kuranın mealini okuyarak kişi gerçek dini ilmi elde edemez. Kuran, hadis ve fıkıh. Bunlar bir bütündür ve parçalanamaz. Tabiki de Allah'ın kelamı Resülullah'ın kelamı farklıdır aynı değildir. Ama yapılma açısından ikisini de yapmak zorunludur. Peygamber hadisleri vahiy ışığında söylemiş ve uygulamıştır. Umarım buraya kadar anlatmak istediğimi anlatabilmişimdir.

Ayrıca Kuran tefsire muhtaç demekle bir insanın bir insana muhtaç olduğu anlamında değil, Kuran tefsir edilmezse Kuranı tam olarak anlayamayacağımızı kasdettim. Öyle bir şey olsaydı zaten Peygamber neden Kuranı tefsir etmiştir. Hadis olmadan, tefsir olmadan Kuran anlaşılmaz.
Tabiki de istediğinize inanmakta, istediğinizi ısrar etmekte özgürsünüz. Bu herkes için geçerlidir.
Saygılarımı sunuyorum...
 
Son düzenleme:
merhaba teknisyen önce işini yapar sonra oturur masaya çatır çatır patronla pazarlık eder ben teknisyenım deyıp arka cepe bır pense gömlek cepıne kontrolkalemı koyan teknisyen olamaz oylelerıde çıkıp patronla masaya oturamaz patrona ne verırsenız kabulüm der sonradanda çıkıp buralarda hakkını arar bence bu mantıklı değıl hayatımda 4-5 iş değiştırdım hıçbırınde önceden oturup pazarlşık etmedim işe başladım zaten işsızım gıttım patronun verdığı gorevlendırdığı işi yaptım kendımı kabul ettırdım patronun karşısına çıkıp benım hakkım bu dedım böyle olmalı ha şuda var işi yapıyorsan işinin hakımıysen kımseyede papuç kaptırmıcan işinin patronu olcankı patron senı kabullensın her işi yaparım mantığıyla işe başlarsan her sevıyedekı maaşada kabullenmek zorundasın

bir başka konu yukarda arkadaşlar din inanç konusuna gırmışler elhamdulıllah muslumanım burada inanç konusu açılıyor ben musluman olmıyabılırım türkiyede onlarca inaçta Elektrik teknisyenı veya başka mesleklerden teknisyen arkadaşlarımız var bu forumda bu forumu ayakta tutanda din inanç ve sıyası konulara gırılmemesı bence yonetım görürse sızlerıde uyarır
 
Sayın Seagate,
Elektronlar yörüngelerinde dönmekte, konuşulmalarını mı istiyorlar bilmiyorum. İnançların konuşulması öyle hoştur ki inananlar arasında köprü kurar. Hak dinde buluşamasalar dahi hak birşeyler hakkında konuşmuş olurlar.
İnsanların bırakılsın haklarını, zulüm gördükleri dahi olmakta ki hak din heryerde her biçimde geçerlidir ve buralarda hakkı sahibine iletir. Hayatın içinden ve insan kaderi ile ilgili bir mevzu olarak da ilmi açıklamalar ile hayatın konuşulması meseleye uzak değildir. İnsanlar dini, menfaat için değil ölümüne yaşamak zorundadır...

Hayatlarından memnun olmayan teknisyenleri haklı bulmuş değiliz, durumlarının incelenmesi gerekir. Sizler belki kendi durumlarınızı bildiriyorsunuz belki birçok rahat insanın arasındaki işinde zorlanansınız. Saygı duyarız, bir hak varsa sahibine iletilsin isteriz. Yalnız iş sahipleri teklifte serbestler, siz de kabulde. Bahsettiğimiz gibi hak aranır ama keyfiyetiyle riayet etmeyen insanların vermesindense yol aranabilir, düzen kurulabilir. Birçok zenginlik yolu da buralardan geçer.

Sayın Öğretmen27 seni açıkça anlayarak yazdığımızı gördüğün şu halde; yazdığımızın anlaşılmadığı son mesajından da görülmekte. Hadislerde eksiklik beyan etmedim ve senin yazdığın mevzuyu zaten bilmekteydim. Yazdıklarının aynen ayet ayet olmadığını ifade edip Hz. Hızır ın isminin geçmediğini ifade ettim. Ayetler hakkında hadis olduğu zaman, ayet bittikten sonra hadisi yazarsın.

Kuran meali manasını taşır kadar tercüme edildiğinde anlaşılmaması için hiçbir sebep yoktur. Açıkladığımız gibi ilim yapmak için yol gerekebilir, Ayetlerin çok derin olması ve bu derinliğin anlaşılamaması manasının da anlaşılamadığını göstermez. Ayet anlaşılmıştır ama derin manaları insan için uzak olabilir ilim ile derinlikten öğrenmeye çalışabilir. Alimlerin alim olabilmesi hakikate uygunlukları ile ölçülür. Bir hakikat değerlendirmesi ardından alim isimlerini alabildikleri halde nasıl hakikatte belirleyici olabilirler? Herhangi birinin değil ama müçtehid imam ve ya hakikat ehli (sahabe..) kişiler tarafından yazılan tefsir ilim yoludur. Ama yine Kuran a uygunluğu ile ölçülür. Ayetin yeteri cümle-mana ile tercüme edilmesi kelime kelime tercüme olmuş olmaz ve anlaşılmaması mevzu olmadığı gibi kesin ahkamları ve ilahi kanun olmaları hasebiyle şu yazdıklarımızdan daha bariz anlaşılmaları bir tarafa kalben de hissedilirler.
Bahsettiğimiz gibi Kuran başlı başına hakikattir. Bunu anlamaya çalışmanın kendini aldatmak ile alakası olmaz. Diğer taraftan hadis vb ilim yolu ise derin manalarını anlamamıza bir yoldur ve kötüden korunmanın yollarını anlamada da yol göstericidir.
Her ne kadar zaten önceden açıklamış da olsak Kuran ve başka bir mana açıklanırken Kuran için eleman gibi benzetme yapılamaz. Manalar ne kadar Kuran a uygunsa o kadar değer arz eder, yoksa ki ResulUllah yolunu zaten sünnetUllah diye hak ettiği mertebeye iade ettik.
Ayetlerin iniş sebebi ayetlerin derin bir ilim olduğunu değiştirmez iniş sebeplerini madde olarak görmek zaten anlayışı sonlandırmak olabilir. Ayetin inme sebebinin olması o zaman için bir hikmettir. Halbu ki ayet sadece o olayı açıklamadığından insan aklından öte olduğundan bir hikmet sadece içerisinde bir manadır. Ayetler insanların başına gelen herhangi bir manayı değil sonu belki de olmayan bir ilmi barındırır.
Ayetler birbirini nesh etmez, bir kısım ayetlerde yeni hüküm inmesi ile teslimiyet olan "Müslümanlığın" usulü inanma devam etmiştir. Bir kısım yeni hüküm inmesi ile farz sınırı çizilmesi zaten hak dinlerin başlamasından şu zamana kadar devam etmiştir. Kuran da nesh olunmuş ayetler terslik demek değildir. Terslik uyuşmazlık manada olur bu da katiyen Kuran da ve hak dinde olmaz. Kuran - ı Kerim ' in mertebesi her daim yerindedir. Rabbim şu an bize emirler verip yeni bir farz getirse biz ne diyebiliriz? Madde için değişme olabilir, hak din mana olduğundan maneviyatta anlaşılır.
Maurice Bucaille Kuran ı inceleyip (bilimsel olarak)muhteşem bulduğu kitabında İncil ve Tevrat ın (şu anki hallerini ithaf olsa gerek) durumunu aynı görmüyordu. (Tabi bu zat da belki Hadis - i Şerifleri idrak edememiş olabilir.)
Peygamber (sallAllahüaleyhivesellem) her söylediği vahiy değildir. Vahyi söylüyorsa vahiydir ve ya ayettir vahiy dışı söylüyorsa hadistir(kutsi hadis de manalı bir haldir.) Hadisler ve diğer peygamber halleri SünnetUllah denilen Allah yoludur ki manada değişmemiştir.
Bu konularda birçok mana açıklamış olduk. Evvel açıkladıklarımız da kendi ürettiklerimiz değil zaten doğru olanların izahları idi. Hakikat lafla değişmez o bize değil biz onu bulmaya muhtacızdır.
Teknisyenlerden mesele konuşuluyorken kendini geliştirmek isteyen insanlar için de yapılabilenler mevzu olabilir. Resmiyetin insanı izah etmede yetersiz kaldığı düşünülen ve ya resmen üst mertebeye çıkmasına engel olduğu düşünülen yerlerde etraflı konuşmalar yapılabilir hatta, uygun fikirler ile oluşturulan çözümlerin devlete ulaştırılması gayet uygun olabilir.
Sayın Tekin126 hakikati söylemek Müslüman olsun olmasın neyi değiştirir? Herkese saygılıyız ve dinlemeye açığız. Tüm insanların ne kadar değişik anlayışlarda olursalar olsunlar konuşmayı becermelerinde mahsur olmaz. Kim doğruysa diğerlerini doğrultsun. Biz dinimizin ahkamı sandığımız bir hatayı başka bir inançta düzeltebilsek bize ne engel? Anında kabul ederiz çünkü ilim mü'minin yitik malıdır. Tabi din gibi anlaşılsa da mesele izah ettiğimiz gibi hayatın kendisi ile alakalı ve din diye farklı gibi muhattap olunan da aslında bir yandan atılım hamle gibi bahsettiklerimiz ile hayatı biçimlendirme yolu. Birilerinin lütfetmelerini beklemeden yapılması konuşulan atılımlar da hayat ve kader anlayışında..
Hayırlı akşamlar..
 
Sayın @cncarastirma

Rasulullah’ın her halükarda mutlaka vahiyle yönlendirildiğine dair:

“O kendiliğinden konuşmamaktadır. O’nun konuşması ancak, bildirilen bir vahiy iledir.” (Necm, 3-4)

Artık bu ayete de itiraz edemezsiniz sanırım.

Nesh hususunda sana katılmıyorum. Hele de yeni müslüman olmuş bir kişi nesh ne oldugunu bilmeyip biri diğerini nesh etmiş ayete geldiğinde kafası karışıp kuranda bir ayette böyle diyor bir ayette de böyle deyip bu adamın tekrar müslümanlıktan soğutabilir. Yolun başındayken işler mahvolabilir. Sadece yeni müslüman olmuş değil müslüman olup da okuyan insanlar için de geçerlidir. Allah korusun bu şekilde çok kişi tanıdım ve tartıştığım kişiler oldu. Ayrıca çoğu alim bile bu sebepten dolayı kesinlikle meal değil de tefsirin okunmasının çok daha doğru olacağını söylüyorlar. Ayrıca Nesh vardır. Bir ayet kendinden önce gelmiş bir ayetin hükmünü kaldırmıştır.

Umarım buraya kadar yazdıklarımı ve ne anlatmaya çalıştıgımı tam olarak anlatabilmişimdir Saygıdeğer kardeşim...

 
Son düzenleme:
Sayın Öğretmen27 benim yazdıklarım belki senin muhalefet etmek istemediğin manalar olabilir ama önceki mesajlarına cevap ,düzeltmedir.

Forumun belki hareketsiz sayılabilen zamanlarında teknik zeka vb konularda fevkalade fikir tartışması yapılabilir. Her ne kadar hayat namına yazdıklarımız tam olarak belki idrak edilemese de insan kaderinde ve hayatındaki atılımlar yönünden, bahsettiğimiz gibi kendini geliştirmek isteyenlerin önlerinin açılması ve bu konuda devlete proje sunulması ve ya bu konudan başka olarak yeni konular ile zeka tartışma konularının oluşturulması faydalı olabilir.
Hak eden ilim erbabına hangi yaşta olsa da mühendislikten daha üst mertebelere kadar nasıl makamı iade edilebilir incelenebilir.
Başarılar..
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha fazla bilgi edin…