Selamun Aleyküm
Konu esasında meslek erbabının muhattabı olarak insan kaderi ile de alakalı bir haldedir.
Forumda ve web ortamında her tip fikir bulunmaktadır. Doğru anlatılır, kabulsüzlük en ufak bir hakikati değiştirmez.
Diğer taraftan insanlar bazen akıllarındakini anlatmak için hata yapabiliyorlar. Düzelmek bizim için daha önce de ifade ettiğimiz gibi.
Evvela Sayın Öğretmen27 Kuran-ı Kerim den bahsetmişsin besmele ile inşAllah(c.c.) Kuran-ı Kerim de Hz. Musa ile bu manada kıssa vardır ama burada yer aldığı detayları Kuran-ı Kerim de açıkça cümle olarak geçmez. Hz. Musa nın birlikte olduğunun Hızır Aleyhisselam olduğu dahi cümle olarak geçmiyor bildiğimiz kadarıyla. (Aslında ayetleri ve mealleri buradan direk yayınlamak gerekir.) Hadis-i Şeriflerde var mıdır bilmiyorum ama temel İslam ahkamı olarak da yerini bulabilirler.
Kader mevzusu çok derindir. İnsan sanmasın ki dünya bildiklerinden ibaret. İnsan aklının ermeyeceği üstün sanat ve ilimle hal bulmuş neler var ki biz belki varlığından haberdar değiliz.
Haşa Hz. Allah(c.c.) herşeyi biliyorsa biz robot gibi tayin edilmişleri mi yapıyoruz ve o zaman günahın anlamı yok mudur, keza cehennem neye işaret eder? Allah herşeyi bilir ; bize tercih imkanı sunmuştur. Herşey biliniyorsa nasıl tercih edebilriz. Allah herşeye kadir olduğundan bizim aklımızın almadığı böyle bir hal yaratmıştır. Yoksa bu ulvi yaratmanın etrafımızda bize göre alelade olan herşeye benzediğini düşünmek, yalnız aklımızın aldığı ve de aklımızın alabildiği bir hal diye düşünülürdü.
Neyde hayır var neyde şer biz bilemeyiz. Hayır diye şerri isteriz, ama Rabbim devamlı yaratır ve kullarını gözetir. Zaten bazen çok iyi olduğunu düşündüğümüz insanların hatalarını görüp onlardan uzaklaştığımız olur. Biz zaten o kadarız ama Rabbimiz kullarını asla kötü tarafın emrine bırakmaz. Diğer taraftan haram etmesine rağmen haramı da Allah yaratır. Kötü ise neden yaratılmıştır ki sınav dünyasındayız(mücadele etmek için hiçbir meselesi olamayan manasızlık bir tarafa) bunların hikmetlerini en iyi Allah bilir.
İnsan her zaman hata yapar ama günah tarafa yaklaştığında kalben rahatsızlık hisseder. Buna rağmen o tarafa yaklaşması ise kötü bir şeydir. Zira kötü tarafın ehlinde bu rahatsızlığa rağmen bulunanlar olur.
İnsanın el ve yüz çizgileri, bazı işaretler hayatı hakkında zaman ile de alaka kurarak çok bilgiler verir. Bu çizgiler de yine "tercih" hakkına muhalefette değil ama insan hayatının gidişatı konusunda insan meyilleri ve özellikleri ile alakalıdır.
Allah (c.c.) ın dünyaya müdahale edemediğini ileri süren felsefi akım; Egzistansiyalizm diye kitaplarda geçen Deizm şeklinde de açıklanan anlayıştır. Masonluğun da ortak olduğu düşünülen/bilinen bu anlayışta masonların, kainatın Yüce Mimarı diye bahsettikleri yaratan için mimar kelimesi ile de belki alakalı (mimarın yaptığı binada yaşayanlara karşı durumu gibi) yarattı ama karışamaz şeklindeki anlayışı 18. basamağa gelen üyelerine açıkladıkları ifade edilir.
Elde etmek için illa birilerinin vermesi gerekmez. İnsan gerekirse düzen kurar, temel atar sonuca varmaya çalışır. Ama bunları yapmayan düzende yerini almayı düşünebilir.
İyilikten bahsetmişken https://www.kontrolkalemi.com/forum/serbest-konular/84654-olmasi-istenilenler.html
Hayırlı günler dileriz.
Sayın Öğretmen27 mesajımızı idrak edememişsin.
Yazımızı ilkin anlaman gerekir. Biz senin Kuran da yazıyor diye bahsettiğin bahsin o biçimiyle Kuran da yazmadığını anlattık. Buna ne itirazın olabilir? Yazdığın cümleler İslam ahkamı olabilir ama ayet olması başka bir haldir. Anlatımındaki bu eksikliği gidermek için yazdığımız kısımda ayrıca İslam ahkamı olmalarını da belirtmiştik.
Kuran ile hadis elmanın iki parçası değildir. Kuran ümmül kitap Levh-i Mahfuz dan indirilmiş Allah (c.c.) kelamı, Hadis ise Allah ın izniyle Resul unun sünnetUllah denilen yoludur. Bu iki kelam eşit değildir. ResulUllah ın "Nefsim kudret elinde olan Allah a yemin ederim ki ..." şeklinde başlayan hadisleri, kendisinin de Kuran a mecbur olması ; alaka dahi kursa Allah a ait olandan bizdeki gibi ve ya alelade bahsedemediğimizi göstermektedir.
Kuran hiçbirşeye muhtaç değildir. Ancak ilmi bağlamlar ile alakalar ile açıklamalar yapmak faydalıdır. Diller birbirine tam çevrilemediğinden dolayı yeteri anlamı veren ifade yazıldığında Kuran ı anlamamak mevzu değildir. Ancak derin bilgiler elde ederek ilim yapmak için derinleşmek gerekir. Tefsirler ise Kuran a muhtaçtır ve bahsettiğimiz bağlamlar ile ilmi yaklaşımlar yapılabilir. Tefsirler hak mıdır değil midir biçiminde değerlendirmede Kuran a uygunluğu ile değer kazanır.
Dinimiz hak din olduğu için her halükarda insan kalbine ilham ile sabittir ve Kuran dan hadisten hiç haberi olmayanın dahi yaşayabildiği bir haldedir. Hak din ismi "Müslümanlık" tır ve teslimiyettir. Doğruya muhalefet etmeyen, iyiyi seçen gibi düşünülebilir. Teslim olan yeni bir bilgi(doğru) öğrendiğinde anında bunu kabul edendir. Müslümanlık yani dinimiz (hak din) bilmek ten üstün işte bu manevi haldir. Bilmek olsa bilenler amel etmese de kabul etmese de erbab gibi olurdu ki, en üst mertebe yolu olan doğruya muhalefet etmemek ve onu kabul edip yükseltmenin değerinin ne derece yüksek olduğu ortadadır.
Çocuğunu eczacı kalfası yapmak isteyen zaat da , kimseye tepki duymadan onu mühendis yapmaya da uğraşabilir. Gelişimin sonu olmasa gerek.
Hayırlı günler dilerim
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?