Boğaziçi köprüsü aydınlatma tesisatının çekim resimleri

kontaktor

Üye
Katılım
4 May 2007
Mesajlar
189
Puanları
1
Yaş
43
Boğaziçi köprüsünün aydınlatma tesisatı esnasında çekilen fotoğraflarla bu işin zorlukları görülebiliyor. Bu tip işlerle birlikte endüstriyel dağcılık isimli yeni bir iş kolununda açılmış olduğunu belirtmeliyim
 
Benım gıbı yukseklık korkusu olan bırı ıcın imkansız bır iş...
 
teşekkürler paylaşım için.

inanılmaz zor bir iş. philips' i kutlamak lazım böyle bir işi yaptırdığı için.
 
Paylaşım için teşekkürler. İzlemesi gerçekten keyifli, çalışması nasıl olmuştur acaba???
 
çok güç bir iş :) aynen bakarken bile ürktüm :)
 
herkese nasip olmaz İstanbulu oradan görmek. sırf oradan bakabilmek için bu işi yapmak isterdim :)
 
inanilmaz bir tecrube gercekten tebrik ediyorum arkadaslari buyuk bir cesaret:)) ben yukselik korkum yok saniyoken ilk tecrubemde Kagithane tunelinde calisirken ufak bir islem ici ciktigim yolun 5 m uzerindeki led tabelaya 10 saniyede cikip 10 dk da emkliyerek indigimi bilirim:)) burdan ne kadar surde inerim hic bilmiyorum ciksam:))
 
Sadece bu manzaraların fotoğraflarını çekmek için bile oraya çıkılır...


phoca_thumb_l_yuksek_isler 7.jpg


phoca_thumb_l_yuksek_isler 5.jpg


ShowLetter2.jpg


10-5.jpg


6-8.jpg


Köprü ışıklanınca "yüksek işçilik" popüler oldu...

Boğaziçi Köprüsü'nü rengarenk aydınlatan, FB şampiyon olduğunda köprünün sarı-lacivert olmasını sağlayan "iple erişim teknisyen" ekibi Yüksek İşler hep "parlak" şeyler yapmıyor. Bazen gökdelen camı da siliyorlar.. .
Onları ilk kez Boğaziçi Köprüsü'nü ışıklandıran üniversiteli gençler olarak tanıdınız. Oysa dağcılık ve kaya tırmanışı deneyimlerini kullanarak ta 2005 yılında yüksek yerlerde, yüksek işler yapmaya başlamıştı bile onlar. Yıldız Teknik Üniversitesi Dağcılık Kulübü'nde tanışıp, özgürlük tutkularını gerçek hayatla birleştirerek HighWorks / Yüksek İşler'i kuran Bora Gürbüz ve Güneş Ergüden, toplam 11 kişilik ekipleriyle İstanbul'a tepeden bakıyordu çoktandır.
İple erişim teknikleri ve yurtdışından getirilen özel malzemeleri kullanarak kimi zaman Rock'n Coke gibi festivallerin sahne ve ışıklandırma sistemini kuruyor, kimi zaman vinçle ulaşılamayan yüksek binaların camlarını siliyor, bina tepelerine paratoner takıyor, üniversite festivallerinde gençlere bungee jumping yaptırıyorlardı .
Alışılmışın dışında meslekleri sayesinde şehir hayatının karmaşasından soyutlanarak, kazandıklarıyla seyahatlere çıkıyor, dağlara tırmanıyor, yamaç paraşütü yapıyor, motosiklet gezilerine gidiyorlardı. Kalıplara sığmak istemiyor, hayatlarının kontrolü kendi ellerinde olsun istiyorlardı. Hâlâ öyle. Tek bir farkla. Artık gözlerimiz onların üzerinde. Ama kafamızda kurduklarımızın aksine onlar "Biz Örümcek Adam ya da kahraman değiliz" diyorlar. Sadece yeni projelerle şehre tepeden bakmaya devam ediyorlar.
Bora Gürbüz 1994 yılında Türkiye'deki dağcıların bu tarz işler yapmaya başlamasıyla yaptıkları işe endüstriyel dağcılık dendiğini ama işin yurtdışındaki karşılığının "Rope access" yani iple erişim olduğunu söylüyor.


"Boğaziçi Köprüsü'nü ışıklandırmaktan daha zor işler yaptık"
"Yüksek binaların vinç gibi araçlarla ulaşılamayan kısımlarına iple tırmanarak erişiyoruz. Bu nedenle 2005'te Yüksek İşler'i kurduğumuzdan beri bu terimi kullanmaya özen gösteriyoruz" diyor Gürbüz. Nitekim, artık Yüksek İşler ekibini işlere çağırırken, "Dağcılar gelsin yapsın" değil, "Endüstriyel tırmanıcılar ya da iple erişim teknisyenleri (rigger'lar) gelsin" diyorlar. "Sanırım artık bunun bir meslek olduğunu kabul etmeye başladılar."
Bu işin çok riskli olup olmadığını sorduğumuzda ise şu cevabı veriyor Gürbüz: "Çok fazla cesaret işi değil aslında. Bu işin standartlarına sahip malzemeleri ve güvenliği yüksek düzeyde tutan teknikleri kullanırsanız pek de bir riski yok. Biz kahraman, Örümcek Adam ya da cesaret abidesi değiliz aslında. Biz şirketleşme konusunda cesaret gösterdik sadece."
Ekibin aynı zamanda fotoğrafçısı olan Öztürk Kayıkçı ise bu işin yıllardır yapıldığını ama köprü işiyle bir anda popüler olduğunu söylüyor. Üstelik ekip köprüyü ışıklandırmaktan çok daha zor işler yapmış. Mesela Mim Plaza'nın camlarını silerken daracık alanlarda iş yapmak zorunda kalmışlar.
En keyif aldıkları işler arasında ise konserlerde rigging yapmak yani sahne ve ışıklandırmayı kurmak yer alıyor. Böylece Depeche Mode, Roger Waters, Sting, Guns'n Roses gibi grup ve sanatçıların birebir sahne arkasında bulunma fırsatını bulmuşlar. Şimdi de Marilyn Manson konserini heyecanla bekliyorlar.

Özgürlük, hippilik ve rock'n roll ruhu
Şehir hayatının hızından kaçmak için dağcılığa başlayan, şimdi de yaptıkları işlerde şehre tepeden bakarak gerçek hayatın dışına çıkabilen Yüksek İşler ekibi özellikle Boğaziçi Köprüsü'nde çalışırken işlerini ne kadar sevdiklerini yeniden fark etmiş.
Öztürk Kayıkçı "Köprüde çalışırken aşağıdaki insanlarda şunu gördüm. Sabah işe giderken çok mutsuzlar, akşam eve dönerken çok yorgun ve daha da mutsuzlar. Tüketim toplumunun birer ferdi olarak buna sadece daha iyi bir ev, plazma TV ve araba sahibi olmak için katlanıyorlar. Oysa biz kendi kurallarımızla yaşadığımız için özgürüz" diyor.
"Boğaziçi Köprüsü'nde çalışırken koca bir metropolün üstünde, yerden 100 metre yükseklikte bütün karmaşadan soyutlanarak bir şey ürettiğimizi hissettik. Biz tüketmek yerine üretiyoruz. Bütün İstanbul'a dışarıdan bakabildiğimiz küçük bir dünyamız oluyor. İstanbul'da bunu yapabilmek büyük lüks" diyen Bora Gürbüz ise ruhlarında biraz hippilik, biraz rock'çılık olabileceğini ama kalıplara da sokulmak istemediklerini belirtiyor.


Kalıpları yok ama prensipleri var
Kalıpları olmayan Yüksek İşler'in prensipleri var mı peki? "Kabul etmeyeceğiniz iş var mı?" sorumuza verdikleri cevaptan anlaşılıyor ki kesinlikle var. Ritz-Carlton Oteli gibi bir yer şehrin siluetini bozuyor diye o işi kabul etmeme gibi bir tavırları yok. "Ama mesela Olympos'un doğal dokusunu bozan, bakirliğini bozup turizm merkezi haline getiren Tahtalıdağ teleferik projesinden teklif gelseydi hayır derdik" diyorlar. Doğaya zarar veren projelerde kesinlikle yer almak istemiyorlar.
Hayalleri Mars'taki uzay istasyonuna paratoner takmak
En büyük hayalleri Mars'taki uzay istasyonuna paratoner takmak. Ama şimdilik köprüden sonra aldıkları en ilginç teklif Kuleli Askeri Lisesi'nden gelmiş. İnönü Stadyumu'nda gerçekleştirilen 19 Mayıs kutlamaları için bir ip inişi gerçekleştirmeleri istenmiş. Kapalı trübün ve protokol trübünü arasına ip gerip iki öğrenciyi dev gibi bir bayrakla beraber kaydırıp sahaya indirme konusunda Kuleli'ye danışmanlık vermişler.
Silk and Cashmere markasının ilk Türkiye defilesi için ise daha evvel bir tiyatro oyununda Nedim Saban'ı ve "Mucizeler Komedisi"nde Mirkelam, Pamela ve Özlem Tekin'i uçurdukları gibi iki mankeni uçuracaklar.


"Biz Örümcek Adam ya da kahraman değiliz!"

 Bora Gürbüz: 27 yaşında. Yıldız Teknik Üniversitesi' nde dağcılığa başladı. Aynı üniversitenin Elektronik Haberleşme Mühendisliği Bölümü'nden mezun. 2005 yılında Güneş Ergüden ile birlikte Yüksek İşler'i kurdu. Motosiklet tutkunu. En çok etkilendiği yerlerden biri Kızıldeniz ve Yunanistan dağları. Ama daha çok etkilendiği bir yer olmamış.

 Güneş Ergüden: 27 yaşında. Koç Üniversitesi Ekonomi Bölümü mezunu. 2000 yılında Yıldız Teknik dağcılık kulübüne yazıldı. O zamandan beri ekipçe birlikte tırmanıyorlar. 2005 yılında tırmanıştan gelen deneyimini Bora Gürbüz'le birlikte profesyonel bir şekle dönüştürmeye karar verdi. Tırmanmanın şehir içi uygulaması olan "iple erişim teknisyenliği" şirketi High Works / Yüksek İşler'i kurdu. Fransa ve Tayland'ı gezdi. Türkiye'nin doğal alanlarından vazgeçmiyor.

 Öztürk Kayıkçı: 35 yaşında. Aynı zamanda profesyonel tırmanış fotoğrafçısı olan ve ekibin çalışırken resimlerini çeken Öztürk Kayıkçı, spor akademisi mezunu. Eski tenis hocası. Film ve reklam sektöründe kamera asistanı olarak da çalışmış. Türkiye'de spor kaya tırmanışının öncülerinden. Özellikle Antalya Geyikbayırı ile Türkiye'nin çeşitli bölgelerinde sayısız rota açtı. Kayıkçı'nın Doğan Palut'la birlikte hazırladığı, Türkiye kaya tırmanış rotaları ve Antalya bölgesi spor tırmanış rotalarıyla ilgili kitapları var. Fransa, Hollanda, Tayland gibi birçok ülkeyi dolaştı. En sevdiği bakir alan Doğu Almanya'daki Elbe'nin kum kayaları.

 Çağlar Erkenci: 27 yaşında. Lise mezunu. Yüksek İşler ekibiyle Yıldız Teknik Üniversitesi dağcılık kulübünden tanışıyor. Hobilerinden biri kasaba kasaba gezerek yaptığı uzun bisiklet yolculukları. İç Anadolu bölgesi, Aladağlar ve Köprülü Kanyon'u etkileyici buluyor. Köprüde çalışırken ipler üzerinde 15 dakikalık sürelerle kestirmesi ve yine yukarıda yemek yemesi ekip arasında bir şaka konusu.


 Akhan Atalay: 29 yaşında. Yıldız Teknik Üniversitesi dağcılık kulübünden. Ekip elemanlarıyla 10 yıldır tanışıyor. Aslen inşaat mühendisi. Kaçkarlar'a çıktığında ağladığını söylüyor. İran'da yaptığı tırmanışı da unutamamış. Himalayalar'ı da çok etkileyici bulduğunu söylüyor.

Köprüde her gün 10 km. yürüdüler

 Boğaziçi Köprüsü'nün V şeklindeki askı halatları üzerine önceden yerleştirilen ışık modüllerinin sabitlenmesi, 11 kişilik Yüksek İşler ekibi tarafından 10 günde gerçekleştirildi.

 Ekip toplamda 9 bin 612 metre ip inişi gerçekleştirdi.

 Birçok özel malzemenin yardımıyla gerçekleştirilen bu işteki bazı malzemeleri Yüksek İşler ekibi kendisi üretti ve kullandı.

 100'den fazla karabina ve 1000 metre statik ip kullanan altı kişilik iniş ekibi, toplamda 204 kez ip inişi ile 1720 adet ışık modülünü köprünün çelik halatlarına sabitledi.

 Her iş gününde ekip üyeleri köprü üzerinde en az 10 km. yol yürüdüler, defalarca Asya ve Avrupa arasında gidip geldiler.

 İki kıta arasında, denizden 165 metre yüksekte, hayatlarını çoğu zaman sadece ve sadece çok sevdikleri iplerine teslim ettiler.
 
Paylaşım ve görsel fotğraflar için çok teşekkür ederim.Çok faydalı bir paylaşım olmuş.
 

Forum istatistikleri

Konular
129,776
Mesajlar
930,001
Kullanıcılar
452,544
Son üye
Beratkya

Yeni konular

Çevrimiçi üyeler

Geri
Üst