komunist partisi firmaları yabancıya satmıyor. yani çine diş geçiremediler.Ben tam tersini düşünüyorum.Siyonislerin yeni kalesi çin.
Amerikayı bu yüzden gözden çıkardılar.
Sermayeyi çine kaydırıyorlar.
Hazırlık tamamlanınca amerikanın fişi çekilecek.
Komplo teorisi diye düşünüyordum, başlamışlar takmayaAllah sonumuzu hayretsin, bazen inanasım geliyor
korkutmak gibi olmasın ama o işte tamam hocambu adam çok fazla video yapıyor, komplo teorileri de hayali değil gibi ama biz görür müyüz sanmam, ne olursa olsun ne planlarsa planlasınlar (ki olası değil) tarıma muhtaç oldukları sürece insan oğlu toprağa bağımlıdır. enerji kriterleri değişmez. kullanabilecekleri teknoloji henüz o aşamaya gelmedi. getirmek istedikleri sistem çöker benim için, insanoğlu hep daha fazlasını istediği için bir birlerini kuyularını kazıp ilk çağa dönebiliriz belki, ama ben 70leri 80ları tercih ederim, emeğin karşılığı olduğu, komşuluğun yaşadığı yılları tekrar yaşamak isterim.
bak burada yaman bir çelişki var, eğer tarım yapan robotlar yiyecek- gıda üreteceklerse; syborg- robot insan ne işe yarayacak gıdaya ihtiyacı olmayacak çünkü elektrikle çalışacak, elektrikle çalışırsa gıdayı kimin için üretecekler? yarı robot insan dersen de sıfır atığa yakın sentetik yiyecek üretmek daha mantıklı değil mi? hayal mi? değil elbet ama daha çooook uzun süreler var, paran ne kadar çok olursa olsun, teknolojin ne kadar ileri olursa olsun hala DNA nın ve RNA nın sırları tam olarak çözülemedi, ve doğanın bir kuralı var doğal seleksiyon, burada yaratıcıyı kim oynayacak ve bu seleksiyona kim karar verecek. olaya başka bir pencereden bakalım; kusursun insan yaratmak mümküm mü? hayır değil çünkü doğa kusurlarla dengede durur, bu kusurlar bizleri insan yapar, geliştirlen genetik insanlar bir bakıma otonom insanlar olacak. ruh yok IQ hepsinde eşit, seçki yok bu durumda kim kimi yönetecek, hepsini akıl düzeyi aynı - üretim kapasitesi aynı - tüketim kapasitesi aynı. peki yönetici ki olacak? yönetilen kim(ler)olacak. karıncalar gibi mi olacağız yoksa arılar gibi mi? ben şahsen insan olarak kalmayı tercih ederim. sen ne dersin?korkutmak gibi olmasın ama o işte tamam hocam
Benzer durum karanlık fabrikalar içinde geçerli https://www.kontrolkalemi.com/forum/konu/robotunuzu-Üniversiteye-gönderin.130955/#post-884264bak burada yaman bir çelişki var, eğer tarım yapan robotlar yiyecek- gıda üreteceklerse; syborg- robot insan ne işe yarayacak gıdaya ihtiyacı olmayacak çünkü elektrikle çalışacak, elektrikle çalışırsa gıdayı kimin için üretecekler? yarı robot insan dersen de sıfır atığa yakın sentetik yiyecek üretmek daha mantıklı değil mi? hayal mi? değil elbet ama daha çooook uzun süreler var, paran ne kadar çok olursa olsun, teknolojin ne kadar ileri olursa olsun hala DNA nın ve RNA nın sırları tam olarak çözülemedi, ve doğanın bir kuralı var doğal seleksiyon, burada yaratıcıyı kim oynayacak ve bu seleksiyona kim karar verecek. olaya başka bir pencereden bakalım; kusursun insan yaratmak mümküm mü? hayır değil çünkü doğa kusurlarla dengede durur, bu kusurlar bizleri insan yapar, geliştirlen genetik insanlar bir bakıma otonom insanlar olacak. ruh yok IQ hepsinde eşit, seçki yok bu durumda kim kimi yönetecek, hepsini akıl düzeyi aynı - üretim kapasitesi aynı - tüketim kapasitesi aynı. peki yönetici ki olacak? yönetilen kim(ler)olacak. karıncalar gibi mi olacağız yoksa arılar gibi mi? ben şahsen insan olarak kalmayı tercih ederim. sen ne dersin?
üretim önemlidir tabii ki, önemli olan pazarlama ve gelir elde etmek, karanlık fabrikalar, olur neden olmasın ama alacak tüketecek geliri olmayan bir toplum olursa ne işe yarar? eskiler bilir, 50-60 hatta 40 yıl önce camilerde hamamlarda tahta takunyalar vardı kara lastikli, bu dönemde rahmetli babam bunların o zamana göre lüx- fantazi modellerini üretip güzel paralar kazan ve bana bu günkü geleceğimi hazırladı, sonra poliüretan lastik terlikler çıktı fabrikasyon. ne oldu el emeği ve bir güzel meslek yok oldu. değişen çağa ayak uydurmak lazım, yeniliklere açık olmak lazım. çağ atlıyoruz atlıyoruz da neye göre. bilim ve teknoloji her geçen gün bir adım ileriye gidiyor, sonunda mutlaka bir doyum noktasına geleceğiz ve başa döneceğiz. bilim kurgu yazarları hayal ettikleri dünyayı yazdılar, bir çoğu gerçek oldu ve olmaya da devam ediyor, bir tık ötesi kıyamet. asimov'un dünyasını okuduk robotlar hayatımız bir parçası olacak ve dünyayı ele geçirecekler, peki hiç Zecharia Sitchin okuduk mu? ya biz bu dünyaya ait değilsek! ya bizler bu dünyada yaratılmış köleler isek. bizi yönetenleri sömürenlere isyan edip bu dünyayı ele geçirdiysek. bu kadar değişik teoremlerin olduğu karma karışık bir dünyada yaşıyoruz ne geçmişimizi tam doğru olarak biliyoruz, ne de geleceği tam ve doğru olarak görebiliyoruz. peki buna veya bunlara kimler karar veriyor ve bizler neredeyiz? nerede olduğumuzu ben bilmiyorum ama nerede olmayacağımı biliyorum. yaşamdan zevk alarak insani değerleri olarak yaşamak istiyorum. hatta şu borçlarım bitsin; bir dağ köyünde hatta dağda insan olmadan ekip biçebileceğim bir kaç dönüm toprak almak, bir kaç baş küçük ve büyük baş hayvana sahip olmak tavuk beslemek istiyorum, ne telefon ne internet nede televizyon istiyorum. kim bilir kaç kişi benim gibi düşünüyordur.Benzer durum karanlık fabrikalar içinde geçerli https://www.kontrolkalemi.com/forum/konu/robotunuzu-Üniversiteye-gönderin.130955/#post-884264
Ben, anladığım kadarıyla gelecekle ilgili şunlardan endişe ediyorum. Öncelikle bir küresel ısınma var. Bu konuda Kyoto Sözleşmesini imzalamayanlar ve her saniye atmosferi yaşanılamayacak bir dünyaya doğru kirleterek sürükleyenler, son zamanlarda bu suçu hayvanlara atar oldular ve bu durumun sıkça dile getirildiğini görüyorum. Hayvanlardan kaynaklı metan (CH4) gazı ısınmayı artırıyormuş. Milyonlarca, milyarlarca varil petrolun karbondioksit (CO2) olarak atmosfere salınmasının yanında ne kadar miktardır bilmiyorum ama dünya nüfusunun artması hayvan sayısını ve dolaysıyla metan gazını da artırmaktadır. İnsan yoğunluğunun yüksek olması ve protein ihtiyaçları için hayvanların sayısının da artmasını istemiyorlar. Ya hayvanlar daha önce denendiği gibi farklı mikroplarla kırılacak, sayıları azaltılacak ya da insanların sayıları mikrop, savaş vesair araçlarla azaltılacak ki o durumda zaten fazla hayvana gerek kalmayacak. Aynı zamanda tüketimin azalması CO2 salınımını da azaltacak doğal olarak. Yani dile getirilen dünya nüfusu bile belirlenmiş, 500 milyon. Sanırım bu planı yapanlar kendilerini bu sayı içinde tutacak formülleri de düşünüyorlardır! Hep komplo olarak geçiştiriyoruz ama, atalarımız ateş olmayan yerden duman çıkmaz demişler. Çin kısa sürede hızlandırılmış olsa da aşıyı üretti. Acaba aşı üretildikten sonra mı bu mikrop dünyaya salındı soruları da sorulmuyor değil?! Öyle ya aynı aileden gelen grip virüsü ancak 4 sene önceki virüse göre hazırlanabiliyor? Sonuçta gripten de yılda dünya çapında 450 bin vefat olmaktadır. Yaşayanlar neyin doğru, neyin yanlış olduğunu görecekler.
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?