Elektiriğin ağırlığı varmıdır ?

Bir kere; ise, olsa, bulsa yan yana gelse diye olmaz, bilimsel olarak Elektrik akımı ve ışığın ağırlığı yok kabul edilir.Çünkü hava karanlık iken üzerinde boşluk güneş var iken ağırlık mı hissediyorsun? İlk önce Güzel Türkçe'mizde en güzel şekilde yazalım.
 
elektriğin ağırlığını bulabilmek için yüksüz kabloyu tartının üstüne koyarsınız.
daha sonra kablodan akım geçirerek ağırlığını tartarsınız.
sonuçta aradaki farkı görebilmek için tartı aleti çok hashas olmalıdır
 
Elektrik için kullandığımız ifadelerden biri de elektrik enerjisidir. Elektrik dediğimiz şey bir enerjidir. Kinetik enerji, ısı enerjisi, potansiyel enerjinin nasıl ki kütlesi yoksa elektrik enerjisinin de ağırlığı olmaz.

Elektrik, elektronların belirli bir düzende hareketi sonucu oluşan bir enerjidir. Fakat elektriği elektronların hareketi sonucu oluşması elektriğin ağırlığının elektronun ağırlığının elektriğin ağırlığı olduğunu söylemek yanlıştır.

bir mili elektrik motorunun 1500 devir ile çevirdiğini düşünelim. Bu motoru çeviren besleme kablosu 10 kg ise çevirme sırasında da bu ağırlık değişmeyecektir.

şimdi aynı motoru elektrik yardımı ile değil de su ile çevrilmesi için bir düzenek yapıldığını düşünelim. bunun için bir vana tertibatı, içi su dolu hortum ve milin üzerinde dönme hareketini sağlayacak pompa düzeneği yapılsın. Elektrikde olduğu gibi akım akmazken dahi elektrik kablosunun üzerindeki bakır atomları elektronlarla dolu olduğu için su hortumunun da içi su ile dolu olsun. Su hortumunun içi su ile dolu iken ağırlığı varsayalım 30 kg olsun. Vanayı açıp mili yine aynı şekilde döndürmeye başladığımızda hortumun ağırlığı yine 30 kg olacaktır. Çünkü hortumun ucundan çıkan su kadar vanadan su hortuma girecektir. Elektrik kablosundaki gibi ağırlıkda hiçbir değişme olmayacaktır.

Bu arada elektronların ağırlığını dünyanın en hassas terazisini de getirseniz ölçemezsiniz. Atom ve atom altı parçacıklar, ivmelendirme, manyetik alanda etkileşim gibi yöntemler kullanılarak ve matematiksel denklemler yardımıyla bulunmuştur. Doğrudan ölçme ile bir elektronun ağırlığını bulamazsınız.

Bir elektronun ağırlığının ilk olarak nasıl olarak hesaplandığı ve kullanılan fiziksel yöntemler aşağıdaki linkte açıklanmıştır.

http://lisans.cozum.info.tr/dersler/genel_kimya/atomik_yapi/elektronun_yuku_ve_kutlesi.htm
 
Doğada hatta evrende bulunan her bir maddenin ağırlığı vardır. Burda Elektrik enerjisini bir madde olarak düşünmemiz zor. Eski bilim adamları özellikle Max Planck ve Albert Einstein ışığın tanecekli mi yoksa dalga boyundan mı olduğunu sormuşlar. Buna göre Planck ışığın yani enerjinin dalga boyu olduğunu savunurken Einstein da ışığın bir maddeden yani tanecekli yapı olduğunu savunmuştur. Aslında bizim elektrik dediğimiz şey bir ışıktır ve bir enerji türüdür. Elektrik akımı elektriksel yük taşıyan parçacıkların adıdır. Dolayısıyla aslında biz elektriğin bir tanecek mi yoksa bir ışımamı olduğunu bilemiyoruz. Çok küçük gerilimlerde (Örn: 5V) elektriğin aktığını göremiyoruz onu bırakalım iki iletkeni kısa devre etsek bile bir arkın olduğunu zor görüyoruz. Ama çok yüksek akımlarda (Örn: 35kV) hemen arkın oluştuğunu görebiliyoruz. Kafamız biraz karışıyor
 
Hic bir enerji yok olmaz ! hiçbir enerji yoktan varolmaz !
Ruh haricinde evrende tüm enerjilerin bir eşitliği vardır(bağıntı).
Elektriğin tabiki kütlesi vardır ama ölçmek için onun oluşturulduğu ortamda bu işi yapmamamız gerekir.
Ağırlık ama neye göre ? Dünyanın yer çekimine göre !
Peki ölçtüğümüz nedir ? Dünyanın bir bileşeni !
Bu dünyada yapacağınız hassas ölçümler hiç bir zaman net değildir.
Çünkü insan geçmişte yaşar! Zaman çözünürlüğü çok düşük olan bizlerin yapacağı ölçüm anca geçmişte bilinmeyen bir noktada yaptığı ölçümü o andaki değer kabul eder.
Hassas bir tartım yaparken yandaki arkadaşınızın yellenmesi sizin ölçdüğünüz değere hiç mi etkisi yoktur ? Veya kelebeğin kanadından çıkan havanın meteorolik olaylara etkisi..
Elktriğin ağırlını bir kenarda dursun daha gökten düşen bir yağmur damlasının nereye düşüceğini hesaplıyamıyoruz.
Kainata baktığınız zaman göreceğiniz tek şey ne kadar aciz ve merhamet edilmesi gereken yaratıklar olduğumuzdur.
 
Merhaba.Elektriğin ağırlığı değil de sn.seagate'in açıkça da bahsedebildiği gibi bu gezegende (Dünya'da) "Var olmanın dayanılmaz hafifliği" daha önemli gibidir.(Felsefi açıdan bakılırsa eğer)

Elektrik akımı elektron ve çekirdeklerin (Katı iletkende sadece elekronların göçü) hareketi olup bunların atom içinde bulunduğu haldeki gibi tam olarak ayrıştıktan sonra da bir kütleleri vardır.Ama bir elektronun kütlesi çekirdeğe nazaran ihmal edilecek kadar çok küçük değerdedir,ama çok küçük de olsa yine de bir kütlesi vardır ve çok hassas ölçüm sistemleri ile mutlaka da ölçülebilir.Ama burada örneğin bakır bir iletkende üreteçten kaynağa oradan tekrar üretece geri gelirken bir eşitlenme söz konusu (Toplamda elektron ve çekirdek sayıları stabil kalır,dolasıyla değişen bir kütle artışı ve kaybı) söz konusu da olmaz mantıken.Ama bir kondansatörün plakaları en başta yüksüz iken sonradan + ve - yüklerle dolduğunda plaka ağırlığı (G=mg plaka ağırlığı yanında) her iki plaka bir de bu yüklerin (elektron ve çekirdek,yani nötron ve proton toplamını) üstüne alarak toplam plaka kütlesinde çok hassas ölçümlerle ölçülebilecek bir artış olduğu da düşünülür tam elektrik(Yük) kesildikten sonra.Ama sadece dengeler bozulmuş + ve - yükler ortaya çıksın diye diğer karşıt yükler geçici süreliğine kaybolmuştur,ta ki bir iletkenle birleştirilip kond. kendi iç devresini dıştan tam tamamlayıp tam deşarj oluncaya kadar.Bu deşarj sırasında - elektron yükünü taşıyan kablo elektronun amper değeri kadar elektron kütlesine eşdeğer daha ağır olur,elektron taşımayan boş bir kabloya göre de.Plakalarda da mantıken - elektron yükünün olduğu kısım bu elektron sayısı fazlalığı kadar daha ağır olması da gerekir,+ plakalı olanına göre.Ama tamamlayıcı olarak elektron ve çekirdek sayısı eşitsizliği bir tam çevrimden (Kapalı olan bir elektrik çevriminden sonra) kondansatör ve bir jeneratör için sabit kalarak kütlece bir değişme de olmayacaktır,iletken tel bunları eşitleyip tam olarak dengeye de getirdiği için.Benim düşüncem sadece bu şekildedir.Kolay gelsin.
 
Merhaba.Evet,Elektrik telden akarken tel inceyse onu sadece joule etkisiyle,ohm kanununa göre bu mevcut direnci oranında da ısıtır,çıplak telse eğer sadece kızarır,bir sorun olamaz,üzerinde kirler varsa geçici olarak bunlar yanarak (Örneğin uzun zaman kullanılmayan kuvarslı elektrik sobaları,yazdan çıkıp da ilk defa çalıştırmada tozları,kirleri,vb. yabancı maddeleri yanarak koku da yapar bildiğimiz gibi.)ama bu tel kablo ile kaplı ise bu kablolar yanarak,kısmen kızarıp kavrularak bir koku da yapabilir.

Elektrik kıvılcımları havada atlarken güçleri ölçüsünce de yakınlarında iseniz bir koku yapabilir.Yıldırım düştükten sonra havada NO,NO2 veya üç atomlu oksijen yani ozon (O3) molekülü,gazı da oluşur,(Ozon gazı üretim cihazları zaten elektrik kıvılcımları oluşturulup yapılmaktadır,bu kısmi ölçekteki küçük üretimleri için) düşen yıldırma çok da yakın bulunulduğunda bu koku daha şiddetli duyulabilir,yani azot,karbondioksit,soy gazlar veya oksijen gazı (Hava bileşimi) dışındaki tüm diğer türemiş bu değişik gazlar kokusuz da değillerdir,karekteristik ve çok değişik olan kokuları da bu nedenle kolayca hissedilebilir.Ayrıca bu atlayan kıvılcımım uzunluğu ve geçen bu kıvılcımın karşılığı olan amper (Akım) şiddetinin büyüklüğüyle bu koku da artar.Örneğin ark boynuzlarında,yani trafolardaki bu sistemlerde,bir deşarj esnasında elbette ki bir koku da duyulabilir çok doğal olarak,eğer çok yakınlarında olur iseniz.

Elektrik akımı küçük kıvılcımlar ve kısmi arklar çıkarıp bağlantı gevşemesi durumunda hat üzerinde seri olarak da yer alıp bulunan bakalit bir şalter (Açma-kapama) anahtarını,aşırı ısınan bu metal kontaklarından gelen ısı iletimi yoluyla yavaş yavaş da yakabilir ve yanan bakalitin çok kötü olan bu kokusu ev ve işyeri ortamından kolayca da iç ortam havası yoluyla duyulabilir.Kolay gelsin.
 
Son düzenleme:
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha fazla bilgi edin…