Evet,sn.yetenek,bu konunun ana hatlarında bazı eksiklikler ve magazinsel bakış açısı yok da değil,direk olarak da medyaya hitap ettiğinden dolayı,sizin de ifade ettiğiniz gibi.Bu konuyu biraz açıp genişletmek istiyorum eğer müsade ederseniz.
Bakın sözü edilenlerin maddelerin tümü kanımca geçici mutluluk sağlar.Sürekli mutluluk kişinin yine kendisindedir,kendisini çok iyi tanıyıp da evreni,varoluş amacını çok iyi değerlendirmesiyle,inançlarıyla da ilişkilidir.Sizin her türlü imkanınız,her şeyiniz var,sahipsiniz diyelim,ama bir eksik var!Gönül huzuru yoksa örneğin,bir eliniz yağda,diğeri balda bile olsa,tüm dünya nimetleri ayağınızın altında olsa dahi,tabiki mutlu da olamazsınız,bu açıktır.Yani bardağın dolu yanını ve her zaman dolu olduğunu gözümüzle görsek de,gönül gözümüzle görmedikçe inanamayız.Gönül gözü,manevi huzurla,belirli şeylere şüphe etmeden inanmakla,inançla gerçekleşir bundan hiç şüphe yok ki,insanı sevmekle,doğayı,atomun en küçük olan,gözle,duyularımızla görünmeyen parçasını,protonu,elektronu,nötronu,nano yapıdaki parçasını sevmekle,hissedebilmekle olur.
Dünyaya geliş amacımızı,misyonumuzu,görevlerimizin bilincinde kalıp,birşeyleri başarmanın,sonuca başarıyla varmanın güzel bir hazzıdır bu aslında.Bu haz kendi içimizdeki inançla olabilir.Şöyle düşünün kanser hastalığına yakalanan pekçok kimse bunu başarıyla yeniyor?Acaba bunu nasıl yapıyorlar hiç düşündünüz mü?Sadece kemoterapi(İlaç tedavisi ile) ve doktorunun psikolojik desteği ile mi?Elbette değildir,tamamen kendi iyileşeceklerine olan tam inançları,duaları ile bu tamamıyle mümkün oluyor.İnançsız ve kendini tamamen bırakmış,koyuvermiş olanları,bu asrın en öldürücü,korkunç hastalığından kurtulamıyor ne yazık ki.Doktorların çoğu yalnızca ilaç kullanımının,kendi inancı,duası olamayan insanlar üzerinde hiç bir etkisinin olamayacağını bilimsel olarak da açıklamışlardır,siz de tıbbi konuşmalarda pekçok kere bunu duymuşsunuzdur sanırım.Dua,bir şeye inanma,insanlar için çok ama çok önemli gerçekten de.
Şöyle bir deney yapmış doktorlar.Tıbben hiçbir işe yaramayan bir ilaçla,çok etkili başka bir ilacı denekler üzerinde denemişler.İnançlı olanı,etkisiz,bozuk ilacın iyi geleceğine sırf inandığı için iyileşmiş,ayağa kalkmış,diğeri ise,sağlam,etkili ilacı almasına rağmen inanmadığı için ayağa kalkamamış ve bir süre sonra yaşama da veda etmiş.Buradan ne olursa olsun,bir şeyin doğru olarak kabul edilmesi ve ona tam inanılmasıyla da,pek çok şeyin belki de mucizevi şekilde iyileştiğini,düzeldiğini görebilmekteyiz.Söylediklerim bir safsata veya kendi görüşüm de asla değil,medyadan öğrenebildiğim acizane bazı edinimlerdir,sonuçlardır emin olun.Dua,inanç,bir şeye körü körüne tam olarak inanma hayatımızda çok fazla önem taşımakta.Kendi iç gücünüz,yaptırıcı kozmik gücünüz,yani herşeyinizdir aslında bu.
Sportif açıdan da bakarsanız,bir futbol takımımızın 2000'li yıllarda kazandığı uefa kupası,milli futbol takımımızın aldığı dünya 3.lüğü,milli atletlerimizin kazandığı kupalar bir tesadüf eseri olamaz.Bir inancın,çalışmanın eseridir hepsi de.Neticesi de milletçe duyulan milli bir mutluluktur,bu başarıları rastlantıyla değerlendirip de göz ardı edemeyiz.Büyük bir inancın eseri olmuşlardır hepsi de.Milletçe daha nice başarılara hasretliğimiz mevcuttur ve çok iyi bir inançla bunları başaracağımıza olan özgüvenimiz de,damarlarımızdaki asil Türk kanında da her zaman vardır.Saygılarımla.