Türbesine gelen Kanuni’ye dua, Hürrem’e beddua ediyor!

Bunlar boş işler dizi yurt dışına satılıp ülkeye döviz sokuyorsa tarih istendiği gibi çarpıtıla bilir, hatta inanılmaz gişe yapıp ülkemize döviz sokulacaksa tarihimiz istendiği gibi çarpıtılıp filmler, diziler yapılabilir...
Kanuniymiş, hürremmiş ölen ölmüş arkadaş arkana değil önüne bakacaksın para kazanmanın yollarını bulacaksın...
Şayet amerikanların yaptığı tarihi filmler, diziler tarihi bire birmi yansıtıyor...
Yoo ama adamlar çuvalla dolar kazanıyor....
Geçin böyle boş işleri bırakın dizi, sinema sektörü gelişsin seven izlesin, sevmeyen izlemesin....

Sonuş olarak materyalist düşünüp ben ülkeye kazandırdığı paraya bakarım arkadaş...
 
DİZİLERİN İNSAN(TOPLUM) PSİKOLOJİSİ ÜZERİNDEKİ DOLAYLI ETKİLERİ

TV’lerde izlediğimiz pek çok dizide,bu dizide oynayan şahısların aslında bir hayal ürünü olduğu(Kurgulama tekniği),gerçek hayatla hiçbir ilişkisinin bulunmadığı,uyarı maksatlı olarak,dizinin başlangıcında da ayrıca bundan söz edilir.Ama geniş bir seyirci kitlesi,bu ön uyarıyı unutarak,sanal ortamda yaratılan bu karekterlerle, kendilerini özdeşleştirek,bir yanılgı içine düşerek ön yargılı da düşünebilirler.Bunun başlıca sebebi ise,tv’nin,yaygın kullanılan
bir medya vasıtası olarak,en etkili görsel ve işitsel iletişim vasıtalarından biri olarak,izlendikten sonra insanlar üzerinde,etkili ve kalıcı davranış değişikliklerine,düşüncelerin,ön yargıların şekillendirilmesine aracılık yaptığı çok farklı etkilenimlerdir.

Bu tanım esas itibariyle “Eğitim Bilimleri” branşında da,insanların kısa süreli ve kalıcı olarak da görsel ve işitsel medyanın etkileşiminden,nasıl direk olarak etkilendiği bilimsel olarak da anlatılmaktadır.En etkili öğrenme yolunun,yalnızca sesli uyarı veya görsel uyarı (Resimler,şekiller,şemalar,vb.)yollarıyla değil,görsel görüntülerle birlikte,sesli uyarımın da verildiği,insanın hem kulağının,hem de gözünün devrede olabildiği öğrenme şeklinin,en etkili ve kalıcı öğrenme şekli olabildiğinden söz etmektedir.Bu nedenle de seminerlerde,sempozyumlarda,konferanslarda(Ayni şekilde internet üzerinden yapılan video-konferans görüşmelerinde de,çok daha etkili olabilmektedir bildiğimiz gibi) bu yöntem,sıklıkla tercih edilen bir öğretim ve bir sunu sistemi olarak uygulanır.Bu yöntem,insan etkileşimi üzerindeki bu kuvvetli etkisi nedeniyle medya organları tarafından,belirli bir fikrin,ideolojinin,düşüncenin,propaganda yoluyla etkili bir siyaset yapılmasında da,çok yararlıdır.

Burada,insanların bu dizilerle ilgili verdikleri kesin kararında,seyredilen etkileşimin,belgesel mi yoksa kurgulanmış bir dizi mi olduğunu en başta göz önüne alabilmeleri de ayrıca önemlidir.Bildiğimiz gibi belgeseller,sadece bilimsel gerçeklere dayanan ispatlanmış bilimsel verilerin belirli bir düzende insana hoşça,eğlenceli ve öğretici amaçla vakit geçirebilmesi amacıyla hazırlanmış bir medya yapımıdır.Dizilerin ise,gerçekte yaşanmış olayların,senaryo gereği birebir işlenmesi ile yapılanı(Zaten ön giriş kısmında,belirli bir tarihte,belirli kişiler arasında yaşanmış gerçek olayların,bu dizide birebir yer aldığı ayrıca belirtilmektedir.)veya gerçek olmayan olayların,sadece senaristlerce kurgulanması ile,aslında gerçekte hiç yaşanmamış olayların,bir senaryo olarak hazırlanması ile,tamamen de sanal yapıda,kurgulama tekniği ile,bir dizi oluşturulması da mümkündür.

Bir zamanlar Türk sinemasında,kötü karekterleri temsil eden artistler,aktristler,halkla direk olarak da karşılaştıklarında,oynadıkları karekterlerin bu olumsuz etkisi ile,beklenmedik bir nefret ve tepki ile de,sürpriz olarak karşılaşabilmişlerdir.Bunu, tamamen oynadıkları rolün tam hakkını vermiş olan aktör,aktristlerin,o rolle özdeşleşmiş,ustaca yapılan oyuncu yeteneklerinin sergilenmesine dayandırmamız gereklidir.Eğer onlar,rollerini çok iyi oynayıp da inandırıcı,çok başarılı olamasalardı,bu derecede tepkiyle de karşılaşmayacaklardı hiç şüphe yok ki.Ayrıca bu olumsuz tepkilere bakarak,onları, iyi karekterlerdeki kadar,kötü karekterlerdeki rollerinde de,çok başarılı oyunculuk yeteneklerinden ötürü kendilerini kutlamamız(Beddua ederek değil,hatta tebrik ederek!) bile gerekebilir.

Neticede,bu popüler diziler sayesinde geniş bir kesim ekmek yemekte,dış ülkelere ihracından da büyük bir rant elde edilebilmektedir.Burada bir orta yolun bulunması şart olabilmekte,yani ne sakala,ne de bıyığa dokunmadan,tarihsel değerlere toplumun verdiği tabusal değerler de gözetilip,yeni hazırlanacak senaryoların hem iç piyasa,hem de dış piyasadaki arz-talep dengesi,toplumsal hassasiyet,değer yargıları,toplumların nabzı da dinlenerek ve dikkatlice de gözetilerek,çok daha hassas davranılması gerektiği de ayrıca düşünülüp ele alınabilmelidir.Saygılarımla.
 
Son düzenleme:
konu meraklıları olarak tarihimiz hakkında kritik yapmak kolay ancak bir milletin tarihine not düşmek ne denli mesuliyet getirir düşünmek lazım.ben size meselenin en çarpıcı olan tarfını aktarayım.bizler bir millet olmanın destanını yüzyıllar öncesinden yazmışız.mutlaka bu tarihin derinliklerinde hatalarda yapılmıştır dogrularda..gerçek olan bu güne nasıl ve ne şekilde gelebildigimizdir.bizim yalın halde gerçekleri bilmemiz gerekirki geçmişimizden ders çıkaralım.prof.dr.dilber ortaylı hoca bu konuda çarpıcı açıklamalar yaptı.zerre kadarda yanlı değildi.Bu gün istanbulu mesken tutmuş olan milyonlarca insandan kaçı acaba,fatihin türbesini biliyor ve hakkında ne biliyor.düşünmek lazım bu muhteşem insanın iradesinin hangimizin çorbasında tuzu yok..nankörlük denilen şey geçmişimize saygısızlıgımızdır.bugün bizler bir tarih yazıyoruz ve gelecek nesiller bizleri anacaklar.istermisiniz hepimize lanet edilsin..şahsıma ben kabul etmiyorum.devletimle ve milletimle vede gelmişimle geçmişimle övünüyorum.her ne sebeple olursa olsun. muhteşem yüzyıl dizisi bu günün toplumunun nelerin peşinden sürüklendiginin anlatımından başka bir şey degildir.geçmişin kurgusunu yapmak onlaramı kalmış.
 
Yıllar önce yabancıların çevirdiği bir filim vardı ismi "ŞARK EKSPRESİ" veya "DOĞU EKSPRESİ" olabilir .Yıllarca TÜRKİYE'mizi dünyaya olumsuz bir şekilde tanıttı ve izlerini silemedik.Filim değip geçmeyelim "filim sadece filim değildir" aynı futbol gibi ! bu gün bunu çevirenlerin yarın cahil cesareti ile devletimizin kurucusu MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'ümüzün de Latife hanım ile mahrem hayatını çevirmeye kalkıştığında olaylara parasal kazanç ve materyalist pencereden bakan yada kendince özgürlükçü olanlar aynı hoşgörüyü göstereceklermi? Biz ne filim nede sanat düşmanıyız, sadece tarihsel gerçeklere ve tarhsel kişilere ,kutsal değerlere ,milli ve manevi değerlere saygı çerçevesinde bu işlerin yapılmasını istiyoruz.Filimleri ihraç edip hem kültürümüzü tanıtmak hemde para kazanmak istiyoruz.Para ve reyting için herşeyi yapan adamdan korkmak lazım....
 
İşiniz gücünüz mü yok sizin? Yazılarını severek okuduğum Murat Cengiz'in de dediği gibi ülkede o kadar çok sorun varken tek derdiniz tv dizileri mi?

Sanki o zaman cariye sistemi yoktu, sanki Kanuninin haremi yoktu, sanki tahta çıkmak için kendi kardeşlerini boğazlamıyorlardı da şimdi kalkmış hakaret ediliyor diye ayağa kalkıyorsunuz.

III. Murat'ın kaç tane eşi ve kaç tane çocuğu olduğunu bir araştırın bakalım ne bulacaksınız? Sarayda aynı anda kaç tane beşik sallanıyordu kendiniz söyleyin.

Meraklı elektrikçi abimiz de manevi değerlere sahip çıktığından bahsetmiş. Acaba Kanuniye peygamberlik mi inmişti. Yoksa kaçırdığımız başka birşey mi var?

İstemiyorsan izlemezsin olur biter. Kimseyi zorla izlememeye ikna etmeye çalışmayın.
 
yaşlılarda dizilerde vurulup öldü rolü yapaları gerçekten öldü zanndiyor erneyse yani osmanlı döneminde harem olayı 2 şekilde biz genç nesile anlatılyor 1. bir harem var birden fazla kadından oluşuyor padişahın gönlünü eğlendiriyorlar 2.harem odası var burada dualar okunuyor ilahiler okunuyor v.s
 
Sn . DERDE , biz kimseyi asla herhangi bir şeye zorlamıyoruz.Aksine sizin son cümlenizde bir zorlama havası var.Bu konuda yazmak için tarihsel konulardaki kaynaklarınızı zenginleştirin,belki o zaman ne demek istediğimi daha iyi anlarsınız.Evet manevi değerlere sahip çıkıyor ve bununla gurur duyuyorum,benim istikbalde ve mümkünse günümüzde görmek istediğim nesil,bir elinde maneviyat diğerinde maddiyat yani dini ve fenni ilimler olan bir gençlik.Bunun içinde asla zorlama, baskı ,şiddet ve dışlama yapmak taraftarı değilim.Zorla koymak çuvala yakışır derler,sevgi saygı anlayış hoşgörü ve diyalog ile olacak işler bunlar,konuyu uzatıpta kimseyi rahatsız etmek istemem benden bu kadar....
 
Neyse yazımı değiştirdim, cevaplar burda kimin daha tutarlı ve mantıklı söylediği belli. Boşuna kasmaya gerek yok
 
Filmler, diziler, tiyatrolar bir şeylerden ilham alınarak kurgulanan gösterilerdir.
Ne Osmanlı bahse konu diziyle birebir örtüşür, ne de Türkiye kurtlar vadisindeki gibidir...

Medya okur yazarlığı adında bir ders koyacaklardı okullara. Ne oldu ? Uygulama başlamadıysa geç kalınıyor demek ki...
İnsanlar bu dizi ve filmlerdekini gerçek sanıyorlarsa, vay halimize, vah o zavallılara, yazıklar olsun onları doğru eğitemeyen devlete...

Bırakın dizileri, haber bültenlerindekiler bile %100 gerçek değil...
Bırakın senaristin anlattıklarını, devleti yönetenler bile %100 doğruyu söylemiyor...
Sonra da ahkam kesiyor...
Biz de yer gibi yapıyoruz...

Bırakın bu işleri...

Bugün haberlerde vardı gene... "Kahve sizden, fal bizden" diye reklam yapan kafe sahipleri "tekke ve zaviyeler kanununa muhalefetten" hapse atılacakmış... Onlarca tarikat, tekke zaviye varken, gidip kafe sahipleriyle uğraşırlar...
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha fazla bilgi edin…