Merhaba.Havalı mikro kalıpçı taşlamaları (Hava basıncıyla boşta,çok yüksek devirleri yapan bu oyuncakları) dişçi koltuğuna sık oturanlar çok daha iyi bilirler
,eğer dolgu yaptırmak zorunda da kalmışlar,dişle ilgili bu sağlık sorunlarını hayatlarında hiç olmazsa birkaç kere de yaşamışlarsa,çok iyi de hatırlayacaklardır.Dişlerin içini oyarken (Çok eski dişçi tezgahlarında ansiklopedilerde yer alan resimlerinde,ayakla çevrilen ve bu şekilde tahrik edilen bu mikro taşlamanın kullanıldığı ve elektriğin henüz yaygınlaşmadığı zamanlarda bir çözüm olabildiğini rahatlıkla görebilmekteyiz) o yüksek frekansta duyulan sesler mi yoksa duyulan keskin kemik (Dişten ayrılan toz parçaların) kokusu mu,yoksa bu dişinizin zangır zangır titremesi mi (Çok ince değil de kalın dişli frezeyi motora dişçi taktığında) çok daha büyük ve dayanılmaz azap vericidir,buna bir karar vermek çok zor! En iyisi dişlerinizi hiç olmazsa sabah akşam günde 2 kere veya en kötüsünden gece yatarken bir kere fırçalayıp,çok da dengeli beslenmeye çalışıp her türlü stresten (Elbette bir de genetik yanı da var bu işin) uzak kalarak dişçi koltuğuna dolgu yaptırmak için oturmaktan kurtulmak sanırım en iyisidir.(Kendi kişisel görüşüm)
Ama elbette tüm hastalıkların önüne erken teşhisle önlem alabildiğimiz gibi kendi dişçinize de 6 aylık periyotlarda gidip bir check-up (kontrol) yaptırılması, olası küçük çürüklerin fazla derinleşmeden telafisinde (Bu dolgusunda) daha büyük kolaylıktır,çok iyi de bildiğimiz üzere.
Avuç içi mikro taşlamadan dişçi koltuğuna böylece dolaylı yoldan gelmiş olduk
,ama şu da bir gerçektir ki ağız sağlığında oluşan en küçük bir sorun,bağırsaklar,böbreklerde,vb.tüm hayati olabilecek tüm iç organlarda büyük sorunlar da demektir,bunu hiç unutmamalıyız.Sağlıcakla kalın.Kolay gelsin.Saygılarımla.