Yıldızlararası Seyahatin Gerçekleşmesi Nasıl Sağlanabilir?

binbaşı

Onursal Üye
Onursal Üye
Katılım
1 Eyl 2011
Mesajlar
6,274
Puanları
3,256
Konum
BURSA


Üstteki resim NASA'nın antimadde roket benzetimidir.

Modern uzay araçlarının çoğu uzayda kimyasal roket motorlan sayesinde yol alıyor. Yakıtın oksijenle girdiği tepkime sonucu açığa çıkan gazın oluşturduğu itme kuvveti uzay araçlannın hareket etmesini sağlar. Fakat kimyasal roket motorlarının kullanıldığı uzay mekikleri saatte
ancak 28.000 km hıza ulaşabiliyordu. Uzay araştırmalarının hız kazandığı son 50 yılda uzay araçlarında büyük değişiklikler oldu. Ancak kullanılan yakıt türleri ve teknolojiler değişse de roket motorlanndaki temel prensip aynı kaldı. Yıldızlara yolculukta olduğu gibi mesafeler
çok büyüdüğü zaman farklı itki sistemlerinin geliştirilmesi gerekli.



Plazma ve İyon İtkili Motorlar


Plazma kullanılan Itki sistemlerinde yakıt, Elektrik enerjisi kullanılarak plazma haline getiriliyor. Maddenin hallerinden biri olan plazmada elekttonlar atomlara bağlı değil. Maddenin bu hali serbest haldeki eksi yüklü elektronlardan ve artı yüklü iyonlardan oluşur. Elektrik alan uygulanarak hızlandırılan plazma, motordan dışarı atılırken uzay aracını hızlandınr. İyon itkili motorlarda ise iyon haline dönüştürülen yakıt elektrik alan boyunca hızlandınlır. Ancak bu sistemlerde uzay aracının en yüksek hıza ulaşması için motorun uzun süre çalışması gerekir.

Bu motorlar uzay görevlerinde çok az yakıt kullanarak yıllarca çalışabilir. Örneğin NASA'nın NEXT projesinde geliştirilen iyon itkili motorlar sayesinde uzayaraçlan saatte 145.000 km hıza ulaşabilecek. Kimyasal madde kullanılan roket motorları ile aynı miktarda itiş gücü üretebilmek için 10 kat fazla yakıt kullanılması gerekiyor. Aynca iyon itkili motorlarda iyonları hızlandırmak için gerekli olan elektrik enerjisi güneş panellerinden elde edilebiliyor.

Nükleer Roketler

NASA'nın en son roket motoru projesi olan NTREES'de geliştirilen nükleer roket motorlarında nükleer reaktör yardımıyla çok yüksek sıcaklıklara ısıtılan hidrojen, egzozdan çıkarken genleşiyor ve bir itiş gücü oluşturuyor. Bu motorlarda yakıt olarak kullanılan hidrojen, fırlatma sırasında oluşabilecek tehlikelerden korunması için çok düşük sıcaklıklarda tutuluyor. NTREES aslında bu yöntemin uygulandığı ilk proje değil. Özellikle 1955-1973 yılları arasında üzerinde çalışılan farklı nükleer iili sistemleri ile yıldızlararası seyahati mümkün kılabilecek hızlara ulaşılması amaçlanıyordu. Ancak bu gerçekçi bir öngörü değildi. Ayrıca nükleer roketlerin kullanımı özellikle fırlatma sırasında güvenlikle ilgili büyük bir risk oluşturuyor.

Nükleer füzyon (çekirdek birleşmesi) tepkimelerinden yararlanılan roket motorlan uzak uzay yolculuklarını mümkün kılabilir. Füzyon roketler üzerinde çalışan Washington Üniversitesi araştırmacılan, proje başarılı olursa Mars yolculuklarının süresinin 300 günden 30 güne inebileceğini düşünüyor.



Antimadde Roketleri


Antimadde roketlerinde, bir araya getirilen madde ve antimadde parçacıklarının birbirlerini yok etmesi sırasında açığa çıkan enerjiden yararlanılması planlanıyor. Bu, bilinen en yüksek enerji yoğunluğuna sahip tepkime türüdür. Aynı zamanda madde ve antimadde bir araya geldiğinde birbirlerini yok etme tepkimesi kendiliğinden gerçekleşen bir süreçtir. Yani antimadde roketlerinde bir reaktör sistemine ihtiyaç yoktur.

Şu anki bilgilerimize göre antimadde roketlerinde kullanılması düşünülen antiprotonu evrende doğal olarak çok miktarda bulmak mümkün değil. Bu parçacıklar büyük hızlandıncılarda ışık hızına yakın hızlarla hareket eden parçacıkların çarpışması sonucu açığa çıkar. Üretilen antimadde parçacıklarının madde parçacıklarıyla bir araya gelip yok olmasının engellenebilmesi için elektromanyetik alan içinde hapsedilerek depolanması gerekir. Bütün bu zorlukların üstesinden gelinebilirse antimadde roketler sayesinde kimyasal roketlere göre 10-100 milyar kat daha fazla enerji elde edilebilir.



Çözmemiz gereken önemli sorunlardan biri de yıldızlararası seyahat için gerekli yakıt miktarının çok fazla olması. Çünkü uzay araçları fırlatılırken taşıyabilecekleri yakıt miktarı sınırlı. Bu nedenle yıldızlara yolculuk için belki de uzay aracının yakıt taşımasını gerektirmeyen sistemlere ihtiyaç var. Işık ışınlarını kullanan güneş yelkenlerinde, yelkenlerin genişliği yeterince büyük olursa uzay aracının hareket etmesini sağlayacak kadar enerji elde edilebileceği düşünülüyor.

Günümüzde yıldızlararası seyahatın bir hayal olduğu söylenebilir. Bu hayali gerçekleştirmek için şu an kullanılanlardan daha farklı teknolojilere ihtiyacımız var.

Alıntıdır. Kaynak : Bilim ve Teknik, Aylık Popüler Bilim Dergisi, Eylül 2017, Yıl 50, Sayı 598, Sayfa 35-37, Yıldızlararası Seyahat
 
Nasanın dediklerine pek inanmayın.Belkide bizim açımızdan uzay diye birşey yoktur.
 
Nasıl bir yorum bu, ben bundan hiçbir şey anlamadım. çünkü şaka mı yaptınız yoksa ciddi ciddi mi yazdınız, bu yazınızdan pek bir şey anlaşılamıyor.

Sevgili ve çok değerli arkadaşım; hepimiz uzayın bir parçasıyız yani bir uzay adamıyız. Neden mi? Dünya güneş sisteminde galaksideki, samanyolundaki yörüngede ve kendi ekseninde de dönen bir gök cisimi değil midir? Bunu inkar edemeyeceğimiz için hepimiz bir uzaylıyız, yani şaka bir yana sadece türkücü Mustafa Topaloğlu bir uzaylı değil, herles bir uzaylıdır, bir uzay boşluğundadır çünkü, başka dünyadakilerin de ince veya kalın bir atmosferi veya ayrı bir dünyası mutlaka vardır, yani başka gezegenlerde de bir hayat vardır. NASA yıllardır bu sesleri dinlemekte ve çok yakından takip etmektedir, şimdiye kadar alınan çok uzak ve çok zayıf ses kayıtları bunun bir delilidir. Ve yarın yakın gelecekte bir gün bir meteorun dünyaya çarpıp (Armageddon bilim-kurgu filmindeki gibi) bu dünyayı darmadağın edip dünyanın sonunu getiremeyeceğini hiç kimse garanti edemez veya etmemelidir.

Ancak kendi kıyametinii insanoğlu kendi elelriyle hızlandırmaya çalışmakta ve bunun için de çok büyük gayret sarfetmektedir, bu da reddedilemez veya inkar edilemez. Çevre sorunu veya çevre kirlenmesiyle ilgili protokollerin bilerek rafa kaldırılması küresel ısınmayı, buzulların erimesini ve dünya çapında 100-150 yılda bir görülen çok büyük afetlerin, tsunamilerin veya Amerika' daki gibi çok büyük fırtınaların dünyanın sonunu getiremeyeceğini hiç kimse garanti edemez. iklim değişikliğine etken olan anlaşmaların sorumlu ülkeler tarafından kabul edilip karbon emisyonunun (Salınımının) mutlaka ama mutlaka frenlenmesi gerekiyor. Bu konu şu an için çok fazla önemlidir. Yoksa çocuklarımızın çocukları bu dünyayı pek de göremeyecekler, işin gereçeği budur. Kolay gelsin.
 
Hocam amacım tartışmak değil.Fakat şu anda dünyanın bile yuvarlak olduğu ve döndüğü şüpheli iken
Nasa henüz aya ayak basmamış iken,bütün dünya resimleri fotoşop iken,hiç bir uydu uzayda görülemez iken, bunlar bana Allah bir deseler araştırmadan inanmam.Aslında küresel ısınma onların işine geldiği için o anlaşmaları imzalamıyorlar.Çünkü antartikadaki buzları eritmek istiyorlar.
Akvaryum operasyonu nedir bir araştırın.

Bilim herşeye şüpheyle yaklaşır ya bence sizde şüpheci olun.Nasa uzaya giderken yanındamıydık hayır.
69 yılında aya giden adam şimdi yarım saatte bir otobüs kaldırması lazım.Ama hiç ses yok.Onların van allien radyasyon kuşağı dediği şeyi geçemediklerini kendileri itiraf ediyorlar.O zaman nasıl aya gittin diye sorarlar adama.
 
Adamlara Mars'a falan ayak bastıklarını söyleselerdi, evet, şüpheyle yaklaşmak gerekirdi, çünkü mevcut teknoloji oraya insan götürecek kadar ileri değil.

Ama aya gidiş ile ilgili teknolojik detayların hepsi ortada, sır değil. Ve o zaman için imkansız olan bir teknoloji gerektirmiyor. Bu durumda şüphe duymanın bir anlamı yok diye düşünüyorum.

Hem sonra o dönemlerde ABD'nin uzay yarışında tek rakibi Rusya idi. Orada bir şüphe olsa, bunu öncelikle Rusya ortaya çıkarırdı ve onların bu elde ettiği prestije gölge düşürmeye çalışırdı. Böyle birşey de yok ...

John F Kennedy, o zamanlar Amerikan halkının önüne aya insan indirmek gibi çok zor ve pahalı bir hedef koydu. Buradaki amaç, hemen sonraki yıllarda Ay'ı kolonileştirmek değildi. Amaç, bütün Amerikan bilim ve teknoloji camiasını seferber edip böyle zor bir şeyi başarmak için yeni teknolojiler geliştirmekti. Ve başardılar. Apollo deneyime sayesinde adamlar çok şey öğrendi, birçok yeni teknoloji geliştirdiler. Şu anda adamlar dünyanın bilim/teknoloji konusunda lideri durumunda ise, bunda Apollo programının katkısı çok büyüktür.
 
Adam galileo döneminde kalmış [emoji33]
 
1988 yılıydı sanırım. Sıfır masaüstü bilgisayar almıştım . Ram ı 256 KB ( KILOBAYT) , HDD si 10 MB ( MEGABAYT ) idi. 1968 de aya götürecek bilgisayarın kapasitesi neydi ki ? Onun yerine elinde abaküs olan beş hızlı matematikçi de aynı işi yapardı .
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha fazla bilgi edin…