yaşanmışlıklardan eskilerden bir hikaye, kişiyi şahsen tanırdım ışıklar içinde uyusun. geçmiş geçmiş zamanlarda ben daha portakalda bile yokken. bu adam denizlerde çalışıyor yelken dönemi. motor hak getire. bu usta denizci bir gün izmir tarafına yük alıyor teknesi, yolda fırtınaya yakalanıyorlar. ve gemi/tekne batıyor, bu garibim teknenin direğine sarılıp kurtarılmayı bekliyor. kaptanı filika sandalında gel diyor. bu yok diyor. kaptan bırakıp gidiyor. neyse hikayenin öbür tarafını anlatmayayım, sahil güvenlik sadece bunu kurtarabiliyor. başka kimse sağ kalmıyor o tekneden. ve bu adam karaya ayak bastığında bir yemin ediyor bir daha ayağını denize bile bile sokmuyor. o günleri anlatmama gerek yok. bu adam ekmek parası için evinin geçimi için karada her türlü işi yapıyor. buna foseptik temizliği dahil. çünkü kimse boktan işlerle uğraşmıyor. boya badana, dam aktarma gerenleme, foseptik (yani bok çukuru temizleme) her işi yapıyor, ama denizden tek kuruş para kazanmıyor. ben şahidim ayağını denize bile sokmazdı. kıyafet dediğiniz giysidir. kurumsallarda kıdem belirtir. oysa bu adam b*kun içinde evine ekmek götürmek için çalıştı. parasını alın teriyle kazandı.
yani kıyafet filan hikaye, önemli olan aileni evini geçindirmek. ekmek parası
yukarıdaki adam kim diye merak eden olursa kitaplara konu olan dalevera mehmet, gerisini merak eden nette araştırsın