EĞER, ÇÜNKÜ, RAĞMEN SEVGİSİ

d0stcan

Üye
Katılım
9 Haz 2007
Mesajlar
410
Puanları
6
Dünyada sevilmek istemeyen kişi yoktur.

Ama sevgi nedir, nerede bulunur, biliyor muyuz?

Sevgi üç türlüdür.

Birincinin adı “Eğer” türü sevgi

Belli beklentileri karşılarsak bize verilecek olan sevgidir.

Eğer iyi olursan baban, annen seni sever.

Eğer başarılı ve önemli kişi olursan, seni severim.

Eğer eş olarak benim beklentilerimi karşılarsan seni severim.

Eğer beni seversen seni severim.

En çok rastlanan sevgi türü budur.

Bir şarta bağlı olan sevgi.

Karşılık bekleyen sevgi.

Alışveriş sevgisi.

Çıkar sevgisi.

Ne çok insan bunu sevgi sanıyor.

Sevilene, istenilen bir şeyin sağlanması karşılığı olarak vaat edilen bir sevgi türüdür bu.

Nedeni ve şekli bakımından bencildir. Amacı; sevgi verme karşılığında bir şey kazanmaktır.

Evliliklerin pek çoğu “Eğer” türü sevgi üzerine kurulduğu için çabuk yıkılıyor. Gençler birbirlerinin o anki gerçek hallerine değil, hayallerindeki abartılmış romantik görüntüsüne aşık oluyor ve beklentilere giriyorlar. Beklentiler gerçekleşmediğinde de, düş kırıklıkları başlıyor. Sevgi giderek nefrete dönüşüyor.

En saf olması gereken anne baba sevgisinde bile “Eğer” türüne rastlanıyor; hem de bol miktarda.

Eğer onunla olursan seni evlatlıktan reddederim.

Eğer benim mesleğimi devam ettirirsen seni severim.

Eğer benim gerçekleştiremediğim hayallerimi gerçekleştirirsen seni severim. (Bu mesaj dolaylı olarak verilir.)

Eğer bana itaat edersen seni severim.

İnsanlar “Eğer” türü sevginin üstünde bir sevgi arayışı içindedir çünkü içgüdüsel olarak bunun sevgi olmadığını bilirler.



İkinci tür sevgi “Çünkü” türü sevgidir.

Bu tür sevgide kişi, bir şey olduğu, bir şeye sahip olduğu, ya da bir şey yaptığı için sevilir.

Başka birinin onu sevmesi, sahip olduğu bir niteliğe veya koşula bağlıdır.

Seni seviyorum çünkü çok güzelsin / yakışıklısın.

Seni seviyorum çünkü o kadar popüler, o kadar zengin, o kadar ünlüsün ki.

Seni seviyorum çünkü bana o kadar güven veriyorsun ki.

Seni seviyorum çünkü beni seviyorsun.

“Çünkü” türü sevgi, “Eğer” türü sevgiye tercih edilir. “Eğer” türü sevgi, bir beklenti koşuluna bağlı olduğundan, büyük ve ağır bir yük haline gelebilir. Oysa zaten sahip olduğumuz bir nitelik yüzünden sevilmemiz, hoş bir şeydir, egomuzu okşar. Bu tür sevgi, olduğumuz gibi sevilmektir. İnsanlar oldukları gibi sevilmeyi tercih ederler. Bu tür sevgi, onlara yük getirmediği için rahatlatıcıdır.

Ama derin düşünürseniz, bu türün “Eğer” türünden temelde pek farklı olmadığını görürsünüz. Bu tür sevgi de, yükler getirir insana. İnsanlar hep daha çok insan tarafından sevilmek isterler. Hayranlarına yenilerini eklemek için çabalarlar. Sevilecek niteliklerine onlardan biraz daha fazla sahip olan biri ortaya çıktığı zaman, sevenlerinin artık ötekini sevmeye başlayacağından korkarlar. Böylece yaşama, sonsuz sevgi kazanma çabası ve rekabet girer.

Ailenin en küçük çocuğu, yeni doğan bebeğe içerler. Sınıfın en güzel kızı, yeni gelen güzel kıza içerler. Üstü açık BMW’si ile hava atan delikanlı, Ferrari ile gelene içerler. Evli kadın, kocasının genç ve güzel sekreterine içerler.

O zaman bu tür sevgide güven duygusu bulunabilir mi?

“Çünkü” türü sevgi de, gerçek ve sağlam sevgi olamaz.

Bu tür sevginin güven duygusu vermeyişinin iki ayrı nedeni daha var. Birincisi “Acaba bizi seven kişinin düşündüğü kişi miyiz?” korkusu.

Tüm insanların iki yanı vardır. Biri dışa gösterdikleri, öteki yalnızca kendilerinin bildiği.

“İnsanlar sandıkları kişi olmadığımızı anlar ve bizi terk ederlerse” korkusu buradan doğar.

İkincisi de, “Ya günün birinde değişirsem ve insanlar beni sevmezlerse” endişesidir.

Toplumlardaki sevgilerin “Eğer” den sonraki çoğunluğu “Çünkü” türündendir ve bu tür sevgi, kalıcılığı konusunda insanı hep kuşkuya düşürür.



Peki, o zaman gerçek sevgi, güvenilecek sevgi ne?

Ve işte sevgilerin en gerçeği!

Üçüncü tür sevgi, “Rağmen” sevgisidir.

Bir koşula bağlı olmadığı için ve karşılığında bir şey beklenmediği için “Eğer” türü sevgiden farklıdır.

Sevilen kişinin çekici bir niteliğine dayanıp, böyle bir şeyin varlığını esas almadığı için “Çünkü” türü sevgi de değildir.



Üçüncü tür sevgide, insan “bir şey olduğu için” değil, “bir şey olmasına rağmen” sevilir. Ne muhteşem…

…..



Burada insanın, iyi, çekici ya da zengin konum edinerek sevgiyi kazanması gerekmiyor. Kusurlarına, cahilliğine, kötü huylarına ya da kötü geçmişine “rağmen”, olduğu gibi, o haliyle sevilebiliyor. Bütünüyle çok değersiz biri gibi görünebiliyor ama en değerli gibi sevilebiliyor.



İşte yüreklerin en çok susadığı sevgi budur.

Farkında olsanız da, olmasanız da, bu tür sevgi sizin için yiyecek, içecek, giysi, ev, aile, zenginlik, başarı ya da ünden daha önemlidir.

……

Dünyadaki en büyük kıtlık, “Rağmen” türü sevginin yeterince olmayışıdır.

Çünkü insanların çoğu kendilerini sevmiyor. Sevmedikleri için de başkalarına sevgi veremiyor.

……



Bugün yaşamımızı sürdürebilmenizin nedeni, “Rağmen” türü sevgiyi şu anda yaşamanız veya bir gün bu sevgiyi bulacağınıza inancınızdır.

NİL GÜN’ ün “Uygulamalı Çekim Yasası - Sıkça Sorulan Sorular” adlı kitabından..
 

Forum istatistikleri

Konular
129,806
Mesajlar
930,280
Kullanıcılar
452,608
Son üye
murat620

Yeni konular

Geri
Üst