Elektrikli araba bataryası ne kadar karbon salar?

paskomya

Profesyonel Üye
Katılım
10 Eki 2009
Mesajlar
9,591
Puanları
2,556
Yaş
60
Konum
bodrum


Fotoğrafta bir elektrikli otomobil pili görüyorsunuz..
Bu pil arabanın altındaki tüm alanı kaplar.
Bu pili üretmek için:
-- Lityumun çıkarılması için 12 ton taş
-- Kobalt minerallerini elde etmek için 5 ton taş (Kobaltın çoğu, bakır ve nikel cevherinin işlenmesinin bir yan ürünü olarak yapılır. Bir pil için elde edilmesi en zor ve en pahalı malzemedir.)
-- 3 ton nikelmalm
-- 12 ton bakır cevheri
Aşağıdakileri elde etmek için 250 ton toprağı taşımanız gerekir:
-- 12 kg lityum
-- 13,5 kg nikel
-- 48,5 kilo yemek
-- 15 kilo kobalt
Pili üretmek için ayrıca gereklidir:
-- 200 kg alüminyum, çelik ve/veya plastik
- 112 kilo grafit
Caterpillar marka bir iş makinesi temel minerallerin çıkarılması amacıyla hafriyat işlerinde 12 saatte 264 litre mazot tüketir.
Sonuçta sıfır CO2 emisyonlu ortalama 10 sene ömürlü bir otomobil pili üretilir.
Sadece bir adet elektrikli aracı üretirken 22 ile 24 ton CO2 doğaya salınır.
Eğer 2000cc benzinli yada dizel bir otomobiliniz olsaydı normal bir kullanımda bir elektrikli aracı üretirken salınan CO2 yi, ancak 35 senede doğaya ancak salabilecektiniz.
Elektrikli otomobiller, dünyaya dayatılmaya çalışılan Karbon Ayak izi sömürgeciliğinde tamamen bir aldatmacadır.
Küreselciler, çevreyi koruma maskesi altında, bizim gibi gelişmemiş, tam bağımsız olmayan ülkeleri sömürmek için Karbon Ayak İzi tezgahını kurmuşlardır.
 
Eğer 2000cc benzinli yada dizel bir otomobiliniz olsaydı normal bir kullanımda bir elektrikli aracı üretirken salınan CO2 yi, ancak 35 senede doğaya ancak salabilecektiniz.
Birde benzinli dizel araçların sadece kullanımda 35 yıl olduğu görülüyor. Yakıtın üretiminde ki CO2 miktarını vs. de unutmamak lazım diye düşünüyorum.
 
Sayın @paskomya Ustam;

Bu yazıyı derleyip internete salan arkadaşı bulsam bir otomotiv teknikeri olarak 3 öğün yemek 5 öğün sopa atarım.

Eğer iş böyle hesaplamalara kalacaksa ben içten yanmalıların motor ve aktarma organlarının üretimlerinin parça parça (ki toplamda 3000'den fazladır parça sayısı) emisyon üretimin dökerim buraya.(petrol-yakıt üretimini ve lojistiğini saymıyorum bile)

Bugün normal bir otomotivin Motor bloğu ve silindir kapağı alüminyum alaşımdan dökülür ve sadece bu üretim tekniği bile Lityum piller ile yarışır. Geri kalan binlerce parçanın üretimini saymıyorum bile. Birde buna kullanımı boyunca doğaya saldığı emisyonu düşünün.

Kaldı ki Pil üretiminde emisyonu kontrol altında tutmak nispeten kolay. Zira merkezi bir üretim söz konusudur ve genel olarak yerleşim yerlerinden (dolayısı ile toplumdan) uzaktırlar.

Ayrıca Dizel motorların emisyonunun en büyük sıkıntısı doğaya zarar değil. Bizde pek bilinmez ama NOx gazı çocuklarda geri zekalılığa varacak kadar sağlığa zararı olan bir atık ve bu araçlarla şehirlerde direkt muhatap oluyoruz. Zaten AB'nin zamanında teşvik verip sonradan zararının ortaya çıkmasından sonra Dizellerin ipini çekmesinin sebebi budur.

Pillere geri dönersekte söz konusu yazının içeriği de hatalı zaten. Daha doğrusu teknoloji o kadar ızlı ilerliyor ki bu alanda yazılanlar boşa çıkıyor. Zira Kobalt ve Nikel kullanımı miktarı çok hızlı vaziyette düşmüş vaziyette.Pil çeşitliliği ise artıyor (LFP, NMC,NCMA,yarı katı hal, katı hal v.s) ve teknoloji geliştikçe de nadir toprak elementleri, Kobalt ve nikel gibi değerli elementlerin oranı düşüyor ve daha yaygın ve ucuz elementlere geçiliyor.

Ez cümle Araç bataryalarının üretimi tabiki kusursuz değil, Geri dönüşüm tarafı daha sistemleşmedi, güvenlik tarafı (yangın riski) tam çözülmüş değil.Bir dolu problemi var. Nihayetinde görece yeni bir teknoloji ve hızla gelişiyor. Muhtemel 15-20 sene sonra bu problemlerin hiç biri kalmayacak.

Bu durum ortada iken sıtmayı gösterip ölüme razı etmek (ters yazmadım. İçten yanmalı-elektrikli kıyası tam budur çünkü) mantıksız ve çok saçma kişisel kanaatim olarak.
 
güzel ustam, değerli ustam, bu yazıyı paylaştım evet copy-paste ve çeviri de berbat haklısınız. ama burada amaç bilgilendirme ve dikkat çekme. ben de katılıyorum % 100 doğru değil. her durumda iki ucu b*klu değnek. ben tüketim zorbalığına karşıyım, dayatmaya/lara karşıyım. gereğinden fazla gücün kullanılmasına karşıyım. yaw şehir içindesin 0 dan 100 e 3,5 saniyede çıkmak ne işimize yarayacak? 1000 km menzil ne işimize yarayacak bilmem kaç kW motor ne işimize yarayacak? gibi gibi onlarca neden sayabilirim. hepsi bizleri tüketim toplumu yapmak için. doğayı ve bizleri sömürmek için değil mi?
 
Ustam bu konuda Türkiye'de herkesin fikrinin olduğu ama maalesef bilgisinin olmadığı bir konu. Gerçi bilgisinin olmasına gerek var mı o da tartışılır. Araç alacak kişi alım aşamasında yeterli bilgiye sahip olsa şimdilik razıyım ben.

Saydığınız değerler ise genelde reklamların öne çıkardığı ama genel olarak uç değerleri yansıtan değerler. Mesela BYD Atto 0-100 değeri 7.3 saniye, Togg 218 BG modelinde 7.4 saniye.. Yani sıradan vatandaşın istediği ortalama araçların değerleri öyle uçuk kaçık değil.

Keza menzillerde 400-600 km arasında dolaşıyor. (Hatta B sınıflarda çok daha düşük).1000 km'ler şimdilik sadece Hibritler için geçerli değerler.

Bunun istisnası Tork değerleri olabilir sadece.Zira Elektrik Motorları ve redüksiyondan dolayı tork değerleri ister istemez çok büyük olabiliyor ki bu bence çok iyi. Gerçi elin oğlu Tesla model S'e çekici +dorse (Tır yani) çektiriyor da ne işe yarıyor normalde tartışılır.

Aslında tüm her şey bir yana Elektrikli araçlar ile içten yanmalılar aynı sınıfın katagorinin ve dünyanın araçları değil. Sıradan bir içten yanmalı bizi A noktasından B noktasına götüren araç iken elektrikli araçlar teknolojik bir ekipman seviyesine (cep telefonu bilgisayar gibi) evrilmiş vaziyette.Bu bizim gibi eski kafalıların bakışını bulandırıyor biraz. Tam anlayıp entegre olamıyoruz bu yeni konsepte.Yani bir dayatma değil bildiğimiz dünyadan farklı bir dünya ortaya çıkıyor ve biz adapte olamıyoruz ,eski düzen devam etsin istiyoruz.Problemimiz bence bu. Yoksa bizim yaşımızdaki bir insana araç kullanmana/şoförlüğe gerek kalmayacak 20 yıl sonra, kimse şoförlük öğrenmeyecek nerede ise denince ,bizim aklımızdan geçen "yok devenin nalı, kullanmadığım araca binmem" tepkisi oluyor.

Bizim devrimiz geçti Ustam..Yeni bir dünya kuruluyor biz fark etmeden.. Yapay zeka bir taraftan, Otonomi bir taraftan ,Robotizeye kayış diğer taraftan..

Allah bizim gibi fosillere acısın ne diyeyim...
 
güzel insan, yeni düzen, insanları köleleştirdi, farkında değiller. bir sosyal medyadır, teknolojidir almış başını gidiyor. tamam yeniliklere karşı değilim ama abartı kısmı beni üzüyor. adam doğa yürüyüşü yapıyor adı "treking" salak adam elinde telefonun gps ne güveniyor. harita okumayı bilmiyor. dağda kaybolsa hangi ot yenir bilmiyor, hangi ağaçtan odun olur bilmiyor, gece yıldızlara bakıp yönünü bulamıyor. deniz kenarında bir koyda konaklanır mı bilmiyor, dalgaların sesini dinlemeyi bilmiyor. sonra sağlık için yürüyüş yaptım diyor.
hani felaket senaryosu diyeyim. teknoloji bir gün duracak olsa; tuvaletini yapacak yer bile bulamıyacaklar.
ben bunlara acıyıp üzülüyorum. teknoloji bana hizmet ettiği sürece iyidir. yoksa 100 ₺lik telefonda bana alo dedirtiyor, 1000₺ lık telefonda aynı işi görüyor. yani bu tartışma uzar gider.
 
Herkes bilir ki hayat enerjisi Hidrojen'dir. Yıldızımız Güneş gibi tüm yıldızların ve kainatın enerjisini onlar üretmektedir. Bir fırın gibi düşünürsek, kayaç, toprak dediğimiz yeryüzü ve benzeri gezegenleri oluşturan sonraki 91 elementi ve bunların oluşturdukları diğer bileşikler, moleküller o koca "fırınlar" da pişirildi. Olaya bu Hidrojen isimli ilk elementten bakınca Toyota, Yamaha, Mazda, Subaru grubunun oluşturduğu Hidrojen tabanlı motoru da en büyük alternatif olabilir. Hem içten yanmalı bir motor, hem de batarya yerine Hidrojen yakıt hücresi ile Elektrik üreten bir sistem. Tabi ki birinciliği çevre dostundan çok, maliyeti en ucuza gelen alacak.
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha fazla bilgi edin…