Manyetik alan çizgileri yok edilemez, hatta geri bile yansıtılamaz, fakat yönleri saptırılabilir. Örneğin, başta demir olmak üzere, nikel ve aluminyum dahil, bazı maddeler, manyetik alanlardan ve manyetik kuvvetlerden güçlü bir şekilde etkilenir, alan veya kuvvet çizgilerini kendi üzerlerine doğru saptırıp, bir bakıma bağlarlar. Hatta bunun sonucu olarak, manyetik alanın uzaklaştırılmasından sonra, bir miktar kalıcı mıknatıs özelliği de kazanırlar. Manyetik alan çizgilerini yakalayıp içlerinde dağıtan, yani çizgilerin içeri girdikten sonra dağılabildiği bu tür maddelerin, ‘geçirgen (‘permeable) olduğu söylenir. (Yanıltıcı bir deyim, ‘saptırgan demek belki daha anlamlı.) Halbuki, örneğin bakır gibi bazı diğer maddeler, manyetik alanlardan veya manyetik kuvvetlerden etkilenmez, üzerlerine gelen alan veya kuvvet çizgilerinin, içlerinde dağılmasına izin vermeyip, onları olduğu gibi geçirirler. Kalıcı mıknatıs özelliği de kazanamazlar tabii. Bu bağlamda kendilerine, ‘geçirgen olmayan (‘non-permable) denir. (‘Keza yanıltıcı bir deyim, ‘saptırmayan demek belki daha anlamlı.)
Dolayısıyla, iki mıknatıs arasına konulan ‘permable maddeler, mıknatıslar arasındaki manyetik kuvveti, alan çizgilerinin yönlerini değiştirerek zayıflatabilmekle beraber, tümüyle ortadan kaldıramaz. Öte yandan, bir mıknatısın kutuplarından birinden çıkan manyetik alan çizgilerinin, kavislenerek diğer kutba gitmesini engellemek mümkün değildir. Ancak, kutbun önüne ‘geçirgen malzeme ilavesiyle çizgilerin bir süre daha yollarına düze yakın bir biçimde devamı sağlanabilir. Aksi halde kutuptan çıktıktan hemen sonra kavislenmeye başlayacak olan alan çizgileri, ‘geçirgen malzemenin içine saptırılıp bağlanarak düzleştirilmiştir. Ancak, geçirgen malzemenin bittiği noktadan itibaren, yine kavislenip diğer kutba yöneleceklerdir. Kısacası, bir mıknatısın bir kutbundan çıkan alan çizgilerini düzleştirmek, mıknatısın boyunu uzatmaya eşdeğerdir.
Vural Altın
Kaynak: Tübitak