Seçme Fıkra

by lent

Yönetici
Yönetici
Yönetici
Katılım
21 Nis 2009
Mesajlar
12,012
Puanları
3,256
ASLAN ,KARINCA VE HAMAM BÖCEĞİ..!

Küçük bir Karınca her sabah erkenden işine gelir ve neşe içinde çalışmaya başlardı…
Çok çalışır… Çok üretir... Ve bunları keyif içinde yapardı.
Patronu Aslan, Karınca’nın başında yöneticisi olmadan kendiliğinden bu kadar hevesle çalışmasına çok şaşırırdı.

Bir gün karlılığı ve verimliliği arttırmak için aklına parlak bir fikir geldi.
Eğer Karınca, başında bir yönetici bile olmadan bu kadar üretken olabiliyorsa, bir de başarılı bir yöneticisi olsa neler yapardı.

Bunun üzerine, müthiş bir yöneticilik kariyeri olan ve yazdığı raporlarla ünlü Hamamböceği’ni işe aldı. Hamamböceği işe öncelikle bir saat alarak başladı. Böylece Karınca’nın çalıştığı saatleri tam olarak ölçebilecekti. İş saatlerinde gevşekliğe müsaade etmeyecekti. Elbette raporlarını düzenleyecek bir sekretere de ihtiyacı olacaktı. Bu nedenle; hem telefon trafiğini yönetmek ve hem de arşiv işleri için Örümcek’i işe aldı.

Aslan, gelişmelerden çok memnundu. Hamamböceği’nin hazırladığı raporlar gerçekten harikaydı. Hatta ondan üretim hızını ölçen ve karlılığı analiz eden renkli grafikler de hazırlamasını istedi. Böylece bu raporları ortaklarına sunum yaparken kullanabilecekti. Hamamböceği, bu raporları üretebilmek için yeni bir bilgisayara ve donanıma ihtiyaç duydu. Artık artan ekipmanlar için de bir bilgi işlem departmanı oluşturmanın zamanı gelmişti. Bu işleri idare etmek için Sinek’i işe aldı.

Bir zamanlar mutlu, üretken ve rahat olan Karınca bu yeni toplantı düzeninden ve evrak işlerinden yılmıştı. Zamanın büyük bir kısmını sorulan soruları cevaplamak ve evrak işleri yapmakla geçiyordu.
Aslan, Karınca’nın bölümünün giderek büyümesinden memnundu. Bölümü daha da büyütmek üzere bir üst yöneticiye ihtiyaç olduğunu düşündü. Ve bölüm başkanı olarak başarıları ile ünlü Ağustosböceği’ni işe aldı.
Kendi rahatına ve keyfine düşkün Ağustosböceği’nin ilk icraatı ofisi rahat edebileceği yeni mobilyalarla döşemek oldu. Tabii ki kendisinin yeni bir bilgisayara, bütçe kontrol ve stratejik verimlilik planı hazırlanması için kişisel bir yardımcıya ihtiyacı vardı. Bunun üzerine eski işyerindeki yardımcısını işe aldı.

Karınca’nın çalıştığı yer giderek kimsenin gülmediği, neşesiz ve mutsuz bir mekana dönüşmüştü. Ağustosböceği, patronu Aslan’ı ortamın ruh halini değiştirecek bir çalışma yapılması gerektiğine ikna etti.
Bunun üzerine, Karınca’nın bölümünde olup bitenleri gözden geçiren Aslan, üretimin ve karlılığın dramatik bir şekilde düştüğünü fark etti. Hemen, son derece itibarlı ve iyi tanınmış bir Danışman olan Baykuş’u sorunu çözmesi için işe aldı.

Baykuş, Karınca’nın departmanında 3 ay geçirdi. Bu hummalı çalışmanın ardından ciltlerce süren muhteşem bir rapor yazdı. Raporun sonucu şuydu: “Departmanda aşırı istihdam vardı”.
Aslan, raporu inceledikten sonra dramatik bir karar verdi.

Ve, elbette, ilk olarak negatif tavırlarıyla dikkat çeken, mutsuz ve çalışma isteğini kaybetmiş olan Karınca’yı işten çıkardı.

Sosyal Medyadan Alıntıdır.
HAMAM%2BB%25C3%2596CE%25C4%259E%25C4%25B0.png
 
insanlarla hayvanlarla böceklerle anlatılan bir hikaye ama mantık hep aynı işini severek yapmak....
ayrıca @by lent sen ne demek istiyorsun başınızdaki butün yetkilileri kovunmu huzur için :D:D:D:D:D
 
Bir iş yerinde asıl işi yapan, asıl yükü omuzlayan, çok fedakar ve çok cefakar elemanlar eninde sonunda, çok çalışkan ve çok gayretli olsalar da kadro dışında bırakılabilirler. Ders verici nitelikteki bu hikayeden çıkan sonuç da bunu gösteriyor.

Zamanında benim de bu hadise (1997-1998'de) tekstil sektöründeyken başıma geldi, hem de karınca gibi düz, vasıfsız bir işçi olmadığım, fabrikaya (Veya aslında küçük bir imalathaneye diyelim) ilk çalışma düzenini, düzenli işlemesini ve çalışma ayarını ben verip tüm çarkların kolay dönmesini makina bakım sorumlusu olarak yine ben sağladığım halde. Ama sağlık olsun diyelim. Yıkılmadık yine ayaktayız, hayatın tüm bu zorluklarına ve dikenlerine rağmen :)

Dünyanın iş ve çalışma hayatındaki asıl çalışma düzeni de aynen bu hikayede olduğu gibidir. (Genel olarak diyelim, çünkü istisnai ve çok özel koşullar, şartlar da bazen oluşabilir) Herkes birbirinin sırtına basarak veya ayağını kaydırarak, arkasını (dayılarını) devreye alarak haksız olarak da yükselmek isteyebilir. Bunu en baştan kabul edip bu tür işlere bu tür riskleri alarak ve göğüsleyerek öyle girebilmek lazımdır. Kolay gelsin.
 
Son düzenleme:
Yukarıda anlatılan hikaye ve Binbaşı'nın17:03 cevabıda sanayi ile endüstride şimdiki model çalışanların niçin sadakat duygularını kaybettiğini gösteriyor.Ama şu bir gerçekki mezarlıklar ben olmaz isem bu işler yapılamaz diyenlerle doludur.Taş olduğu yerde ağırdır ve terazinin dengesini korumak gerekir.
 
Ama şu bir gerçekki mezarlıklar ben olmaz isem bu işler yapılamaz diyenlerle doludur.
Bu söyledikleriniz bazı işletmelerde ki yöneticilerin adeta Atasösü dür.Elbette hiç kimse tek başına bir işte muktedir değildir ve herkesin yeri elbette dolacak.Ama tamda bu noktada ; işini en iyi şekilde yaparken,kendilerinin aldığı kararlar sonrası performansı düşen yada mutsuzlaşan bu çalışanın durumunu değerlendirirken, aldıkları kararları gözden geçirmeyen yöneticilerin dayanağıdır bu durum.Aldıkları kararları sorgulamadan performansının düştüğü yada mutsuz görünen işçinin işine son verirken;nasılsa gelen boşluğu dolduracaktır yaklaşımı hakimdir'ki doğrudurda.Hiç bir fabrikada,işletmede bir işçi çıktı diye üretim aksamamıştır;bantlar çalışır,makinalar çalışır,üretim aynen devam eder ve çıkan adam unutulup gider.
Sanyide ile endüstride şimdiki model çalışanlar dediğiniz kişilerin niçin sadakat ve güven duygularını kaybettiği de işte birazda burada gizlidir.
 

Forum istatistikleri

Konular
129,838
Mesajlar
930,645
Kullanıcılar
452,667
Son üye
eengmert

Yeni konular

Geri
Üst