Düşünce kuruluşu Atlantic Council'in raporunda Türkiye'nin büyük Ortadoğu'da kilit bir aktör olacağı açıklandı..
ABD'deki düşünce kuruluşu Atlantic Council'in "2030'u Planlamak: Batı-Sonrası bir Dünya için ABD Stratejisi" raporunda, "Avro krizi yüzünden geri kalmayan ve dinamizmi giderek artan bir orta ölçekli güç olan Türkiye'nin rolü sıkça gözden kaçırılıyor. Türkiye, geniş Ortadoğu'da ve daha az ölçüde ise Orta Asya'da kilit bir aktör olacak" denildi.
Atlantic Council tarafından ''2030'u Planlamak: Post-Batılı bir Dünya için ABD Stratejisi'' başlıklı rapor yayımladı.
Raporda, ABD'deki istihbarat birimlerinin çatı kuruluşu olan Ulusal İstihbarat Direktörlüğü'ne bağlı, Ulusal İstihbarat Konseyi tarafından hazırlanan "Küresel Eğilimler 2030: Alternatif Dünyalar" raporunun 2030 yılına yönelik öngörülerine katılındığı ifade edilerek, henüz tam farkına varılamamış olsa da tarihi bir döneme girildiği kaydedildi.
Bu noktada, ABD'nin stratejisinde değişim ve yeni bir zihin haritasına ihtiyaç olduğu belirtilen raporda, ABD Başkanı Barack Obama'ya ülkeyi 2030 yılına taşıyacak, 6 öğeye sahip bir strateji önerisinde bulunuluyor.
Obama'ya 6 maddelik stratejiler önerisi
Söz konusu stratejinin öğeleri şu şekilde tanımlandı:
''-Anın taşıdığı önemin ve ABD'nin şu anki eylemlerinin nesiller ve süren sonuçları olabileceğinin farkına vararak, ikinci dönem politikalarını daha stratejik ve uzun vadeli perspektifle belirlemek,
-Küresel düzlemi de ihmal etmeden, birinci dış politika önceliği olarak "evde ulus inşası"nı vurgulamaya devam etmek,
-ABD'nin, dinamik ve belirsiz dünya eğilimlerini şekillendirmek için enerjik biçimde hareket etmesi gerektiğinin farkına varmak,
-ABD'nin, değişen zamanın fırsatları ve zorluklarla başa çıkmak için mevcut müttefiklerle ilişkileri derinleştirerek ve çok çeşitli aktörlerle daha etkili karşılıklı etkileşimde bulanarak, daha fazla işbirliğine dayalı liderlik siyaseti izlemesi,
-2030'da uluslararası sistemi şekillendirecek en önemli tek faktör olarak Çin ile işbirliğini derinleştirmek,
-ABD'nin stratejisine ve dünya düzenine büyük bir tehdit oluşturan, Ortadoğu'dan Kuzey Afrika ve Pakistan'a uzanan 21'inci yüzyılın istikrarsızlık yörüngelerini yaratıcı biçimde ele almak.
"Türkiye, 2030 için çok önemli bir ülke"
Raporda, Türkiye, bölgesel güvenlikte ve küresel düzenin şekillendirilmesinde giderek önemi artan rol oynaması beklenen, "dinamik biçimde yükselen orta ölçekli güçler, filizlenen çok önemli ülkeler katmanı" içinde gösterildi.
Analizlerde, yükselen güçlerden oluşan, dünya ekonomisinin yüzde 85'inin ve nüfusunun da yüzde 80'inin temsil edildiği G-20'nin de küresel gücün paylaşımını yansıttığı belirtilerek, G-20'nin küresel yönetim için konsensus inşa etmede iyi bir mekanizma olabileceği belirtildi.
Bu noktada, G-20 ülkelerinin uluslararası sisteme hizmet eder şekilde ortaya çıkış derecesine göre gelecek senaryolarını da etkileyeceği, bu kapsamda ABD'nin G-20 aktörleri arasında sorumluluğun artırılmasına yönelik yoğun kamu ve özel diplomasi yatırımları yapması gerektiği kaydedildi.
Suriye konusunda Türkiye, Suudi Arabistan ve Katar'a vurgu
ABD yönetimine tavsiyelerde bulunulan raporda, ABD stratejisinin, Türkiye, AB, Körfez İşbirliği Konseyi, Japonya, Çin ve Hindistan ile önümüzdeki 20 yılda birlikte çalışmayı gerektirdiği belirtildi.
Problemleri çözmede partnerleri harekete geçirme yeteneğinin bir liderlik testi olduğu belirtilen raporda, "Örneğin, Suriye'deki krizle başa çıkmada ve Esed'in iktidardan ayrılmasını sağlamada Türkiye, Suudi Arabistan ve Katar, Avrupa'dan daha önemli partnerler olabilirler" ifadesi kullanıldı.
Raporda ayrıca, "Avro krizi yüzünden geri kalmayan ve dinamizmi giderek artan bir orta ölçekli güç olan Türkiye'nin rolü sıkça gözden kaçırılıyor. Türkiye, büyük Ortadoğu'da ve daha az ölçüde ise Orta Asya'da kilit bir aktör olacak. AB üyeliğine ulaşması ya da bunun için gayret göstermesi daha az muhtemel olsa da, Ankara, kendisi için yeni fırsatlar yarattı. (ABD Dışişleri Bakanlığı'nın eski müsteşarı Nicholas Burns'un dediği gibi) Eğer NATO, stratejik çevresini şekillendirmede merkezi rolünü muhafaza etmeyi umuyorsa, Türkiye'nin İttifak içerisinde bir liderlik pozisyonu üstlenmesine ihtiyacı var. İster, ABD ile paralel şekilde hareket ederek ya da işbirliği yaparak NATO bağlamında olsun, ister kendi kendine bir aktör olarak olsun, Türkiye'nin ABD stratejisi açısından önemi 2030'a kadar olan dönemde artmaya devam edecek" tespitlerine yer verildi.
Raporda, Türkiye ve Körfez İşbirliği Konseyi'nin, Ortadoğu ve Kuzey Afrika gümrük birliği ve belki de ortak para birimi oluşturulmasının desteklenmesinde katalizör rol oynayabileceği değerlendirmesinde bulunuldu.
Ayrıca, NATO'nun, öncü bir rol oynayan Türkiye'yle, yeni demokrasilerde sivil denetim kültürünü aşılayarak ve gerektiği takdirde geçiş süreci durumlarında barış güçleri konuşlandırarak, bölgesel askeri ve polis güçlerini modernleştirme ve reforme etmeye yardım edebileceği belirtildi.
Raporda, Arap ülkelerindeki değişimlere değinilerek, "Arap dünyasındaki değişimin 2030'a uzanan dönemde izlediği gelişimin ve Ortadoğu'daki siyasi görümünün, Mısır, Tunus ve diğer Arap ülkelerinin Yemen'den çok Türkiye'ye ya da Endonezya'ya benzediği bir noktaya evrilme derecesine bağlı olarak, bu ülkeler güçlü bir örnek oluşturacaklar ve İslam dünyasında daha geniş etkiye sahip olacaklar" ifadesi kullanıldı.
(AA)
Alıntıdır.
ABD'deki düşünce kuruluşu Atlantic Council'in "2030'u Planlamak: Batı-Sonrası bir Dünya için ABD Stratejisi" raporunda, "Avro krizi yüzünden geri kalmayan ve dinamizmi giderek artan bir orta ölçekli güç olan Türkiye'nin rolü sıkça gözden kaçırılıyor. Türkiye, geniş Ortadoğu'da ve daha az ölçüde ise Orta Asya'da kilit bir aktör olacak" denildi.
Atlantic Council tarafından ''2030'u Planlamak: Post-Batılı bir Dünya için ABD Stratejisi'' başlıklı rapor yayımladı.
Raporda, ABD'deki istihbarat birimlerinin çatı kuruluşu olan Ulusal İstihbarat Direktörlüğü'ne bağlı, Ulusal İstihbarat Konseyi tarafından hazırlanan "Küresel Eğilimler 2030: Alternatif Dünyalar" raporunun 2030 yılına yönelik öngörülerine katılındığı ifade edilerek, henüz tam farkına varılamamış olsa da tarihi bir döneme girildiği kaydedildi.
Bu noktada, ABD'nin stratejisinde değişim ve yeni bir zihin haritasına ihtiyaç olduğu belirtilen raporda, ABD Başkanı Barack Obama'ya ülkeyi 2030 yılına taşıyacak, 6 öğeye sahip bir strateji önerisinde bulunuluyor.
Obama'ya 6 maddelik stratejiler önerisi
Söz konusu stratejinin öğeleri şu şekilde tanımlandı:
''-Anın taşıdığı önemin ve ABD'nin şu anki eylemlerinin nesiller ve süren sonuçları olabileceğinin farkına vararak, ikinci dönem politikalarını daha stratejik ve uzun vadeli perspektifle belirlemek,
-Küresel düzlemi de ihmal etmeden, birinci dış politika önceliği olarak "evde ulus inşası"nı vurgulamaya devam etmek,
-ABD'nin, dinamik ve belirsiz dünya eğilimlerini şekillendirmek için enerjik biçimde hareket etmesi gerektiğinin farkına varmak,
-ABD'nin, değişen zamanın fırsatları ve zorluklarla başa çıkmak için mevcut müttefiklerle ilişkileri derinleştirerek ve çok çeşitli aktörlerle daha etkili karşılıklı etkileşimde bulanarak, daha fazla işbirliğine dayalı liderlik siyaseti izlemesi,
-2030'da uluslararası sistemi şekillendirecek en önemli tek faktör olarak Çin ile işbirliğini derinleştirmek,
-ABD'nin stratejisine ve dünya düzenine büyük bir tehdit oluşturan, Ortadoğu'dan Kuzey Afrika ve Pakistan'a uzanan 21'inci yüzyılın istikrarsızlık yörüngelerini yaratıcı biçimde ele almak.
"Türkiye, 2030 için çok önemli bir ülke"
Raporda, Türkiye, bölgesel güvenlikte ve küresel düzenin şekillendirilmesinde giderek önemi artan rol oynaması beklenen, "dinamik biçimde yükselen orta ölçekli güçler, filizlenen çok önemli ülkeler katmanı" içinde gösterildi.
Analizlerde, yükselen güçlerden oluşan, dünya ekonomisinin yüzde 85'inin ve nüfusunun da yüzde 80'inin temsil edildiği G-20'nin de küresel gücün paylaşımını yansıttığı belirtilerek, G-20'nin küresel yönetim için konsensus inşa etmede iyi bir mekanizma olabileceği belirtildi.
Bu noktada, G-20 ülkelerinin uluslararası sisteme hizmet eder şekilde ortaya çıkış derecesine göre gelecek senaryolarını da etkileyeceği, bu kapsamda ABD'nin G-20 aktörleri arasında sorumluluğun artırılmasına yönelik yoğun kamu ve özel diplomasi yatırımları yapması gerektiği kaydedildi.
Suriye konusunda Türkiye, Suudi Arabistan ve Katar'a vurgu
ABD yönetimine tavsiyelerde bulunulan raporda, ABD stratejisinin, Türkiye, AB, Körfez İşbirliği Konseyi, Japonya, Çin ve Hindistan ile önümüzdeki 20 yılda birlikte çalışmayı gerektirdiği belirtildi.
Problemleri çözmede partnerleri harekete geçirme yeteneğinin bir liderlik testi olduğu belirtilen raporda, "Örneğin, Suriye'deki krizle başa çıkmada ve Esed'in iktidardan ayrılmasını sağlamada Türkiye, Suudi Arabistan ve Katar, Avrupa'dan daha önemli partnerler olabilirler" ifadesi kullanıldı.
Raporda ayrıca, "Avro krizi yüzünden geri kalmayan ve dinamizmi giderek artan bir orta ölçekli güç olan Türkiye'nin rolü sıkça gözden kaçırılıyor. Türkiye, büyük Ortadoğu'da ve daha az ölçüde ise Orta Asya'da kilit bir aktör olacak. AB üyeliğine ulaşması ya da bunun için gayret göstermesi daha az muhtemel olsa da, Ankara, kendisi için yeni fırsatlar yarattı. (ABD Dışişleri Bakanlığı'nın eski müsteşarı Nicholas Burns'un dediği gibi) Eğer NATO, stratejik çevresini şekillendirmede merkezi rolünü muhafaza etmeyi umuyorsa, Türkiye'nin İttifak içerisinde bir liderlik pozisyonu üstlenmesine ihtiyacı var. İster, ABD ile paralel şekilde hareket ederek ya da işbirliği yaparak NATO bağlamında olsun, ister kendi kendine bir aktör olarak olsun, Türkiye'nin ABD stratejisi açısından önemi 2030'a kadar olan dönemde artmaya devam edecek" tespitlerine yer verildi.
Raporda, Türkiye ve Körfez İşbirliği Konseyi'nin, Ortadoğu ve Kuzey Afrika gümrük birliği ve belki de ortak para birimi oluşturulmasının desteklenmesinde katalizör rol oynayabileceği değerlendirmesinde bulunuldu.
Ayrıca, NATO'nun, öncü bir rol oynayan Türkiye'yle, yeni demokrasilerde sivil denetim kültürünü aşılayarak ve gerektiği takdirde geçiş süreci durumlarında barış güçleri konuşlandırarak, bölgesel askeri ve polis güçlerini modernleştirme ve reforme etmeye yardım edebileceği belirtildi.
Raporda, Arap ülkelerindeki değişimlere değinilerek, "Arap dünyasındaki değişimin 2030'a uzanan dönemde izlediği gelişimin ve Ortadoğu'daki siyasi görümünün, Mısır, Tunus ve diğer Arap ülkelerinin Yemen'den çok Türkiye'ye ya da Endonezya'ya benzediği bir noktaya evrilme derecesine bağlı olarak, bu ülkeler güçlü bir örnek oluşturacaklar ve İslam dünyasında daha geniş etkiye sahip olacaklar" ifadesi kullanıldı.
(AA)
Alıntıdır.