FilizSimsek ; bende bir bayan mühendisim, hatta çekingenliğimin ve atölyeye fazla girip soru soramamamı buna bağlamıştım.Ama sorun bay/bayan olmakta değilde genel bir özgüven eksikliğinden kaynaklanıyor da olabilir.Bu çekingenliğe karşı bir ilaç üretselerde alıp kurtulsam diye cok söyleniyorum : ) Yorumunuz için çok teşekkür ederim.
Çekingenliğin ilacı sizin kendi iradenizde saklıdır,siz istemezseniz bu çekingenlik de tamamen ortadan kalkacaktır,sn.oops merak etmeyin.Şu anda çekingen olduğunuzu düşündüğünüz birtakım saplantılarınızla karşı karşıyasınız.Bu deneme sürecinde, bu zor bir oryantasyon dönemini geçirmenize engel değildir.Forumla,bizlerle teması kesmemeniz,bu geçiş döneminde size sağlayacağımız manevi destek,hocalık,antrenörlük görevini üstlenen biz forum üyelerine zor gelmez,aksine üviversiteyi bitirmeyi başarabilmiş,toplumun önemli bir değerini,başımızın tacı bir bayanın,hayatta ilk karşılaştığı bir zorlukta,ilk yokuşta yardımcı olmaya çalışmamız bize zor gelmez,yeter ki siz bu zorluğu geçirirken birilerinden(gerek iş yerinizde büyüklerinizden,daha tecrübelilerden,forumumuzda da ayni zorluklar başından sizin gibi geçmiş geçmiş bulunan değerli meslektaşlarınız,makinacı olarak ben) her zaman yardıma,desteğe de varız,biz burada büyük bir aileyiz,dayanışma ve yardımlaşma içindeyiz,psikolojik destekde de size sonuna kadar yardıma hazırırız ve asla yorulmayız,yeter ki siz şu oryantasyon(Alışma,adaptasyon) sürecini başarıyla atlatın,biz bunu canı gönülden de istiyoruz,inanın.
Çekingenlik konusunda,yalnızca ahlaki değerler(Doğruluk,dürürstlük,fazilet,güzel erdem,iffet,vb.) konularda ve insanların arasını bozmama,çıkar çatışmasına doğrudan neden olmama,vb. konularda çekingen kalabilmeniz daha iyidir de denilebilir.İş konusunda,malzeme tanıma,sorma,araştırma,öğrenme konusunda bir çekinceniz olmasın,zaten olursa bu intibak sürecinde de çok zorlanırsınız,yani bilerek ve kasten,bu süreci yokuşa sürmüş olursunuz.Bu konularda çekingen olmamaya çalışın ki en kısa sürede tanıma,öğrenme ve varsa bu yöndeki kaygılarınızla oluşmuş geçici bir özgüven eksikliği(Aslında çekingenliğinizi de tamamen ben buna bağlıyorum)eğer varsa da kalkabilmesi kolaylaşsın.
Hepimiz ilk işimize başlarken ve sonraki ilk işlerde hep ayni basamaklardan geçtik.Sezai Türkeş-Feyzi Akkaya (STFA) mühendisler için yazdıkları el (Cep) kitabında,beraberce ne yazmışlar bunu biliyormusunuz?
25-35 yaş arası: Çok acemi mühendislik dönemi,parçalamaya,bozmaya,deneme tahtası gibi işyerlerini kullanmaya uygun, nispeten mühendisten iyi bir iş çıkarmasını bekleme adına çok verimsiz bir dönemi.Bozmaktan korkma,al kes,yap dene,boz,yeniden yap,ama pes etme,en iyisini yapamadım diye üzülme,yeniden yap,denemekten hiç yılma,hiç bıkma!
35-45 yaş arası: Yavaş yavaş işletmeye katkının sağlanabildiği daha verimli dönemi.
45-55 yaş arası: Olgunlaşma ile beraber,yeni oluşumlar,tasarım,buluşlar,geliştirmeler yapmaya daha elverişli dönemi
55-65 yaş arası: Mühendisin asıl mühendis gibi yüzde yüz randımanla işletmelere faydalı olabileceği verimli dönemi
65-75 yaş arası: En iyi ve duayenlik,üstatlık,danışmanlık,buluşların yapılacağı en üstün dönemi,altın dönemi.
75-ve üstü : Ultra dönemi.
Pek çoğumuz bu dönemleri kabul edip onaylamayabilir,haklı olarak ben de pek mantıklı bulmamıştım,cep kitabını okuduğumda.Ama belirli bir yaştan sonra da,anlamadığım konuları daha farklı bir açıdan görerek anladığımı,mühendisliğe olan bakış açısımın,görüş açımın, belirli yıllar sonra ancak olgunlaştığını,bazı yapı taşlarının bu uzun süreçte yerine tam olarak oturduğunu görebiliyorum.İyi bir mühendis olabilmek zamana bağlı çok uzun bir süreç.İki büyük usta makina mühendisi,mühendislik olayını bu şekilde yorumlamışsa,elbette bir bildikleri,bu büyük şirketin iki kurucu ortağı olarak,genç mühendisler için bu yorumlarda bulunabilmelerinin elbette haklı bir dayanağının(Kendi hayatlarında başlarından geçen acemilik dönemi,şantiye dönemi)olması gerektiğini de takdir edip düşünmemiz gerekir.
Bayan olmayla,bay olmayla çekingenliğin direk olarak bir ilgisinin,Araplar kadar kapalı bir toplum yapısı olmayan ülkemizde yoktur diye biliyoruz.Üniversitede bir mak. müh. hocamız ilk derse geldiğinde;"Kızlarla erkekler ayni sınıfta yan yana oturabiliyorsunuz,ne mutlu sizlere,bizim zamanımızda,sizin şimdiki bu durumunuzdan yoksunduk" demişti.Türkiye'de şeriat kanunları,hukuku geçerli değildir,Atatürk'ün kurduğu medeni hukuk,Latin harfleri,alfabesi ve kadın-erkek ayırımının hiç mi hiç olmadığı,medeniyetler hukukunun halen geçerli olduğu,yani belirli sınırlar dahilinde de olabilse,yine de bir özgürlüklerin hakim olabildiği bir yerdir de denilebilir.Herkes bizi model almaya,örnek göstermeye,müslüman ve demokratik özelliğin beraberce,birlikte yürütülebildiği en ideal ülke olarak bizi parmakla da gösterebiliyor.Bu uğurda emeği geçenlere ayrıca şükran borçluyuz,birlik ve berberliğimizi,dayanışma ve yardımlaşma ruhumuzu asla yabancı güçler ve iç mihraklar da bozamazlar,güçleri,iradeleri buna asla yetmeyecektir,bunu böyle bilsinler.
Forumda bizleri izlemeye devam edin,bizlerle teması asla kesmemeye çalışın.Size manevi desteği sürekli veriyor olacağız,merak etmeyin,başarılarınızı,edindiğiniz tecrübeleri,başarısızlıkları,ne olursa olsun her anı,an be an burada bizimle paylaşın.Biz hepimiz sıcak ve yardımsever insanlarız,elimizden geldiği ölçüde size destek olmaya,bu kritik dönemi atlatmanıza yardımcı olmaya da inanın çalışacağız.Selamlar.Kolay gelsin.