Merhaba."İndüksiyon" kelimesi burada sanırım yanlış da kullanılmış,onu düzetmeye de çalışayım öncelikle.Maruz kalınan bu yüksek gerilimle yakından gelen elektromağnetik alanlar,dalgalar,ayni ışık ışınları gibi bir ışıma yaparak insan vücudundan da girebilir.Ancak insan vücudu tam bir iletken (Demir,bakır,alüminyum,vb.) olsaydı,ayni antenlerde,kapalı iletkenlerde oluşan bu direkt indüksiyon olayı (Ayakları yere tam basarak topraklama da alırken tıpkı iletken bir anten gibi davranarak) onda da benzer şekilde bu indüksiyon olayını oluştururdu.Ama insan yaşa,cinsiyete,bazı şartlara da bağlı bulunarak,yaklaşık 2 kiloohm değerinde olan bir direnç gibidir,bu YG hatlarına,kaynaklarına,üreteçlerine göre kendi vücudu.
Hem çok yüksek gerilim,hem de ampere maruz kaldığında,omaj değeri bu korkunç voltaj ve amperde yanan direnç gibi kömüre dönüşerek yanmaktadır.Tam iletken olmadığından,hücrelerinde kısmen bulunan iletken elektolitli sıvılarla (Su,diğer iletken tuzlar,mineraller,madensel tuzlar,anyon ve katyon özellikli elektrolitik sıvılar,vb.)vucüdundan gelen elektromanyetik ışımanın nüfus etmesi söz konusu.Bu yüzden direk olarak da tam iletken metallerin indüksiyon akımını oluşturması gibi doğrudan bir etkiden bahsettmemiz yanlış olur.İnsan kimyası ile doğrudan da ilişkili olabilen çok karmaşık bir durumdur,aslında bu açık alandaki veya kapalı,dar alanlardaki,yanında iletken metalalerinde bulunduğu karmaşık etkilenmelerden sonraki bu mağnetik alanlardan,elektromağnetik ışımadan (Radyasyondan) etkilenme derecesi ve gelecekteki insan sağlığı üzerine olası olacak olan tüm etkileri.
Korunma çareleri hiç yok mudur elbette de vardır.Bir ara masaüstü kasaların,dizüstülerin üzerlerine,bunların yaydığı radyasyonu (Elektomağnetik ışımayı emip) önleyecek özel bir plastik (Belirli bir süre de kullanılabilen) malzeme yapıştırılması ve kullanımı da düşünülmüş ve uygulaması da ayrıca bu konuda hassas davranan,çok tutucu olanlar tarafından da kendi pc'lerine bir uygulaması da yapılmıştı.Sn.meraklı elektrikçi'nin de mesajın başında yer alan yazılarında da bahsedildiği gibi,bu amaç için üretilen çok özel kumaşlardan yapılma elbiselerle,bu riskli alanlarda çalışma da pekala yapılabilir.Faraday kafesi düşünce ve mantık olarak kulağa da biraz hoş gelse de pratik uygulamalarda,sizin de bahsettiğiniz gibi çalışma zorlukları ve olası dezavantajları yüzünden direkt kullanımı bence de uygun değildir ve uygun da kabul edilemez,bu tür aktivitelerin ve sabit olmayan bu faaliyetlerin icrası sırasında.
Kız çocuk veya erkek çocuk olması konusunda mağnetiik alanlarla,elektromanyetik ışımaya maruz kalmayla direkt olarak bir ilişkinin kurulmasını ise sadece bir "şehir efsanesi" olarak da ele alıyor ve bu olaya çok ciddi olarak da bakamıyorum ne yazık ki.Bir kadın ve bir erkekteki doğurganlık özellikleri (Erkeğin sperm kalitesi,kadının yumurta kalitesi,vb.) özel şartlar,en başta da Yüce Allah'ın takdiri ve o andaki olayın oluşma faktörlerinin bir bileşkesi olarak ortaya çıkan bir mucizedir bu olay.(Döllenme ve cinsiyetin tam olarak da ortaya çıkması hadisesi tabiki) Sperm kalitesi de yalnızca bir veya iki olaya bağlanarak da kalitesinden tam söz edilip ilişkilendirilemez.Çünkü beslenme kalitesi,çevre faktörü,psiko-sosyal etmenler,moral,atmosfer basıncı,vb. sayabileceğim pek çok faktör bu mucizevi sıvının oluşturulmasında büyük de önem taşır.
Kur'an Kerim'de bu mucizevi sıvıdan övgüyle söz edilirken,ayrıca sizin kendi başınıza bu sıvıyı yapıp inşa edemeyeceğinizden de söz eder,Yüce Allah'ın özel yaratıcılık sıfatından ve bunun oluşumunda da müstesna bir yerinin bulunduğundan büyük övgüyle de bahsedilir ayrıca bu bölümlerde.(Bu bülümleri (Cüz) okuyan aklı başında olan da zaten bunu tam anlayarak gerektiği gibi değerlendirebilmiş ve ne demek istediğimi de gayet iyi anlayıp bu konunun önemini ayrıca takdir edebilmiş olmalıdır.)
Bu nedenle de,bu cinsiyet olayını,şu veya bu sebeplere direkt olarak da buna bağlamak veya direkt olarak,çok yüzeysel olabilecek olaylarla da direkt ilişkilendirmek,bence yapılmış olan ve buna körü körüne inanılan bir hurafeden,boş inançtan ibarettir diye de düşünüyorum,bu konuda ayni şekilde düşünmeyenler de hiç kusura bakmasınlar.(Hiç mağnetik alan veya radyasyona maruz kalmayanların da senelerce hep erkek çocuk bekledikleri halde sadece kız çocukları da olabiliyor,Yüce Allah'ın büyük bir takdiri bu olay,başka bir şey söylenmesi büyük bir gaflet veya hata da olur düşüncesindeyim sn.dexen'in bundan sadece bilimsel,tıbbi,biyolojik bazda da bahsedebildiği gibi.) Kolay gelsin. Saygılarımla.