ç@yl@k
Üye
- Katılım
- 8 Ağu 2007
- Mesajlar
- 159
- Puanları
- 1
TSK'ya "Hava Uzay Gücü geliyor"
Hava Kuvvetleri Komitanı Orgeneral Hasan Aksay, öncelikli hedeflerinin Hava Uzay Gücü oluşturmak olduğunu bildirdi. Orgeneral Aksay, terörle mücadele için muharip yani savaşan İnsansız Hava Araçlarından oluşan filolar kurulacağını da belirtti.
Orgeneral Aksay, Savunma ve Havacılık Dergisinin yeni yıldaki ilk sayısına yaptığı açıklamada, önemli mesajlar verdi. Türkiyenin dünyanın en hassas bölgelerinden birinde bulunduğuna işaret eden Orgeneral Aksay, bu nedenle, içinde yaşamakta olduğumuz coğrafyada, gelecekte neler olabileceğini analiz etmenin ve buna yönelik isabetli öngörülerle gerekli değişimleri hayata geçirmenin önemi yüksektir dedi. Orgeneral Aksay şöyle konuştu:
Bu coğrafyada tarih; öngörülemeyen, ancak barındırdığı uluslara büyük acılar yaşatan ve ibret alınması gereken olaylarla doludur. Günümüzde ve gelecekte caydırıcılığı sağlamanın ve barışı korumanın en etkili yöntemi bilgiyi üretmek ve yönetmekle olacaktır. Şüphesiz Hava Kuvvetleri olarak Silahlı Kuvvetlerin ihtiyaç duyacağı bilgilerin, üretilmesinde ve istihbaratın yönetilmesinde ve yönetilmesinde önemli sorumluluklarımız var.
Bu nedenle, Türkiye gibi çevresi çok sayıda istikrarsızlıkla dolu bir coğrafyada yaşayan bir ülkenin güvenliğini sağlamak ve ulusal menfaatlerine yönelik tehditleri bertaraf etmek için her bakımdan güçlü silahlı kuvvetler bulundurmak hayati derecede önemlidir.
Unutulmamalıdır ki, önümüzdeki süreç içerisinde meydana gelecek gelişmeler, geçmiş asırdaki gelişmelerden kat ve kat daha hızlı olacaktır. Mevcut teknolojik gelişmeler ve değişen tehdit yelpazesi dikkate alındığında; caydırıcılığı sağlamada, krizlere ve tehditlere müdahale etmede en belirleyici vurucu güç olan hava kuvvetlerinin sadece havada değil, uzayda ve siber uzayda da güçlü olması bir zorunluluk haline gelmiştir.
UZAY HAVA GÜCÜ
Orgeneral Aksay, Savunma ve Havacılık Dergisine Hava Kuvvetleri Komutanlığının uzay çalışmalarını ise şöyle anlattı:
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Dünyada bölgesel dengelerde meydana gelen hızlı değişimler karşısında bulunduğu coğrafyada büyük bir güç ve denge unsuru olma rolünü sürdürmektedir. Bu rolünü korumada temel dayanaklardan biri olan Türk Hava Kuvvetleri uzay alanında yetenekler kazanmak maksadıyla 2ooo yılı içerisinde çalışmalara başlamıştır. Bu çerçevede, TSK adına tüm birimlerin ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde sistemler geliştirilmesine yönelik projelerin hayat geçirilmesi görevi Hava Kuvvetleri Komutanlığına verilmiştir.
Geleceğin harekat ortamı olarak değerlendirilen uzayda milli varlığımızın garanti altına alınması, her şartta uzaya güvenli erişim imkanına ulaşılması, uzayın kesintisiz kullanım imkanlarına sahip olunması ve hava uzay gücü oluşturulması öncelikli hedeflerimiz arasında yer almaktadır.
Uzay çalışmalarının sürdürülebilirliği ve etkinliği bakımından ayrıca, yüksek teknolojiye sahip uzay sistemlerinin başlangıçta dış tedarik ve ortak üretim modelleri kullanarak tedarik edilmesini, uzun vadede ise bir plan dahilinde milli olarak geliştirilmesini hedeflemektedir. Bu doğrultuda Türkiyedeki uzaya ilişkin potansiyelin belirlenmesi, bu alanda faaliyet gösteren kurum/kuruluşların bir araya getirilmesi ve kısa vadede elde edilmesi planlanan teknolojik kabiliyetlerin kazanılması amacıyla yerli savunma sanayi, araştırma kuruluşları ve üniversitelerin katılımlarıyla yapılan Ar - Ge çalışmaları da desteklenmektedir.
Ayrıca Türkiyede uzay faaliyetlerini koordine edecek olan Türk Uzay Kurumunun en kısa zamanda teşkil edilmesi uzay çalışmalarının etkin bir şekilde yürütülmesi açısından büyük öneme sahiptir.
İHA FİLOLARI
Orgeneral Aksay, İnsansız Hava Araçlarının, uzun süre havada kalabilme ve ayrıca mühimmat taşıma ve tespit edilen hedefleri anında yok edilebilme yetenekleri sayesinde etkin bir vurucu hava platformu olarak harekât ortamındaki yerini aldığına işaret ederek şunları kaydetti:
Keşif ve uzun süreli gözetleme yaparak hedeflerin tespiti ve tespit edilen bu hedeflerin zaman kaybetmeden imhası için üzerinde mühimmat taşıyabilen Taarruzi İHAları Hava Kuvvetleri envanterine katmak için çalışmalara başlamış bulunmaktayız. Taarruzi İHAların kullanım alanları mevcut taarruzi platformların kullanımına göre farklılık göstermektedir. Bu farklılıkları kapsayacak şekilde değişik alternatiflere yönelik geliştirme çalışmaları planlanmaktadır.
+21 Ocak 2010 Perşembe, 00:13
Türk doktorları kanserli dokuları yok etmeyi başardı
Bursa'da 4 doktor, yalnız küçük değil, orta büyüklükteki memeleri de almadan kanserli dokuları yok eden bir yöntem geliştirdi.
Yöntem hem kanser tedavisinde hem de meme estetiğinde önemli bir gelişme olarak nitelendirildi. Sadece kanser hastaları veya kanser riski taşıyan kadınlar değil, estetik meme ameliyatı yaptırmak isteyenler de ''Dermal Barrier Flap'' adlı teknikten yararlanabiliyor.
Eski tedavi yöntemlerinde kanserli memenin tamamının, daha sonraki dönemlerde gelişen koruyucu cerrahi yöntemlerinde ise memenin bir bölümünün alındığını belirten Plastik Cerrahi Uzmanı Yalçın Bayram, ''Son olarak, kanserli olan küçük bir memenin derisini koruyarak, içini alıp silikonla doldurduktan sonra görüntüyü korumak mümkün oldu'' dedi.
Bayram, orta büyüklükteki memelerde derinin korunarak içinin silikonla doldurulması ve görüntünün korunmasının mümkün olmadığını ifade ederek, bunu başarmak için genel cerrahi uzmanları Ceyhun İrgil, Murat Çalıkapan ve Osman Cem Yılmaz ile yaklaşık 3 yıl süren bir ekip çalışması yaptıklarını bildirdi.Gerçekleştirdikleri çalışma sonunda ''Dermal Barrier Flap'' adını verdikleri bir teknik geliştirdiklerini ifade eden Bayram, şöyle konuştu:
'Geliştirdiğimiz bu teknikle orta büyüklükteki memelerde de meme cildini ve meme başını korumanın mümkün olduğunu gösterdik. Yaklaşık 3 saat süren operasyonun ardından, orta büyüklükteki memenin içini boşalttıktan sonra meme cildini ve başını koruyup yeniden silikonla dolduruyoruz. Böylelikle hasta hem kanserli dokulardan kurtulmuş oluyor hem de eskisinden daha güzel görünümlü göğüslere sahip oluyor.''
DÜNYACA ÜNLÜ CERRAHİ DERGİSİNDE YAYIMLANDI
Bayram, ''Dermal Barrier Flap'' tekniğinin dünya genelinde yayımlanan bir estetik plastik cerrahi dergisinde de geniş yer bulduğuna dikkati çekerek, şunları kaydetti:
''Estetik plastik cerrahi alanında dünya otoritesi olan bu dergide, çalışmamız, 'yeni yöntem' olarak yer aldı. Böylece, bu alanda literatüre girmiş olduk. Bu da Türk hekimler olarak bizleri son derece mutlu ederken, ayrıca gururlandırdı. Tekniği uyguladığımız hastalarımız da çok memnun kaldı. Teknik, sadece meme kanseri olan kişilere değil, meme kanseri riski taşıyan kişilere de uygulanıyor. Bu kişiler de hem bu riskten korunurken görüntü olarak da farklılık yaşıyor.'
+19 Ocak 2010 Salı, 20:18
Zincirsiz gidebilen bisiklet
Sakaryalı mucit Mükremin Akar (49), 'Zincirsiz Bisiklet Sistemi'ne patent aldı. Akar, üretici firmaların teklifini beklediğini söyledi.
Köy Hizmetleri Atölye Formeni'nden emekli olan ve yaptığı ilginç icatlarıyla Sakaryalı mucit olarak tanınan Mükremin Akar'ın son icadı zincirsiz gidebilen bisiklet oldu. İki ayrı 'Zincirsiz Bisiklet Sistemi'ne patent aldığını dile getiren Mükremin Akar, "Kaan Modeli" ismini verdiği bisikletin saate 96 kilometre, "Yılmaz Modeli" ismini verdiği bisikletin de saatte 72 kilometre hız yaptığını vurguladı.
Akar, sistemde motor, güneş enerjisi, pil, akü ve elektrik gibi şeylerin olmadığını belirterek çok gizli tuttuğu pedal ve arka tekerde bulunan bir mekanizma ile bisikletin hareket ettiğini kaydetti.
+21 Ocak 2010 Perşembe, 16:28
Fiber optik kablolarla tsunamiyi tespit edecekler
Bilim adamları, okyanuslardan geçen fiber optik kablolar aracılığıyla tsunamiyi tespit edecek sistem üzerinde çalışıyor.
Amerikan Ulusal Okyanus ve Atmosferik Olaylar İdaresi'nden, Jeomagnetist Manoj Nair ve ekibi, deniz suyunun, dünya magnetiğindeki değişiklikler karşısında, elektrik akımında 500 milivolta kadar değişiklik gösterebildiğini tespit etti.
Earth, Planets and Space dergisinin şubat sayısında detayları yer alacak araştırmada Nair, deniz altında zaten hazır döşenmiş fiber optik kablolar bulunduğu için teorik olarak, diğer pahalı sensörlere gerek olmadan ''sadece voltmetre'' ile yer hareketlerine bağlı tsunamilerin tespit edilebileceğini bildirdi.
İçerdiği yüksek tuz oranı ile elektriği başarılı bir şekilde ilettiği bilinen deniz suyu, yer manyetiğinde yaşanan değişikliği, kendisi de manyetik alan yaratarak yansıtıyor. Bu nedenle voltmetreler kullanılarak yaratılan manyetik alanlar tespit edilebiliyor.
Bell Labs'da çalışan araştırmacılar, 25 Nisan 1992 yılında kuzey Kalifornia'da meydana gelen 7,2 şiddetindeki deprem sırasında okyanus suyunda, fiber optik kablolarla tespit edilebilen hareketli elektrik dalgalarının oluştuğunu tespit etmiş ancak alternatif ölçüm cihazlarının geliştirilmesine paralel olarak konuya fazla ilgi gösterilmemişti.
ABD gibi gelişmiş ülkeler, Pasifik Tsunami Uyarı Merkezi'nde olduğu gibi su altına basınç ölçen algılayıcılar yerleştirebiliyorken, gelişmekte olan ülkeler bu tür pahalı teknolojiler yerine, nispeten ucuz alternatif ölçüm sistemleri ile can ve mal güvenliğini sağlamaya yöneliyor.
Yeni nesil teknoloji ile üretilen bu plastikler su karışımı çamurdan yapılıyor.. Yakıt tasarrufu yapabilmek için her şekilde yapılan araştırmalar sonucunda plastik elde edildi.. Ancak imalatta yeni plastik için çok fazla yağ kullanılmakta.. Araştırmayı Tokyo Üniversitesi ve Japon araştırmacılar gerçekleştirmekte..Araştırmacılar ve Tokyo Üniversitesi bu projenin ilerlemesi maddi güce bağlı olduğunu söylediler...
Takuzo Aida ve ekibi sodyum poliakrilat ve organik bir "moleküler yapıştırıcı" adı verilen bir kalınlaşma ajanın küçük miktarlarda 100 gram su ve birkaç gram da kil karıştırılarak yapılıyor. Kalınlaşma dışında ince yaprak halinde, yüzey alanı artan maddeye kil takılıyor ve eritilerek tutkal haline getiriliyor ve test ediliyor
Bu da karışım hemen hemen %98i su olması, bir plastik yapabilmek için yeterli mekanik güç ile şeffaf ve elastik hidrojel formları gerekmektedir.
+21 Ocak 2010 Perşembe, 10:28
Bilim adamları deprem tahmininde çözüme yaklaştı
Rus bilim adamları deprem tahmininde çözüme yaklaştı.
Haiti'de korkunç deprem sahnelerin ardından çalışmalarını daha da yoğunlaştıran Rus bilim adamları, deprem tahmini konusunda önemli buluşlar gerçekleştirdiklerini duyurdu. Yıllardan bu yana bilim adamları depremi tahmin edebilme yollarının arayışında. En önemlisi de yaklaşan depremi zamanında uyarabilme imkanlarını araştırıyor.
Geçen hafta meydana gelen Haiti'deki trajedinin on binlerce ölüme neden olması depremin ne denli dehşet verici boyutlara ulaşabileceğini gösterdi. Bu korkunç deprem daha erken tahmin edilebilseydi en azında can kaybı daha aza indirilebilirdi. Bilim henüz kısa süre içinde depremi tahmin edecek kadar ilerlemiş değil.
Dünya'da güvenilir deprem tahmin sistemlerinin olmadığını dile getiren Rusya Bilimler Akademisi Dünya Fizyolojisi Enstitüsü Başkanı Gennadi Sobolev, "Kısa sürede depremi tahmin edebilecek sistem henüz mevcut değil. Şu ana kadar bilim sadece bir kaç gün ile iki aya kadar çalışmaların neticesinde tahminde bulunabiliyor." diye konuştu.
Bazı uzmanlar ise deprem olgusunun yeterince araştırılmamış olduğunu söylüyor. Okulda coğrafya derslerinde depremin yer altında bulunan fay hatlarının hareketinden kaynakladığı öğretilir. Ancak bu hareketlenmeye neden olan ve daha da derinlerde yatan sebepler halen tam olarak açıklanamadı. Bilim adamların bunun üzerinde çalışmalarını sürdürüyor.
Rusya Dünya Fizyoloji Enstitüsü bilim adamları 50 yıldan fazla laboratuar ortamında deprem ortamını oluşturarak depremin doğmasına neden olan sebepleri araştırıyor.
Rus bilim adamları laboratuar deneyleri için kurulan özel bir makine sayesinde deprem esnasında yeryüzünün birkaç kilometre altından meydana gelen değişiklikleri izleyebiliyor. Deney sayesinde binlerce kırıklar, parçalanmalar görülebiliyor. Ve en önemlisi bu deney sayesinde depremden önce olan gelişmeler de görülebiliyor.
Deneme sırasında parçalanmaya başlayan obje birçok bilgi içeriyor. Makine her saniye 20 alıcı tarafından meydana gelen değişiklikleri kaydediyor. Basınç, sıcaklık derecesi, elektromanyetik ve jeofizik değişiklikler ve ses. Uzmanlar bu deney sayesinde ortaya çıkan her bilgi ileride tahminlerde bulunabilme açısından önemli bilgileri içerdiğini belirtiyor.
Rusya Dünya Fizyoloji Enstitüsü bilim adamlarından Sergey Anisimov, "Tahminin önünde duran en önemli engel belki de yarık ile fay hattı arasındaki farkı anlamada zorlanmamızdır. Bu jeologlar arasında en büyük tartışma konusudur." diyor.
Gün geçtikçe araştırma verileri çoğalmakta. Rus bilim adamları deprem tahminde bulunmak için yakınlaştıklarını inanıyor. Bilim adamları bilmeceyi çözmeyi başarabilirse birçok hayatın kurtarılmasına vesile olabilirler.
alıntıdır
Hava Kuvvetleri Komitanı Orgeneral Hasan Aksay, öncelikli hedeflerinin Hava Uzay Gücü oluşturmak olduğunu bildirdi. Orgeneral Aksay, terörle mücadele için muharip yani savaşan İnsansız Hava Araçlarından oluşan filolar kurulacağını da belirtti.
Orgeneral Aksay, Savunma ve Havacılık Dergisinin yeni yıldaki ilk sayısına yaptığı açıklamada, önemli mesajlar verdi. Türkiyenin dünyanın en hassas bölgelerinden birinde bulunduğuna işaret eden Orgeneral Aksay, bu nedenle, içinde yaşamakta olduğumuz coğrafyada, gelecekte neler olabileceğini analiz etmenin ve buna yönelik isabetli öngörülerle gerekli değişimleri hayata geçirmenin önemi yüksektir dedi. Orgeneral Aksay şöyle konuştu:
Bu coğrafyada tarih; öngörülemeyen, ancak barındırdığı uluslara büyük acılar yaşatan ve ibret alınması gereken olaylarla doludur. Günümüzde ve gelecekte caydırıcılığı sağlamanın ve barışı korumanın en etkili yöntemi bilgiyi üretmek ve yönetmekle olacaktır. Şüphesiz Hava Kuvvetleri olarak Silahlı Kuvvetlerin ihtiyaç duyacağı bilgilerin, üretilmesinde ve istihbaratın yönetilmesinde ve yönetilmesinde önemli sorumluluklarımız var.
Bu nedenle, Türkiye gibi çevresi çok sayıda istikrarsızlıkla dolu bir coğrafyada yaşayan bir ülkenin güvenliğini sağlamak ve ulusal menfaatlerine yönelik tehditleri bertaraf etmek için her bakımdan güçlü silahlı kuvvetler bulundurmak hayati derecede önemlidir.
Unutulmamalıdır ki, önümüzdeki süreç içerisinde meydana gelecek gelişmeler, geçmiş asırdaki gelişmelerden kat ve kat daha hızlı olacaktır. Mevcut teknolojik gelişmeler ve değişen tehdit yelpazesi dikkate alındığında; caydırıcılığı sağlamada, krizlere ve tehditlere müdahale etmede en belirleyici vurucu güç olan hava kuvvetlerinin sadece havada değil, uzayda ve siber uzayda da güçlü olması bir zorunluluk haline gelmiştir.
UZAY HAVA GÜCÜ
Orgeneral Aksay, Savunma ve Havacılık Dergisine Hava Kuvvetleri Komutanlığının uzay çalışmalarını ise şöyle anlattı:
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Dünyada bölgesel dengelerde meydana gelen hızlı değişimler karşısında bulunduğu coğrafyada büyük bir güç ve denge unsuru olma rolünü sürdürmektedir. Bu rolünü korumada temel dayanaklardan biri olan Türk Hava Kuvvetleri uzay alanında yetenekler kazanmak maksadıyla 2ooo yılı içerisinde çalışmalara başlamıştır. Bu çerçevede, TSK adına tüm birimlerin ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde sistemler geliştirilmesine yönelik projelerin hayat geçirilmesi görevi Hava Kuvvetleri Komutanlığına verilmiştir.
Geleceğin harekat ortamı olarak değerlendirilen uzayda milli varlığımızın garanti altına alınması, her şartta uzaya güvenli erişim imkanına ulaşılması, uzayın kesintisiz kullanım imkanlarına sahip olunması ve hava uzay gücü oluşturulması öncelikli hedeflerimiz arasında yer almaktadır.
Uzay çalışmalarının sürdürülebilirliği ve etkinliği bakımından ayrıca, yüksek teknolojiye sahip uzay sistemlerinin başlangıçta dış tedarik ve ortak üretim modelleri kullanarak tedarik edilmesini, uzun vadede ise bir plan dahilinde milli olarak geliştirilmesini hedeflemektedir. Bu doğrultuda Türkiyedeki uzaya ilişkin potansiyelin belirlenmesi, bu alanda faaliyet gösteren kurum/kuruluşların bir araya getirilmesi ve kısa vadede elde edilmesi planlanan teknolojik kabiliyetlerin kazanılması amacıyla yerli savunma sanayi, araştırma kuruluşları ve üniversitelerin katılımlarıyla yapılan Ar - Ge çalışmaları da desteklenmektedir.
Ayrıca Türkiyede uzay faaliyetlerini koordine edecek olan Türk Uzay Kurumunun en kısa zamanda teşkil edilmesi uzay çalışmalarının etkin bir şekilde yürütülmesi açısından büyük öneme sahiptir.
İHA FİLOLARI
Orgeneral Aksay, İnsansız Hava Araçlarının, uzun süre havada kalabilme ve ayrıca mühimmat taşıma ve tespit edilen hedefleri anında yok edilebilme yetenekleri sayesinde etkin bir vurucu hava platformu olarak harekât ortamındaki yerini aldığına işaret ederek şunları kaydetti:
Keşif ve uzun süreli gözetleme yaparak hedeflerin tespiti ve tespit edilen bu hedeflerin zaman kaybetmeden imhası için üzerinde mühimmat taşıyabilen Taarruzi İHAları Hava Kuvvetleri envanterine katmak için çalışmalara başlamış bulunmaktayız. Taarruzi İHAların kullanım alanları mevcut taarruzi platformların kullanımına göre farklılık göstermektedir. Bu farklılıkları kapsayacak şekilde değişik alternatiflere yönelik geliştirme çalışmaları planlanmaktadır.
+21 Ocak 2010 Perşembe, 00:13
Türk doktorları kanserli dokuları yok etmeyi başardı
Bursa'da 4 doktor, yalnız küçük değil, orta büyüklükteki memeleri de almadan kanserli dokuları yok eden bir yöntem geliştirdi.
Yöntem hem kanser tedavisinde hem de meme estetiğinde önemli bir gelişme olarak nitelendirildi. Sadece kanser hastaları veya kanser riski taşıyan kadınlar değil, estetik meme ameliyatı yaptırmak isteyenler de ''Dermal Barrier Flap'' adlı teknikten yararlanabiliyor.
Eski tedavi yöntemlerinde kanserli memenin tamamının, daha sonraki dönemlerde gelişen koruyucu cerrahi yöntemlerinde ise memenin bir bölümünün alındığını belirten Plastik Cerrahi Uzmanı Yalçın Bayram, ''Son olarak, kanserli olan küçük bir memenin derisini koruyarak, içini alıp silikonla doldurduktan sonra görüntüyü korumak mümkün oldu'' dedi.
Bayram, orta büyüklükteki memelerde derinin korunarak içinin silikonla doldurulması ve görüntünün korunmasının mümkün olmadığını ifade ederek, bunu başarmak için genel cerrahi uzmanları Ceyhun İrgil, Murat Çalıkapan ve Osman Cem Yılmaz ile yaklaşık 3 yıl süren bir ekip çalışması yaptıklarını bildirdi.Gerçekleştirdikleri çalışma sonunda ''Dermal Barrier Flap'' adını verdikleri bir teknik geliştirdiklerini ifade eden Bayram, şöyle konuştu:
'Geliştirdiğimiz bu teknikle orta büyüklükteki memelerde de meme cildini ve meme başını korumanın mümkün olduğunu gösterdik. Yaklaşık 3 saat süren operasyonun ardından, orta büyüklükteki memenin içini boşalttıktan sonra meme cildini ve başını koruyup yeniden silikonla dolduruyoruz. Böylelikle hasta hem kanserli dokulardan kurtulmuş oluyor hem de eskisinden daha güzel görünümlü göğüslere sahip oluyor.''
DÜNYACA ÜNLÜ CERRAHİ DERGİSİNDE YAYIMLANDI
Bayram, ''Dermal Barrier Flap'' tekniğinin dünya genelinde yayımlanan bir estetik plastik cerrahi dergisinde de geniş yer bulduğuna dikkati çekerek, şunları kaydetti:
''Estetik plastik cerrahi alanında dünya otoritesi olan bu dergide, çalışmamız, 'yeni yöntem' olarak yer aldı. Böylece, bu alanda literatüre girmiş olduk. Bu da Türk hekimler olarak bizleri son derece mutlu ederken, ayrıca gururlandırdı. Tekniği uyguladığımız hastalarımız da çok memnun kaldı. Teknik, sadece meme kanseri olan kişilere değil, meme kanseri riski taşıyan kişilere de uygulanıyor. Bu kişiler de hem bu riskten korunurken görüntü olarak da farklılık yaşıyor.'
+19 Ocak 2010 Salı, 20:18
Zincirsiz gidebilen bisiklet
Sakaryalı mucit Mükremin Akar (49), 'Zincirsiz Bisiklet Sistemi'ne patent aldı. Akar, üretici firmaların teklifini beklediğini söyledi.
Köy Hizmetleri Atölye Formeni'nden emekli olan ve yaptığı ilginç icatlarıyla Sakaryalı mucit olarak tanınan Mükremin Akar'ın son icadı zincirsiz gidebilen bisiklet oldu. İki ayrı 'Zincirsiz Bisiklet Sistemi'ne patent aldığını dile getiren Mükremin Akar, "Kaan Modeli" ismini verdiği bisikletin saate 96 kilometre, "Yılmaz Modeli" ismini verdiği bisikletin de saatte 72 kilometre hız yaptığını vurguladı.
Akar, sistemde motor, güneş enerjisi, pil, akü ve elektrik gibi şeylerin olmadığını belirterek çok gizli tuttuğu pedal ve arka tekerde bulunan bir mekanizma ile bisikletin hareket ettiğini kaydetti.
+21 Ocak 2010 Perşembe, 16:28
Fiber optik kablolarla tsunamiyi tespit edecekler
Bilim adamları, okyanuslardan geçen fiber optik kablolar aracılığıyla tsunamiyi tespit edecek sistem üzerinde çalışıyor.
Amerikan Ulusal Okyanus ve Atmosferik Olaylar İdaresi'nden, Jeomagnetist Manoj Nair ve ekibi, deniz suyunun, dünya magnetiğindeki değişiklikler karşısında, elektrik akımında 500 milivolta kadar değişiklik gösterebildiğini tespit etti.
Earth, Planets and Space dergisinin şubat sayısında detayları yer alacak araştırmada Nair, deniz altında zaten hazır döşenmiş fiber optik kablolar bulunduğu için teorik olarak, diğer pahalı sensörlere gerek olmadan ''sadece voltmetre'' ile yer hareketlerine bağlı tsunamilerin tespit edilebileceğini bildirdi.
İçerdiği yüksek tuz oranı ile elektriği başarılı bir şekilde ilettiği bilinen deniz suyu, yer manyetiğinde yaşanan değişikliği, kendisi de manyetik alan yaratarak yansıtıyor. Bu nedenle voltmetreler kullanılarak yaratılan manyetik alanlar tespit edilebiliyor.
Bell Labs'da çalışan araştırmacılar, 25 Nisan 1992 yılında kuzey Kalifornia'da meydana gelen 7,2 şiddetindeki deprem sırasında okyanus suyunda, fiber optik kablolarla tespit edilebilen hareketli elektrik dalgalarının oluştuğunu tespit etmiş ancak alternatif ölçüm cihazlarının geliştirilmesine paralel olarak konuya fazla ilgi gösterilmemişti.
ABD gibi gelişmiş ülkeler, Pasifik Tsunami Uyarı Merkezi'nde olduğu gibi su altına basınç ölçen algılayıcılar yerleştirebiliyorken, gelişmekte olan ülkeler bu tür pahalı teknolojiler yerine, nispeten ucuz alternatif ölçüm sistemleri ile can ve mal güvenliğini sağlamaya yöneliyor.
Yeni nesil teknoloji ile üretilen bu plastikler su karışımı çamurdan yapılıyor.. Yakıt tasarrufu yapabilmek için her şekilde yapılan araştırmalar sonucunda plastik elde edildi.. Ancak imalatta yeni plastik için çok fazla yağ kullanılmakta.. Araştırmayı Tokyo Üniversitesi ve Japon araştırmacılar gerçekleştirmekte..Araştırmacılar ve Tokyo Üniversitesi bu projenin ilerlemesi maddi güce bağlı olduğunu söylediler...
Takuzo Aida ve ekibi sodyum poliakrilat ve organik bir "moleküler yapıştırıcı" adı verilen bir kalınlaşma ajanın küçük miktarlarda 100 gram su ve birkaç gram da kil karıştırılarak yapılıyor. Kalınlaşma dışında ince yaprak halinde, yüzey alanı artan maddeye kil takılıyor ve eritilerek tutkal haline getiriliyor ve test ediliyor
Bu da karışım hemen hemen %98i su olması, bir plastik yapabilmek için yeterli mekanik güç ile şeffaf ve elastik hidrojel formları gerekmektedir.
+21 Ocak 2010 Perşembe, 10:28
Bilim adamları deprem tahmininde çözüme yaklaştı
Rus bilim adamları deprem tahmininde çözüme yaklaştı.
Haiti'de korkunç deprem sahnelerin ardından çalışmalarını daha da yoğunlaştıran Rus bilim adamları, deprem tahmini konusunda önemli buluşlar gerçekleştirdiklerini duyurdu. Yıllardan bu yana bilim adamları depremi tahmin edebilme yollarının arayışında. En önemlisi de yaklaşan depremi zamanında uyarabilme imkanlarını araştırıyor.
Geçen hafta meydana gelen Haiti'deki trajedinin on binlerce ölüme neden olması depremin ne denli dehşet verici boyutlara ulaşabileceğini gösterdi. Bu korkunç deprem daha erken tahmin edilebilseydi en azında can kaybı daha aza indirilebilirdi. Bilim henüz kısa süre içinde depremi tahmin edecek kadar ilerlemiş değil.
Dünya'da güvenilir deprem tahmin sistemlerinin olmadığını dile getiren Rusya Bilimler Akademisi Dünya Fizyolojisi Enstitüsü Başkanı Gennadi Sobolev, "Kısa sürede depremi tahmin edebilecek sistem henüz mevcut değil. Şu ana kadar bilim sadece bir kaç gün ile iki aya kadar çalışmaların neticesinde tahminde bulunabiliyor." diye konuştu.
Bazı uzmanlar ise deprem olgusunun yeterince araştırılmamış olduğunu söylüyor. Okulda coğrafya derslerinde depremin yer altında bulunan fay hatlarının hareketinden kaynakladığı öğretilir. Ancak bu hareketlenmeye neden olan ve daha da derinlerde yatan sebepler halen tam olarak açıklanamadı. Bilim adamların bunun üzerinde çalışmalarını sürdürüyor.
Rusya Dünya Fizyoloji Enstitüsü bilim adamları 50 yıldan fazla laboratuar ortamında deprem ortamını oluşturarak depremin doğmasına neden olan sebepleri araştırıyor.
Rus bilim adamları laboratuar deneyleri için kurulan özel bir makine sayesinde deprem esnasında yeryüzünün birkaç kilometre altından meydana gelen değişiklikleri izleyebiliyor. Deney sayesinde binlerce kırıklar, parçalanmalar görülebiliyor. Ve en önemlisi bu deney sayesinde depremden önce olan gelişmeler de görülebiliyor.
Deneme sırasında parçalanmaya başlayan obje birçok bilgi içeriyor. Makine her saniye 20 alıcı tarafından meydana gelen değişiklikleri kaydediyor. Basınç, sıcaklık derecesi, elektromanyetik ve jeofizik değişiklikler ve ses. Uzmanlar bu deney sayesinde ortaya çıkan her bilgi ileride tahminlerde bulunabilme açısından önemli bilgileri içerdiğini belirtiyor.
Rusya Dünya Fizyoloji Enstitüsü bilim adamlarından Sergey Anisimov, "Tahminin önünde duran en önemli engel belki de yarık ile fay hattı arasındaki farkı anlamada zorlanmamızdır. Bu jeologlar arasında en büyük tartışma konusudur." diyor.
Gün geçtikçe araştırma verileri çoğalmakta. Rus bilim adamları deprem tahminde bulunmak için yakınlaştıklarını inanıyor. Bilim adamları bilmeceyi çözmeyi başarabilirse birçok hayatın kurtarılmasına vesile olabilirler.
alıntıdır