Yıllar boyunca elektrik bilim adamları için zor bir konu olmuştur. Mevcut olduğu uzun zamandan beri bilinmesine rağmen, eski insanlar elektriğin tam olarak ne olduğunu açıklamakta büyük zorluk çekmiştir.
Binlerce yıl önce, insanlar sarı amberin sürtünme sonucu birçok hafif cisimleri çektiğini anlamıştır. Eskiçağda insanlar bazı hayvanlarda elektrik bulunduğunu görmüş, hatta bazı hastalıkları tedavi etmek için torpil balığında görülen elektrik yükü boşalmasını kullanmayı bile denemiştir.
Cisimlerin elektrik özelliğinden faydalanılan pusulayı ilk kullananların Çin'liler olduğu sanılmaktadır. Çin'li general Huang-ti, mıknatıs özelliğe sahip taşların yüklü olduğu bir kayığın sürekli kuzeye doğru yöneldiğini fark etmiştir. Bu gözlem sonucunda taş ve tahta parçaları ile basit bir düzenek yaparak, bu düzeneği kuzey yönünü bulmak için kullanmıştır. Han hanedanlığı zamanında Çinli komutanların bu pusulayı sık sık kullandıkları sanılmaktadır.
Ortaçağda bu alanda fazla bir yenilik olmamıştır.
1600 yıllarında İngiliz fizikçisi William Gilbert, kükürt ve reçine gibi bazı maddelerin amberle aynı özellikleri taşıdıklarını, metaller gibi bazı maddelerin ise elektriklenmediklerini ortaya koymuştur.
17. yüzyılın ortalarında, Alman fizikçisi Otto von Guericke, elektrikli cisimlerin benzer yüklü maddeler tarafından itildiğini saptamış ve 1660ta elektrik kıvılcımlarının gözlenmesini sağlayan elektrostatik makineyi icat etmiştir. Otto von Guericke elektriği ıslak bir tel yardımıyla kısa mesafelerde de olsa taşımayı başarmıştır.
18. yüzyılda, elektrik konusundaki ard arda gelen gelişmeleri insanlar hayranlıkla izlemişlerdir. Statik elektrik üreteçleri gösterilerde sık sık sergilenmiştir. Hollandalı matematik öğretmeni Pieter Van Musschenbroek, "Leyden Kavanozu" adı ile anılan bir saklama kabını keşfederek elektriğin saklanabileceğini göstermiştir. Bu kavanoz televizyon, bilgisayar, kamera gibi günümüzde kullanılan modern araçların elektronik devrelerinde kullanılan sığaçların (kapasitör) atası olarak kabul edilmektedir.
Ben Franklin 1752 yılında meşhur uçurtma deneyini yapmıştır. Fırtına başlamak üzereyken, uçurtmasının tepe noktasına kadar bağladığı tel yardımıyla havalanmasını sağlamış, telin ucuna da bir metal anahtar asmış, anahtarın ucuna da bir "Linden Kavanozu" yerleştirmiştir. Yağmur ipi ıslatınca tel iletken hale gelmiş, telden akan elektrik akımı yardımıyla "Linden Kavanozunu" durağan elektrik ile doldurmuştur.
1770'lerin sonlarında ve 1780'lerin başlarında iki İtalyan profesör ilginç buluşlar yapmıştır. İtalyan profesör Luigi Halvani, ölü kurbağaların bacaklarının elektrik makineleri yanında getirildiklerinde kasıldığını keşfetmiştir. Bu gözlemini doğrulamak için deneyler yapmış ve kurbağanın sinir hücrelerinin elektrik taşıdığını düşünmüştür. Diğer bir İtalyan profesör olan Alessandro Volta, bugün bildiğimiz anlamda pilleri ilk kez icat etmiştir. Üst üste dizilmiş kurşun tabakalar, asit veya tuza banılmış kağıtlar ve bakır kullanarak ilk pil düzeneğini yapmış, elektriğin saklanıp kontrollü bir şekilde kullanılabileceğini göstermiştir.
Elektrik alanında en büyük buluşlardan birini 1785 yılında Coulomb gerçekleştirmiştir. Coulomb birbirleriyle farklı elektrik yüküne sahip cisimlerin arasındaki çekim kuvvetlerini ölçüp, soyut elektrik kavramına elektrik miktarı ya da elektrik yükü adı verilen kesin olarak ölçülebilir bir büyüklüğün denk düştüğünü göstermiştir.
19.yüzyılın ilk yarısında, Micahel Faraday, İngiltere'de elektrik ve mıknatıs bilimi üzerine deneyler gerçekleştirmiş, ve yaptığı çalışmalar motor, jeneratör, transformatör, telgraf ve telefon gibi modern buluşların yapılmasına yol açmıştır. Faraday ayrıca bugün sıkça kullanılan katot, anot, iyon, elektrot gibi kelimelerin de türetilmesini sağlamıştır. Faraday'ın elektromanyetik irkilim (indüksiyon) ilkeleri bugün elektrik santrallerinde elektrik üretmek için kullanılmaktadır
Daha sonra bütün bu sonuçlar Laplace, Poisson ve Gauss gibi bilim adamları tarafından tarafından 19. yüzyıl başlarında denklem haline getirilmiş ve 1897 yılında Thomsonun elektronu bulması ile söz konusu deneysel sonuçların büyük bir bölümünün açıklanmasını sağlanmıştır.
Fransız bilim adamı Andre Ampere, elektrik akımının ölçülmesine büyük katkılar yapmıştır. Amerikalı bilim adamı Joseph Henry, elektromanyetik irkilim (indüksiyon) üzerine çalışmalar gerçekleştirmiştir. Karl Gauss elektromanyetik irkilimin ölçülmesi için kullanılacak birimleri oluşturmuştur. Alman bilim adamı Georg Ohm, voltaj, akım ve direnç arasındaki ilişkiyi bulmuştur. Biz bu ilişkiye Ohm Yasası adını vermekteyiz.