dizzy
Üye
- Katılım
- 30 Ocak 2009
- Mesajlar
- 49
- Puanları
- 1
Elektrik şebekesi frekansında (50/60Hz) oluşan elektrik ve manyetik alanların sağlığa etkisine yönelik Sn. Akaya7 tarafından bana yöneltilen bir soru olmuştu. Sorunun sorulduğu başlık altına özel bir sebep yüzünden bir daha cevap yazmayacağımı söylemiş olduğum için, mesajımı yeni bir konu açarak yazmayı daha uygun buldum. Ayrıca zaten yazacağım şeyler de yeni bir konu olabilecek nitelik ve kapsamda diye düşünüyorum.
Yazdıklarımın copy-paste olmadığını, bu yazıyı yazabilmek için 3-4 saat emek verdiğimi öncelikle belirtmek isterim. Bu konu ile ilgili benim de hassasiyetim var o yüzden üzerinde çok uğraştım. Zamanında master tezi olarak bu konu üzerinde çalışmak istemiştim ama sonra kaynak yetersizliği yüzünden vazgeçtim. Ben de 2 sene boyunca 154kV iletim hattında 25 metre mesafede oturdum. Yazdıklarımı yıllar boyunca farklı kaynaklardan öğrendiğim şeylerden ve kendi bildiklerimden harmanlayarak yazıyorum, umarım yardımcı olur.
Salınım frekansı 300Hz ve daha az olan gerilim ve akımların oluşturduğu alanlar “Extra Low Frequency Fields” (ELF Alanlar) olarak adlandırılır. Bu şekilde özel olarak sınıflandırılma sebepleri, manyetik alan ve elektrik alanların birbirlerinden ayrı ayrı düşünülüp ele alınabilmesidir. Çünkü örneğin 50Hz için dalga boyu 6000km’dir. Bu kadar yüksek dalga boylarında elektrik ve manyetik alanlar birbirlerinden bağımsız ölçülebilirler. Dolayısıyla, bütün dünya genelinde, üretim, iletim ve dağıtım ile ilgili bütün gerilim ve akım seviyelerinde oluşan elektrik ve manyetik alanlar ELF alanlar olarak kabul edilir.
Üzerinde gerilim bulunan her türlü cihaz ve nesne, (bu prize takılı ama açık olmayan bir cihaz dahi olabilir) elektrik alan oluşturur. Bu alan, uzaklığın karesiyle ters orantılıdır. Elektrik alanlar, sıradan maddeler ile kolayca sönümlendirilebilirler. En uygun ekranlama alüminyum ile sağlanır. İnsan derisi de hatırı sayılır ölçüde ekranlama yapar. Dolayısıyla iç organlar günlük hayatta karşılaştığımız düzeydeki elektrik alan şiddetlerinden pek etkilenmezler. Elektrik alanın birimi V/m ya da kV/m olarak belirtilir.
Elektrik alan V/(4*pi*Epsilon*r*r) değeriyle doğru orantılıdır. Burada r kaynaktan uzaklık, V gerilim genliğidir.
Üzerinden akım akan her türlü iletken, bir manyetik alan oluşturur. Bu alan da, uzaklığın karesiyle ters orantılıdır. Manyetik alanlar, sıradan maddeler ile sönümlendirilemezler. Duvarlardan, hatta metallerden kolaylıkla penetre ederler. İnsan vücudunu elektrik alana göre çok daha fazla etkilerler. Tam anlamıyla ekranlama, kalın ve her tarafı kapalı demirden bir kutu ile yapılabilir, bu da pratikte, insanı koruma açısından, pek mümkün değildir. Manyetik alanın birimi Gauss ya da Tesla’dır. Bunların arasında aşağıdaki ilişki vardır.
10,000 G = 1 T, 1 G = 100 µT, 1 mT = 10 G, 1 µT = 10 mG
Manyetik alan μI/(2*pi*r*r) değeri ile doğru orantılıdır. Burada r kaynaktan uzaklık, I akım genliğidir.
Açık alanlarda: Havai hatların altında en yüksek elektrik alan 12kV/m, en yüksek manyetik alan ise 30μT değerlerine ulaşabilir. Bu değerler, hem sistem gerilimine, hem o sırada akmakta olan faz akımlarına, hem de hat yerleşim şekline göre değişiklik gösterebilir. Verilen değerler 380kV ve 154kV hatlar için geçerlidir. Bu değerler trafo merkezleri ve santrallerde 16kV/m ile 270μT’ya kadar ulaşabilir.
Evlerde: Evlerdeki alanlar bir çok faktöre bağlıdır. Bunlar iletim ve dağıtım hatlarına olan uzaklık, evde bulunan elektrikli cihazların tipleri, güçleri, yerleşim şekilleri, ev içi kablo yerleşimi gibi detaylardır. Genelde ev içinde gözlemlenen elektrik ve manyetik alanlar 500V/m ile 150μT değerlerini geçmezler.
Çalışma Alanları: İletim ve dağıtım hatlarında canlı bakım onarım yapan çalışanlar çok yüksek düzeyde alanlara maruz kalırlar. Ülkemizde bu şekilde bir uygulama bildiğim kadarıyla yok, ama Amerika’da canlı hat bakım onarımı sıkla yapılmaktadır. Esas problem yaşaması beklenen insanlar bunlar olmalıdır, fakat literatürde bu yönde herhangi bir yayın bulunmuyor. Santrallerde ve trafo merkezlerinde çalışanlar 25kV/m ve 2mT’lık alanlara maruz kalabilirler. TEİAŞ’ta genelde şaltta çalışanların erkek çocuklarının olmadığı söylenir. Bunun sebebi elektrik ve manyetik alanlar olarak gösterilir. Bunu sadece duydum, doğruluğu hakkında bir şey söyleyemiyorum.
Kaynak makinesi kullananlar 130mT’ya kadar, endüksiyon ocaklarında çalışanlar ise 50mT’ya kadar yüksek manyetik alanlara maruz kalabilirler. Bu kişiler elektrik ve manyetik ekranlama için bazı özel maddelerden yapılmış kıyafetler kullanırlar. Ofislerde çalışıp fotokopi makinesi kullanan kişiler bunlardan çok daha az ama genel ortalamadan daha yüksek alanlara maruz kalırlar.
Elektrik ve manyetik alanların insan vücuduna etki etmesi, ancak gerilim ve akım indüklemesi ile mümkün olmaktadır. Fakat normal şartlarda, yani örneğin sıradan bir evde bulunan elektrik ve manyetik alanlar, vücudun kendi kimyası yüzünden doğal olarak oluşan akım ve gerilimlerden daha büyük akım ve gerilimler indüklemeye yeterli olmamaktadır. Bu, kötü etki yaratmayacak anlamında anlaşılmamalıdır. Sadece kıstas yapmak için verilmiştir.
100kV/m’ye kadar olan elektrik alanlar ile yapılan testlerde, bu alan şiddetlerinin hayvanların üreme ve gelişmesi sürecine herhangi bir etkisi olduğu belirlenememiştir. Öte yandan 5mT’lık (5000μT) manyetik alana bir kaç saat boyunca maruz bırakılan gönüllü deneklerde klinik ve fizyolojik bazı bulgular saptanmıştır. Bunlar arasında, kan değerlerinde, nabızda, tansiyonda ve vücut sıcaklığında değişimler ile birlikte baş ağrısı, baş dönmesi, bulantı gibi psikolojik tabanlı olabileceği düşünülen bazı şikayetler de vardır.
Bazı araştırmacılar ELF alana maruz kalmanın melatonin salgılanmasını azalttığını rapor etmişlerdir. Bu hormon, gece-gündüz vücut ritmini ayarlamaktadır. Ayrıca bu hormonun meme kanserini engellemekte etkili olduğu belirtilmektedir. Laboratuarda hayvan denekler ile yapılan çalışmalarda ELF sonucu hormon miktarının azalması üzerine meme kanseri oranının arttığı tespit edilmekle beraber, gönüllü kişilerle yapılan deneylerde ise tekrar eden herhangi bir ilişki saptanamamıştır.
ELF alanların biyolojik moleküllere ve DNA’ya zarar vermesi yani kansere yol açması konusunda tatmin edici bir bulgu yoktur. Fakat bu konuda çalışmalar devam etmektedir. Hayvan deneklerle yapılan araştırmalarda kanıt bulunamamıştır.
Son on yılda ELF alanlara maruz kalmanın sağlıksal sonuçları ile ilgili olarak bir biri ile çelişkili çok sayıda çalışma yayınlanmıştır. Genel olarak yüksek ELF alanların lösemi oranını arttırdığı belirtilmiştir. Fakat çalışma alanlarında genelde bulunan bazı kimyasal ve zehirli maddelerin etkileri göz ardı edilmiştir. Kısacası, kontrollü deney yapılamamıştır.
Öte yandan yapılan deneyler, testler ve savunulan iddialar çoğu zaman çok kısa ve kısa zamanlı maruz kalmaların sonucuna yöneliktir. ELF alanların yaygınlaşması ve kuvvetlenmesi son senelerde arttığı için aslında hiç bir problem oluşturmayacağı belirtilen düşük düzeylerde dahi, uzun zamanlı maruz kalma sonucunda hiç bir şey olmayacağının garantisini kimse verememektedir. Saptanamayan ilişkiler ve kötü etkiler hep kısa vadeli testlerin sonuçlarıdır. Yani belki etkiler düşük bir ihtimal de olsa 20-25 sene sonra da ortaya çıkabilir.
Dolayısıyla ELF alanların sağlığa etkisi konusunda çok daha kapsamlı ve ayrıntılı çalışmalara ihtiyaç vardır. Bu süreçte önlem olarak uygulamamız gereken ve üzerimize düşen bazı şeyler vardır. Bunlardan bazıları standartlar ile belirtilmiş, bazıları da bilim adamları tarafından genel tavsiyeler olarak bildirilmiştir.
- ICNIRP (Uluslararası İyonize Olmayan Radyasyondan Korunma Komisyonu)
Halk için sınır değerler: 100μT ve 5kV/m,
Mesleki sınır değerleri: 500μT ve 10kV/m
- NCRP
Opsiyon 1: Öneri yok.
Opsiyon 2: 0.2 μT ve 10 V/m.
Opsiyon 3: 1 μT ve 100 V/m.
Opsiyon 4: ALARA (as low as reasonably achievable) yani mümkün olan en düşük miktarlar.
Bu komite, yapılacak binalar ve iletim hatları için şunları önermiştir:
(1) Okullar 0.2μT’dan fazla manyetik alan bulunan alanlara yapılmamalıdır.
(2) Evler havai hatlar altına ya da günde 2 saatte daha fazla süreyle 0.2μT’dan fazla manyetik alana maruz kalan alanlara yapılmamalıdır.
(3) Etrafındaki evlerde 0.2μT’dan daha fazla manyetik alan oluşturacak enerji nakil hatları inşa edilmemelidir.
(4) Ofislerde bulunan manyetik alan seviyeleri 0.2 μT’nın altında olmalıdır.
Bu iki kaynağın önerdiği değerler arasında çok fazla fark olduğu görülmektedir. Peki gerçek hayatta evlerimizde oluşacak olan ELF alanlar ne civardadır?
Öncelikle daha önce de belirttiğim gibi evde, havai hatlar yüzünden oluşacak olan elektrik alanlar daha doğrusu bunların etkileri, ihmal edilebilir, esas önemli olanlar manyetik alanlardır.
400kV bir iletim hattı 2000A ile yüklendiğinde, orta iletken üzerinde en yüksek manyetik alan 25μT olmaktadır. Orta iletkenden 20m uzakta bu değer 9μT’ya, 50m uzakta ise 2μT’ya inmektedir. Fakat tipik bir 400kV hatta nominal akım 700-800A civarındadır. 700/2000 oranında değerler düşecektir.
Aynı hat için orta iletken üzerinde en yüksek elektrik alan 11kV/m seviyesindedir. Orta iletkenden 20m uzakta bu değer 1kV/m’ye, 50m uzakta ise yaklaşık olarak 0.2kV/m’ye inmektedir.
Gerilim seviyesi 154kV veya 34.5kV için düşünüldüğünde ise elektrik alanlar tam olarak doğru orantılı olmasa da doğru orantıya yakın bir şekilde azalır. Ama istisnalar da vardır. Bunun sebebi iletkenlerin yerleşiminin farklı olmasıdır. Bunu şu şekilde açıklayayım: Üç faz için faz-nötr gerilimlerin anlık olarak toplamı dengeli çalışma koşullarında sıfırdır. Dolayısıyla 3 iletkenden aynı uzaklıkta bulunuyorsanız (bu ancak sonsuz uzaklıkta ya da üçgen şeklinde yerleştirilmiş 3 faz iletkenlerinin ağırlık merkezinde mümkün olur), enerji hattına ne kadar yakın olursanız olun o bulunduğunuz noktada elektrik alan sıfır olacaktır. Bu şekilde düşünüldüğünde (sadece bu yüzden değil, başka faktörler de var), direklerden uzaklaşırken elektrik alanın neden uzaklığın karesiyle doğru orantılı olarak değil de daha kompleks bir şekilde azaldığını anlayabiliriz. Benzer şeyler manyetik alan için de geçerlidir. Ayrıca burada akım için olan dengesizlikler gerilimden daha fazla olduğu için, manyetik alan çizgilerinin gerçekte dağılımı, beklenenden daha farklı olabilir, bu da hesaplanan ve/veya tahmin edilen değerler ile ölçülen değerler arasındaki farkları açıklayacaktır.
ICNIRP tarafından verilen manyetik alan değerlerinin ihtiyati tedbir olarak halk için sınır değer verilen 100μT yerine elektriksel tesislerde 20μT, yerleşim merkezlerinde ise 10μT olarak alınması önerilmektedir.
Bu öneri baz alındığında 20-25m mesafeden sonra havai hatların (380kV daha yüksek ELD alanlara sebep olduğu için değerleri bunun üzerinden veriyorum) manyetik alan değerleri, sınır değerin (10μT) altında kalmaktadır diyebiliriz. Sn. Akaya7’nin sorularından birine cevap olarak bunu söyleyebilirim. Ama söylediğim gibi, çok bilinmeyen şeyler ve karar verilemeyen sınır değerler var. Dolayısıyla bu mesafeden hiç bir şey olmaz demek doğru olmaz. Uzun vadedeki etkiler kimse tarafından bilinmiyor.
Benim genel olarak önereceğim şeyler ise şunlardır:
a) Evet, eğer 50m’den daha yakında iletim hatları var ise TEİAŞ’a dilekçe yazılabilir. Aşağıda vereceğim kaynaklar kanıt olarak gösterilebilinir ama işin hukuki düzeyine inince herhangi bir hak iddia etmek mümkün olmayacaktır, olay TEİAŞ’ın iyi niyetine ve planlarına bağımlı olacaktır.
b) Sn. Hsnuys’nin söylediği gibi İstanbul’da yakında bütün havai hatlar yeraltına girecek. Bu durumda kullanılan gerilimler ve geçen akımlar değişmeyecek ama ELF alanlar çok azalacak, çünkü iletkenler birbirlerine çok yakın bir şekilde gömülecek. Örneğin 400kV için havai hatlarda faz iletkenleri arasındaki mesafe 6 metre iken yeraltı kabloları için bu mesafe santimetreler cinsinden olacak. Her bir iletken başına, belli bir mesafe uzaklıkta oluşan elektrik ve manyetik alanlar hesaplandığında değerler yine havai hattaki gibi yüksek olacak ama, diğer iletkenler yüzünden oluşan elektrik ve manyetik alanları da topladığınızda kümülatif ELF alan çok düşük çıkacak. Bunu şu şekilde anlatayım:
1) Bir kağıda dikeyde 10cm mesafelerle alt alta 3 tane küçük yuvarlak çizin. (yani hepsinin x değeri 0cm, y değerleri ise 0, 10 ve 20cm olsun) Bunlar bizim iletkenlerimiz. Yatayda sağ tarafa 10cm uzağa herhangi bir yere de bir nokta çizin. (Örnek olarak x=10cm, y=5cm koordinatına) Bu da ELF alana maruz kalan noktamız olsun. Şimdi 3 tane yuvarlaktan bu noktaya olan mesafeleri cetvelle tek tek ölçün. Örneğin A fazı için 12, B fazı için 15 ve C fazı için 20 cm uzaklıklar çıktığını varsayıyorum. Dolayısıyla her bir iletkenin, nokta üzerinde uygulayacağı ELF alan şiddeti sırayla 1/144, 1/225 ve 1/400 sayıları ile veya 6.94, 4.44 ve 2.50 sayıları ile doğru orantılı olacaktır. Yani herhangi bir anda A, B ve C fazlarındaki akım ve gerilimler genlik olarak aynı ve faz açısı olarak da 120 derece farklı olmasına yani kısaca dengeli olmasına rağmen, nokta üzerindeki toplam ELF alanı hesapladığınızda sıfırdan çok çok farklı bir şey bulacaksınız.
2) (1)’de yazılan hesaplamayı bu sefer dikey mesafeler 2cm, yataydaki uzaklık ise yine 10cm olacak şekilde tekrarlayın. Uzaklıkları ölçtüğünüzde hepsi 10-11cm civarında çıkacaktır. Dolayısıyla dengeli durumda nokta üzerinde gözlemlenen ELF alan sıfıra çok yakın olur. (1)’de bulunan değerin belki de 30’da 40’da biri olur diyebiliriz.
Bu örnekte hatlar arası mesafeyi 5’te birine indirdik, halbuki havai hattan yeraltı hattına geçildiğinde bu oran 6m/20cm yani 30 civarında olacaktır. Dolayısıyla ELF etkisi çok daha fazla azalacaktır.
c) Yazdığım açıklamalar doğrultusunda aslında çok önemli bir gerçek ortaya çıkıyor. 30m uzaktaki bir iletim hattından çekiniyoruz ama aslında evimizde kullandığımız saç kurutma makinesi, traş makinesi, buzdolabı, elektrikli ısıtıcı gibi cihazlar, çok daha tehlikelidirler. Geçen akım miktarları çok düşük olabilir ama bu cihazlar burnumuzun, başımızın dibinde çalışıyorlar. ELF alanın uzaklığın karesiyle ters orantılı olduğunu hatırlayın. Ayrıca bunların içinde bulunan faz-nötr kablolar birbirlerine yakın bir şekilde götürülmemiş olabilir, bu da alanı arttıracaktır. (havai hat ve yeraltı hattı için ELF alan hesaplama örneği ile aynı mantık)
Lütfen bunu hiç bir zaman unutmayın, bu tür cihazlar çalışırken çok yakınlarında bulunmayın. Saç kurutma makinesini mümkünse ısıtmasız modda çalıştırın, traş makinesi kullanmayın. Benim şahsi görüşüme göre, evde kullandığımız bu cihazlar, havai hatlardan en az 10 kat daha tehlikelidirler.
d) Havai hatlardan ve evdeki elektrikli cihazlardan, alan konusunda daha tehlikeli olan şey ise belki de cep telefonlarıdır. Eğer elektromanyetik alanlar konusunda, çocuğunuzun sağlığı konusunda çekinceleriniz varsa, öncelikle, cep telefonunuzu başınıza yakın bulundurmayın, yatarken uzağa koyun, kulaklıksız konuşmayın ve asla çocuklarınızın cep telefonu kullanmasına izin vermeyin. Cep telefonlarının yaydığı elektromanyetik alan genlik olarak belki çok azdır ama ELF alanlardan daha tehlikelidir, çünkü sonuçta her an dibimizde duruyor ve EM dalgalar ELF dalgalara göre farklı davranırlar, daha kötü etkileri vardır.
Şu kaynaklara bakmanızı tavsiye ederim:
WHO | Electromagnetic fields and public health: extremely low frequency (ELF)
REVOLT Precaution in Practice Children with Leukaemia Powerlines and health National Exhibition Centre, Birmingham, 5 December 2002
EMO dergisi Cilt:47 – Sayı:436, Haziran 2009, İlgili yazı: Enerji İletim Hatlarının Oluşturduğu Manyetik ve Elektrik Alanlar, Prof. Dr. Hasan Dinçer
Yazdıklarımın copy-paste olmadığını, bu yazıyı yazabilmek için 3-4 saat emek verdiğimi öncelikle belirtmek isterim. Bu konu ile ilgili benim de hassasiyetim var o yüzden üzerinde çok uğraştım. Zamanında master tezi olarak bu konu üzerinde çalışmak istemiştim ama sonra kaynak yetersizliği yüzünden vazgeçtim. Ben de 2 sene boyunca 154kV iletim hattında 25 metre mesafede oturdum. Yazdıklarımı yıllar boyunca farklı kaynaklardan öğrendiğim şeylerden ve kendi bildiklerimden harmanlayarak yazıyorum, umarım yardımcı olur.
Salınım frekansı 300Hz ve daha az olan gerilim ve akımların oluşturduğu alanlar “Extra Low Frequency Fields” (ELF Alanlar) olarak adlandırılır. Bu şekilde özel olarak sınıflandırılma sebepleri, manyetik alan ve elektrik alanların birbirlerinden ayrı ayrı düşünülüp ele alınabilmesidir. Çünkü örneğin 50Hz için dalga boyu 6000km’dir. Bu kadar yüksek dalga boylarında elektrik ve manyetik alanlar birbirlerinden bağımsız ölçülebilirler. Dolayısıyla, bütün dünya genelinde, üretim, iletim ve dağıtım ile ilgili bütün gerilim ve akım seviyelerinde oluşan elektrik ve manyetik alanlar ELF alanlar olarak kabul edilir.
Üzerinde gerilim bulunan her türlü cihaz ve nesne, (bu prize takılı ama açık olmayan bir cihaz dahi olabilir) elektrik alan oluşturur. Bu alan, uzaklığın karesiyle ters orantılıdır. Elektrik alanlar, sıradan maddeler ile kolayca sönümlendirilebilirler. En uygun ekranlama alüminyum ile sağlanır. İnsan derisi de hatırı sayılır ölçüde ekranlama yapar. Dolayısıyla iç organlar günlük hayatta karşılaştığımız düzeydeki elektrik alan şiddetlerinden pek etkilenmezler. Elektrik alanın birimi V/m ya da kV/m olarak belirtilir.
Elektrik alan V/(4*pi*Epsilon*r*r) değeriyle doğru orantılıdır. Burada r kaynaktan uzaklık, V gerilim genliğidir.
Üzerinden akım akan her türlü iletken, bir manyetik alan oluşturur. Bu alan da, uzaklığın karesiyle ters orantılıdır. Manyetik alanlar, sıradan maddeler ile sönümlendirilemezler. Duvarlardan, hatta metallerden kolaylıkla penetre ederler. İnsan vücudunu elektrik alana göre çok daha fazla etkilerler. Tam anlamıyla ekranlama, kalın ve her tarafı kapalı demirden bir kutu ile yapılabilir, bu da pratikte, insanı koruma açısından, pek mümkün değildir. Manyetik alanın birimi Gauss ya da Tesla’dır. Bunların arasında aşağıdaki ilişki vardır.
10,000 G = 1 T, 1 G = 100 µT, 1 mT = 10 G, 1 µT = 10 mG
Manyetik alan μI/(2*pi*r*r) değeri ile doğru orantılıdır. Burada r kaynaktan uzaklık, I akım genliğidir.
Açık alanlarda: Havai hatların altında en yüksek elektrik alan 12kV/m, en yüksek manyetik alan ise 30μT değerlerine ulaşabilir. Bu değerler, hem sistem gerilimine, hem o sırada akmakta olan faz akımlarına, hem de hat yerleşim şekline göre değişiklik gösterebilir. Verilen değerler 380kV ve 154kV hatlar için geçerlidir. Bu değerler trafo merkezleri ve santrallerde 16kV/m ile 270μT’ya kadar ulaşabilir.
Evlerde: Evlerdeki alanlar bir çok faktöre bağlıdır. Bunlar iletim ve dağıtım hatlarına olan uzaklık, evde bulunan elektrikli cihazların tipleri, güçleri, yerleşim şekilleri, ev içi kablo yerleşimi gibi detaylardır. Genelde ev içinde gözlemlenen elektrik ve manyetik alanlar 500V/m ile 150μT değerlerini geçmezler.
Çalışma Alanları: İletim ve dağıtım hatlarında canlı bakım onarım yapan çalışanlar çok yüksek düzeyde alanlara maruz kalırlar. Ülkemizde bu şekilde bir uygulama bildiğim kadarıyla yok, ama Amerika’da canlı hat bakım onarımı sıkla yapılmaktadır. Esas problem yaşaması beklenen insanlar bunlar olmalıdır, fakat literatürde bu yönde herhangi bir yayın bulunmuyor. Santrallerde ve trafo merkezlerinde çalışanlar 25kV/m ve 2mT’lık alanlara maruz kalabilirler. TEİAŞ’ta genelde şaltta çalışanların erkek çocuklarının olmadığı söylenir. Bunun sebebi elektrik ve manyetik alanlar olarak gösterilir. Bunu sadece duydum, doğruluğu hakkında bir şey söyleyemiyorum.
Kaynak makinesi kullananlar 130mT’ya kadar, endüksiyon ocaklarında çalışanlar ise 50mT’ya kadar yüksek manyetik alanlara maruz kalabilirler. Bu kişiler elektrik ve manyetik ekranlama için bazı özel maddelerden yapılmış kıyafetler kullanırlar. Ofislerde çalışıp fotokopi makinesi kullanan kişiler bunlardan çok daha az ama genel ortalamadan daha yüksek alanlara maruz kalırlar.
Elektrik ve manyetik alanların insan vücuduna etki etmesi, ancak gerilim ve akım indüklemesi ile mümkün olmaktadır. Fakat normal şartlarda, yani örneğin sıradan bir evde bulunan elektrik ve manyetik alanlar, vücudun kendi kimyası yüzünden doğal olarak oluşan akım ve gerilimlerden daha büyük akım ve gerilimler indüklemeye yeterli olmamaktadır. Bu, kötü etki yaratmayacak anlamında anlaşılmamalıdır. Sadece kıstas yapmak için verilmiştir.
100kV/m’ye kadar olan elektrik alanlar ile yapılan testlerde, bu alan şiddetlerinin hayvanların üreme ve gelişmesi sürecine herhangi bir etkisi olduğu belirlenememiştir. Öte yandan 5mT’lık (5000μT) manyetik alana bir kaç saat boyunca maruz bırakılan gönüllü deneklerde klinik ve fizyolojik bazı bulgular saptanmıştır. Bunlar arasında, kan değerlerinde, nabızda, tansiyonda ve vücut sıcaklığında değişimler ile birlikte baş ağrısı, baş dönmesi, bulantı gibi psikolojik tabanlı olabileceği düşünülen bazı şikayetler de vardır.
Bazı araştırmacılar ELF alana maruz kalmanın melatonin salgılanmasını azalttığını rapor etmişlerdir. Bu hormon, gece-gündüz vücut ritmini ayarlamaktadır. Ayrıca bu hormonun meme kanserini engellemekte etkili olduğu belirtilmektedir. Laboratuarda hayvan denekler ile yapılan çalışmalarda ELF sonucu hormon miktarının azalması üzerine meme kanseri oranının arttığı tespit edilmekle beraber, gönüllü kişilerle yapılan deneylerde ise tekrar eden herhangi bir ilişki saptanamamıştır.
ELF alanların biyolojik moleküllere ve DNA’ya zarar vermesi yani kansere yol açması konusunda tatmin edici bir bulgu yoktur. Fakat bu konuda çalışmalar devam etmektedir. Hayvan deneklerle yapılan araştırmalarda kanıt bulunamamıştır.
Son on yılda ELF alanlara maruz kalmanın sağlıksal sonuçları ile ilgili olarak bir biri ile çelişkili çok sayıda çalışma yayınlanmıştır. Genel olarak yüksek ELF alanların lösemi oranını arttırdığı belirtilmiştir. Fakat çalışma alanlarında genelde bulunan bazı kimyasal ve zehirli maddelerin etkileri göz ardı edilmiştir. Kısacası, kontrollü deney yapılamamıştır.
Öte yandan yapılan deneyler, testler ve savunulan iddialar çoğu zaman çok kısa ve kısa zamanlı maruz kalmaların sonucuna yöneliktir. ELF alanların yaygınlaşması ve kuvvetlenmesi son senelerde arttığı için aslında hiç bir problem oluşturmayacağı belirtilen düşük düzeylerde dahi, uzun zamanlı maruz kalma sonucunda hiç bir şey olmayacağının garantisini kimse verememektedir. Saptanamayan ilişkiler ve kötü etkiler hep kısa vadeli testlerin sonuçlarıdır. Yani belki etkiler düşük bir ihtimal de olsa 20-25 sene sonra da ortaya çıkabilir.
Dolayısıyla ELF alanların sağlığa etkisi konusunda çok daha kapsamlı ve ayrıntılı çalışmalara ihtiyaç vardır. Bu süreçte önlem olarak uygulamamız gereken ve üzerimize düşen bazı şeyler vardır. Bunlardan bazıları standartlar ile belirtilmiş, bazıları da bilim adamları tarafından genel tavsiyeler olarak bildirilmiştir.
- ICNIRP (Uluslararası İyonize Olmayan Radyasyondan Korunma Komisyonu)
Halk için sınır değerler: 100μT ve 5kV/m,
Mesleki sınır değerleri: 500μT ve 10kV/m
- NCRP
Opsiyon 1: Öneri yok.
Opsiyon 2: 0.2 μT ve 10 V/m.
Opsiyon 3: 1 μT ve 100 V/m.
Opsiyon 4: ALARA (as low as reasonably achievable) yani mümkün olan en düşük miktarlar.
Bu komite, yapılacak binalar ve iletim hatları için şunları önermiştir:
(1) Okullar 0.2μT’dan fazla manyetik alan bulunan alanlara yapılmamalıdır.
(2) Evler havai hatlar altına ya da günde 2 saatte daha fazla süreyle 0.2μT’dan fazla manyetik alana maruz kalan alanlara yapılmamalıdır.
(3) Etrafındaki evlerde 0.2μT’dan daha fazla manyetik alan oluşturacak enerji nakil hatları inşa edilmemelidir.
(4) Ofislerde bulunan manyetik alan seviyeleri 0.2 μT’nın altında olmalıdır.
Bu iki kaynağın önerdiği değerler arasında çok fazla fark olduğu görülmektedir. Peki gerçek hayatta evlerimizde oluşacak olan ELF alanlar ne civardadır?
Öncelikle daha önce de belirttiğim gibi evde, havai hatlar yüzünden oluşacak olan elektrik alanlar daha doğrusu bunların etkileri, ihmal edilebilir, esas önemli olanlar manyetik alanlardır.
400kV bir iletim hattı 2000A ile yüklendiğinde, orta iletken üzerinde en yüksek manyetik alan 25μT olmaktadır. Orta iletkenden 20m uzakta bu değer 9μT’ya, 50m uzakta ise 2μT’ya inmektedir. Fakat tipik bir 400kV hatta nominal akım 700-800A civarındadır. 700/2000 oranında değerler düşecektir.
Aynı hat için orta iletken üzerinde en yüksek elektrik alan 11kV/m seviyesindedir. Orta iletkenden 20m uzakta bu değer 1kV/m’ye, 50m uzakta ise yaklaşık olarak 0.2kV/m’ye inmektedir.
Gerilim seviyesi 154kV veya 34.5kV için düşünüldüğünde ise elektrik alanlar tam olarak doğru orantılı olmasa da doğru orantıya yakın bir şekilde azalır. Ama istisnalar da vardır. Bunun sebebi iletkenlerin yerleşiminin farklı olmasıdır. Bunu şu şekilde açıklayayım: Üç faz için faz-nötr gerilimlerin anlık olarak toplamı dengeli çalışma koşullarında sıfırdır. Dolayısıyla 3 iletkenden aynı uzaklıkta bulunuyorsanız (bu ancak sonsuz uzaklıkta ya da üçgen şeklinde yerleştirilmiş 3 faz iletkenlerinin ağırlık merkezinde mümkün olur), enerji hattına ne kadar yakın olursanız olun o bulunduğunuz noktada elektrik alan sıfır olacaktır. Bu şekilde düşünüldüğünde (sadece bu yüzden değil, başka faktörler de var), direklerden uzaklaşırken elektrik alanın neden uzaklığın karesiyle doğru orantılı olarak değil de daha kompleks bir şekilde azaldığını anlayabiliriz. Benzer şeyler manyetik alan için de geçerlidir. Ayrıca burada akım için olan dengesizlikler gerilimden daha fazla olduğu için, manyetik alan çizgilerinin gerçekte dağılımı, beklenenden daha farklı olabilir, bu da hesaplanan ve/veya tahmin edilen değerler ile ölçülen değerler arasındaki farkları açıklayacaktır.
ICNIRP tarafından verilen manyetik alan değerlerinin ihtiyati tedbir olarak halk için sınır değer verilen 100μT yerine elektriksel tesislerde 20μT, yerleşim merkezlerinde ise 10μT olarak alınması önerilmektedir.
Bu öneri baz alındığında 20-25m mesafeden sonra havai hatların (380kV daha yüksek ELD alanlara sebep olduğu için değerleri bunun üzerinden veriyorum) manyetik alan değerleri, sınır değerin (10μT) altında kalmaktadır diyebiliriz. Sn. Akaya7’nin sorularından birine cevap olarak bunu söyleyebilirim. Ama söylediğim gibi, çok bilinmeyen şeyler ve karar verilemeyen sınır değerler var. Dolayısıyla bu mesafeden hiç bir şey olmaz demek doğru olmaz. Uzun vadedeki etkiler kimse tarafından bilinmiyor.
Benim genel olarak önereceğim şeyler ise şunlardır:
a) Evet, eğer 50m’den daha yakında iletim hatları var ise TEİAŞ’a dilekçe yazılabilir. Aşağıda vereceğim kaynaklar kanıt olarak gösterilebilinir ama işin hukuki düzeyine inince herhangi bir hak iddia etmek mümkün olmayacaktır, olay TEİAŞ’ın iyi niyetine ve planlarına bağımlı olacaktır.
b) Sn. Hsnuys’nin söylediği gibi İstanbul’da yakında bütün havai hatlar yeraltına girecek. Bu durumda kullanılan gerilimler ve geçen akımlar değişmeyecek ama ELF alanlar çok azalacak, çünkü iletkenler birbirlerine çok yakın bir şekilde gömülecek. Örneğin 400kV için havai hatlarda faz iletkenleri arasındaki mesafe 6 metre iken yeraltı kabloları için bu mesafe santimetreler cinsinden olacak. Her bir iletken başına, belli bir mesafe uzaklıkta oluşan elektrik ve manyetik alanlar hesaplandığında değerler yine havai hattaki gibi yüksek olacak ama, diğer iletkenler yüzünden oluşan elektrik ve manyetik alanları da topladığınızda kümülatif ELF alan çok düşük çıkacak. Bunu şu şekilde anlatayım:
1) Bir kağıda dikeyde 10cm mesafelerle alt alta 3 tane küçük yuvarlak çizin. (yani hepsinin x değeri 0cm, y değerleri ise 0, 10 ve 20cm olsun) Bunlar bizim iletkenlerimiz. Yatayda sağ tarafa 10cm uzağa herhangi bir yere de bir nokta çizin. (Örnek olarak x=10cm, y=5cm koordinatına) Bu da ELF alana maruz kalan noktamız olsun. Şimdi 3 tane yuvarlaktan bu noktaya olan mesafeleri cetvelle tek tek ölçün. Örneğin A fazı için 12, B fazı için 15 ve C fazı için 20 cm uzaklıklar çıktığını varsayıyorum. Dolayısıyla her bir iletkenin, nokta üzerinde uygulayacağı ELF alan şiddeti sırayla 1/144, 1/225 ve 1/400 sayıları ile veya 6.94, 4.44 ve 2.50 sayıları ile doğru orantılı olacaktır. Yani herhangi bir anda A, B ve C fazlarındaki akım ve gerilimler genlik olarak aynı ve faz açısı olarak da 120 derece farklı olmasına yani kısaca dengeli olmasına rağmen, nokta üzerindeki toplam ELF alanı hesapladığınızda sıfırdan çok çok farklı bir şey bulacaksınız.
2) (1)’de yazılan hesaplamayı bu sefer dikey mesafeler 2cm, yataydaki uzaklık ise yine 10cm olacak şekilde tekrarlayın. Uzaklıkları ölçtüğünüzde hepsi 10-11cm civarında çıkacaktır. Dolayısıyla dengeli durumda nokta üzerinde gözlemlenen ELF alan sıfıra çok yakın olur. (1)’de bulunan değerin belki de 30’da 40’da biri olur diyebiliriz.
Bu örnekte hatlar arası mesafeyi 5’te birine indirdik, halbuki havai hattan yeraltı hattına geçildiğinde bu oran 6m/20cm yani 30 civarında olacaktır. Dolayısıyla ELF etkisi çok daha fazla azalacaktır.
c) Yazdığım açıklamalar doğrultusunda aslında çok önemli bir gerçek ortaya çıkıyor. 30m uzaktaki bir iletim hattından çekiniyoruz ama aslında evimizde kullandığımız saç kurutma makinesi, traş makinesi, buzdolabı, elektrikli ısıtıcı gibi cihazlar, çok daha tehlikelidirler. Geçen akım miktarları çok düşük olabilir ama bu cihazlar burnumuzun, başımızın dibinde çalışıyorlar. ELF alanın uzaklığın karesiyle ters orantılı olduğunu hatırlayın. Ayrıca bunların içinde bulunan faz-nötr kablolar birbirlerine yakın bir şekilde götürülmemiş olabilir, bu da alanı arttıracaktır. (havai hat ve yeraltı hattı için ELF alan hesaplama örneği ile aynı mantık)
Lütfen bunu hiç bir zaman unutmayın, bu tür cihazlar çalışırken çok yakınlarında bulunmayın. Saç kurutma makinesini mümkünse ısıtmasız modda çalıştırın, traş makinesi kullanmayın. Benim şahsi görüşüme göre, evde kullandığımız bu cihazlar, havai hatlardan en az 10 kat daha tehlikelidirler.
d) Havai hatlardan ve evdeki elektrikli cihazlardan, alan konusunda daha tehlikeli olan şey ise belki de cep telefonlarıdır. Eğer elektromanyetik alanlar konusunda, çocuğunuzun sağlığı konusunda çekinceleriniz varsa, öncelikle, cep telefonunuzu başınıza yakın bulundurmayın, yatarken uzağa koyun, kulaklıksız konuşmayın ve asla çocuklarınızın cep telefonu kullanmasına izin vermeyin. Cep telefonlarının yaydığı elektromanyetik alan genlik olarak belki çok azdır ama ELF alanlardan daha tehlikelidir, çünkü sonuçta her an dibimizde duruyor ve EM dalgalar ELF dalgalara göre farklı davranırlar, daha kötü etkileri vardır.
Şu kaynaklara bakmanızı tavsiye ederim:
WHO | Electromagnetic fields and public health: extremely low frequency (ELF)
REVOLT Precaution in Practice Children with Leukaemia Powerlines and health National Exhibition Centre, Birmingham, 5 December 2002
EMO dergisi Cilt:47 – Sayı:436, Haziran 2009, İlgili yazı: Enerji İletim Hatlarının Oluşturduğu Manyetik ve Elektrik Alanlar, Prof. Dr. Hasan Dinçer