Bakın, sn. tknsyn bu konuda en doğrusunu belirtmiş, çünkü trafo nüvesi uğultuları, elektromanyetik seslerin (çok yüksek gerilim hatlarındaki 380 kV 'da kablolardaki uğultular gibi) yanında çok daha başka sebepleri olabilir, bu türden olan çok değişik uğuldamaların.
Örneğin benim oturduğum apartmanda oturduğum 4. kattaki dairede bu sesler koriferler (bodrum katta 2 adet kombili doğalgaz kaloriferi ) özellikle yüksek derecelerle yandığı sürece çıkıp çıkan uğultulardan kış başından beri oldukça da rahatsız oldum. Ancak bahar aylarında yakma derecesini oldukça azalttıklarından olsa gerek uğultular azaldı, hatta hiç duyulmuyor. Bu uğultular insanın gece/gündüz kulaklarına işleyip oldukça rahatsız edecek boyuttaki karışık frekanslardaki sesler şeklindeydi. 2 adet küçük kombili kalorifer sistemindeki sıcak su sirkülasyon (devri-daim) pompalarındandır diyorum, kendi düşünceme göre. Çünkü kalorifer iç tesisat borularıyla sesler en üst katlara kadar iletilip her noktaya kolayca gidebilmiş oluyor.
Yani benim verebildiğim üstteki bu kalorifer gürültüsü uğultusunu da göz önüne alıp, sadece elektrikli üniteleri, elektromanyetik yolla oluşan
Elektronik uğultuların yanında daha başka kaynaklarla ve çok değişik yollarla (
Elektrik dışında kalan diğer makinalardaki mekanik veya hidrolik titreşimlerle de) oluşabileceğini ele alıp düşünmelisiniz. (Bu sesin orijinalini eksik kodecler yüzünden şu anda dinleyemedim, genel olarak duyulan uğultular üzerinden yorumu yapmış oldum) Kolay gelsin.
Valla trafo da varsa artık ben taşinirdim. Radyasyon manyağı olur insan.
Merhaba. Bakın, elektromanyetik dalgalar, radyasyon ve mağnetizma konusu birbirinden çok ayrıdır. Foruma ilk üye olduğum yıllarda (2011'de) bu konuda "yazılar, tablolar, makaleler" kısmında bir yazıyla bunu özellikle ele almıştım, sn. silvester. Buzdolabının hemen arkasından, bu duvarın arkasında yatakta yatarken alacağınız radyasyon değil sadece elektromanyetik dalgadır, ama her elektromanyetik dalga mutlaka da radyasyon oluşturur mu, hayır sadece mikrodalga kaynakları (mikrodalga fırının kaçakları, kulağa çok yakın cepler, vb.) kozmik ışınlar, gamma ışınları, alfa, beta tanecikleri (nükleer bozunmalarda bu yarılanmada çıkan yan ürünler) vb. kolayca radyasyon oluşturan elektromanyetik ışımanın en tehlikeli olan (Çernobil nükleer santrali kazasından sonra tüm dünyaya bulutlarla yayılan atom parçacıkları gibi, Fukushima'daki keza ayniydi, tsunamiyle olan çok talihsiz bir kazaydı, çok iyi biliyorsunuz) kaynaklarıdır. İkisini yani her elektromanyetik dalgayı (saç kurutma makinesinden çıkan elektromanyetik dalgalarla) atmosferi direk geçip gelen kozmik ışınlar, mikrodalgalarla ayni kefeye hiç bir zaman koyamayız, çünkü ayni etkiyi (radyasyonu) yapmaktan çok uzaktırlar.
Yani kısacası elektromanyetik dalgaların doğrudan radyasyon oluşturabilmesi için mutlaka çok yüksek enerjili elektromanyetik ışımalar şeklinde olması gerekiyor, mikrodalgalar, gamma ışınları, X ışınları, kozmik ısınlar, alfa, beta , gama bozunmaları, vb. şeklinde veya bu radyoaktif elementlerin bozunma (yan) ürünleri gibi.
Not: Ama elekromanyetik dalganın aslını aslında bilerek şaka yoluyla bu defalık "radyasyon" yazmışsanız o zaman kolayca anlaşırız, size bu konuda hiç bir muhalefeti yapmamış olurum.
Yalnız benim ev içindeki bazı küçük makinelerle verdiğim bazı örnekler; evi trafoya, yüksek, orta gerilim hattına, baz istasyonlarına çok yakın (odağında) olan insanlarla direk ilgili konular değildi, çünkü bu olumsuz şartların çok sağlıklı durumları bulunmuş olsaydı tüm şebeke trafoları, yüksek gerilim hatları, vb. evlerden her zaman çok uzak tutulmaya hiçbir zaman çalışılmazdı, çünkü bu tür kaynakların aslında çalışırken veya elektrik iletirken olası bazı iç osilasyonlarla çok daha tehlikeli (radyasyona kolayca yol açabilecek olan) elektromanyetik ışıma yapıp yapmayacağını hiç bir zaman bilemeyiz.
Şu da bir gerçek ki elektromanyetik dalgalara yüksek dozlarda ve düzenli maruz kalabilmek de insanın sağlığını çok olumsuz etkileyip bozabiliyor, doğrudan etkilenim süresi ve dozu burada çok önemlidir. Örneğin elektrik kaynağı akımının veya yüksek amperli bazı akülerin DC voltajlarının düşük, amperinin çok yüksekliğiyle devamlı etkilenmelerde, sürekli maruz kalabilmelerde bazı olumsuzlukların çok ileride çıkabilme riskinin her zaman bulunabilmesinde olduğu gibidir.
İnsanoğlu hiç bilemediği veya şüphede (büyük tereddütlerde) kaldığı her kaynaktan bu nedenle çok çekinmeli veya çok da korkmalıdır. Bunlardan kendimizi sakınmamız çok uzakta kalmaya çalışmamız bir ihtiyati tedbir yani üst güvenlik amaçlı olan kendi sağlık tedbirlerimizdir, hiç şüphesiz ki. Bu konudaki tüm çekincelerimiz de çok normaldir. Kolay gelsin.