Merhaba
Uzay araştırmacılarinin yaptığı araştırmalar hep aynı yönde yanı Plüton un arka taraflarına doğru yapılıyor. Meram ettiğim diğer taraflarda gezegen bulunmuyor mu boşluktan mi oluşuyor.
Resimde gözüktüğü gibi hep sağ tarafa doğru yapılıyor peki resmin çekildiği tarafından ve karşı tarafta gezegenler bulunmuyor mu?
Merhaba.Gezegenlerin hangi konumlarında bulunmaları gerektiği 1686’da Newton tarafından 1500 yıldır merak edilen arayışların ve soruların cevaplarının da tam içinde yer aldığı “Principia” adlı eserde o zamana kadarki, örneğin Galileo,Kepler,Plato,Halley,Copernicus,El-Battuni,El-Tusi,İbn-i Şatır gibi astronomi bilginlerinin saptadığı tüm bilimsel verilerin ve açığa çıkan tüm bilimsel bulguların ışığı altında da açıklanmıştı.Dünya’nın dört yanından toplanmış sayılar,gözlemler,şaşırtıcı doğruluktaki veriler,akıntı yükseklikleri,kuyruklu yıldızların ve gezegenlerin konumları,sarkaçların hızları,elips şeklinde yörüngelerde dönmeleri,gezegenlerin güneşten kendisine olan uzaklığın karesiyle ters orantılı kuvvetle o esnadaki merkezkaç kuvveti ile tam dengelenebildiği (Kütleçekimi kuvveti ile merkezkaç kuvveti eşitliği ile) …vb. her şey bu “Principia” adlı kitapta bir anlam da bulmuştu.
Newton’un şekillendirdiği bu mekanik evren modeli (F=ma esaslı) Einstein’ın 1910’da şekillendirdiği “genel görelilik kuramıyla” birlikte Newton devri tam olarak kapanmış oldu.Bu zamana kadar geçen 200 yıllık süre,Newton öncesi dönem (Newton çağı) ve Newton sonrası dönem (Einstein’ın kütleçekimini yeniden görelilikle açıkladığı,evrenin bizatihi kendisini eğip büken,hatta zamanın mutlaklığını dahi yerle bir eden müthiş bir fiziksel olgu olduğunu keşfettiğinde Newton devri artık çoktan kapanmıştı.) olmak üzere fizikçiler 2 ayrı dönem tanımını tam olarak da yapmışlardı.
Bilim ve Teknik Dergisi’nin Ağustos 2015 sayısındaki
“Kütleçekimi” yazısından alınan bu yukarıdaki alıntılardan da anlaşılacağı gibi,güneş merkezli dönen bu güneş sistemimizde,en yakınından en uzak gezegenine kadar,kendi uydularına kadar,tüm bu gezegenlerin hangi özel konumlarında bulanacakları formüllerle ve bilimsel olarak daha o zamanın şartlarında tam olarak da açıklanmıştı.
Zaten düşünürseniz kütleçekimi yasası her gezegenin ardı ardına dizilmesi durumunda birden fazla “Güneş tutulması” olayının, yani güneşin çekim gücü ile gezegenlerin çekim gücünün ayni doğrultuda elips şeklindeki bu yörüngelerinde tam denk gelmesi olaylarının da,ancak belirli ve önceden hesaplanan bazı özel zaman dilimlerinde tam olarak gerçekleşebildiği de görülebilmektedir.Çok uzun periyotlarda gerçekleşen tam,yarım,parçalı güneş tutulmalarının hangi gün ve saatte gerçekleşeceği bilgileri,hassas olarak yapılan bu matematik hesaplarlarla tam olarak da bellidir.
Astronomi bilgisi altında ansiklopedi,atlas,vb. kitaplarda bu ayni yörüngede dizili gibi görünen tüm gezegenlerin, güneşe en yakınından en uzak olanına kadar olanlarını değişik isimlerle ayni hat üzerinde ifade edebilme şeklile olan bu anlatımının,bu şekildeki öğrenme şeklinin, basit dizilimle daha kolay olabileceği düşüncesi yüzünden böyle diziliolması tercih edilmiş de olabilir,ama o anda asıl (Gerçekte) bulunmaları gereken bu yörünge konumlarıyla uzaktan yakından hiç bir ilgisi bulunmamaktadır.
Türkiye’deki 17 Ağustos’taki büyük çaplı depremin! bir tetikleyicisi de fay hatlarının (Kuzey Anadolu fay hattı gibi) o anda oluşan aktif bazı hareketlerinin yanında,tam güneş tutulmasının oluşmasından tam 6 gün sonra,oluşan çifte çekim gücü ile (Ay ve güneşin çekim güçlerinin birleşmesiyle oluşan tam güneş tutulmasında ), yani oluşan bu aktif tetiklenmede, yerinden oynayan fayların hareketine bileşke bir etkisinin de bulunabileceği,bilimsel manadaki bilim adamlarının bazı yorumlarında özellikle dikkat çekilerek belirtilmektedir.Kolay gelsin.