Madem çok ısrar ettin hadi yazayım..
Sene 1978. Ben 18 yaşında işi yeni yeni öğrenmiş, çıraklıktan kalfalığa terfi etmişim.
Çalıştığım dükkana sabah işbaşı yaptım, usta henüz gelmedi. Biraz ilerde bulunan okulun müstahdemi geldi ve bazı sınıfların lambalarının yanmadığını söyledi. O okulun işlerini bizim usta yapıyordu. Söylemeyi unuttum. Sömestre tatili bitmiş ve okul 2. yarıyıl için açıldığı ilk gün.
Müstahdem ısrar ettiği için ustanın gelmesini beklemeden takımları alıp gittim. Okulun giriş kapısının yanında döküm bir kofre ve hemen üst tarafında küçük bir pano. Panodaki ana sigortalara baktım, bir faz var, iki faz yok. Kofrenin kapağını açıp baktım. 3 faz giriş var ama 2 kofre atık, çıkış vermiyor. Şimdiki NH bıçaklı sigortanın yerine eskiden gardi denilen ve elle takılan fiş biçiminde sigortalar vardı. İşte aynen ondan var.
Atık olanları çıkardım, biraz tel sarıp yerine taktım. İkinciye tel sarıp yerine takarken güüümmmmm... dedi ve ben bir alev topunun içinde kaldım. Okulun koridoru simsiyah duman oldu. 1980 öncesi ve hergün onlarca kişinin öldürüldüğü, okullara bomba atıldığı bir dönemde düşünün. OKULA BOMBA ATILDI, KAÇIN diye bağrışarak bütün okul bir anda boşaldı. Benim sağ el taş kömürü kıvamında simsiyah ve balona su doldurmuş gibi şişti. Elimi 1 ay kullanamadım. Haaa.. olayın gerçek nedenini anlatmadım.
Okul tatilde iken her nasıl olmuşsa panoda bulunan pako şalter kavrulmuş ve kontaklar birbirine girmiş. Ben şalteri kapattığım halde kısa devre halinde olduğu için şalter üzerinden kofreye dönüş yapıyor. İkinci kofreyi taktığımda 2 faz birleşmesi olduğu için patladı.
" Bir musibet bin nasihattan iyidir " atasözünü daha iyi anlayarak, bundan sonra bu gibi durumlarda boş kabloyu da kontrol etmeden asla diğer fazı vermiyorum.
Tüm meslektaşlarımıza kazasız belasız, hayırlı çalışmalar, helalinden bol kazançlar diliyorum.
Hoşçakalın. Allaha emanet olun.