aynı şeyler fabrikalarda da yaşanıyor. akçansada çalışırken milletin ocağına resiztans yetiştirmemiz gerekiyordu. neyseki el matkabı imdadımıza yetişiyordu. takıyorduk dolama çubuğunu matkabın mandrenine, tetiğe bir kere basmak yetiyordu. bu yolla resiztarı seri olarak üretebiliyorduk. yoksa milletin çay keyfine resiztansmı dayanırdı.
birde görev alanımızın sınırı olmaması nefret ettiriyor. elektrikçimisin, elektronikçimisin, mekanıçmi, yoksa temizlikçimisin belli değil. motorun rulmanları değişecek, makina bölümü var ama sen yap diyorlar. çimento fabrikasına elektrik bakımcı olarak girdim, paso rulman söküp taktım. trafo dairesinin temizliğini sen yaparsın filtreleri sen temizlersin, niye elektrik tehlikeli bir alan olduğu için. birde zırt pırt yeni şeyler çıkarırlar. lisede mekanik ağırlıklı bir eğitim gördüm. ama üniversite ve öğretmenlik hayatımda mekaniği unut, elektroniğe geçiyoruz dediler. sonra yeni sistemde elektrikle elektroniği birleştirdiler.(ama bölümüzde bir tane bile elektronik öğretmeni yok) birde mekatronik diye bir şey çıkardılar, tekrardan mekaniğe geri dönüldü. bırakın nefreti cinnet geçirmezmisiniz, sorarım size.