Merhaba.
Bilim adamlarınca yıllar önce yapılan sera etkisiyle dünyanın ısı dağılımı dengesinin bozulabileceğinin uyarıları çok değil geçtiğimiz birkaç yıl öncesindeki yıllarda bize verilmişti.
Ağaçların sayıca azalması,hava kirliliğinin artan global dünya nüfusu ve politikasıyla eşdeğer olarak da artması,atmosferik kirlenme,ekolojik dengenin,atmosferik gazların belirli oranlardaki dengesinin korunması uğrunda oluşturulan tüm çabaların yetersiz oluşu (Karbondioksit salınımındaki kontrol edilemez bir artış) dünyada sera etkisiyle oluşan mevcut küresel ısınmanın her geçen gün daha fazla da artmasına neden olabilmektedir.
Son günlerde dünyada kuzey,güney ve ılıman kuşaktaki iklim bölgelerinde,mevsim normallerine göre oluşan aşırı farklılıklar, bize iş işten geçmeden de çok acil önlemleri çok acil olarak alabilmemiz gerektiğini çok iyi ifade edebilmekte.Kuzey Amerika’da 1932 yılından bu yana,ilk kez yine dünyanın sayılı harikalarından olan Niyagara şelalesinin kısmen de donabilmesi,Kuzey Amerika’’da -40,Güney Amerika’a ise +50 derece gibi ekstrem sıcaklık değerlerinin okunup görülebilmesi,ılıman kuşakta yer alan ülkemizin büyük bir kısmında kuraklık ve yağış azlığının bazı bölgelerde hissedilir derecelerde de görülebilmesi,küresel ısınmanın boyutu hakkında ciddi ve belirli fikri bize verebilmektedir.
Dünya nüfusunun hızla artması,artan bu nüfusla doğru orantıda,kişi başına düşen hava kirliliği oranında bir düşme görülmemesi bu olumsuz durumun bir başka da görüntüsüdür.Şehirleşme,ketleşme politikalarının da hava kirliliğini,doğal ve tükenebilir kaynakların hava kirliliğini azaltacak şekilde projelendirilmesinin,havaya serbest ve bilinçsiz olarak,kontrolsüz salınıp da bırakılan SOx,COx,NOx gaz bileşiklerinin,olayın bu denli ciddi olabilmesindeki rolü de çok büyük olup yadsınamaz.
Her ne kadar insanoğlu olarak dünya üzerinde var olabilmek,daha iyiyi,daha güzeli elde edip refah içinde yaşamak gayretini çok iyi gösteriyor bile olsak,dünya geleceğini,atmosferinin gelecekteki kuşaklar iççin yaşanabilir durumda bırakılması yolunda çok fazla bir çabamız da ne yazık ki olmuyor.Bunu önlemek için çok büyük girişimleri ya yapmıyor ya da çok istesek bile gene de yapamıyoruz.
Dünya üzerinde yaşanabilir yaşam alanları,atmosferiyle birlikte var olabildiği halde çoğu zaman bilim-kurgu tarzında diğer gezegenlerde yaşanabilir atmosfer koşullarını,bu ortamlardaki yaşanabilir bir hayatın ipuçlarını yine yakalayıp bulmaya çalışıyoruz.Dünya üzerinde küresel ısınma ve iklimsel büyük değişimlerle verimli tarım arazileri,bizler için yaşanabilir ve uygun gıda teminini sürekli sağlayabileceğimiz verimli alanlar gitgide azalıyor.
Belirli periyotlarda ortaya çıkan ve dünya nüfusunun daha da artmasını engelleyen,toplu ölümlere neden olabilen çok çeşitli salgınlar,hortumlar,doğal afetler ve felaketler,kuraklıklar,ölümcül hastalıklar,obezitenin ,sağlıksız beslenmenin büyük oranlarda da artışı,popüler kültürün de etkisiyle beslenme alışkanlıklarındaki büyük değişimler,sağlıksız ve hızlı beslenme yollarının (Fast Food ) yemek kültürüne pek de değer vermeyen ve kolaya kaçabilen bizler tarafından benimsenmiş olması,insanlarımızın bu son zaman diliminde,doğallıktan çok da uzaklaşan beslenme tarzının daha çok benimsenmesiyle,daha vahim sonuçların ortaya çıkabilmesine de neden olabilmektedir.Bunun direk yol açabildiği çeşitli ve önlenemez hastalıklar,buna bağlı ölümler de dünya nüfusunun azımsanmayacak ölçülerde azalmasına neden olabilmekte,bir anlamda aşırı nüfus artışını bir ölçüde frenleyebilen bir neden olarak da görülebilmektedir.
Temiz ve yenilenebilir doğal enerji kaynaklarının bazı büyük kazalar nedeniyle çok cazip olmaktan çıkıp,geleneksel yöntemli tükenebilir doğal enerji kaynaklarının devreye direk olarak da girebilmesinin klasik bir çözüm olarak görülebilmesi (Fukuşima Nükleer Santrali,Çernobil Nükleer Santrali kazasının öncesi ve sonrasındaki enerji üretim politikalarının yeniden değerlendirilip de ele alınabilmesi gibi) dünyada temiz enerji ile elektrik elde etme girişimlerine ters yönde ket de vurabilmekte,yardımcı bir enerji üretim metodu olarak görülüp,ancak bu şekliyle de ele alınabilecek olan rüzgar,güneş,jeotermal,biogaz,vb.tüm yenilenebilir ve tükenmez türde olan enerji kaynaklarına olan ilgimizi de tek yönlü,direk olarak rotamızı bunlara yöneltebilmemizi de olumsuz yönden etkileyebilmektedir.
Küresel ısınmanın dünyaca önlenip engellenmesinin belki en iyi çözümü fosil yakıtların yakılmasıyla elde edilen ve emisyon oranı çok yüksek olan hava kirletici türden katı,sıvı ve gaz yakıtların yanmasıyla sağlanan bu enerji döngüsünü,en kısa sürede yeni ve yenilenebilir türden olan enerji kaynaklarının devreye alınarak,sayısını da arttrarak,ancak bu şekliyle hava kirliliğini,ona bağlı olan küresel ısınma faktörünü (Sera Etkisini) azaltarak,aşağıya çok çekerek büyük ölçüde de azaltabiliriz.Çarpık kentleşme,çok iyi planlanmayan mimari projelerin günlük hayatta uygulanabilir kılınması,hatta yemek pişirme kültürümüz bile göz ardı edilmeyecek olan bu kirlenmede payı bulunabilecek faktör olarak ele alınabilir,belki çok ayrıntılı da düşünülürse eğer.
Yalnızca tek bir dünyamız var.O yüzden ona çok iyi sahip çıkalım.
Kolay gelsin.Saygılarımla.
Bilim adamlarınca yıllar önce yapılan sera etkisiyle dünyanın ısı dağılımı dengesinin bozulabileceğinin uyarıları çok değil geçtiğimiz birkaç yıl öncesindeki yıllarda bize verilmişti.
Ağaçların sayıca azalması,hava kirliliğinin artan global dünya nüfusu ve politikasıyla eşdeğer olarak da artması,atmosferik kirlenme,ekolojik dengenin,atmosferik gazların belirli oranlardaki dengesinin korunması uğrunda oluşturulan tüm çabaların yetersiz oluşu (Karbondioksit salınımındaki kontrol edilemez bir artış) dünyada sera etkisiyle oluşan mevcut küresel ısınmanın her geçen gün daha fazla da artmasına neden olabilmektedir.
Son günlerde dünyada kuzey,güney ve ılıman kuşaktaki iklim bölgelerinde,mevsim normallerine göre oluşan aşırı farklılıklar, bize iş işten geçmeden de çok acil önlemleri çok acil olarak alabilmemiz gerektiğini çok iyi ifade edebilmekte.Kuzey Amerika’da 1932 yılından bu yana,ilk kez yine dünyanın sayılı harikalarından olan Niyagara şelalesinin kısmen de donabilmesi,Kuzey Amerika’’da -40,Güney Amerika’a ise +50 derece gibi ekstrem sıcaklık değerlerinin okunup görülebilmesi,ılıman kuşakta yer alan ülkemizin büyük bir kısmında kuraklık ve yağış azlığının bazı bölgelerde hissedilir derecelerde de görülebilmesi,küresel ısınmanın boyutu hakkında ciddi ve belirli fikri bize verebilmektedir.
Dünya nüfusunun hızla artması,artan bu nüfusla doğru orantıda,kişi başına düşen hava kirliliği oranında bir düşme görülmemesi bu olumsuz durumun bir başka da görüntüsüdür.Şehirleşme,ketleşme politikalarının da hava kirliliğini,doğal ve tükenebilir kaynakların hava kirliliğini azaltacak şekilde projelendirilmesinin,havaya serbest ve bilinçsiz olarak,kontrolsüz salınıp da bırakılan SOx,COx,NOx gaz bileşiklerinin,olayın bu denli ciddi olabilmesindeki rolü de çok büyük olup yadsınamaz.
Her ne kadar insanoğlu olarak dünya üzerinde var olabilmek,daha iyiyi,daha güzeli elde edip refah içinde yaşamak gayretini çok iyi gösteriyor bile olsak,dünya geleceğini,atmosferinin gelecekteki kuşaklar iççin yaşanabilir durumda bırakılması yolunda çok fazla bir çabamız da ne yazık ki olmuyor.Bunu önlemek için çok büyük girişimleri ya yapmıyor ya da çok istesek bile gene de yapamıyoruz.
Dünya üzerinde yaşanabilir yaşam alanları,atmosferiyle birlikte var olabildiği halde çoğu zaman bilim-kurgu tarzında diğer gezegenlerde yaşanabilir atmosfer koşullarını,bu ortamlardaki yaşanabilir bir hayatın ipuçlarını yine yakalayıp bulmaya çalışıyoruz.Dünya üzerinde küresel ısınma ve iklimsel büyük değişimlerle verimli tarım arazileri,bizler için yaşanabilir ve uygun gıda teminini sürekli sağlayabileceğimiz verimli alanlar gitgide azalıyor.
Belirli periyotlarda ortaya çıkan ve dünya nüfusunun daha da artmasını engelleyen,toplu ölümlere neden olabilen çok çeşitli salgınlar,hortumlar,doğal afetler ve felaketler,kuraklıklar,ölümcül hastalıklar,obezitenin ,sağlıksız beslenmenin büyük oranlarda da artışı,popüler kültürün de etkisiyle beslenme alışkanlıklarındaki büyük değişimler,sağlıksız ve hızlı beslenme yollarının (Fast Food ) yemek kültürüne pek de değer vermeyen ve kolaya kaçabilen bizler tarafından benimsenmiş olması,insanlarımızın bu son zaman diliminde,doğallıktan çok da uzaklaşan beslenme tarzının daha çok benimsenmesiyle,daha vahim sonuçların ortaya çıkabilmesine de neden olabilmektedir.Bunun direk yol açabildiği çeşitli ve önlenemez hastalıklar,buna bağlı ölümler de dünya nüfusunun azımsanmayacak ölçülerde azalmasına neden olabilmekte,bir anlamda aşırı nüfus artışını bir ölçüde frenleyebilen bir neden olarak da görülebilmektedir.
Temiz ve yenilenebilir doğal enerji kaynaklarının bazı büyük kazalar nedeniyle çok cazip olmaktan çıkıp,geleneksel yöntemli tükenebilir doğal enerji kaynaklarının devreye direk olarak da girebilmesinin klasik bir çözüm olarak görülebilmesi (Fukuşima Nükleer Santrali,Çernobil Nükleer Santrali kazasının öncesi ve sonrasındaki enerji üretim politikalarının yeniden değerlendirilip de ele alınabilmesi gibi) dünyada temiz enerji ile elektrik elde etme girişimlerine ters yönde ket de vurabilmekte,yardımcı bir enerji üretim metodu olarak görülüp,ancak bu şekliyle de ele alınabilecek olan rüzgar,güneş,jeotermal,biogaz,vb.tüm yenilenebilir ve tükenmez türde olan enerji kaynaklarına olan ilgimizi de tek yönlü,direk olarak rotamızı bunlara yöneltebilmemizi de olumsuz yönden etkileyebilmektedir.
Küresel ısınmanın dünyaca önlenip engellenmesinin belki en iyi çözümü fosil yakıtların yakılmasıyla elde edilen ve emisyon oranı çok yüksek olan hava kirletici türden katı,sıvı ve gaz yakıtların yanmasıyla sağlanan bu enerji döngüsünü,en kısa sürede yeni ve yenilenebilir türden olan enerji kaynaklarının devreye alınarak,sayısını da arttrarak,ancak bu şekliyle hava kirliliğini,ona bağlı olan küresel ısınma faktörünü (Sera Etkisini) azaltarak,aşağıya çok çekerek büyük ölçüde de azaltabiliriz.Çarpık kentleşme,çok iyi planlanmayan mimari projelerin günlük hayatta uygulanabilir kılınması,hatta yemek pişirme kültürümüz bile göz ardı edilmeyecek olan bu kirlenmede payı bulunabilecek faktör olarak ele alınabilir,belki çok ayrıntılı da düşünülürse eğer.
Yalnızca tek bir dünyamız var.O yüzden ona çok iyi sahip çıkalım.
Kolay gelsin.Saygılarımla.
Son düzenleme: