Ar-kur-Tek
Profesyonel Üye
- Katılım
- 3 Nis 2016
- Mesajlar
- 1,794
- Puanları
- 756
- Yaş
- 50
Madem medya kaynak gösteriyor buyrun:
https://www.yenisafak.com/ekonomi/b...alimani-ile-ilgili-sozleri-carpitildi-3500734
Açıklamayı geçtim Havaalanı denilen yapı öyle ben istedim oraya yapılan bir şey olsa kaç tane havayolu firması (Yerlileri saymayın) uçuş yapar oradan? Düz mantıkla bir soru size Dünyanın sayılı havayolları yolcularını olmaması gereken bir yere indirir mi? Onuda geçtim ICAO oraya lisans verir mi?
Havacılık standartların en katı uygulandığı iş koludur.Öyle ben yaptım oldu derseniz kendinizi kapı önünde bulursunuz.Ne size uçuş izni verirler nede kendileri gelip uçar.
Kuş çarpması vakası ise yine söylüyorum.İnsanoğlu uçak uçurmaya başladığından beri kuş çarpması vakaları var ve olmayada devam edecek.Burada ki mesele standartlardan fazla mı az mı meselesidir.Kaldı ki yukarıda verdiğim linki okumamışsınız bile.
Ben aktarayım diyor ki:
Tahmini göçün şubat sonunda başlayıp 20 Mart gibi bitmesi bekleniyor. Bu dönemde kuşla mücadele edilecek.
Dönüş yolunda ise kuşların popülasyonları yavruları ile birlikte yüzde 50 artıyor. Dönüş yolu ise daha güneyden. Yani Atatürk Havalimanı üzerinden geçiyor. (http://www.kokpit.aero/3-havalimani-kuslar )
Yani Yeni havalimanı yapılmayıp Atatürk kalsaydı aynı kuş çarpma vakaları devam edecekti.Birde ekleme yapayım sputnikten verdiğiniz linkteki fotoğraflar var ya uçağın hasarını gösteren bizati ondan kat be kat fazla hasar verenini görmüşlüğüm var.Radomu parçalayıp Radarı mahvedenide botu parçalayanıda..Yani o resimler ilk değil son hiç değil.
Hasılı kelam uçaklara kuş çarpması istenmeyen ama sektörün tüm dünyada bir türlü önüne geçemediği bir olgu.Burada mesele bu tür riskleri minumumda tutmak.Tabi elinizde İstanbul havalimanının lokasyonunda olan kuş çarpmalarının dünya standartlarından çok daha fazla olduğunu gösteren bir bilgi varsa onu görmek isterim?
Gelelim elektrik maliyet hesabına.Bu tür stratejik teknolojik edinimlerinde düz mantıkla onun fiyatı bu bunun fiyatı şu denmez.Zira,
1: Yeni bir teknoloji ile tanışıyorsunuz.Bu teknoloji ediminin kendi maliyeti getirisi ve götürüsü vardır.Hatta bir konu stratejik mesele ise (mesela silahlı kuvvetlere harcanan para,mesela Know-how gerektiren meseleler,mesela eğitim için yurtdışına öğrenci yada lisans üstü doktora için birilerini göndermek v.s.) Enerji meselesi ise bu "stratejik" kelimesini en fazla karşılayan sektördür.Yoksa gidip yurt dışından alırsınız elektriği daha ucuza ama bunun zararlarını buraya yazmakla bitiremeyiz herhalde?
2:Bizim elektrik üretimimiz maalesef temel olarak 3 ayaklı.Hidroelektrik, Termik santraller ve en faciası doğal gaz santralleri.
"2018 yılında elektrik üretimimizin, %37,3'ü kömürden, %29,8'i doğal gazdan, %19,8'i hidrolik enerjiden, %6,6'sı rüzgârdan, %2,6’sı güneşten, %2,5'i jeotermal enerjiden, ve %1,4’ü diğer kaynaklardan elde edilmiştir."
Bu ifade enerji bakanlığının sitesinden alınma.Üretimimizin nerede ise %30'u doğalgaz tabanlı.Peki bu gaz nereden geliyor ve kaç para gidiyor bunu söylememe gerek yoktur herhalde?Buradan bile yukarıdaki sent hesabı şaşar.Neticede doğalgazı elektrik için yakmadığımız her kuruş cebimizde kalıyor.
Kaldı ki ülke olarak büyüyeceksek bunun başını enerji arzını fazlası ile karşılama zorunluluğu çeker.Düz mantık büyüdükçe elektrik ihtiyacı artacaktır.Bu ihtiyacı tutup hala doğal gazdan mı karşılamaya devam etmeliyiz? (Termik santrallere girmiyorum o başka bir mesele)
Tüm bunlara bakınca bence o sent hesabını yeniden yapın derim.