[/QUOTE]NÜKLEERE NE GEREK VAR!!!!
Ayrıca Nükleer çok karlı bir iş de değil ve tehlikeli.. Türkiye şu noktada bu santralleri koruyacak durumda değil!!! herşey bitti..kaynaklarımız kurudu...sıra nükleere mi geldi???
N Ü K L E E R E H A Y I R !!!!
Avrupa nükleer santrallerini durdurma kararı alırken, bizdeki nükleer sevdası neden? kim bilir ne oyunlar dönüyor gene..[/QUOTE]
bu enerjiye sahip ülkelerle ilgili çok küçük ama içinde çok ilginç ipuçları olan bir makale.
BBCTurkish.com | Dünyaya Açılan Pencere | Bulgaristan'ın nükleer çıkmazı
BBCTurkish.com | Özel Dosyalar | ÖZEL DOSYA: Enerji ve Gelecek
Bulgaristan'ın nükleer çıkmazı
Nick Thorpe
BBC
Nükleer denince Kiril Nikolov'un yüzünde koca bir gülümseme beliriyor.
"Her geçen yıl, ürettiğimizden daha fazla kullanılmış nükleer yakıttan kurtuluyoruz." diyor; "Yani birikmiş tüm atıklarımız azalıyor."
Böyle bir habere ancak sevinilir. Kim, en az 300 bin yıl boyunca etrafına zarar vermeye devam edecek, tonlarca radyoaktif maddenin üzerinde yaşamak ister ki?
Kozloduy'da altı reaktör bulunuyor, dördünün küçük olduğu söyleniyor. Bir zamanlar her biri 440 megavat elektrik üretirken Bulgaristan'ın Avrupa Birliği'ne üyelik koşulları gereği kapatılmışlar. Diğer iki reaktör, 1000 megavatlık üretimleriyle Bulgaristan'ın yılın karanlık aylarında ışıldamasını sağlıyor.
Kiril Nikolov reaktörün direktör yardımcısı.
Bulgaristan, kullanılmış nükleer yakıtları, yeniden işlem için Rusya'ya gönderen neredeyse tek doğu Avrupa ülkesi. Macarlar, Çekler ve Slovaklar, Rusların işlem fiyatını, Ukraynalıların da nakil ücretlerini arttırmaları üzerine doksanlı yıllarda bu uygulamaya son vermişler.
Diğer Doğu Avrupalılar Rus seçeneğini terkederken, Bulgarlar, reaktörlerin hemen yanındaki kullanılmış yakıt havuzları neredeyse tamamen dolu olduğundan, Moskova'yla yeni bir anlaşma imzalamak zorunda kalmışlar.
"Nükleer denizaltı"
İki numaralı reaktöre gezmeye götürülüyorum.
Sarı kaskları içindeki işçiler, atıkların saklanacağı depoya benzer bir yeri tamamlamakta zorlanıyor. Hemen yanındaki depo suyla soğutuluyor, bu depo ise havayla soğutulacak.
Tipi sert bastırırken, "Tehlikeli mi?" diye bağırıyorum. "Hiç değil!" diye yanıt veriyor. "Bu işle otuz beş senedir uğraşıyoruz. Bunları birinden diğerine taşımak, normal bir uygulama."
Kiril Nikolov, yukarıdaki medenî odasına döndüğümüzde Bulgaristan'ın eninde sonunda nükleer atıklarını Rusya'dan alması gerekeceğini söylüyor. Diğer Doğu Avrupa ülkelerinin Rusya'yla daha fazla çalışmak istememelerinin asıl nedeni bu. Kendi tehlikeli atıklarını yeniden ülkelerine sokmak istemiyorlar.
"Bu düşünce sizi korkutmuyor mu?" diye soruyorum Nikolov'a.
"Hiç de korkutmuyor. Ruslar, bunu yapmadan on yıl önce bize uyarıda bulunmak zorundalar." diyor. "Bu da hazırlık yapmamıza yeter."
Son sorumu patlatıyorum: "Atıklar için güvenli bir çözüm bulmadan nükleer enerji kullanmak sorumsuzca bir tutum değil mi peki?"
Yanıtı hazır: "İnsanoğlu'nun ihtiyaç duyduğu oranda enerjiyi ancak nükleer güçle elde edebiliriz."
Sıcak şekilde el sıkışıyoruz. Ama Bulgaristan'ın kutbu andıran bu bölgesinde, karla kaplı atıkları arasından hiç de ikna olmamış halde ayrılıyorum.