Neden arızalıyım? acaba

Entelektüel açıdan olmadıkça bu konuları hayatınızın merkezine koymayın. GİG TV gibi avanak insanlar gibi olmayın. Ben de dinsizim. Dinin ahlaki gerçeklerle örtüşmediğini düşünmemden dolayı dinden çıktım. Lise bir zamanıydı. O dönemler tartışmalara da girerdim. Hayatımın merkezinde dini tartışmalar vardı. İlerleyen yıllarda analitik-kıta felsefesi, tarih, bilgisayar bilimleri, Elektronik ve siber güvenlik gibi pek çok alanla ilgilenmeye başladım. Haliyle dine de daha entelektüel açıdan yaklaştığımda tam anlamıyla gerçekleri kafama oturttum. Dünya ilk bakışta gördüğümüzden çok farklı.
 
Dinin ahlaki gerçeklerle örtüşmediğini düşünmemden dolayı dinden çıktım.
Dinin kuralları kesin ve nettir.Ona uyan veya uymamayı tercih eden insandır.Sokağa çıkarken her insan ayakkabı veya terlik giyer.Bir kısım insan çıplak ayakla sokağa çıkıyor diye kaide örtüşmemezliği kanısına varılmaz.Tercihinize elbette saygım var;lütfen yanlış anlamayın.
 
İnsan hayatının ana karnında başlayıp toprakta bittiği varsayılarak dini hükümleri kantara vurmaya kalkarsa insanoğlu bir çok konuda aklının ve mantığının yetmeyeceği zaten çok aşikar. Dünya hayatı yaşanması gereken bir sınav ortamı. Nasıl girecegimiz sınavlarda soruları ve konuları seçme, hatta oturacagimiz yere bile karar verme gibi bir lüksümüz yoksa dünya hayatında da keyfimize ve aklımıza uygun gelen dini hükümleri kabul edip diğerlerini inkar etme lüksümüz yok. Yoksa bu tavır malesef deizm den başka birşey olmaz .
 
İnsanlar beni her zaman çok sevmezler. Çünkü onlara göre ben dinsiz biriyim. Bu onların yorumu benim değil. Ama şöyle bir durum var, onlar hala kitaplarını okumamışlar ve onların okumadığı kitap benim baş ucunda duruyor. Yani ara sıra da olsa okuyorum. Her zaman derim "benim dinim benim vicdanımdır." iyilik yapmak için, dürüst olmak için sadece insan olmama bana yetiyor. İsteyen istediği cennete gider. Benim cennetim insanları, çocukları mutlu ettiğim zamanlar. Benim cehennemim üzüldüğüm zamanlar. Hani birde kendini uyanık zannedip beni kazıklayanlar, kandıranlar var. Bunların kimler olduğunu bahsetmesem de olur, sizler anladınız. Alkolümdeki kan miktarını seviyorum, nerdeyse hiç düşmüyor. Yada her neyse işte. O aklınıza gelenden yada gelmeyenden. Dün ışıklarda mendil satan bir kişiye denk geldim. çağırdım yanıma bana mendil uzattı
- s*ttir et mendili, mazot işi var mı? dedim.
- yalan yok var abi dedi.
- bak o zaman mazota yatıracaksan al sana para (sanki çok para verdim 10₺, mendili 5₺ veriyor) ama lütfen mazora gitsin yoksa üzülürüm dedim.
- merak etme abi bir yudum da senin için fırtarım dedi.
Ne cami kapısında ne de yol kenarında benden dilenenlere bir kuruş vermem. Ama mazotçulara veririm, çünkü verdiğim paranın nereye gittiğini bilirim. Ve bu güne kadar bana, beni hiç tanımadıkları halde "hayır" demediler. Ne zaman istediysen bir fırt, hep bir bardak verdiler.
Herkesin bir zaafı vardır. Benim de zaafım çöplerimi gece dışarı çıkarmak. Neden mi? Çünkü kapımdan çıkıp üç adım atıyorum, mis gibi narenciye çiçeklerinin kokusunu ciğerlerime çekiyorum. İki basamak merdivenden iniyorum on yedinci adımda mis gibi yasemim kokusu ciğerlerime doluyor. Kırkıncı adımda site kapısındayım içim koku bombası ile o aldığım o andaki nefesle mutluluk ve huzurla doluyor. Sonra bir kırk adım daha çöp bidonuna gidene kadar. OOOHHHH derin derin nefes alıyorum. İşte bu diyorum yaşamak. İşin en garip tarafı üç metre ötemde açık mutfağımda ocakta yanan yemeğin kokusunu burnum almıyor. (Geçirdiğim kaza sonucu beynimde oluşan arızalardan sadece biri). Bazen o yasemin kokusunu alabilmek için kül tabağımı bile gidip çöpe döküyorum. Gündüz çok denedim o koku yok, ancak gecenin çiğinde çıkıyor o kokular.
Al işte yine ödenecek bir fatura ödeme hatırlatması, sağ köşeden çıktı. Artık böyle şeylere küfür etmiyorum. Çünkü benim küfürlerim çok değerli ve o küfürleri onları hak edenlere söylüyorum. Yazmak pek işime gelmiyor sonra ban geliyor. Işıklar içinde uyusun kaptanım Halil reis vardı. en güneş görmemişlerini ondan öğrendim. Çünkü küfür etmek bir sanattır. Aslında tam karşılığı hiciv sanatıdır.
Galiba toprağımızda var, Neyzen Tevfik az buçuk hemşehriyiz. Eğer sansürsüz ya da sansürlü bile olsa kitaplarını okumanızı, hiciv sanatının incelikleri için okumanızı tavsiye ederim.
Şimdi buraya kadar okuduk lan arızan nerde diyeceksiniz? değil mi?
Arıza zaten benim, yani benim beynimde. Yazarken neler çekiyorum, okurken neler çekiyorum. Bir bilseniz, kelimeler harfler hep birbirleri içine giriyor. Sadece burası değil ki. Her yerde, her şeyde. en az iki kere üç kere okuyorum. Gözlerimin gördüğü ile beynimin algıladığı aynı değil. Düşündüğümü yazan parmaklarım yada beynim genelde hep harf unutuyor, bazen de hece. keşke unuttuklarım hatalarım o kadar olsa. Herkese araç kullanmayı sevmiyorum diyorum ama araç kullanırken boyut değiştiriyorum. Keşke uyuyor olabilsem diyeceğim ama yok, kopup gidiyorum bir boşluğa. Geri gelmekte zorlanıyorum. Benim canım dert değil, ölmekten korkmuyorum. Korkum başkalarına zarar vermek.
Şimdi lan burada da atıyorsun diyeceksiniz. Ve gülüyorum çünkü üç kere gittim ve geldim. üç kere ışığım söndü, üç kere de yaktılar o ışığı. ilk ikisinde çok acılar çektim, üçüncüsü bir harikaydı. Umarım sonuncusu da öyle olur.
Ulan arızan nerede?
-Arızam her ay yaşamak için olduğum iğnelerde
-Arızam koku almayan burnumda
-Arızam duyamayan kulaklarımda
-Arızam geçmişi/zamanı hatırlayamayan beynimde
-Arızam hala yaşıyor olmamda (arabayla üç takla at, denize uç.. araba pert ben yaşıyor. Akşam tiyatro kursuma gittim, Yolda giderken şeridimde, yola çıkan araba bana çarpsın. Honda motosiklet pert ben ayağa kalkıyor. Aradaki kimyasalları, Elektrik çarpmalarını, beni ıskalayanları saymıyorum. Alkol komalarını hiç saymıyorum. Amatem bile işe yaramadı. Bu arızaya iyi bakın ve sakın örnek almayın. Yine kafa ütüledim değil mi?
beğenmeyenler lütfen şikayet edin beni, silinirse zerre kadar üzülmem. Hepinizi çok seviyorum, Siz beni sevmeseniz bile...
iki defa editledim. kullandığım kelimelerde harf eksiliği var oysa iki kere okumuştum yani ben yine arıza
Ustam Onlar Kendi Bildikleri Gibi Yapsınlar Kafana takma. Madem Yardım İstiyorsun Edepli Ahlaklı Ol Değil mi?
 
İnsanlar beni her zaman çok sevmezler. Çünkü onlara göre ben dinsiz biriyim. Bu onların yorumu benim değil. Ama şöyle bir durum var, onlar hala kitaplarını okumamışlar ve onların okumadığı kitap benim baş ucunda duruyor. Yani ara sıra da olsa okuyorum. Her zaman derim "benim dinim benim vicdanımdır." iyilik yapmak için, dürüst olmak için sadece insan olmama bana yetiyor. İsteyen istediği cennete gider. Benim cennetim insanları, çocukları mutlu ettiğim zamanlar. Benim cehennemim üzüldüğüm zamanlar. Hani birde kendini uyanık zannedip beni kazıklayanlar, kandıranlar var. Bunların kimler olduğunu bahsetmesem de olur, sizler anladınız. Alkolümdeki kan miktarını seviyorum, nerdeyse hiç düşmüyor. Yada her neyse işte. O aklınıza gelenden yada gelmeyenden. Dün ışıklarda mendil satan bir kişiye denk geldim. çağırdım yanıma bana mendil uzattı
- s*ttir et mendili, mazot işi var mı? dedim.
- yalan yok var abi dedi.
- bak o zaman mazota yatıracaksan al sana para (sanki çok para verdim 10₺, mendili 5₺ veriyor) ama lütfen mazora gitsin yoksa üzülürüm dedim.
- merak etme abi bir yudum da senin için fırtarım dedi.
Ne cami kapısında ne de yol kenarında benden dilenenlere bir kuruş vermem. Ama mazotçulara veririm, çünkü verdiğim paranın nereye gittiğini bilirim. Ve bu güne kadar bana, beni hiç tanımadıkları halde "hayır" demediler. Ne zaman istediysen bir fırt, hep bir bardak verdiler.
Herkesin bir zaafı vardır. Benim de zaafım çöplerimi gece dışarı çıkarmak. Neden mi? Çünkü kapımdan çıkıp üç adım atıyorum, mis gibi narenciye çiçeklerinin kokusunu ciğerlerime çekiyorum. İki basamak merdivenden iniyorum on yedinci adımda mis gibi yasemim kokusu ciğerlerime doluyor. Kırkıncı adımda site kapısındayım içim koku bombası ile o aldığım o andaki nefesle mutluluk ve huzurla doluyor. Sonra bir kırk adım daha çöp bidonuna gidene kadar. OOOHHHH derin derin nefes alıyorum. İşte bu diyorum yaşamak. İşin en garip tarafı üç metre ötemde açık mutfağımda ocakta yanan yemeğin kokusunu burnum almıyor. (Geçirdiğim kaza sonucu beynimde oluşan arızalardan sadece biri). Bazen o yasemin kokusunu alabilmek için kül tabağımı bile gidip çöpe döküyorum. Gündüz çok denedim o koku yok, ancak gecenin çiğinde çıkıyor o kokular.
Al işte yine ödenecek bir fatura ödeme hatırlatması, sağ köşeden çıktı. Artık böyle şeylere küfür etmiyorum. Çünkü benim küfürlerim çok değerli ve o küfürleri onları hak edenlere söylüyorum. Yazmak pek işime gelmiyor sonra ban geliyor. Işıklar içinde uyusun kaptanım Halil reis vardı. en güneş görmemişlerini ondan öğrendim. Çünkü küfür etmek bir sanattır. Aslında tam karşılığı hiciv sanatıdır.
Galiba toprağımızda var, Neyzen Tevfik az buçuk hemşehriyiz. Eğer sansürsüz ya da sansürlü bile olsa kitaplarını okumanızı, hiciv sanatının incelikleri için okumanızı tavsiye ederim.
Şimdi buraya kadar okuduk lan arızan nerde diyeceksiniz? değil mi?
Arıza zaten benim, yani benim beynimde. Yazarken neler çekiyorum, okurken neler çekiyorum. Bir bilseniz, kelimeler harfler hep birbirleri içine giriyor. Sadece burası değil ki. Her yerde, her şeyde. en az iki kere üç kere okuyorum. Gözlerimin gördüğü ile beynimin algıladığı aynı değil. Düşündüğümü yazan parmaklarım yada beynim genelde hep harf unutuyor, bazen de hece. keşke unuttuklarım hatalarım o kadar olsa. Herkese araç kullanmayı sevmiyorum diyorum ama araç kullanırken boyut değiştiriyorum. Keşke uyuyor olabilsem diyeceğim ama yok, kopup gidiyorum bir boşluğa. Geri gelmekte zorlanıyorum. Benim canım dert değil, ölmekten korkmuyorum. Korkum başkalarına zarar vermek.
Şimdi lan burada da atıyorsun diyeceksiniz. Ve gülüyorum çünkü üç kere gittim ve geldim. üç kere ışığım söndü, üç kere de yaktılar o ışığı. ilk ikisinde çok acılar çektim, üçüncüsü bir harikaydı. Umarım sonuncusu da öyle olur.
Ulan arızan nerede?
-Arızam her ay yaşamak için olduğum iğnelerde
-Arızam koku almayan burnumda
-Arızam duyamayan kulaklarımda
-Arızam geçmişi/zamanı hatırlayamayan beynimde
-Arızam hala yaşıyor olmamda (arabayla üç takla at, denize uç.. araba pert ben yaşıyor. Akşam tiyatro kursuma gittim, Yolda giderken şeridimde, yola çıkan araba bana çarpsın. Honda motosiklet pert ben ayağa kalkıyor. Aradaki kimyasalları, Elektrik çarpmalarını, beni ıskalayanları saymıyorum. Alkol komalarını hiç saymıyorum. Amatem bile işe yaramadı. Bu arızaya iyi bakın ve sakın örnek almayın. Yine kafa ütüledim değil mi?
beğenmeyenler lütfen şikayet edin beni, silinirse zerre kadar üzülmem. Hepinizi çok seviyorum, Siz beni sevmeseniz bile...
iki defa editledim. kullandığım kelimelerde harf eksiliği var oysa iki kere okumuştum yani ben yine arıza
davranış bilimleri okuyan varsa aramızda şöyle başlar ders. hello world. yada. mytag:bool;
yok şaka yaptım yazılım dersleri öle başlıyor davranış bilimleri derki
NORMAL İNSAN YOKTUR. NORMALE YAKIN İNSAN VARDIR normalde psikologlara pek sıcak bakmam ama Hatay depreminden sonra mecburen gitmek gerekti orada psikoloğun söylediği çok enteresan bir örnek vardı bunu paylaşmak isterim
Dediki düşünün ki hepimiz aynı fabrikadan çıkmış aynı marka aynı ebatta ve aynı kalitede arabalarız fabrikadan çıkana kadar her şey normal bazılarımız da az bir şey imalat hataları olabiliyor bunun dışında her şey doğal gelişiminde oluyor ondan sonra kullanıldığımız ortamlar çok değişiyor kimimiz taşlı yollarda kimimiz asfaltta kimimiz arazide kimimiz garajda kimimizin bakımları tam zamanında yapılıyor kimizin yağı hiç değişmiyor dolayısıyla hepimizde farklı farklı farklı farklı tepkiler oluşuyor doğal dünyadan beslendiğimiz ve aldığımız etkilerin sonucunda oluşan bir olay bu Buda gayet normal buradaki tüm mesele bu kadar kullanıldıktan sonra deforme olduktan sonra ne kadar iyi tamir olabileceğimiz ya da kendimizi ne kadar iyi tamir edebileceğimiz konusu belki orijinal yaklaşamayız belki orijinal hale gelebiliriz belki de bazı modifiyelerle orijinalden daha iyi de olabiliriz bu zamanla hayatla yaşadıklarımızla yaşadıklarımızın bize bizden alıp götürdükleri ya da getirdikleri ile alakalı durum bütün mesele yaşadıklarımızın biz de bıraktığı etkileri akıl süzgecinden geçirip faydalılarını alıp zararlarını elimine ettikten sonra kendimizce doğru olarak kabul Edipl uyguladığımız şeyler başka bir şey değil mila ya da pek dikkat etmeye gerek yok mikrofona konuş Google ne yazıyorsa o. takmamak lazım hayatta en mükemmel dediğimiz componetleri kullanıyoz bazen. ordada bir sürü eksik çıkıyor. düşününki onlar insan değil makine karşı gelmiyorlar ahlak ve vijdan intikam kin nefret sevgi gibi kavramları düşünmüyorlar ne yap dersen onu yapıyor be sürekli upgrade ediliyorlar ama genefe yetersiz.
insan butun bu değerleri hesaplarken haliyle değişik argumanlar kimimize 5 volt. kimimize 50. kimimize 500 kimize 5000 volt geliyor değişik akımlar çıkıyor tabi hepimizin kısa devreye dayanma akımları farkli. falan filan
 

Forum istatistikleri

Konular
129,826
Mesajlar
930,544
Kullanıcılar
452,649
Son üye
sanlav

Yeni konular

Çevrimiçi üyeler

Geri
Üst