Siz İşveren Olsanız Bu Ücreti Verir miydiniz?

Öğretmenler gelecek nesil sizin eseriniz olacaktır
 
Gerçekten duyuyoruz okuyoruz ülkenin farklı illerinde mesleğini kötüye kullanan, çocuklardan faydalanan öğretmenler olduğunu. Bunlar haber olarak bize ulaşanlar. Ancak şu var ki gelecek nesillerin yetişmesinde önemli olan bir mesleğin üzerine gidilip küstürülmesini, kişiliksizleştirilmesini, anlamsızlaştırılmasını ve fonksiyonsuzlaştırılmasını da ülke üzerinde oynanan bir oyun gibi görüyorum başka bir açıdan bakınca.

"Alo 147" mesela öğretmen şikayet hattı. Empati kurmaya çalışıyorum, ben öğretmen olsaydım herhangi bir öğrenciye yeri geldiğinde ceza vermek, yeri geldiğinde başını okşamak, yeri geldiğinde azarlamak ihtiyacı duyacaktım. Eğer belli pedagojik eğitimlerden geçip buraya geldiysem öğrenci için nasıl bir ceza ve ödül sistemi, nasıl bir pekiştirme uygulanacağını bilir ve bunun farklı karakterdeki öğrencilerde farklı sonuçlar ve olumlu ya da olumsuz geri beslemeler oluşturacağını bilirdim. Şimdi devlet öğretmenine güvenmiyor.

Çocuklara fiziksel ve ruhsal zararlar verenler elbetteki en ağır cezalarla meslekten uzaklaştırılsınlar bu çok yerinde olur. Ancak bunlar azınlıktır. Diğerlerinin üstelik şu anki malesef çok şımarık yetişmiş olan büyük bir kesim öğrenci elinde oyuncak yapılmasını kınıyorum.
Ders müfredatımıza bile yabancı ülkelerin karar verdiği bir devirde, eski öğretmenlerimi, onların idealistliğini özlüyorum ve ne kadar kıymetli olduklarını tekrar hatırlıyorum.

Sıra dayağı mı yedik evet, kulaklarımız mı çekilmedi, kızmadılar mı kızdılar, sınıftan mı atılmadık konuşuyoruz diye evet, ama ben ne sorduysam cevap aldım arkadaşlar, gerçekten öğretmek istiyordu onlar. Hepsini saygıyla selamlıyorum. Sizin gibiler belki azdır ama hala vardır eminim, küstürülmemenizi diliyorum.
 
Benim okul yıllarımda en çok sevdiğim ders sayısalcı olmama rağmen tarihti... Tarih hocalarımız geçmişimizde olan biteni bildiği için bu gün neden bu halde olduğumuzu gerekirse müfredat dışına çıkıp bize anlatırlardı... O yüzden bir gence kendi vatanını sevdirecek olan, vatanına hayran bırakacak olan tarih öğretmenleridir... Din kültürü ve ahlak öğretmenlerimiz; onlarda çok önemli bir göreve sahipler çünkü bir çoçuğa sevabı, günağı, vicdanı, iş ahlakını, saygıyı, sevgiyi öğretecek olan onlardır... Diğer reel bilimler daha çok maddesel şeyler için önemlidir ama bu iki ders tarih, din kültürü ve ahlak bilgisi dersi doğrudan öğrencinin maneviyatı ve öğrencinin ilerde nasıl bir insan olacağıyla ilgilidir...
Yanılıyorsam düzeltin lütfen...
 
Bu forumdaki en seviyesiz ,bilinçsiz,şuursuz konu ve tartışma olmuş.Zaten bu yazılanlar bile ülkenin neden buhalde olduğunu gösteren kanıtlar.Sanki ana karnında mühendis,doktor,öğretmen,avukat,tekniker,teknisyen olunuyor.

1-EDEP
2-HADDİNİ BİLMEK
3-SAYGI ve Hepimize biraz itidal lazım
 


Alakaya turp sıkıyım!!! Gerçekleri söylemenin edeple ne ilgisi var, mühendislere laf söyle hiç bişey yok, sadece öğretmenin çalışma şartlarını söylemek edepsizlik!!! Acaba öğretmenleri bu çalışma şartlarında çalıştırmak edepsizlik olmasın ha!!!
 
Ama bu durumda sanki hepimiz edepsiz, haddini bilmez ve saygısız olduk. Ben arkadaşların en hararetli yorumlarında bile bir iç dökme, bir fikrini ortaya koyma çabası, ateşli bir toplum eleştirmeni gördüm. Saygısız, edepsiz ve haddini bilmez insanlar görmedim. Güzellerdi bence.
 

Kardeş farklı bir görüşün varsa yaz haa sen yazılanlara cevap yazabilecek kadar zihne sahip değilsen sus zihni olan insanlar konuşsun bizde seni adam sanalım...

Böyle insanlara hakaret edersen insanlarda sana gereken cevabı verir bunuda yaz biryere bakarsın lazım olur...

Ayrıca sayın Yelek beyin açtığı bu konuyu ben çok yerinde buluyorum....
 
Bir bayan öğretmenin , öğretmenlerin tatil konusundaki cevabı

"yedi yıllık bır öğretmen olarak size katılmadığım noktalar var..

bıızım meslekteki tatılın bnzerı zor bulunur demişsiniz..bu bılgı doğru değil..

yaz tatılımız kağıt uzerınde 2 ay..temmuz 1 ve eylul 1 arası..bunun memlekete gıdış ve dönuş suresı çıkarıldığında uzaklığa bağlı olarak kafadan bır 7 gun gıdıyor..gerıye kaldı 53 gun..memurun yıllık ıznı var bızde yok..53ten bunuda düşelim 33 gun eder..memurun mazeret iznı vardır 10gunde bunu düşelim..23 gun.. yanı öğretmenım bızım öyle aman aman bır 3 aylık tatılımız yok..çocuk olsa okulda zaten 23 gunde dolu geçer..
bu nedenle bnzerı zor bulunur değliiz..

afra tafra dersen müdürlere bu konuda bıraz eğitim verilmeli..kendımde idaredecıyım ama eksık çok malesef meslektaşlarımda..

öğrtmenlık tatıl mızaçlılara göre değildir..koşuşturmaca yarınlar için verılen eğitime haftasonlarıda hazırlanmaktır..gece saat 11lere 12lere kadar eğitim materyalı ,sınav vb hazırlayan..haftasonu bunlarla uğraşan meslektaşlara lutfen haksızlık etmeyın.."


İşte öğretmenlerin ne durumda olduğunun en güzel kanıtı, hanım ablamıza göre nerdeyse ufacık tatilleri var.
 
Olay öğretmen olmak mühendis olmak değil arkadaşım işin suyunu çıkartmadan tartışabilmek.
Öğretmenin yaz tatili sizi sıkıyosa çocuklarınızı yazında okula gönderin sanki öğretmenler yazın çalışmayız illede tatil yapcaz mı diyor.Olay hepinizi,hepimiz yetiştiren öğretmenleri kendi durduğumuz noktadan kendi bakış açımızla vurun abalıya misali eleştirmek.
Umarım öğretmenlerde mesleklerine sadece çalışma şartları,maaşlar vs açısından bakmıyordur yoksa vay halimize.Çoluk çocuğunuz olduğunda veya varsa iyi anlarsınız.Daha 6 yaşında çocuğu yanınızdan ayırıp öğretmen diye birine veriyosun.Adama güvenmek zorundasın çünkü dünyadaki en değerli varlığını onun eline,hayat tarzına,dünya görüşüne emanet ediyosun.İşin ve öğretmenlik mesleğinin ciddiyetini anltmak istiyorum çünkü bunu anladıktan sonra yazdığımız herşey teferruata dönüşuyor.
Maddeden manaya baktık biraz çünkü ülkenin geleceği ve bir medeniyet oluşturma fikrinin ancak bu akış açısıyla kazanılabileceni düşünüyorum.
Manadan maddeye döndüğümüzde hayat şartlarının zorluğundan ve özel sektör kamu sektörü arasındaki uçurumdan bahsetmek tabiki doğal.Çünkü ekonomi bakanı dahi bu sıkıntıyı itiraf ediyor.Ancak özelde şartlar kötü diye kamuyu eleştirmek yerine,özel sektördeki şartların nasıl iyileştirilebileceği tartışılması ve gelir adaletinin nasıl sağlanacağı araştırılmalı.
Yıllardır özel sektördeyim.Elektrik alanında her kademeden insanla çalışma fırsatım oldu.Bu sektörde mühendisinde,öğretmeninde,teknisyeninde iyisinide gördüm vasatınıda.Özel sektör kendi içinde zaten adaletsizlikle dolu. Her yönüyle adaletsizliklerin yer ettiği bir çalışma hayatında yine öğretmenlerimizin yetiştirdiği nesiller bu sorunları çözecektir.
 
Ya ekonomi bakanı sıkıntıyı itiraf ediyor peki çözmek için ne yapıyor. Bizler ancak tartışabiliriz, adaleti sağlayacak olanlar ne yapıyor? Sadece sıkıntıyı itiraf ediyorlar. Bir adım var mı, yok. Sadece daha çok nasıl köleleştirebiliriz, hadii emeklilik yaşı daha yukarı çekilsin, hadiii kıdem tazminatını kaldıralım! Nasıl bir çözüm odaklılık bu, gözlerimizi yaşartıyor. Eğer bir adaletsizlik varsa bunu çözmesi gerekenler çözmelidir, bizim görevimiz sadece ve sadece şikayet etmektir. Evet, görüp izleyip eleştirmektir. Düşünmek ve konuşmaktır. O yüzden eleştirenler hiç bir şekilde suçlanamaz. Bu halk denilen birliğin asli görevidir.

Eleştiri olmadan doğru yol bulunmaz. İster haklı olsun ister haksız.

Ne varsa eskilerde var ben bunu anladım:
Ey Oğul!Beysin!
Bundan sonra öfke bize; uysallık sana...
Güceniklik bize; gönül almak sana…Suçlamak bize; katlanmak sana…
Acizlik bize, yanılgı bize; hoş görmek sana...
Geçimsizlikler, çatışmalar, uyumsuzluklar, anlaşmazlıklar bize; adalet sana...
Kötü göz, şom ağız, haksız yorum bize; bağışlama sana...
Bundan sonra bölmek bize; bütünlemek sana…
Üşengeçlik bize; uyarmak, gayretlendirmek, şekillendirmek sana…

Şeyh Edebali madde olarak öldü ama tüm yönetenlerimize bu sözleri duyurulur...​
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha fazla bilgi edin…