Merhaba.İşin doğrusu nükleerde şimdiye kadar çok kötü ders alınan (Veya çıkarılmış olan) pek çok talihsiz olay, dünyadaki tüm santrallerdeki bazı kazalar (Çernobil gibi) veya tsunami gibi doğal felaketler (Fukushima gibi) insanlığın gözünü çok fena halde korkutmuş durumda görünüyor.Bunun tartışması daha önceleri de "yapılsın" veya "hiç yapılmasın" şeklinde yine yapılmıştı.Burada önemli olan nokta nükleerden medet umar hale ne şekilde geldiğimiz veya elimizdeki diğer kaynaklarla
Elektrik elde edilmesinin artık mevcut talebi karşılamakta zorlukları mı olduğu veya bu kaynaklarla üretilen elektriği çok verimli dağıtamama problemleri (Üretimde veya dağıtımda) olup olamadığını kendi kendimize de sorgulayabilmemizdir.Nükleerden önce bunun muhasebeseni kendimizce de yapmamız daha mantıklı idi.Ama uzunca süredir yapılması düşünülen bu proje artık hayata tam geçirilmek üzeredir.
Artan teknolojik gereksinmelerle insanoğlunun ihtiyaçları çığ gibi büyümektedir.Mevcut yenilenebilir (Güneş,rüzgar,biogaz,dalga,vb.) veya yenilenemez (Katı yakıtlar,doğalgaz,petrol,vb.)kaynaklar belirli bir yere kadar bu ihtiyaca cevap verebilecek gibi görünebilmektedir.Katı yakıtlı olup da çok kalitesiz kükürt oranı yüksek olup çevre kirletici olan ve radyasyon yayma oranı yüksek kömürlerin de yanması esnasında atmosfere Çernobil kadar (Sigaradan Çernobil nükleer santrali kadar azımsanmayacak bir radyasyonun insanoğluna geçebildiğini ilim adamları ayrıca belirtmişlerdir.) hatırı sayılır ölçüde radyasyon bulutları salınılmaktadır.Ama tabiki bir de nükleer santrallerin atık radyasyon içeren ikincil ürünlerinin saklanma veya gözden çok uzak yerlerde (Yarılanması veya bu esnadaki olan ışıması esnasında) depolanma sorunları da doğal olarak vardır.Bu en baştan kabul edilip planlaması ve organizasyonu zorunlu olarak yapılması gereken (Santralden önceki,ayni elektrikli taşıtlardan önceki şarj dolum istasyonları gibi) elzem bir konudur.Siz kapalı bir garajda,çok iyi havalandırılmayan kapalı bir ortamda (Araç muayene istasyonları hariçtir,özel olarak projelendirilmiştir çünkü) benzinli motor (Jeneratör veya aracı) doğrudan çalıştıramayacağınıza (CO ile zehirlenme riski olduğundan) göre nükleeri de gelişigüzel atıklar açığa çıkaracak ve doğal yaşamı tehdit edecek şekliyle ve insanları doğrudan tehdit edecek şekliyle projelendirmeniz mümkün değildir.Atık sorunu,depolanması veya çok uzak yerlerde insanlara radyasyonu (yarılanma süresi boyunca da ) hiç zarar vermeyecek şekliyle düşünülerek en başından öncelikle bu konu ele alınıp öyle hareket edilmelidir.
Nükleer santral gerekli emniyet tedbirleri alındıktan sonra kanaatimce kömürle çalışan bir termoelektrik santral kadar risksizdir.Ama yukarıda adı geçen atık depolanması veya çok güvenli yerlere taşınarak emniyetle uzaklaştırılması,işletim sırasında doğal afet veya personel hatası gibi bazı istenmeyen durumlarla oluşabilecek sıradışı olaylara da tam mukavim olabilecek bir alt yapısının,santralin yabancı ülkelerle de tam istişare edildiği sıralarda tam düşünülüp tüm ayrıntılarının açıklığa kavuşturulması da icap etmekteydi.Tüm temennimiz tüm bu ayrıntıların çok ince olarak düşünülüp nükleere geçişin bu manada tam olarak gerçekleşebilmesi yolundadır.Büyüyecek ve kalkınacak bir Türkiye'nin buna şiddetle ihtiyacı var gibi görünüyor.Ama nükleere de gerekli tedbirler alınıp,en ideal şartların sağlandığı ortamda tam karşı olmam hiç söz konusu değildir.Belirli bir seviyeden (Saatten sonra da) Türkiye'nin bu güce ister istemez ihtiyacı da bulunuyor.Yenilenebilir kaynakların belirli bir enerji kapasitesi veya yararlanım (istifade) potansiyeli de her halükarda vardır çünkü.
Geçenlerde personel hatasından tam kaynaklandığı anlaşılan (kendilerini tam sorumlu gören bazılarının istifası ile sonuçlanan) ve tüm Türkiye'yi karanlığa ve üretim kaybına,sonuçta da paha biçilemeyecek üretim zararlarına (Mali kayıplara) yol açan büyük elektrik kesintisinin (31 mart 2015),önemli olan bu elektrik gücünü tam üretmekten ziyade,onu çok doğru ve çok planlı şekillerde yönetebilme (Dağıtım hatlarının kritik durumu gibi) kabiliyetinin,yani sonradan eğitimle kazanılmış mevcut iş gücünün önemini bizlere bir kez daha hatırlatabilmiş de oldu.Kolay gelsin.Saygılarımla.