Günlük Sohbet Muhabbet

Canan Karatay ablam pirinç şekeri yükseltiyor. Tüketmeyin demedi mi ? Çok şaşırdım...😀
Ben pirinç ye demedim ki:) Beden işi yapan insanların ekmek yememe gibi özgürlüğü olamaz dedin ya ekmeksizde olabiliyormuş demek istedim.
 
Ben pirinç ye demedim ki:) Beden işi yapan insanların ekmek yememe gibi özgürlüğü olamaz dedin ya ekmeksizde olabiliyormuş demek istedim.
Oranın 5×10 tahta gibi insanları ile bizim pehlivan gibi insanımızın kalori ihtiyacı nasıl aynı olur Allah aşkına. Biz V8 motorlu araba gibiyiz onlar hava soğutmalı vosvos .
 
Oranın 5×10 tahta gibi insanları ile bizim pehlivan gibi insanımızın kalori ihtiyacı nasıl aynı olur Allah aşkına. Biz V8 motorlu araba gibiyiz onlar hava soğutmalı vosvos .
Sağlıksız beslenmekten balkonu çıkmış insanlar mı pehlivan oluyor? :)
Ya arkadaş ben ekmeksiz yapamam desene şuna niye zorluyoruz ki :) Tamam anladık sen ekmeği çok seviyorsun, vazgeçemezsin.
 
Ölümden kaçış yok amaç daha acısız şekilde ölmek. İnsanoğlu olarak herşeyin içine ettik, sonrada bahaneler ürettik. Arkadaşım diyor:
Ben daha çok verim alayım da kim zehirlenirse zehirlensin umrumda olmaz. Basarım zehiri. Buradaki amaç seni beni doyurmak değil kendi aç gözünü doyurmak.
bakın size bir şeyler anlatayım çiftlik balıkları hakkında, sonra istiyorsanız satın alıp yersiniz. dediğim gibi yıllar öncesinde hatchery de çalışmıştım. balıkları hızlı büyütmenin yolları:
1- geceyi yok et, yani lamba ışığı ile günü 24 saat yap.
2- yavrulara antibiyotik verirsen daha hızlı büyürler, lan yavru balık daha kuru yem yemiyor nasıl yaparsın deme, artemia dedikleri bir yengeç çeşidi var, hani şu flamingoların kanatlarını altında olan rengi veren yaratıklar, en büyüğü 486 microndur. yani yarım milimetreden daha küçük. bunların kuluçka tankına vitamin ve antibiyotik eklersen ikinci günün sonunda 486 microna ulaşır ve kanı yani vücut sıvısında yeteri kadar antibiyotik ve vitamin bulunur.
3- ve balığı kuru yeme alıştırırken yeme yine değişik vitamin takviyeleri yaparsın. böylelikle 90 gün sonunda balığın ağırlığı yarım gramı geçer ve pazar boyuna ulaşmış demektir. peki doğadaki süre nedir? yaklaşık 2 katı ve yaşama şansı binde üçtür. bizde ise yüzde 10 -15 çok büyük bir başarıdır. bir kilo yumurta yaklaşık 400.000 bin yumurta demektir.
4- kapalı devre, hijyenik sistemde bizim başarımız daha da yukarı çıkıyor.
yani bunu daha sayfalarca anlatabilirim. balık çiftliklerine giden balıkların m3 başına kaç kilo kaç tane olacağından, suyun O2 seviyesine filan. hani faktır et. kuzularda, sığırlarda, tavuklarda da durum aynı.
bu kadar şeyi çalışarak, uygulayarak öğrendim. çiftlik balığı yemem, çiftlik çevresinde avlanan balıkları yemem. köy tavuğu diye alıyoruz pazardan ama ne yem veriyorlar bilmiyoruz. kasabın verdiği neyse onu yiyiyoruz. ekmekte seçme şansımız yok. fırıncı namuslu olsa ceza yiyiyor, ekmeğini evde yapsan aynı şit. ununun içine fabrika koyuyor ilacı. daha neler neler dönüyor. biz bedavaya yaşıyoruz farkında değiliz. eskiden küçük değirmenler vardı hani buğdayını un yapardın, neden kapatıldı onlar sadece fabrika zorunluluğu var? işin en şit tarafı victor ananias bunu televizyonlarda anlattı, ertesi günü ayağına sıktılar ve şaibeli bir şekilde kaybettik. adının victor olduğuna bakmayın hepimizden daha TÜRK'tü ve yakın arkadaşımdı. yaz yaz bitmez. şu canan abla da doğruya yakın konuşuyor. bedenen çalışan kişiler yeterli proteini alsın bakalım nasıl çalışıyorlar. ben şahsen biliyorum.
 
Aaaa. Mantı ve makarna-börek de yeme dersen selami sabahı keserim .
Offf mantıya hayır diyemem. Boşver arasırada yemek lazım :)
bakın size bir şeyler anlatayım çiftlik balıkları hakkında, sonra istiyorsanız satın alıp yersiniz. dediğim gibi yıllar öncesinde hatchery de çalışmıştım. balıkları hızlı büyütmenin yolları:
1- geceyi yok et, yani lamba ışığı ile günü 24 saat yap.
2- yavrulara antibiyotik verirsen daha hızlı büyürler, lan yavru balık daha kuru yem yemiyor nasıl yaparsın deme, artemia dedikleri bir yengeç çeşidi var, hani şu flamingoların kanatlarını altında olan rengi veren yaratıklar, en büyüğü 486 microndur. yani yarım milimetreden daha küçük. bunların kuluçka tankına vitamin ve antibiyotik eklersen ikinci günün sonunda 486 microna ulaşır ve kanı yani vücut sıvısında yeteri kadar antibiyotik ve vitamin bulunur.
3- ve balığı kuru yeme alıştırırken yeme yine değişik vitamin takviyeleri yaparsın. böylelikle 90 gün sonunda balığın ağırlığı yarım gramı geçer ve pazar boyuna ulaşmış demektir. peki doğadaki süre nedir? yaklaşık 2 katı ve yaşama şansı binde üçtür. bizde ise yüzde 10 -15 çok büyük bir başarıdır. bir kilo yumurta yaklaşık 400.000 bin yumurta demektir.
4- kapalı devre, hijyenik sistemde bizim başarımız daha da yukarı çıkıyor.
yani bunu daha sayfalarca anlatabilirim. balık çiftliklerine giden balıkların m3 başına kaç kilo kaç tane olacağından, suyun O2 seviyesine filan. hani faktır et. kuzularda, sığırlarda, tavuklarda da durum aynı.
bu kadar şeyi çalışarak, uygulayarak öğrendim. çiftlik balığı yemem, çiftlik çevresinde avlanan balıkları yemem. köy tavuğu diye alıyoruz pazardan ama ne yem veriyorlar bilmiyoruz. kasabın verdiği neyse onu yiyiyoruz. ekmekte seçme şansımız yok. fırıncı namuslu olsa ceza yiyiyor, ekmeğini evde yapsan aynı şit. ununun içine fabrika koyuyor ilacı. daha neler neler dönüyor. biz bedavaya yaşıyoruz farkında değiliz. eskiden küçük değirmenler vardı hani buğdayını un yapardın, neden kapatıldı onlar sadece fabrika zorunluluğu var? işin en şit tarafı victor ananias bunu televizyonlarda anlattı, ertesi günü ayağına sıktılar ve şaibeli bir şekilde kaybettik. adının victor olduğuna bakmayın hepimizden daha TÜRK'tü ve yakın arkadaşımdı. yaz yaz bitmez. şu canan abla da doğruya yakın konuşuyor. bedenen çalışan kişiler yeterli proteini alsın bakalım nasıl çalışıyorlar. ben şahsen biliyorum.
Şu aç insanoğlunun para hırsı anamızı ağlattı. Karnımız doyacak diye hastane köşelerinde acı çeke çeke öleceğiz. Belki açlıktan ölmek daha iyi.
 
Aaaa. Mantı ve makarna-börek de yeme dersen selami sabahı keserim .
Offf mantıya hayır diyemem. Boşver arasırada yemek lazım :)

Şu aç insanoğlunun para hırsı anamızı ağlattı. Karnımız doyacak diye hastane köşelerinde acı çeke çeke öleceğiz. Belki açlıktan ölmek daha iyi.
beceriksizler kendiniz yapamıyorsunuz ama ara sıra yeriz diyorsunuz. azıcık öğrenir be insan.
 
denizde bir başına yaşarsan, her şeyi öğrenmek zorundasın. denizli'yi bilir misin bilmem. bir zamanlar oraya yarışmaya gitmiştik. akşam olunca yemeğe tepedeki bir mantar restorana götürdüler bizi. denizli ayaklar altında harika bir manzara. mantarın her türlüsü vardı. hatta tatlısı bile, ben her zamanki gibi rakı şişesinde balık. 48 odalı otel sahibi arkadaşım, (o otelde az zaman geçirmedim) şefi ve aşçı başını karşısına almış mantar tatlısının tarifini istiyor, tabii ki adamlar vermiyordu. yanlarına gittim olay ne diye sordum, anlattı. kötü şans o tatlıdan yemiştim. nasıl pişirildiğini ona anlattım, aşçı başı mutfağa kaçtı, şef beni lokantadan kovdu. şimdi artık moda gurme filan diyorlar kendilerine, yani lezzetçi. ben bir tık öte, nasıl piştiğini anlıyorum. ne kadar kötü bir şey olduğunu bilemezsin. kendi pişirdiğimden hariç nerdeyse hiç bir şeyi yiyemiyorum.
 

Forum istatistikleri

Konular
129,059
Mesajlar
922,905
Kullanıcılar
451,331
Son üye
doby17

Yeni konular

Geri
Üst