Vatandaşı, tembelliğe alıştıran sistemin kendisi sayın Meraklı; Şimdi konuyu yine memur zihniyetine getirecem kızacaklar bana. Genelleme yaparak devam edeyim bari; Kovulma riski olmayan bir işte çalışan insan kendisini geliştirmez. Bir süre olduğu yerde sayar bir süre sonrada geriye gider. Sonra bu insanlar her gün rutin işler yapan bir robot haline gelirler. Artık tamamen mesleki körlük moduna ...
Yerden göğe kadar haklısın Genius arkadaşım; Baştan söyleyeyim, dediklerim her yer/her kişi için geçerli değil, ama genel olarak tablo böyle.
Ülkem öyle bir hale geldi ki, artık üretim yok, çaba sarfetmek yok, yaratıcılık yok...
Bas parayı al dışarıdan... Çünkü çoook zenginiz ve paramız var ! şükür..??? Ne gereği var bir direnç bir diyot bir civata imalatı için koskoca tesis kurmaya, 5-10 kuruşluk bir parça için.
Çalıştığım işyerinden bilirim, milyarlarca dolarlık tezgah ve donanımı olan bir işletme, savunma sektöründe, bakım ve onarım için kullanacağı bir civatayı bile dışarıdan almayı tercih ediyor. Daha doğrusu yurt dışından, kullanacağı cihazın ana üreticisinden... Çünkü dışarıdan alırsa başı ağrımaz. Bir de o civatanın o işletmede üretilmesi durumunda maliyet abartılıyor. Hammadde maliyeti + tezgah ve enerji amortismanları + işçilik... hepsi pahalıya geliyor. işçilik hesaplamasında bile bir işçinin maliyeti abartılı olarak dolar bazında yansıtılıyor istatistiklere, hesaplamalara...Piyasadan veya yurtdışı tedarik daha ekonomik !!! geliyor.
Özellikle kamuda, kamu işyerlerinde önündeki, elindeki işi yapsa da yapmasa da aybaşı geldiğinde maaşı hesabında/elinde. Dün 3 yaptı bugün 4 yapsa, üretse günaha girer, çevresi tarafından enayi gözüyle bakılarak ayıplanacağını bilir. Ne gereği var, salla başını, al maaşını. Ona ne söylerlerse onu yapar, çizginin dışına çıkarsa tepesine binerler. Sen üstlerinden, amirlerinden, mühendislerinden daha mı iyi bileceksin..? Onun için ne gerek var, üretim artırıcı gayret göstermeye. Bir de, 40-45 yaşında, tam verimli çağında emekli et, emekli olduktan sonra çalışmasına izin verme, kısıtla.
Çin ekonomisine, çalışanına hayret ediyoruz, gıpta ediyoruz. Adamlar nasıl çalışıyorlar çoğumuz bilmeyiz, tabiri caizse aynı ortamda, iş masası, tezgahı, ranza ve arka cebinde yarı pis yarı temiz iki çubuk (çatal ve kaşığı)... Kalkıyor, birşeyler yiyor, işini yapıyor, çalışıyor... (ki öyle bizim gibi 8 saat değil), sonra tekrar yatıyor, devranı böyle dönüyor. Haftada 2 gün tatilmiş, kar/sıcak tatiliymiş, dini/milli bayrammış, aybaşı/yılbaşıymış yok onlarda. Biliyor ki bir gün çalışmazsa aç kalacak... Kolay değil, 1,25 milyar insan.
Beyin göçü de cabası, yaratıcı beyinlerin, fikirlerin arkasında duran, destekleyen yok. Yemi buradan yeyip başka başka kümese yumurtlayan çok. Ne yapsın mecbur, önce can,sonra canan... Kim ona iyi bakarsa ona hizmet eder, bilgisinde faydalanmasına izin verir, ona üretir.
Aslında söylenecek çok şey var ama, fazlası şimdilik zarar, lafı kendi üzerine çeken, alınanlar olabilir. (bu kadar lak lak yeter, müsaade...ben işime bakayım...
)