Hamaset yapmıyorum bizatihi gerçeğe ayna tutuyorum kendimce......

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
ben 1200 tl maaşla çok rahat geçiniyorum 4000 tl alan arkadaş nasıl harcıyor nasıl geçınemıyor anlamış değılım ayrıca sokakta adam boğazlamak gasp soygun eskıdendı şimdı allaha şukur bellı bır yaştayım gece geç saatlerde dışarda işim ıcabı dolaşabılıyorum 12 eylül zamanı hava karardımı sıkıysa sokağa çık bır anımı yazayım bır grup kahvehaneyı basmış bende tesadüf o caddeden geçiyordum sakal vardı gencım 20-22 yaşlarında gruptan bırı buda komonist dedı benı işaret ettı motosiklet uzerındeyım baktım papuç pahalı gaza yuklendım arkamdan kurşunlar ıslık çalıyor hayatta yaşiyacak gunum varmış demek ıstedığım gençler hıç şikayet etmeyın ha bışey daha özal donemı başlamadan önce ptt den telefon hattı taleb ettım uç yıl sonra bağlandı hattım kullanmakta nasıp olmadı tayınım çıktı:)
 
Bu konuyu sürekli takip ediyorum. Yazılanları büyük bir hayretle okuyorum.

Sayın Genius eğitim sisteminden yakınıyorsunuz. Bu konuda haklısınız. Benim öğrencilik zamanımda imkanlar kısıtlı, insanlarda para yok. Okula lastik ayakkabı ile gidiyorduk. Haa.. ben Anadolu'nun ücra bir köyünde okumadım. 4 yaşımdan beri İstanbul'dayım.
Okuldan arta kalan zamanlarda ayakkabı boyacılığı yaparak aile bütçesine katkıda bulunmaya çalışıyordum. Ayakkabı var da boyatmak mı kaldı.

Ama bizim eğitim sistemi şimdikinden çok daha başarılıydı. Sınıfa giren öğretmen " kağıt kalem çıkarın, yazılı yapacağım " derdi. Öyle 1 hafta öncesinden yazılı tarihi belli olmazdı. Şu sayfadan şu sayfaya kadar soracağım denmezdi. Okulun açıldığı günden itibaren ne okumuşsak hepsinden soru çıkardı. Bir sınıfta takdir alan bir öğrenci ya çıkar ya çıkmazdı. Teşekkür alan da 3-5 kişiyi geçmezdi.
Şimdi bakıyorum da teşekkür veya takdir almayan öğrenci yok. Çocuğa bir soru soruyorum " ne biliiim amca, biz o konuyu 2 ay önce gördük " diyor. 2 ay önce okuduğunu unutabiliyor. Ben 40 sene önce okuduğumu halen hatırlıyorum.

Bizim zamanımızda öğretim vardı, şimdi ise ezberleme var.

Öyle özel okullara çanta dolusu para saçacak adam yoktu. Özel ders alan öğrenci yoktu. Daha 3. sınıftan hafta sonları kursa gitmeler yoktu. Hem bu okullar yoktu, hem de insanlarda para yoktu. Sınıfa geç gelen öğrenciyi sınıfa almayan öğretmeni bıçaklama yoktu. Öğretmene saygı sonsuzdu. Bahçede gezerken önünden geçilmezdi.

Bunlar ilk ve orta okulda yaşananlar. Üniversite okumadığım için o konuda yorum yapmak ne derece doğru bilmiyorum. Ama mühendislik diplomasını almış yeni bir mühendisin fabrikada ya da şantiyedeki hali içler acısı. İşleri, yanında çalışan elemanlardan öğreniyorlar.
 
Çalışma hayatına gelince ;

Öyle kolay kolay iş bulunmazdı. Bulunan iş de ise her türlü zorluğa karşı koyup, sabretmek vardı. Bu zorlukların içinde bol bol fırça yemek hatta dayak bile vardı. Babamız bizleri o işyerine verirken " eti senin, kemiği benim, derisi Türk hava kurumunun "derdi. İşyerine patron veya ustalardan önce gelip, onlardan sonra çıkılırdı. "Hadi oğlum, elini yüzünü yıka, paydos et " demeden paydos edilmezdi. Patron veya usta evine odun kömür almışsa sorgusuz sualsiz gidip taşımaya yardım edilirdi. İtiraz hakkın yoktu.

Öyle yemek kartları filan nerede. En yakın bakkaldan yarım ekmek içine 50 gr. kaşar, yanına da bir gazoz açtın mı senden kralı yoktu.
Sabah ezanı kalkıp, 3 vasıta değiştirip işe gidilirdi. Servis denen olayı yabancı filmlerde izlerdik.

Ay başında maaş bekliyorsan daha çok beklersin. Maaşının onda biri kadar para verilir, kalanı daha sonra verilmek üzere gönderilirsin. İşyerinden ne kadar alacağının olduğunu bilemezsin. Alacağın para o kadar çok parçalara ayrılmıştır ki hesabını yapamazsın.

Eğer bekar ve ailenle yaşıyorsan baban senden para bekler, durumu anlatırsın inanmaz. O parayı bir yerlerde yediğini sanır. Evli ve çoluk çocuk sahibi isen bakkala, manava veresiye defteri açtırırsın, aybaşında onların önünden geçemezdin.

Yeni bir işe başlandığında en az 6 ay ssk. yapılmazdı. 6 ayın sonunda patron orada çalışabilecek kapasitede olduğuna kanaat getirmişse ssk başlardı. 1 ay prim yatırılır, 6 ay yatırılmazdı. Bir iş kazası veya hastalık durumunda hemen muhasebeciye telefon edilir " filanca kişinin girişini yap " denilirdi.

Bir ay içinde 2-3 kere işe geç gelmişsen sorgusuz sualsiz kapı önüne konulurdun.

Bu forumda iş konusunda tartışan arkadaşlara soruyorum. Şu an bulunduğumuz durum böylemi ?

Yok devlet sektörü, hayır özel sektör. Hangisi olursa olsun bu konuda çok yol katettiğimiz gerçeği görmek lazım.
 
..geç gelen öğrenciyi sınıfa almayan öğretmeni bıçaklama yoktu. Öğretmene saygı sonsuzdu. Bahçede gezerken önünden geçilmezdi...

Aynı öğretmenler öğrenciye hakaret edebilir sövebilir dövebilirdi.
Öğretmenin vurduğu yerde gül biterdi.
Saygı adına ne öğrenci ne de veli ses edemezdi.
!?
..şantiyedeki hali içler acısı. İşleri, yanında çalışan elemanlardan öğreniyorlar..
Şantiyede yeni olan herkesin hali öyledir.
Daha doğrusu yeni bir şey gören herkesin hali öyledir.
Bende gördüm öyle çok mühendis ama çokda teknisyen-tekniker usta musta vs..
İşi bildiği halde kaytaran , bilmediği halde öğrenmek için tırmalayan saygıda kusur etmeyen didinen insanlar.

Eski ustalar döver söverdi ama asker harçlığını ustası yollar kız istemeye ustası gider yeni dükkan açacağında ustası kefil olurdu.
Usta ne yapsın etide kemiğide teslim eden babası..
Doğrumuydu ?

İnsanla ilgili konuları ak ve kara diye sınıflandıramayız.
Bolca gride var.
Hata gökkuşağı gibi renkler-ruhlar var.

Kural olmazsa her kes - kesim kendince kural koyar.
Doğrusu ise kurallar hukuk kuralları çerçevesinde ve insan merkezli olmalıdır.
Ayrıca denenip sonuçdan memnun olunan kurallar kurumsallaşmalıdır , toplumun malı olmalıdır.

Sap ile samanı karıştırmadığımız zaman daha bir başımız dik duracağız inşa Allah.
 
Sayın KAZIMUĞUR
Ben bunları yazarken o zamanki imkanların zor ve kısıtlı olduğunu, günümüzde böyle olmadığını vurgulamak için yazmıştım. Kötülemek adına değil.
Beni yanlış anladınız galiba.
 
Hayır hocam yanlış anlamadım.
Yanlışlarıda var demek istedim(yoksa @Genius kızacak ve gerçekten haksızlık gibi olacak tek kaldı)
Bir hocanın ya da ustanın , insan(cıl)usta gibi davranmasının maddi imkanlarla alakası yoktur ki.
Ve yanlışları düzelttiğimizde bizi tutacak güç yok demek istedim.

Eski çimento torba ağırlığı ile yeni torba ağırlığı aynı değil.
AB de ne tür olursa olsun paletle taşınmadığı sürece max torba ağırlığı 25kg ile sınırlıdır.
İlim ve güzel ahlak yitik malımız nerede bulsak alırız.

Ama kelimeleri cımbızlamanın ötesinde , diğer yazdıklarınıza katılıyorum elbette.
Kesinlikle eski ile yeni bir değil.
SSK yok artık çünki ssk mesela sağlık hizmeti vermeyi bıraktı şimdi parti yönetiyor.
Sigorta hastelerindeki perişan hal ( devlet hastaneleride aşağı kalmazdı) kalmadı çok şükür.
Ama hala aksayan istismar edilen yer ve insanlar var.
Düzelecek inşa Allah.

Ha birde işsiz kalınan sürede işsizlik maaşı var , sanki masal...
 
Eh valla bu kadar olur, şu son yazılanlara baktım, demekki ben apayrı bir ülkede yaşıyorum, tamam yaşımız sizin yanınızda küçükte sonuçta 17-18 yaşında bir ergende değiliz.

Ben istanbulu fetheden Fatih Sultan Mehmetten 5-6 yaş büyük, Cihan devletini yöneten Muhteşem Süleymanın Hükümdarlığa başladı yaştayım. İstanbulda büyüyüp yetişmiş, üniversiteye gitmiş, mühendisliği bitirmiş, askerliğini yapmış 2-3 yılda iş hayatında olmuş biriyim. Diğer arkadaşların yaşı benden de büyük. Yani bazı şeyleri yorumlaya bilecek durumdayız. 1970 lerin o bunalımlı dönemleri var diye şu günlere şükretmek kadar abesle iştigal olmaz.

Turgut Özal öldüğü zaman göbek atanlar (ben bizzat gördüm, kuforde çalışan bir bayandı. Şimdi babası malum bir partiye bağlı belediyede müdür, kızı Turgut Özal ölümün 15. senesi diye helva dağıtıyordu) geçilmiyordu. Sokakta nerde duysam bir ton arkasından küfredelirdi. Babam ve ailem özalcı olduğu için ben çok üzülürdüm. Sonra yıllar geçti devran değişti, Turgut Özal oldu büyük bir lider, herkes ne güzel adamdı diyor. La kardeşim o zaman nerdeydiniz.

Sınırımızda elin Patriot füzeleri varken, Amerika ve İsrailin ne istediği varsa olan , bölücülerin el üstünde olduğu, Türküm demeye korktuğum bir ortam var. Ne mutlu Türküm diyemiyorum, dersem kafatasçı oluyorum. Bölücüye tepki versem tabut sever oluyorum.

İşsizlik maaşı var mış, sigortalı olmayanların ödemek zorunda olduğu sigorta bedelinden mi, 20 yıl ötelen emeklilik yaşından mı, azaltılan emeklilik ikramiyesi ve kaldırılan kıdem tazminattından mı, yoksa kesilen yetim aylığından mı bahsedeyim???

Bulgaristan, makedonya, romanya vs. ülkelerde 40 yılda çok aşama kaydetti, çünkü kapitalist dünya ürünlerini satmak için belli bir seviyeye gelmeniz lazım. Aynı zebra sayısı azalınca avlanmayı kesen Aslanlar gibi.

Siz bu şartlardan çok memnun olabilirsiniz, ama ben ve benim gibi düşünenler asla ve katiyen memnun değiller.

Elbet bu rüzgar başka yönden de esecek, o zamanda Allah ömür versin hepimize burda olalım!!!
 
At gözlüklerini çıkarmadığın sürece 2-3 yıl değil 40 yıl geçse boş.
Özal a rahmetli dediysek her yaptığı doğru olduğu için değil , akıl baliğ denilen yaşa gelmiş her müslüman erkeğe şart(farz) olan cuma namazını kılan bir başbakan-cumhurbaşkanı olduğu içindir.
Yoksa , yılbaşındaki hediyeler ve geçim derdi gibi bir konu zamanında "benim memurum işini bilir" diyeni onayladığımız için değil.
O adam zamanında da eleştirildi hem de en uygunsuz biçimlerde.
Zaten özellikle sol ne yapmış ki başka.
Kötü yapınca kötüde iyi yapınca o zaten kötü.
Ancak aklını kullanamayıp kulağına fısıldananlarla yaşayanlara göre bir hareket.
Niyeti neydi ? kaldırıp sormak lazım.
Yapmak istediklerini bir çoğunu yaptırmadı sistem.
O sistemi kullananlar ve uzantıların bir kısmı şimdi Silivri de ve senin gibi rüzgar bekliyor.
Rüzgar bu ne yapacağı nereden eseceği belli olmaz bakarsın kalan tozları da süpürür temizler.
Hatta belki kafalardaki örümcek ağlarını da.

Elbet bu rüzgar başka yönden de esecek, o zamanda Allah ömür versin hepimize burda olalım!!!

Yazdık ya , okumadın mı ?
İnsanlar layık oldukları şekilde idare olunurlar.
Bakalım göreceğiz ne kadar süre nasıl idare olunacağız , Allah CC ömür verirse.
Lakin beklemeye de gerek yok Allah vaadinde sadıktır ve ne yaparsan ne olacağını vaat ettiyse öyle olur.
Seçim senin..
 
Genç arkadaşlarım beni mazur görsünler öncelikle yakın tarihimizi ekonomik,sosyal ,kültürel siyasal (çokmu oldu) bir incelesinler bunu yaparken değişik kesimlerden objektif aydın ve bilim insanlarını takip etsinler.Ben üniversite mezunu değilim, ama çok kitap okudum,olayları objektif oıarak görmeye çalıştım zaman zaman yanlış yargılarım oldu bunlardan çabuk döndüm.Aklı selim olmaya çalıştım, insanları yaptıkları işlere göre değerlendirdim,çünkü sözleri beni bazen yanılttı....kara ve beyaz ayrımına gitmedim hepimiz insanız hata yapabiliriz,liderlerde öyle, gri tonajına baktım.Zaman içerisinde zıt kutuplardaki insanların karşı kutuplara geçtiğini gördüm, kimseye önyargı beslemedim, kimseye kendimi fikren tam teslim etmedim.Sezar'ın hakkını Sezar'a verdim,bozuk saat bile günde 2 kez doğruyu gösterirmiş, hayatında 1 i bulanlarada hakkını yemeden verdim :) hayat bize bu olgunluğu kazandırdı,sabit fikirli değiliz,peri masallarındaki gibi kurtarıcıda beklemiyoruz.Mülkü millet adına güzel iş yapan herkesi alkışlıyor ve destekliyoruz millete rağmen millet adına hükmetmek isteyenlerede meydanı bırakmıyoruz.Rüzgarın hertürlüsü bu milletin başında üç yüz yıldır tersten esiyor, daha yeni yeni meltemi yakalamışken inanın bu millet bu rüzgarı boşa estirtmez....
 
Bu bölümde din, dil, ırk, siyaset ve spor tartışmaları yapmak yasaktır!!!!

"Ispartanın kabağı gerdan kırarak tv lerde ama günde 4 saat 12-14 arası her gün elektrik kesik.
Sonra geberdi gitti zonguldak milletvekili hazine bir cente muhtaç ayaklarına kuyruklar."

"12 Eylül Darbesi sırasında dönemin ABD Merkezi Haberalma Ajansı CIA Türkiye Masası İstasyon Şefi Paul Henze’in askerî müdahaleyi haber alırken haberi ulaştıran diplomatın [y]our boys have done it — seninkiler yaptı/bizim çocuklar işi bitirdi anlamındaki konuşması, 12 Eylül Darbesi içinde ABD’nin rolü konusunda tartışmalara neden olmuştur. Henze’den sonra Ankara’daki çocuklar başardı şeklindeki mesaj Başkan Jimmy Carter’a iletilmiştir. Paul Henze 2003 yılında bir Türk gazetesine verdiği demeçte Bizim çocuklar işi başardı sözlerinin Mehmet Ali Birand’ın uydurması olduğunu belirtmiş, ancak kısa bir süre sonra Birand 1997′de Henze ile yaptığı görüşmenin sesli ve görüntülü kayıtlarını yayınlayarak Henze’i yalanlamıştır."
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

Forum istatistikleri

Konular
130,154
Mesajlar
933,746
Kullanıcılar
453,248
Son üye
126emuro126

Yeni konular

Geri
Üst