Mühendislik Yeterlilik

Avrupa Birliği ülkelerinde mühendislik fakültesinden mezun olanlara, ülkemizde olduğu gibi direkt mühendis ünvanı verilmemektedir. Verilen diploma "Mühendislik Fakültesinden mezun olmuştur" şeklindedir.

Mezunlar 3 yıl sanayide çalıştıktan sonra, bağlı olduğu meslek mühendis odası ve çalıştığı firma mühendis olup olmadığına karar veriyor.

Avrupa'daki uygulamaları ülkemizde de görmek istiyoruz.

Ayrıca ülkemizdeki mühendis arkadaşlarımız avrupa'da olduğu gibi tulum giymeye ve elleri pense tutmaya başlarsa çok iyi olacak.

Fikri ve katkısı olan varsa buyursun.

Beyefendi,acaba ne derdiniz var mühendislerle böyle bir yaranız oluşmuş.Anlayamıyorum gidin çalışın iş yapın,ekonomiye katkıda bulunun,veya bildiğiniz doğruluğu ispatlanmış veya varsa tecrübeniz bunları paylaşın forumda,laf olsun torba dolsun misali forumu çöplüğe dönüştürmeyin.Ama sanırım bunların hiçbiri olmadığından böyle saçma sapan konularla zamanınızı harcayıp var olan içinizdeki bazı sıkıntıları! giderebileceğinizi sanıyorsunuz.
 
Arkadaşlar, bu forum doğruları bulma adına bir tartışma alanıdır.

Niyetim mühendisleri karalamak değildir. Elbetteki beraber çalıştığım ve çok saygı duyduğum bir çok mühendis arkadaşım var.

Fakat genel yaygın kanaat mühendislik eğitiminin ve dolayısıyla mezunlarının mesleki formasyonu açısından yetersiz olduğu ve sanayiye hazırbulunuşluluk düzeyinin tartışılmaya açılmasının gerekliliği üzerinde durulmaktadır.

Sizce mühendislik fakültesinden mezun olan herkes Mühendis olarak anılmalı mıdır? yoksa belirlenecek bir süreçten sonra mı mühendis olarak yetkilendirilmelidir.

Veya mühendisler arasında mühendis, uzman mühendis, profesyonel mühendis tarzında bir rütbelendirme mi yapılmalıdır?

Yoksa basının önüne çıkıp, YÖK'ü ve Milli Eğitim Bakanlığını suçlayarak "eli kontrolkalemi ve pense tutan mühendisler yetiştirilmek isteniyor" diyerek nutuk atan EMO başkanları çıkıyor karşımıza...

Unutmayınız tartışmaya açıyoruz ki, Mesleki ve Teknik Eğitimin yapılandırılması ve yönlendirilmesi noktasında bir katkımız olsun.

Yetenekli ve ülke sanayisinin kalkınmasında duayen olabilen tüm mühendis arkadaşlarımız elbetteki bizim baştacımızdır.
 
Arkadaşlar ilk önce şunu seylemek isterim ki mühendislik fakülteleri olarak türkiyedeki üniversitelerin fakülteleride avrupa birliğindeki okullardan aşağı kesinlikle kalmaz. Hatta belki bazı bölümlerde üstün bile gelir. Her memlekette ve okulda olduğu gibi iyi öğrenci ve kötü öğrenci vardır. Tabiki bunun sonucunda iyi mühendis ve kötü mühendis te vardır. Önemli olan Herkesin işini hakkıyla yapması gerektiğidir. Bir mühendis bir makinenin altına giripte tamirat yapmak zorunda değildir ancak ekibindeki arkadaşlarının çözemediği bir sorun karşısında yıllarca okumuş olduğu formülleri belki bir yana bırakıp makinenin altına girecektir de. Bu mühendisi küçültmez aksine insanların gözünde yücelir de.

Şimdii. Eğer bahsettiğiniz durum illede bir mühendisin tulum giyip sahada çalışması gerektiği ise doğru olabilir. Ama bir mühendis adayının (hiç bir arkadaş kızmasın) staj zamanında "Abi şu defteri bi imzalayın da ben size yük olmayayım" dediğinde bir çok işletme bunu onaylıyorsa yanlış burada başlıyor demektir.

Bu güne kadar bir çok stajyer eğittim. Bir çoğu mesleği ile bir çok pratik bilgiye sahip değil di. En basiti lehim yapmaktan acizdi. Emin olun ki mühendis adaylarımız staj için geldiklerinde onları adam gibi çalıştırıp çay kahve taşımaları hariç olarak mesleki eğitimi yeterli verdiğimiz de zaten sorun çözülecektir.

Bu durumda ilk önce mühendisleri tulum giymelerini istemek yerine daha mühendis olmadan el birliği ile eğitimlerine yardımcı olmazsak içlerinde yoksa hiç kimse hakkıyla mesleğini icra edemez.
 
sayın durceyan

ben bu güne kadar ne öğrendiysem hep kendi çabalamam ile oldu.
ünlü düşünür derki "icatlar ihtiyaçtan doğar".yani ihtiyacınız varsa öğrenirsiniz,bulursunuz,keşfedersiniz,hesaplarsınız ve bir şekilde işin içinden çıkarsınız.
mühendislerin ellerine pense almamaları işi bilmedikleri anlamına gelmez.beni soracak olursan ben yapım gereği oturmayı çok sevmeyen biriyim.direk tepesine çıkar sigortada değiştiririm,pano toplarım,hat çekerim gereği neyse onu yaparım.
bütün mühendisler böylemidir diye soracak olursan hayır derim.
aslında işin özünde ne var biliyormusun mavi yakalılar ve beyaz yakalılar.ittahat ve terakki'yi kuranların ana felsefesi.yani ortaçağ avrupası efendiler ve köleler.
yıllardan beri tüm Türk insanının beynine işlenen özellikle devlet dairelerinde ki durum bu.her ne hikmettir bilemiyorum mühendis olan kendisini, denetleyen,iş veren, emir veren konumunda görüyor.bence yanlış.
bilgisel olarak üstünmüdür mühendisine göre değişir.genelleme yapamam.
ancak alınan mühendislik eğitimin şöyle bir tarafı varki bunu hafife almak bi yana bence en önemli noktalarından biri:

olaylara ve sorunlara çok yönlü yaklaşıyorsunuz,birini yapayım derken diğerinide hesaba katıyorsunuz,muhtemel sorunları işin başında tahmin edebiliyorsunuz en önemlisi yeteri derecede iyi son derece ucuz olanı önerebiliyorsunuz.
bilmem anlatabildimmi?

ancak şu bir gerçekki mühendis arkadaşlar pratik yapmalı,eline pense alıp kablo sıyırmalı,anahtar alıp civata sıkmalı ve işin en iyisini o yapmalı...

sayın durceylan siz haklısınız ama ne yazıkki ülkemizin insanının yapısı bu.mühendis olan kendini kaf dağının tepesinde görüyor.
saygılarımla

elk.müh.bahri karatepe
 
Merhabalar,
bu bölümdeki mesajları ilgiyle okudum ve bazı yazılarda gülümcek olayla, bazı yazanın hiç bir şeyden haberi olmadığını ispatlamasıyla karşılaştım, aklıma şu geldi.
bu altdaki satırlar küçük cocuktan emekli mühendise kadar geçerli, lütfen beyler okurken beyninizin şalterini açık'a getirin.

Bildiğini bilenin arkasından gidiniz,
Bildiğini bilmeyeni uyarınız,
Bilmediğini bilene öğretiniz,
Bilmediğini bilmeyenden kaçınız.
-Konfüçyus-

Selamlar
 
Sahaya çıkmak , tulum giymek, makinenin altına yatmak vs.. bunlar mühendisin işi değildir. Türkiye şartlarında iş bulamayan mühendis bunları yapmak zorunda kalıyor olabilir. Ama mühendis dediğin kağıt kalem kullanır. Tasarım yapar , sorunları çözer , kararları verir. Yer yer yönetici seviyesinde de çalışabilir ama asıl işi bu saydıklarımdır. Ve bunları yaparken bazen tekniker gibi sahada çalışması gerekebilir ama amaç olarak değil araç olarak, sistemleri ve sorunları tanımak saptamak için. Ve en iyi mühendis kağıt üzerinde (ilgili sistemi hiç görmeden) çalışan ve işleyen birşeyler ortaya koyabilen kişidir.
 
Durceylan bey/hanım,

Avrupada 3 yıl eğitim aldıktan sonra mühendis oldugunu bildiğiniz 1 adet avrupalının adını söyler misiniz? Bilginizin kulaktan dolma olmadıgını bilmek isterim açıkçası. Uygulama şöyle imiş böyle imiş derken bi kanıt görelim.

Avrupalı mühendislermi/amerikalı mühendislermi?

Benim şu an çalıştıgım projede Amerikalı bir mühendis var. "Eric Tracefski" Amerikalı Virginia Tech üniversitesinde 4 yıl eğitimden sora direkt proje şefi olmuş gelmiş gürcistanda laboratuvar yapıyo.

Way utanmaz eli hiç pense tutmadan, 3 5 yıl üst baş yağlanmadan mühendis mi olunur.

Ayrıca bilginiz olsun diye söylüyorum:

"Modern anlamda mühendis, bilim insanlarının ürettiği teorik bilgiyi tekniker ve teknisyenlerin uygulayabileceği pratik bilgiye dönüştüren kişidir."
ve kelimenin kökü "hendese" geometri ile ugraşan dır.

Pense tornavida lehim tutmak ile alakası yoktur.

Hazımsızlık yapmayın. Bazı şeyleri kabul edin.

Ve evet, mühendisim.

Vasıf takıntısı olan insanlara da acıyorum.
 
Avrupa Birliği ülkelerinde mühendislik fakültesinden mezun olanlara, ülkemizde olduğu gibi direkt mühendis ünvanı verilmemektedir. Verilen diploma "Mühendislik Fakültesinden mezun olmuştur" şeklindedir.

Mezunlar 3 yıl sanayide çalıştıktan sonra, bağlı olduğu meslek mühendis odası ve çalıştığı firma mühendis olup olmadığına karar veriyor.

Avrupa'daki uygulamaları ülkemizde de görmek istiyoruz.

Ayrıca ülkemizdeki mühendis arkadaşlarımız avrupa'da olduğu gibi tulum giymeye ve elleri pense tutmaya başlarsa çok iyi olacak.

Fikri ve katkısı olan varsa buyursun.




Sanıyorum yeniliklerden haberiniz yok bayım, 2009 mezunu elektrik mühendisi olarak diplomamda elektrik elektronik mühendisliği eğitimi almıştır yazıyor zaten. Uygulama tam olarak yerleşmiş değil ama gelse de problem değil önemli olan diplomada yazan vasıftan ziyade aldığımız eğitimle piyasada yarattığımız fark.Ayrıca Avrupa'daki mühendislik sistemini incelerseniz branşlaşma oturmuş durumdadır elektrik mühendisi diye birşey yoktur ( mesela paratoner mühendisi atıyorum ya da topraklama mühendisi vardır.), yine de umarım içiniz rahatlamıştır. Bilgi yetersizliği insanda gereksiz ukalalığa sebep oluyor, unutmayın ki üniversitede alınan 4 yıllık mühendislik eğitimi boşuna değil .
 
Dikkat ederseniz arkadaşlar, Avrupa Birliğine giriş sürecinde ülkemizin eğitimi yapılandırılmaktadır, buna mühendislik eğitimi dahil. Ve şu anda tartışmış olduğumuz konu resmi olarak da zaman zaman tartışılmaktadır.

Finlandiya'nın Wartsila şirketinde çalıştım arkadaşlar. Wartsila, bir Finlandiya şirketidir. Bahsetmiş olduğum sistem Finlandiya'da uygulanmaktadır, bilmeyen arkadaşlara duyurulur.

İsterseniz foruma biraz daha ivme kazandıralım arkadaşlar.

Sizce;

Mühendislik Eğitimi genel lise temelli mi olmalı?
Yoksa meslek lisesi veya teknik lise devamında mı olmalıdır?
 
Ben konuyu açmada art niyet görüyorum; yani şu şekilde açılasa kabul ederdim teknikerler ve teknisyerler için de. Mesela tanık olduğum olay bir teknikerin gerilim yarıya düştüğünde frekansata yarıya düşer mi sorusuydu; şimdi ne oldu tekniker ? Hepsini zan altında mı bırakalım. Amacı anlayamadım?
 

Forum istatistikleri

Konular
129,227
Mesajlar
924,463
Kullanıcılar
451,602
Son üye
Sorusormayagelenadam

Yeni konular

Geri
Üst