ohm nedir

57 kıng

Üye
Katılım
24 Ocak 2014
Mesajlar
25
Puanları
1
Yaş
26
oto ses sistemlerinde anfide bass ta falan ohm diye bişe var o ne anlamına gelir 4:ohm: 8:ohm: gibi şekilde bunun bi amacı varmıdırr ne işe yarar???? hangi ohm daha iyi ses verir?
 
Ohm; Bir iletkenden geçen Elektrik akımına karşı iletkenin gösterdiği direncin birimidir. Bir iletkenin iki ucu arasına 1 voltluk bir gerilim uygulandığında, bu iletkenden 1 amperlik akım geçerse bu iletkenin direnci 1 ohmdur. 1983'teki "Milletlerarası Elektrik Kongresi"nde tarif edilen "milletlerarası ohm" ise, 106,3 cm uzunluğunda ,bir milimetre karelik kesite sahip , 0°Cve 14,4521 gram olan cıvanın bir doğru akıma gösterdiği direnç olarak tarif edilmiştir.
Ses sistemlerinde amfilerin verdiği elektriksel güç hoparlör tarafından ses e dönüştürülür. Amfi çıkış empedansı ( direnci ) ve kullanılan hoparlörlerin empedansı
( direnci ) ve güçleri uyum saglamaz ise cihazlar normal çalışmayı sürdüremeyip bozulurlar.
Bu uyumu iki farklı delik çapındaki su borusunun birbirlerine baglanmasındaki zorluk olarak düşünebilirsin....
 
teşekkür ederim... ben evimde ses sistemi kurmak istiyorum anfi olarak Sierra hurrıca sa 2050 ama bass olarakta pıoneer ts w3001d4 kullanmak istiyorum buikili birbirine uyarmı ve bunu evde çalıştırmak için güç kaynağı tavsiyeniz varmi şimdiden teşekkürler :)
 
[h=1]Forumda paylaşıdı ise tekrar olacak ama biraz uzun ama soru sorup cevap almayan arkadaşlarımızın sonuna kadar bu özet yazıyı okumalarını tavsiye ediyorum.

Doğru Düzgün Soru Sormanın Yolları:

Kaynak: How To Ask Questions The Smart Way
Yazan: Eric Steven Raymond – Thyrsus Enterprises[/h]

Çevirmenler : Osman Yüksel, Yalçın Kolukısa
Özet
Üstatların Dünyasında, sormuş olduğunuz teknik sorulara aldığınız cevaplar, cevap verilirken karşılaşılan zorluğa göre değişir. Bu kılavuz size, bir sorununuz olduğu zaman, sorunu çözmeye yetecek kadar bilgiyi alabilmenin yollarını öğretecektir. Bu belge orijinaline bağlı kalmaktan ziyade yerel şartlara uyum sağlayabilmek için özelleştirilmiştir. İngilizce yazışılan bir yere soru sormayı düşünüyorsanız, yukarıdaki bağdan belgenin orjinaline erişebilirsiniz.

1. Giriş
Üstatların Dünyasında, sormuş olduğunuz teknik sorulara aldığınız cevaplar, cevabı verirken karşılaştıkları zorluğa göre değişir. Bu kılavuz size, sorununuz olduğu zaman, sorunu çözmeye yetecek kadar bilgiyi alabilmenin yollarını öğretecektir.
Bu dünyada anlamanız gereken ilk şey: üstatların gerçekte, zor problemleri ve güzel hazırlanmış kışkırtıcı soruları sevdikleridir. Şayet böyle olmasa idi, zaten burada olmazdık. Şayet bize hoşlanacağımız ilginç sorular verirseniz, size minnettar oluruz; iyi sorular uyarıcı birer hediyedir. İyi sorular, anlama yetimizi güçlendirir ve gözümüzden kaçmış sorunların ortaya çıkmasını sağlar. Üstatlar arasında “İyi soru” önemli ve içten gelen bir hediyedir.
Bununla birlikte, üstatların, basit sorulara kibir ve düşmanlıkla yaklaştıkları yönünde bir ünleri vardır. Bu bazen, üstatların, acemilere ve bilgisiz kişilere kaba davrandığı izlenimini doğurabilir fakat gerçek bu değildir.
Bizler, soru sormadan önce gerekli araştırmayı ve ev ödevlerini yapmaktan kaçan ve düşünmekten imtina eden insanlardan nefret ederiz. Bu tür insanlar sadece zaman kaybıdırlar: onlar karşılığını vermeden alırlar; onlar zamanınızı boşa harcarlar; onlar yüzünden, hakeden insanlara zaman ayıramaz ve yardım edemezsiniz. Biz, bu tür insanları zavallılar/losers olarak adlandırıyoruz. Tarihsel sebeplerden dolayı bazen “lusers” diye telafuz ederiz.
Pek çok insan için, bilgisayar sadece bir alettir. Onların yaşamak için yapmaları gereken daha önemli işleri vardır. Bunun farkındayız ve herkesin bilgisayar karşısında bizimle aynı heyecanı paylaşmasını beklemiyoruz. Yine de, bizimle aynı heyecanı paylaşan ve teknik konulara meraklı, çözümün bir parçası olmaya çalışan insanlara verdiğimiz cevaplar daha farklı olmaktadır. Bu kesinlikle değişmeyecektir. Ve değişmemelidir de. Şayet değişseydi, en iyi yaptığımız işte daha az etkili olmaya başlamış olurduk.
Bizim büyük çoğunluğumuz gönüllülerden oluşur. Sorulara cevap verebilmek için hayatlarımızdan zaman çalmaktayız. Bu nedenle, acımasızca seçici olmak bizim hakkımız. Açıkçası; hak eden insanların sorduğu sorulara cevap verebilmek için, zavallılardan gelen soruları göz ardı ederiz/edebiliriz.
Şayet bu tutumu gaddarca ve kaba buluyorsanız, öncelikle kendi kibirlerinizi kontrol etmeniz daha uygun olur. Sizlerden karşımızda diz çökmenizi istemiyoruz aslında, pek çoğumuz size eşit davranmaktan ve kültürümüze dahil etmekten mutluluk duyacaktır. Yeter ki sizde bu çaba ve azmi görelim. Ama bununla birlikte, kendisine yardımcı olmaya gönüllü olmayan birilerine, bizim yardımcı olmamızı beklemeyin. Bilgisiz olmak kabul edilebilir ama aptalı oynamak kabul edilebilir bir şey değildir.
Bu nedenle, bizim dikkatimizi çekmek için teknik olarak yetenekli olmanız gerekmez. Sadece yeteneğiniz olduğunu göstermeniz yeterlidir: dikkatli, düşünceli, araştırmacı, çözüm yollarında etkin olmaya gönüllü/niyetli. Şayet bu ayrım ile yaşayamayacaksanız, size tavsiyemiz ticari destek için anlaşma yapmanız ve bunun bedelini ödemenizdir.
Şayet yardım almak için bize gelenlerden biri olmaya karar verdiyseniz, zavallılardan biri olmak istemiyorsunuz demektir. Ayrıca, onlar gibi görünmek de istemiyorsunuz demektir. Hızlı ve tatminkar bir cevap alabilmenin en iyi yolu: akıllı, zeki ve güvenilir birisi gibi soru sormak ve sorun hakkında ipuçları vermektir. Sorun hakkında ayrıntılı bilgi verin ve sorun ortaya çıkmadan önce neler olduğunu belirtin.
2. Sormadan Önce
E-posta ile bir haber grubuna, bir posta listesine, bir Internet sitesindeki foruma teknik bir soru sormadan önce, şunları yapın:
1. Interneti arayarak bir cevap bulmaya çalışın.
2. Kılavuzları okuyarak bir cevap bulmaya çalışın.
3. İlgilendiğiniz konu hakkındaki SSS’leri (Sık Sorulan Sorular) okuyarak bir cevap bulmaya çalışın.
4. Araştırarak ve deneyerek bir cevap bulmaya çalışın.
5. Yetenekli ve deneyimli bir arkadaşınıza sorarak bir cevap bulmaya çalışın.
Sorunuzu sorarken, yukarıda sayılanlardan hangilerini yaptığınızı belirtin. Böylece sizin tembel teneke olmadığınız anlaşılsın. Daha iyisi, bunları yaparak neler öğrendiğinizi de gösterin. Cevaplardan bir şeyler öğrenebileceğini göstermiş olan kişilerin sorularına cevap vermeyi severiz.
Almış olduğunuz hata iletilerindeki metni kullanarak Google’da probleminizi aratın (ayrıca Google Grupları’nı da aratın). Bu sizi doğruca, sorunun çözümü olan kılavuza veya haber grubuna götürebilir. İşe yarar bir sonuç alamasanız bile, bir posta veya haber grubunda: “Google’da hata iletisini arattım ama işe yarar bir sonuç elde edemedim” şeklinde bir mesaj göndermek oldukça iyi bir artıdır.
Sorunuzu hazırlayın. İyice düşünün. Acele hazırlandığı belli olan sorular acele cevaplar alırlar. Daha kötüsü hiç cevap alamayabilirsiniz de. Sorunuzu göndermeden önce sorunu çözmek için daha çok çaba göstermek ve bunu ortaya koymak gerçek yardım alma ihtimalinizi artırır.
Yanlış soru sormayın. Yanlış tahminlere dayalı bir soru, Herhangi bir üstadın size baştan savma bir cevap vermesine ve “ne aptalca bir soru” şeklinde düşünmesine sebep olur. Üstatlar bu tür cevaplarında, sizin sorununuzun çözülmesini değil, yaptığınız aptallıktan ders almanızı umarlar.
Asla cevap alma hakkınız olduğunu düşünmeyin. Böyle bir hakkınız yok. Bu tür servisler için bedel ödemediğiniz sürecede olmayacak. Şayet kazanabilirseniz, bir cevap kazanacaksınız. Bunun için sağlam, ilginç, kışkırtıcı bir soru sormalı ve topluluğun bilgisine ihtiyaç duyan değil, bu bilginin artmasını sağlayan biri gibi davranmalısınız.
Diğer taraftan, sorunu açıklayıcı bir hale getirmek ve çözümün üretilmesi aşamasında yardımcı olmaya niyetli olduğunuzu göstermek iyi bir başlangıç sayılır. “Birileri bir başlangıç noktası verebilir mi?”, “Benim çalışmamdaki eksiklik nedir?” ve “Hangi siteyi kontrol etmeliyim?” tarzındaki sorular “lütfen bana tam süreci anlatın” şeklindeki bir sorudan daha iyidir ve cevap alma şansınız daha yüksektir. Çünkü doğru cevaba ulaşmak için çaba göstermek ve bunu belirtmek, şayet birisi size başlangıç noktasını gösterirse sonuca gidebileceğinizi göstermek her zaman daha uygundur.
3. Sorarken
3.1. Forum başlığını dikkatlice seçin
Sorunuzu nereye soracağınıza iyi karar verin. Şayet aşağıdakileri yaparsanız, dikkate alınmayabilir veya bir zavallı muamelesi görebilirsiniz:
* Sorunuzu, konu ile alakasız bir forum başlığına göndermek
* İleri seviye konuların tartışıldığı bir foruma, başlangıç seviyesinde bir soru göndermek
* Tanımadığınız veya sizin sorununuzu çözmekle mükellef olmayan birilerine özel ileti göndermek
Üstatlar, kendi iletişim kanallarının allak bullak olmasını önlemek için, konu dışı soruları soranlara hiddetlenirler/köpürürler. Bunun size olmasını istemezsiniz değil mi?
Bu nedenle yapılacak ilk şey doğru forum başlığını bulmaktır. Google ve diğer arama motorları bu konudaki en büyük yardımcılarınız olacaktır. Sorun çıkaran donanım veya yazılım ile en alakalı görünen forum başlıklarını bulmak için Forumun arama özelliğini kullanın.
Unutmayın ki tanımadığınız bir kişi ya da foruma bir ileti göndermek her zaman için riskli bir iştir. Örneğin; bir kılavuz sayfasının yazarının sizin kişisel danışmanınız olmasını beklemeyin.
Sorunuzu göndermeden önce, ileti trafiğini bir süre takip edin ve orada işlerin nasıl yürüdüğünü öğrenin. Aslında, sorunuzu göndermeden önce daha önceden bu konu hakkında yapılmış olan tartışmaları ve konu başlıklarını anahtar kelimeleri kullanarak bir araştırma yapmak oldukça akıllıca bir yöntemdir (Arama yapmak için). Bu sayede bir cevap bulabilirsiniz. Bulamasanız bile, sorunuzu daha iyi açıklamak ve daha iyi bir cevap alabilmek için ipuçları elde edebilirsiniz.
Sorunuzun hangi konu içinde olduğunu bilin! En büyük klasik hatalardan birisi; Genel sohbet başlığında Ed2k, Bt veya Divx ile ilgili sorunların sorulmasıdır. Bunun neden büyük bir gaf olduğunu anlayamıyorsanız, bunu anlayana kadar sorunuzu bekletin.
Yetenekli üstatların ve yazılım geliştiricilerin normaldan çok fazla hatalı/yanlış yönlendirilmiş iletiler aldığını unutmayın. Bu zararlı akıntıya katkıda bulunarak, insanları yaptıkları iyiliklerden dolayı pişman etmeyin, bardağı taşıran damla olmayın. Sizce bir mesaj önemli olmayabilir ama yüzlercesi bir araya gelirse çığ oluşabilir. Bir kaç kez, popüler projelerin katılımcılarının, bu saçma ve dayanılmaz e-posta trafiği yüzünden, desteklerini çektiklerine şahit oldum.
3.2. Anlamlı ve duruma uygun konu başlıkları kullanın
Göndermiş olduğunuz iletinin başlığı, sizin ilk intibaınız açısından oldukça önemlidir. 50 ya da daha az miktarda harften oluşan bu başlıklar uzmanların, konuya olan ilgilerini sağlamak açısından oldukça önemlidir. Bu hakkınızı “Lütfen bana yardım edin” gibisinden saçmalıklar ile harcamayın (“LÜTFEN YARDIM!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!” gibi aşırılıkların refleks olarak tepki göreceğini aklınızdan asla çıkarmayın). Acınızın ne kadar büyük olduğunu anlatarak bizi etkilemeye çalışmayın, yemezler. Bunun yerine sorununuzu tanımlayan kısa bir açıklama yazın.
Başkalarının konu başlıklarına saygılı olun. Birisi kendi sorununa çare bulmaya çalışırken, onun konu başlıklarını taşıyan iletiler ile konudan bağımsız sorular sormayın.
3.3. Cevaplanması kolay olsun
İletinizi “lütfen cevabınızı şu adrese gönderin …..” şeklinde bitirmeyin. Bu şekilde bir cevap alabileceğinizi hiç düşünmeyin bile.Kendi posta adresinize cevap gelebilecek şekilde bir ileti düzenleyip göndermekten acizseniz, bizim değerli vaktimizi, sizin aptallıklarınız için harcayacağımıza hiç ama hiç ihtimal vermeyin.
3.4. Ayrıntılı, dilbilgisi kurallarına uygun ve sözdizimlerine dikkate ederek yazın
Deneyimlerimiz sonucu ilgisiz ve dağınık kişilerin, genellikle, düşünme ve soru sorma işlerinde de ilgisiz ve baştan savma davrandıklarını öğrendik. Bu tür insanların sorularına cevap vermenin bir ödülü yoktur. Bu nedenle zamanımızı başka yerlerde harcamayı tercih ederiz.
Bu nedenle sorunuzu açıkca ve düzgün bir biçimde ifade etmeniz çok önemlidir. Şayet bunu yapmaya niyetiniz yoksa, bizden sizin sorununuza eğilmemizi beklemeyin. Kullandığınız dili “parlatmak” için biraz çaba harcayın. Çok resmi ve katı olmak zorunda değilsiniz. Aslında üstat kültürü; esprili, bilgilendirici ve argo yapıya değer verir. Fakat bunlar tam olmalıdır. Düşündüğünüze ve dikkatinizi bir şeylere yoğunlaştırdığınıza dair izler taşımalıdır. Yoksa, sokaktaki serseri ağzı ile yazdığınız iletiler, 0-3 yaş grubunun zeka seviyesine bile hitap etmekten aciz espriler, ukalalık taslayan yazım biçimleri üstatlar arasında itibar görmez. Hatta, muhtemelen, oldukça sert tepkiler bile alabilirsiniz.
Sözdizimleri, noktalama işaretleri ve büyük-küçük harf kullanımdaki doğruluklar önemlidir. “yanlız” değil “yalnız”, “yada” değil “ya da”, “tabi ki” değil “tabii ki”… Her şeyi BÜYÜK HARFLER İLE YAZMAYIN! Milletin kulağının dibinde bağırmayın. Büyük harfler bağırmak anlamına gelir ve pek hoş karşılanmazlar. Hepsini küçük harfle yazmak biraz daha az can sıkıcıdır çünkü bunları okumak biraz daha zor olur.
Eğer eğitimini tamamlamamış biri gibi yazarsanız, muhtemelen kimse sizi ciddiye almaz. Bir “alemin en bitirim netvörkcüsü” gibi yazmak ise ölüm öpücüğünü garanti eder ve büyük bir sessizlik ile ödüllendirilirsiniz. Veya en iyi ihtimalle, yığınla hakaret ve aşağılama alırsınız.
3.5. Soruları kolay anlaşılacak biçemlerde gönderin
Şayet sorunuzu okunması zor bir hale getirirseniz, yardım alma şansınız azalacaktır. Bu nedenle:
* İletilerinizi düz metin halinde gönderin, gerekli durumlarda resimler ile destekleyin
* Bütün iletiyi tek bir satır halinde göndermeyin. Bu mesajınıza cevap vermeyi zorlaştıracaktır.
* Hata iletileri veya kayıt dosyalarını oldukları gibi gönderin. sakın metinin içine sıkıştırmayın. Karşınızdakiler, bu çıktıları tıpkı sizin gördüğünüz gibi görmelidirler ki sizin ne gördüğünüzü bilebilsinler.
3.6 Sorununuz hakkında tam ve aydınlatıcı iletiler yazın
* Sorununuz veya yazılım hataları için bulgularınızı ayrıntılı olarak tanımlayın, her şeyi açık seçik yazdığınızdan emin olun.
* Sorunun meydana geldiği ortamı tanımlayın (ne tür bir makine, hangi işletim sistemi, hangi uygulama, vs.). Kullandığınız İşletim sistemini belirtin (Windows Xp, Windows 98, Red Hat 8.0, Slackware 5.1, Debian 3.01 gibi)
* Soruyu sormadan önce yaptığınız araştırma ve incelemeleri belirtin. Neler yaptınız, ne sonuç elde ettiniz.
* Sorunu çözmek amacı ile uyguladığınız basamakları tanımlayın.
* Sorun ortaya çıkmadan önceki, muhtemel yazılım ve donanım değişikliklerini bildirin.
Bir üstadın size sorabileceği şeyleri önceden kestirip, en kısa sürede cevap alabilmek için elinizden gelenin en iyisini yapın.
3.7. Sorunun belirtilerini tanımlayın, kendi tahminleriniz değil
Sorunun nelerden kaynaklandığını düşündüğünüzü söylemek, üstatlar için bir anlam ifade etmez. Madem ki sorunun kaynağını biliyorsunuz, o halde kendi başınıza çözümü de bulabilirsiniz, değil mi? Hatta diğer insanlara da yardımcı olabilirsiniz. Bu nedenle, teorileriniz yerine, problemin belirtilerini söyleyin ve üstatların yorum ve teşhis yapmasına izin verin.
Salakça
Çekirdek derlerken ardarda SIG11 hata sinyali alıyorum. Ana kartımdaki aygıtlardan birinin bağlantılarının koptuğunu sanıyorum. Bunu sınamanın en iyi yolu nedir?
Akıllıca
K6/233, FIC-PA2007 anakart (VIA Apollo VP2 yongasetli), 256MB Corsair PC133 SDRAM donanımlı sistemimde, çekirdek derlemeye çalışıyorum. Derleme işleminin ilk 20 dakikasından sonra sürekli olarak SIG11 hatası alıyorum ama ilk 20 dakika hiçbir hata vermiyor. Sistemi yeniden başlatmak bu sürecin tekrarlanmasına sebep vermiyor ama geceleri sistemi kapattıktan sonra sabah açınca bu olaylar tekrar başlıyor. RAMleri değiştirmek bir sonuç vermedi. Aşağıda derleme işleminin kayıtları var.
3.8. Sorunun tanılarını çıkış sırasına göre belirtin
Yanlış giden bir olayın teşhisindeki en önemli ipucu, olayların sıralamasında yatar. Bu nedenle, siz ne yaptınız, sistem buna ne cevap verdi ve sonra ne oldu şeklinde bir ileti işimizi oldukça kolaylaştıracaktır.
3.9. Amacınızı belirtin, yaptıklarınız değil
Şayet derdiniz bir şeyin nasıl yapılacağını bulmak ise (hata raporlamasının tam tersi bir davranışla) amacınızı belirtmekle işe başlayın. Daha sonra tıkandığınız noktaya giden adımları tarif edersiniz.
Teknik yardıma ihtiyaç duyan kişiler, genellikle, büyük bir amaca sahip olan ve gittikleri yolun doğru olduğunu düşünüp oraya saplanmış kişilerdir. Onlar yaptıkları basamakları anlatmakla işe başlarlar ama gittikleri yolun yanlış olabileceğini hiç düşünmezler. Bu yeteneği kazanmak epeyce çaba gerektirir.
Aptalca
FooDraw programında altılık RGB değerleri için renk seçiciyi nasıl kullanmalıyım?
Zekice
Bir resim üzerine kendi istediğim değerlerdeki bir renk tablosunu yerleştirmeye çalışıyorum. Şu an için tek yol her bir tablo bölümünü ayrı ayrı düzenlemek gibi görünüyor. Fakat FooDraw’ın renk seçicisini altılık RBG değerleri almak için kullanamıyorum.
İkinci soru daha iyi sorulmuş bir sorudur. Muhtemelen daha iyi bir araç tavsiyesi alacaktır.
3.10. İnsanlardan özel mesajlar göndermesini istemeyin
Üstatlar sorun çözmenin kamusal bir olay olduğuna inanırlar. Genele sorulan soruya verilen ilk cevabın yanlış veya yetersiz olduğunu anlamak ve doğrusunu belirtmek daha uygun bir davranış olarak kabul edilir. Ayrıca soruların genele sorulup, genelden cevap verilmesi; üstatların bilgi ve becerilerini göstermelerinin ve hak ettikleri ödülü almalarının tek yoludur. Eşitler arasındaki saygınlığın artması üstatların tek kazancıdır. İnsanların emeğine saygı gösterin.
Özele yanıt istemek, hem sürece hem de ödülün verilip emeğe gereken bedelin ödenmesine saygısızlık olur. Bunu asla yapmayın. Böyle bir soruya cevap vermek, cevap veren kişinin tercihine kalmış bir olaydır. Belki de cevaplayan kişi, bu sorunun çok saçma ve diğerlerini ilgilendiren bir şey olmadığını düşünmüş olabilir.
Bu kuralın tek bir istisnası vardır. Şayet sorduğunuz soruya birbirine benzer pek çok cevap alacağınız düşünüyorsanız, bu durumda; “bana iletin ve bunları grup için özetleyeceğim” şeklinde bir yaklaşım gösterebilirsiniz. Listeyi ve haber grubunu benzer içerikli iletilerden kurtarmak kibar bir davranıştır ama verdiğiniz özetleme sözünü tutmanız gerektiğini aklınızdan çıkarmayın.
3.11. Sorunuz hakkında net ve belirgin olun
Açıkça belirtilmemiş sorular, zaman kaybına sebep olan lüzumsuz şeylerdir. Size cevap vermeye çalışan insanlar, muhtemelen oldukça meşgul insanlardır. Bu insanlar zaman kaybına karşı tahammülsüzdür ve bu tür sonu belirsiz sorulara karşı da tahammül göstermezler.
Eğer sorununuz açık seçik ifade ederseniz, muhtemelen işinize yarar bir cevap alabilirsiniz. Karşınızdaki insanların ne yapmasını beklediğinizi açıkça ifade edin. Böylece, üstatlar sizin sorunuza ve ihtiyacınıza yoğunlaşabilir, zaman ve enerji kaybının önüne geçilmiş olur. Bu iyi bir şeydir.
Uzmanların yaşadığı bir dünyayı anlayabilmek için, kısıtlı kaynaklara ve zamana sahip biri gibi düşünün. Sorunlarınızın çözülmesi için talip olduğunuz başkalarının zamanı ne kadar az olursa, gerçekten uzman ve meşgul birilerinden iyi bir cevap alma ihtimaliniz o kadar artar.
Bir uzmanın düzeltmesini istediğiniz bölümün sebep olacağı zamanı en aza indirerek, sorunuzu açıklayıcı bir dil kullanmak oldukça faydalıdır. Örneğin; “X’i iyi bir şekilde açıklayacak iyi bir tavsiye verebilir misiniz?” sorusu, “bana X’i açıklar mısınız?” sorusundan daha akıllıca bir sorudur. Çalışmayan bir kod parçanız varsa, birilerinden bu kodu düzeltmelerini istemektense, kodun neresinde hata olduğunu söylemelerini istemek daha iyidir.
3.12. Anlamsız kayıt bölümlerini çıkarın
“Birileri bana yardım edebilir mi?” ya da “Herhangi bir cevap var mı?” gibi anlamsız soru cümleleri kurmanın dayanılmaz hafifliğine karşı sabırlı olun. İlk olarak: Bu şekilde yarım yamalak bir soru sormakla dünyanın en anlamsız işini yapmış olmaktasınız. İkinci olarak: Üstatlar bu salaklıklara oldukça kızar ve tepki gösterirler. Muhtemelen mantıksal olarak kusursuz ama işe yaramaz bir cevap alırsınız. “Evet burada size yardımcı olabilecek birileri var” ya da “Size yardım edecek kimse yok” gibi cevaplar da tuzu biberi.
3.13. İletinizi çok acil olsa bile, çok acil diye işaretlemeyin
Aciliyet sizin sorununuz, bizim değil. Çok acil olduğunu iddia eden sorular, muhtemelen karşı tepki doğurur. Pek çok üstat bu tür bir soruyu kesinlikle okumayacaktır. Çünkü bu tür davranışları kaba ve bencil bir davranış türü olarak kabul ederler. Başkalarının hakkına tecavüz etmeyin. Bu tarz forumlar sizin özel mülkiyetiniz değildir, sizin acil işlerinizle bedeli mukabili ilgilenmek üzere başka yerler vardır.
Bu noktada bir yarım istisna olabilir. Çok önemli ve büyük bir yerde /* bu üstatların ilgisini çekebilir */ kullandığınız uygulamayla ilgili bir sorununuz varsa, zaman kısıtlaması içindeyseniz ve durumu nazikçe anlatırsanız, insanlar sizin sorununuzla daha çabuk ilgilenebilirler.
Bunu oldukça garip bulduysanız, sorunuzu göndermeden önce, bu kılavuzun geri kalanını tekrar tekrar okuyun.
3.14. Nezaket asla yaralamaz ve bazen oldukça yararlıdır
Kibar olun. “Lütfen”, “Dikkatiniz için teşekkürler” veya “Yardımlarınız için sağ olun” gibi cümlecikler kurmaktan çekinmeyin. İnsanların, sizin için harcadıkları zamana değer verdiğinizi göstermek her zaman iyidir.
Dürüst olmak gerekirse, bu asla, dilbilgisi kurallarına uygunluk, açıklayıcı ve net olmak, sorunu tam olarak tanımlamak, tescilli markalardan uzak durmak, vb.. kadar önemli değildir. Üstatlar, kibar ama karmakarışık hata raporları yerine, biraz kaba saba ama teknik olarak mükemmel hata raporları almayı tercih ederler. Şimdi bu da size karışık görünebilir. Unutmayın ki, üstatlar, kendilerine bir şeyler öğreten sorulara daha fazla önem verirler.
Bununla birlikte, teknik sorunlarınız süreklilik arz ediyorsa, kibarlık cevap alma şansınızı artıran bir unsur olacaktır.
(Bu noktada şunu belirtmemiz gerekir: bu kılavuzla ilgili kıdemli üstatlardan aldığımız tek itiraz; peşinen teşekkür edin bölümü idi. Bazı üstatlar bu teşekkürün, daha sonra kimseye teşekkür etmeyin anlamına geldiğini düşünmekteler. Bizim önerimiz: peşinen teşekkür edin ve daha sonra sizinle ilgilenenlere teşekkürlerinizi farklı bir şekilde tekrar belirtin. Mesela “İlginiz ve alakanız için sağolun”, “Dikkate aldığınız için teşekkürler”.)
3.15. Sorununuz çözüldükten sonra küçük bir not ile bildirin
Sorununuzun çözüldüğünü, küçük bir not yazarak, size yardımcı olanlara bildirin. Şayet sorunuz bir listede genel ilgiye maruz kalmışsa, bu listeye sonucu bildirin.
Seçime bağlı olarak, cevap; sorunun ilk sorulduğu listeye “ÇÖZÜLDÜ” şeklinde bir başlıkla iletilebilir. “Sorun A” şeklindeki bir soruya, “Sorun A-ÇÖZÜLDÜ” şeklinde daha sonra gönderilecek bir cevap, sorunuzla ilgilenen ve değerli vaktini harcayan insanların, bu emeklerinin boşa gitmediğini göstermek açısından faydalı olacaktır.
Sorununuzun çözümünü belirten iletinin çok uzun olması gerekmez. Kısaca “sorun monitörün fişinin çıkmış olmasıymış” şeklinde cevap hiç yoktan iyi olacaktır. Aslında, kısa ve öz bir “sonuç bildirisi”, çözüm gerçekten teknik detaylara dayanmadığı sürece, uzun bir iletiden daha iyidir. Sadece sorunu çözen işlemlerin ne olduğunu belirtmek yeterli olacaktır.
Karmaşık sorunlar için, sorunun ayrıntılarının bir özetini göndermek uygun olacaktır. Sorunun son durumunu belirtin. İşe yarayan çözüm önerilerini belirtin. Size yardımcı olan kişilerin isimlerini belirtin: arkadaş kazanmanın en iyi yollarından birisi de budur.
Yukarıda belirtilen faydaların yanında, sorunun cevabını bildirmek, liste/forum/haber grupları arşivleri açısından ve bu sorunla boğuşan diğer insanların faydalanması açısından oldukça yararlı olacaktır.
Son olarak, ama asla en önemsizi olarak düşünmeyin, bu şekilde yazılmış bir not, bu soruna ilgi duymuş ve size yardım etmiş kişilerin tatmin duygusu elde etmesine yardımcı olur. Şayet bir tekniker veya üstat değilseniz, yardım istediğiniz üstatlar ve uzmanlar için bu duygunun çok önemli olduğu konusunda bize güvenebilirsiniz. Çözülememiş sorunlar düş kırıklığı yaratır. Üstatlar bu sorunların çözülmüş olduğunu görmeye can atarlar. Sorunların çözülmüş olduğu duygusunu üstatlara yaşatmak, size ileride meydana gelebilecek sorunların çözümünde çok büyük faydalar sağlayacaktır.
Unutmayın ki bu şekilde davranarak, gelecekte sizinle aynı sorunla karşılaşacak insanlara da yardımcı olmuş olmaktasınız. Bu sorunun ve çözümünün ileride başkaları için de gerekli olup olmayacağını kendinize sorun.
Üstatlar arasında, bu tür davranışlar, törensel kibarlıklardan daha önemlidir. Bu oyunda diğerleri tarafından kabul görmek istiyorsanız, bu oldukça faydalı bir yöntem olabilir.
4. Cevapları Yorumlamak
4.1. RTFM ve STFW: Gerçekten çuvalladığınız nasıl söylenir
Antik ve kutsal kabul edilen bir gelenek vardır: Şayet “ABKSO/RTFM” içeren bir ileti alırsanız, bunun anlamı Allahın Belası Kılavuz Sayfalarını Oku/Read The Fucking Manual demektir. Bunu söyleyen kesinlikle haklıdır. Gidip o Allahın belası sayfaları okuyun. O kılavuzlar, sabit diskte yer kaplasın diye yazılmadı.
RTFM göreli olarak daha genç bir akrabaya sahiptir. Şayet “STFW” iletisi alırsanız, bunun anlamı Lanet Olası Internet’i Ara/Search The Fucking Web demektir. Bunu söyleyen de kesinlikle haklıdır. Gidip kendinize bir arama motoru bulun ve lanet olası Internet’te biraz kay kay oynayın. Bu tür mesajlar yollayan kişiler, genellikle bu bilgilerin kamuya açık alanda var olduğunu bilen kişilerdir. Bu iletiyi yollayan kişi (a) bu bilgiye ulaşmanın çok kolay olduğunu düşünüyordur, (b) buralarda arama yaparak, hazır mama ile beslenmekten daha fazla şey öğrenebileceğinize inanıyordur.
Bu tür bir durumda kırılmayın/üzülmeyin, bunu yazan kişi size kaba bir şekilde saygı göstermekte ve sizi yok saymamaktadır. Bu büyükannemin zamanından kalma saygı anlayışı için ona teşekkür etmelisiniz.
4.2. Şayet cevabı anlamadıysanız…
Şayet cevabı anlamadıysanız, daha fazla açıklama için hemen zıplamayın. Orijinal sorunuza cevap bulmak için denediğiniz yolları, şimdi de cevabı anlamak için deneyin (kılavuzları okuyun, SSS’leri inceleyin, Internet’i arayın, bir bilene sorun, vb…). Bunlardan sonra hala tatmin edici bir cevaba ulaşamadıysanız, cevabın açıklanmasını isteyen bir iletiyi /*cevabı anlamak için gösterdiğiniz ve yaptığını çabaları belirterek*/ tekrar gönderin.
Örneğin, varsayalım ki ben size “Sorununuz takılmış bir zentry’i çağrıştırıyor, onu temizlemelisiniz” dedim.
Bunun peşinden gelen berbat bir cevap: “Zentry de ne?”
Ve iyi bir cevap: “Pekala. Man sayfalarını okudum ve zentry’ler sadece -z ve -p seçenekleri içinde geçiyor. Bunlardan hiçbiri, bunu nasıl temizleyeceğimi belirtmemiş. Ben mi bir şeyleri kaçırdım yoksa bunlar yeterli mi?”
4.3. Kabalıkla ilgilenmek
Size kabalık olarak görünen pek çok şey, üstatların dünyasında saldırı olarak algılanmaz. Bu dolaysız yoldan yapılan, sorunları çözmenin sahte kibarlık safsataları ile vakit kaybetmekten daha iyi bir iş olduğunu düşünen doğal insanların kullandığı lanet bir iletişim tarzıdır.
Herhangi bir şeyi kabalık olarak algıladıysanız sakin olun. Şayet birileri oyunun kuralını bozuyorsa, kıdemli birileri bu kişiye sakin olmasını söyleyecektir. Eğer bu olmaz ise, size karşı kabalık yaptığınız kişi aslında üstatların kültür ve kurallarına uygun davranıyor ve burada siz hatalısınız demektir. Bu durumda bir cevap alma ihtimaliniz oldukça düşük olacaktır.
Diğer yandan, hak edilmemiş kabalıklar ile arada bir karşılaşabilirsiniz. Bu durumda kabul edilebilir sınırlar içinde sert bir tepki vermekten çekinmeyin. Fakat bunu yapmadan önce karşınızdakinin tamamen haksız olduğuna emin olun. Bir kabalığı düzeltmek ile anlamsız bir tartışmayı başlatmak arasındaki fark oldukça ince bir çizgidir. Üstatların gaf yapma oranları pek yüksek değildir /* Ç.N: bazıları yapsa bile kabul etmez */. Şayet bir çaylak veya dışarıdan biri iseniz büyük bir gaf yapma riskiniz çok yüksek demektir. Şayet eğlence yerine bilginin peşinde iseniz, elleriniz klavyeden uzak tutun. Emin olun bu riske değmez.
Bazı insanlar, üstatların pek çoğunun yumuşak huylu otizm veya Asperger Sendromuna yakalanmış kişiler olduğunu, normal insanlar gibi sosyal ilişkiler kurabilmek için gerekli olan beyinsel işlevlerden yoksun cins insanlar olduklarını düşünürler. Bu doğru veya yanlış olabilir. Şayet siz bir üstat değilseniz ve bizlerin beyinsel özürlü manyaklar olduğunu düşünüyorsanız, bu size bizim saçmalıklarımızla başa çıkmak için yardımcı olabilir. Devam edin. Çokta umurumuzdaydı. Bizler olduğumuz gibi olmayı seviyoruz. Klinik testlerde oldukça sağlıklı “paranoyaklar” olarak görünmekteyiz.
Sıradaki bölümde, değişik konulardan bahsedeceğiz: hatalı bir davranışta bulunduğunuz durumlarda göreceğiniz “kabalık” çeşitlerini göreceğiz.
5. Sorulmaması Gereken Sorular
Aşağıda üstatların cevap vermeye değmeyeceğini düşündüğü, bazı klasik aptalca sorular bulacaksınız:
5.1. X uygulamasını veya kaynak kodunu nereden bulabilirim?
5.2. Y’yi yapmak için X’i nasıl kullanabilirim?
5.3. Kabuk ayarlarımı nasıl yapabilirim?
5.4. AcmeCorp belgesini, Bass-o-matic dosya dönüştürücü kullanarak TeX dosyasına dönüştürebilir miyim?
5.5. Yazılımım, ayarlarım, SQL girdilerim çalışmıyor.
5.6. Windows makinemle ilgili bir sorunum var, yardım edebilir misiniz?
5.7. Yazılımım çalışmıyor. Sanırım sistemdeki X bozuk.
5.8. Linux veya X’i yüklerken sorun yaşıyorum. Yardım eder misiniz?
5.9. Root şifresini nasıl kırarım? Sohbet Kanalları yöneticileri haklarını nasıl çalarım? Başkalarının e-postalarını nasıl okurum?
5.1. X uygulamasını veya kaynak kodunu nereden bulabilirim?
Benim bulduğum yerden, aptal — Internet’te bir aramadan sonra. Kimse Google’ı kullanmayı bilmiyor mu?
5.2. Y’yi yapmak için X’i nasıl kullanabilirim?
Şayet yapmak istediğiniz şey Y ise, bu sorunu çözmek için uygun olmayan bir yöntemi kullanarak, bu sorunu nasıl çözeceğinizi sormayın. Bu şekilde sorulmuş sorular, X hakkında cahil ve çözmeye çalıştığınız Y sorunu hakkında tam bir bilgiye sahip olmayan insanlar olduğunuz izlenimini uyandırır. Genelde bu tür insanlarla, sorunlarını açıklayana kadar ilgilenmemek en iyi yöntemdir
5.3. Kabuk ayarlarımı nasıl yapabilirim?
Bu soruyu soracak kadar zeki isen ABKSO dan sonra çözümü kendin bulacak kadar da zekisindir.
5.4. AcmeCorp belgesini, Bass-o-matic dosya dönüştürücü kullanarak TeX dosyasına dönüştürebilir miyim?
Dene ve gör. Eğer denersen; (a) cevabı öğrenmiş olursun (b) benim vaktimi boşa harcamamış olursun.
5.5. Yazılımım, ayarlarım, SQL girdilerim çalışmıyor.
Bu bir soru değil, “Yirmi Soruda senin gerçek sorununu anlama” gibi bir oyunla ilgilenmiyorum. Yapacak daha iyi işlerim var. Bu tip bir şeye vereceğim tepki şunlardan biridir:
* Eklemek istediğin başka bir şey var mı?
* Hımm, çok kötü, umarım sorununu çözersin.
* Bende de aynı sorun var…
5.6. Windows makinemle ilgili bir sorunum var, yardım edebilir misiniz?
Tabii. O Microsoft çöpünden kurtul ve Linux veya BSD gibi açık kodlu bir işletim sistemi kur.
5.7. Yazılımım çalışmıyor. Sanırım sistemdeki X bozuk.
Yüzlerce veya binlerce kişi tarafından kullanılan sistem çağrılarındaki ve kütüphanelerindeki apaçık bir eksikliği bildiren ilk kişi olmanız muhtemel olmakla birlikte, elinizde sarsılmaz deliller olmadığı gün gibi aşikar. Olağandışı iddialar, olağandışı kanıtlar gerektirir; bu tür bir suçlama yaparken, durumu açık seçik beyan etmeniz ve hatayı meydana getiren olayları ayrıntılı bir şekilde belgelemeniz gerekir.
5.8. Linux veya X’i yüklerken sorun yaşıyorum. Yardım eder misiniz?
Hayır. Bu sorunu çözmem için, makinene doğrudan erişim sağlamam gerek. Yerel Linux Kullanıcılar Grubundan yardım isteyebilirsin. Kullanıcılar grubu listesine buradan erişebilirsiniz.
5.9. Root şifresini nasıl kırarım? Sohbet Kanalları yöneticileri haklarını nasıl çalarım? Başkalarının e-postalarını nasıl okurum?
Bu tür bir şey için bir üstattan yardım istediğine göre, sen gerçek bir moron olmalısın.
6. İyi ve kötü Sorular
Bu bölümde, örneklerle doğru düzgün soru sorma yöntemlerini açıklamaya çalışacağım. Aynı problem hakkında bir çift soru göreceksiniz: doğru düzgün sorulmuş olan ve aptalca sorulmuş olan.
Örnek 6.1.
Aptalca: Nereden Foonly Flurbamatic hakkında bişeyler bulabilirim?
Bu soru cevap olarak bir “LOİA/STFW (Lanet Olası Internet’i Ara/Search The Fucking Web)” için adeta yalvarıyor.
Zekice: “Foonly Flurbamatic 2600″ hakkında Google’ı denedim , ancak yararlı/kullanılabilir birşeyler bulamadım. Burada, bu aygıt hakkında programlama bilgisi bulabileceğim bir yer bilen var mı?
Bu soruyu soran kişi gerekli aramaları yapmış ve görünen o ki gerçek bir sorun ile karşı karşıya.
Örnek 6.2.
Aptalca: Foo projesinden kodları, derlemek için, alamıyorum. Neden çalışmıyor?
Ona göre bunu birisi bozmuş. Onun kendi kibiri.
Zekice: Foo projesinin kodları Nulix 6.2′de derlenmiyor. SSS’i okudum ancak orada Nulix ile alakalı sorunlardan bahsedilmemiş. Burada yaptığım derleme işleminin bir kopyası var, bu benim yaptığım bir hatadan mı kaynaklanıyor?
Kullandığı ortamı belirtmiş, SSS’i okumuş, aldığı hataları göstermiş ve bu hatanın başkasından kaynaklandığını düşünmüyor. Bu insan biraz ilgiyi hak ediyor.
Örnek 6.3.
Aptalca: Ana kartımla ilgili problemim var. Birisi bana yardım edebilir mi?
Pirimiz Abuzittin’in bu soruya muhtemel cevabı şöyle olur: “Pekala. Geğirmeye ve çocuk bezini değiştirmeye de ihtiyacın var mı ?”. Akabinde “delete” tuşuna bir tık.
Zekice: S2464 anakartımda X’i, Y’yi ve Z’yi denedim. Bunlar işe yaramayınca A’yı, B’yi ve C’yi denedim. C’yi deneyince şaşırdığımı da belirteyim. Açıkça görülüyor ki hedehödö bozukluk yapıyor, fakat beklenmedik sonuçlar alıyoruz. Athlon MP anakartlarda bozuklukların sebebi genelde nedir? Birinin sorunu nasıl çözebileceğim hakkında bir fikri var mı?
Bu pasif olarak cevabı bekleyen bir insan olmaktansa, sergilediği sorun-çözüm konusundaki zekasını kullanarak bir cevap almayı hak ediyor.
Son sorudaki, “Bana bir cevap verin!” ve “Bu sorunu çözmem için ek olarak daha ne tür testler yapabileceğimi bulmama yardım eder misiniz lütfen?” istemleri arasındaki küçük ama önemli farka dikkat edin.
7. Şayet Cevap Alamazsanız
Şayet bir cevap alamazsanız, bunu kişisel bir olay olarak algılamayın. Bazen, sorduğunuz sorunun cevabı, grup üyeleri tarafından bilinmiyor olabilir. Cevap alamamış olmanız, sizin önemsenmediğiniz anlamına gelmez. Kuşkusuz bu farkı dışarıdan algılamak oldukça zor olsa gerek.
Genel olarak; aynı soruyu tekrar gruba göndermek iyi bir fikir değildir. Bu, anlamsız bir şekilde kızgınlık ifadesi olarak yorumlanabilir.
8. Sorulara Nasıl doğru düzgün cevap verilir
Kibar olun.
Sorunlar insanları, olduklarından daha kaba ve aptal gösterebilirler.
Şayet cevaptan emin değilseniz, bunu açıkça belirtin!
Yanlış ama otoriter tarza verilmiş bir cevap yapılacak en aptalca iştir. Kimseyi yanlış bir yola sürüklemeyin. Dürüst ve alçak gönüllü olun. Çevrenize iyi örnek olun
Yardımcı olamıyorsan, bari köstek olma.
Yardım isteyen kişinin ayarlarını karman çorman edecek eşek şakaları yapmayın. Eşekliğin alemi yok ama di mi?
Sorunu anlamaya yönelik sorular sorun, ayrıntılara ulaşmaya çalışın.
Şayet bu işte iyi iseniz, karşınızdakiler yeni şeyler öğrenecektir ve tabii ki siz de. Kötü sorulmuş soruları, iyi sorular halinde dönüştürmeye çalışın. Unutmayın ki bir zamanlar sizlerde çaylaktınız.
Bazı zamanlarda sadece Cevapları yorumlamak başlığındaki gibi cevaplamak haklı görülebilse bile, tembel bir adama cevap verirken bir kılavuza yönlendirmek daha iyi olabilir. Hatta arama motorlarında kullanılmak üzere bir anahtar kelime bile olabilir.
Şayet soruyu tamamen cevaplayacaksanız, gereken önemi gösterin.
Yanlış araçlar kullanan insanlara, doğru yolu gösterin, orada cebelleşmelerine izin vermeyin. Soruları ve sorunları daha düzgün kalıplar haline sokun.
Çevrenizdeki insanların sorulardan bir şeyler öğrenmesini sağlayın.
Bir soruyu cevapladığınız zaman, kendi kendinize şu soruyu sorun: “Hangi SSS veya kılavuz üzerinde değişiklikler yapmalıyız ki bu tür sorular bir daha sorun olarak ortaya çıkmasın?” Daha sonra bu kılavuza bir yama gönderin.
Şayet soruyu cevaplamak için araştırma yapmış iseniz, cevabı kıçınızdan uydurmuş gibi görünmektense, yetenek ve becerilerinizin ortaya çıkmasına izin verin. İyi bir soruya cevap vermek, birini bir öğünlük yemek ile beslemek ile aynıdır. Balık vermeyin, balık tutmasını öğretin.
 
Ses sistemlerinde empedans denir, alternatif akımda gösterilen direnç... Araç sistemlerinde yüksek akım düşük voltaj prensibiyle 4 ohm empedans çok kullanılırken, hi-fi ses sistemlerinde kablo empedansının düşürülmesi ve damping factor vs. yüzünden 8 ohm ve üzeri (16-32) empedanslar kullanılır... Sonuçta kullandığın amp. çıkış empedansı ile hoparlörün nominal empedansının birbiri ile uyumlu olması konunun özü...
 
oto ses sistemlerinde anfide bass ta falan ohm diye bişe var o ne anlamına gelir 4:ohm: 8:ohm: gibi şekilde bunun bi amacı varmıdırr ne işe yarar???? hangi ohm daha iyi ses verir?

Merhaba.Örneğin bir amfimiz var ve bu amfinin çıkış empedansı 4-16 ohm. arasındaki hoparlör empedanslarının bağlantısına da uygun olsun diyelim.Elimizdeki mevcut 4 ohm.luk bir hoparlör,bu bağlanacak olan amfinin çıkış gücünü,watt. değeri olarak da geçmiyorsa eğer, bunu bağlayarak tercih etmemiz çok daha iyi olacaktır.Bu ilk hoparlörümüz 5 watt.lık,4 ohm.luk hop. değerinde de bulunsun.Biz amfi için bunu,diğer elimizde bulunan 8 ohm.5 watt.lık güç değerinde olanın yerine tercih edersek neticede şu olur:Ayni amfiden,hoparlörlerin bu empedans farkı nedeniyle daha fazla güç (Müzik net çıkış gücünü) elde edebiliriz.Diğer 8 ohm.5 watt.lık olanını ise,amfi ayni kalarak tercih etseydik belki gücümüz %50 veya %40 da azalmış olacaktı,yani bu şekilde amfi çıkış gücünü en iyi şekliyle de değerlendirebilmiş olduk.

İşte en baştaki bu omaj (Hoparlörlerin ac. akımda gösterdikleri empedans) ile ilişkili sormuş bulunduğunuz bu soruda,bu omaj farkının en büyük farkı da amfi çıkış gücüne olan direk bu etkisi (Çıkıştaki ses gücü farkı) şeklinde oluyor.Transistörlerin,entegrelerin yerine eski lambalı tip amfilerin kullanıldığı crt tv,eski masa radyosu,vb. gibi çok çeşitli medya sistemlerinde ise,daha ziyade amfide kullanılanlardan daha yüksek empedanslı (örneğin 16-32 ohm arası gibi) kullanılması tercih edilerek,belki yüksek seslerde oluşacak distorsiyon (bozulma) veya güç yetmezliği problemlerini daha da azaltabilmek amaçlı bu yüksek empedanslı seçim düşünülmüş olabilir.Kolay gelsin.
 
Son düzenleme:
pıoneer ts w3001d4 bass iin hangi anfiyi önerirsiniz 1000w rms 3500w peak yazıyoo ama internetteki videolara baktım 200w, 400w anfilerle çakıştırmışlar fena olmamış sesi iyiydi. O bası 400 w bi anfiyle çalıştırsak sorun olmaz dimi? Çünkü inetnette bi videoda adam 200 w la çalıştırmış seside iyiydi pıoooo.jpgBass bu yorumlarınızı bekli yorum.....
 
pıoneer ts w3001d4 bass iin hangi anfiyi önerirsiniz 1000w rms 3500w peak yazıyoo ama internetteki videolara baktım 200w, 400w anfilerle çakıştırmışlar fena olmamış sesi iyiydi. O bası 400 w bi anfiyle çalıştırsak sorun olmaz dimi? Çünkü inetnette bi videoda adam 200 w la çalıştırmış seside iyiydi Ekli dosyayı görüntüle 15419Bass bu yorumlarınızı bekli yorum.....

Merhaba.bu hoparlörün sürekli verebileceği güç 1000 watt (RMS) dir.Daha düşük güçteki amfilerle de (200-400-600 wat.t gibi) bu hoparlör yine çalışır.Daha fazla detay için aşağıdaki linki okuyun.Önemli olan seçilecek bu amfi gcünün seçilen bu 1000 watt.lık hop.'ün bu rms değerini çok fazla geçmemesi (Hoparlörün üst volümlerde de bozulmasını önlemek için) olmalıdır.Kolay gelsin.

Pioneer TS-W3001D4 1-Way 12" Car Subwoofer - Car Speakers and Subwoofers - Product Reviews and Prices - Shopping.com
Rms hakkında bilgi
 
Merhaba.Örneğin bir amfimiz var ve bu amfinin çıkış empedansı 4-16 ohm. arasındaki hoparlör empedanslarının bağlantısına da uygun olsun diyelim.Elimizdeki mevcut 4 ohm.luk bir hoparlör,bu bağlanacak olan amfinin çıkış gücünü,watt. değeri olarak da geçmiyorsa eğer, bunu bağlayarak tercih etmemiz çok daha iyi olacaktır.Bu ilk hoparlörümüz 5 watt.lık,4 ohm.luk hop. değerinde de bulunsun.Biz amfi için bunu,diğer elimizde bulunan 8 ohm.5 watt.lık güç değerinde olanın yerine tercih edersek neticede şu olur:Ayni amfiden,hoparlörlerin bu empedans farkı nedeniyle daha fazla güç (Müzik net çıkış gücünü) elde edebiliriz.Diğer 8 ohm.5 watt.lık olanını ise,amfi ayni kalarak tercih etseydik belki gücümüz %50 veya %40 da azalmış olacaktı,yani bu şekilde amfi çıkış gücünü en iyi şekliyle de değerlendirebilmiş olduk.

İşte en baştaki bu omaj (Hoparlörlerin ac. akımda gösterdikleri empedans) ile ilişkili sormuş bulunduğunuz bu soruda,bu omaj farkının en büyük farkı da amfi çıkış gücüne olan direk bu etkisi (Çıkıştaki ses gücü farkı) şeklinde oluyor.Transistörlerin,entegrelerin yerine eski lambalı tip amfilerin kullanıldığı crt tv,eski masa radyosu,vb. gibi çok çeşitli medya sistemlerinde ise,daha ziyade amfide kullanılanlardan daha yüksek empedanslı (örneğin 16-32 ohm arası gibi) kullanılması tercih edilerek,belki yüksek seslerde oluşacak distorsiyon (bozulma) veya güç yetmezliği problemlerini daha da azaltabilmek amaçlı bu yüksek empedanslı seçim düşünülmüş olabilir.Kolay gelsin.

yani yuksek ohm lu sistemleri tercih etmeliyiz dogrumudur??
 
yani yuksek ohm lu sistemleri tercih etmeliyiz dogrumudur??

Merhaba.Bir tercih değil uyum şartıdır bu.Yani elimizdeki bir anfinin en düşük empedans çalışma değeri 4 ohm.'sa,elimizdeki 4 ohm.lu hopörlerle bunu en fazla ses gücü alacak şekliyle de değerlendirmedir diyelim.Elinizde çok sayıda 8 ohm.luk hoparlörler de varsa ve bir amfi seçimini yapmak durumunda kalmış olsak, 4 ohm.luk en düşük empedans girişli olanını seçmek bu durumda çok da şart değildir,ancak gelecekte 4 ohm.luk hop.'leri temin edebiliriz diye düşünerek 4 ohm en düşük empedanslı bir amfiyi yine de tercih edebiliriz.Ama bir amfimiz elimizde 4 ohm empedanslı olarak var olup da,bunun için hop.seçimini de yapacaksak eğer,işte o zaman 4 ohm. empedanslı olanını seçmeliyiz ki,bu amfiden ve hoparlör seçimizden en iyi ses verimini de alabilmiş olalım.Yani karşılıklı bir uyum meselesidir bu,ama illa da düşük omajlı amfi ya da hop. seçimi gibi genelleştirmeye gidilecek bir durumu da yoktur.Düşük omajlı hop./amfi ikilisinden,daha yüksek ses güçlerinin,daha yüksek,daha kolay alınması nedeniyle de en başta bu tür bir seçime de gidilebilir.

Bu anakart için uygun ram'lerin seçilmesine de ayni şekilde benzer.Bizim anakartımızın ram kapasite sınırı belli (sabit) ise,buna göre de yeni ram'ler satın alırız,bu sınırı geçsek bile anakart daha verimli (Üst frekans değerlerinde) hiç çalışamaz,bunu biliyoruz.Ama elimizde bozulan pc'den kalan ram'ler belirli değerde ve sayıda da varsa,bu defa anakartı seçerken,bu anakartın ram slotlarını,bunları en iyi değerlendirecek şekliyle (Bu ramları kabul edecek şekliyle de) seçip satın alırız.Amfi-hoparlör uyumunda da,en iyi çalışma ilişkisinde de,ayni benzer seçim bizim için her zaman vardır.Kolay gelsin.
 

Forum istatistikleri

Konular
129,845
Mesajlar
930,719
Kullanıcılar
452,697
Son üye
ozgurmaker

Yeni konular

Geri
Üst