İnsan daha kendi şifrelerini çözebilmiş bir varlık değil.
Sonunda bütün bu sorular insana döner: İnsan aslında nedir? Bizi oluşturanlar nedir? Akıl + hayal kuvveti + beden + ruh + vehimler...
Hücrelere kadar milyarlarca detay. Beynimizi kontrol edemiyoruz, ne kadarını kullanabiliyoruz? Bedenimize hakim değiliz, hastalandığımızda kendimizi onaramıyoruz, hastalandığımızı geç olmadan farkedemiyoruz bile bazen. Bedenimize aynen bir hayvana bakar gibi bakıyoruz, yedirip, içirip, uyutuyoruz, saçına tırnağına
Bakım yapıyoruz. Ancak, biz bu bedenden ibaret değiliz.
Aklımıza gelenleri kontrol edemiyoruz, 1-2 dakika sonra ne düşüneceğimizi, ne hatırlayacağımızı bilemiyoruz. Oysa bunlar nereden geliyor?
Birkaç dakika sonra ağzımızdan çıkacakları bilmiyoruz. Korkularımızı, vehimlerimizi kendimiz seçmiyoruz. Hayatında ilk defa bir kurt gören kuzu da, kurttan korkmasını biliyor..
Kontrolün ne kadarı biz de? Ne kadar azı? Sadece beyin ve bedene indirgeyebilsek milyarlarca farklı şekilde programlanmış makineler gibi olurduk ama değiliz.. Çünkü başka donanımlarımız da var.
Akıl ve kalp diye tanımladığımız iki farklı terazimizi var. Sorsalar hangisi nerede gösteremeyiz ama biliriz, bazı halleri biriyle, bazılarını da diğerinin kefesiyle tartarız.
Bedenimizdeki bu sıcaklığı veren nedir? Neden o çıkıp gittiğinde buz gibi kalıyor beden?
Rüyalarına dikkat eden var mı? Orada her şeyi izleyen bir göz var (rüyayı görenin hakim bakışı), bunun dışında rüyanın içindeki senin, etrafa bakışın var ve aynı zamanda rüyadaki diğer kişinin gözünden de kendine bir bakış var. Bu üç bakışı rüyada hissedebilir insan. Gözler ayna gibidir ve burada kainattaki düzene dair ipuçları var.
Bazen detaylar çok şey anlatır.
Her şeyin sırrı "İnsan"da. O, kendini çözdüğü zaman kainatı da çözecek.