Birbirleri ile çelişen cümlelerin kurulmuş olduğu, kavramların bilerek veya kasıtlı olarak bir diğerini ikame edecek şekilde kullanıldığı, mevcut mühendislik eğitimi ile mevcut Teknik Eğitim Fakültelerinin eğitimlerini karşılaştıran tek bir cümle kullanılmadan ahkam kesildiği gözlenen yazı. Şimdi yukarıda yazdığımız cümleleri yazıdan alıntılarla birer birer irdeleyelim.
1. Birbirleri ile çelişen cümlelere bir örnek :
"Ülkemizde mühendis kavramı matematik bilen uygulayan kişi, yabancılar açısından ise yaratıcı olan kişi anlamlarından gelmektedir."
"..,alt yapıdan yoksun bir şekilde açılan üniversitelerimiz sayesinde gereksinimden fazla sayıda mühendis mezun olmaktadır."
Cümleleri birleştiriyoruz, "Ülkemizde, alt yapıdan yoksun bir şekilde açılan üniversitelerimizde gereksinimden fazla sayıda matematiği uygulayan yaratıcı kişiler, mühendis kavramını oluşturur." Ya işte böyle ! Hem mühendisi tarif et, hem de bizzat bildiğini söylediğin mühendislik eğitimini yerden yere vur ,sonra mezun olana mühendis de ! Sorgusuz, sualsiz devlete, özele emekli olana kadar "mühendis" ünvanı ile oturt, sonra da hangi matematiği nasıl görüyorlar, nasıl uyguluyorları hiç bilmediğin, (çünkü Teknik Öğretmen değilsin ve Teknik Eğitim Fakültesi'nden mezun olmadın) Teknik Eğitim Fakültelerine tu kaka de !!. Düşünelim, acaba bunun nedeni veya nedenleri ne olabilir ?
2. Sadece "Meslek Lisesi" ortak adı ile anılmaktan öte hiçbir ortak özelliği olmayan Mesleki ve Teknik Liseler ile İmam Hatip Liselerini bir kefeye koyup, "istemezük !" cinsinden aşağıdaki cümleyi "insafızca", "oradaki pırıl pırıl onlarca gencimizin hakkını "basitçe" gaspeden ve "kavramları bilerek veya bimeyerek birbirini ikame eder şekilde kullanan aşağıdaki talihsiz cümle kurulmuş;
"2010 yılından itibaren uygulamaya geçecek olan kararla meslek liseleri normal liselerle eşitlenmekle kalmayıp kendi alanlarıyla ilgili bölümleri tercih ettiklerinde orta öğretim başarı puanlarına 0,06 çarpanı eklenerek avantajlı konuma geldiler."
Düşünelim, halkımızın ve aydın, aklıselim vatandaşımızın da onaylamadığı dini eğitim sonucunda dini olmayan yüksek eğitime yönelme ile mesleki eğitim sonucu mesleki yüksek eğitime yönelmenin aynı şey olmadığını, kendisine "yaratıcı kişi" benim diyenlerin farkedememesi normal midir ? Düşünelim, acaba bunun nedeni veya nedenleri ne olabilir ?
3. "Bir diğer tehlikeli girişim ise teknik öğretmenlere mühendis unvanı verilmesine yönelik çalışmalardır." diye yazılmış. Yukarıda da yazdığım gibi, naçizane görüşüm şudur ki, bu cümlenin tam anlamı ile korku, endişe ile yazıldığına şüphe yok. Şimdi düşünelim kim korkuyor olabilir, hangi mühendisler ? Yanıt aslında yazıda gizli gibi , okuyalım ;" Bu anlayışla olsa olsa daha iyi tasarım, planlama yapan değil, daha iyi alet kullanan mühendis modeli geliştirilmeye çalışılmaktadır. Hedeflenen, bilimi, teknolojiyi üretmek, geliştirmek değil, geliştirilmiş teknolojilerin uygulanmasında kalifiye eleman yaratılması haline dönüşmüştür." Evet, işte böyle bir yazı yazılmış, mühendisi temsil eden fakat, mühendisi alet kullanmaktan öte, "planlama" ve tasarım" kelimeleri ile ifade eden bir kurum tarafından. Ne diyeyim, sanırım bir EMO üyesi çıkar doğru mühendis tarifini söyler bu cümleyi yazanlara. Yazı genelinde özetle şöyle deniliyor, ben Türkiye'nin kötü eğitim veren çok sayıdaki mühendislik okullarından birinden mezun olduğumu kabul ediyorum, ama ne yapayım mühendis kavramı "matematik bilen ve uygulayandır" olduğundan, ben kavrama bakarım, içeriğe ve hangi okudan mezun olunduğu önemli olmuyor "mühendis" olarak maaş alırken, kartıma "mühendis" yazarken, anlamadığım şeylerin altına "mühendis" sıfatı ile imza atarken. Bu işlerden anlayan bu Teknik Öğretmen grubuna "mühendis" ünvanı verilirse ben ne yaparım ? Zaten zar zor iş buldum, bi de bunlar gelecek !!.