OLAYA TEKNİK AÇIDAN YAKLAŞIM
TÜBİTAK BİLİM VE TEKNİK DERGİSİ ALINTI
Almayı düşündüğümüz evin yaklaşık 30 metre sağından yüksek gerilim hatları geçiyor. (Evin direklere uzaklığı yaklaşık 200 metre, kablolara uzaklık 30 metre.) Yüksek gerilim hatlarının elektromanyetik etki alanı kaç metredir? Yukarıda yazdığım uzaklıklar sağlık açısından sakınca yaratacak mesafeler midir? Lütfen detaylı bilgi veriniz, şu ana kadar bir sonuç alamadım. İyi çalışmalar. (Aytekin Türkal)
Statik
Elektrik veya manyetik alanların insan sağlığı üzerindeki olası olumsuz etkileri ile ilgili ilk iddialar, 1979 yılında ortaya atılmış. Konu, o zamandan beridir tartışılan ve üzerinde araştırmalar yapılan bir konu. Yapılan araştırmalar; elektromanyetik radyasyonla değişik kanser türleri, insanın kalp atış düzeni, uyku halindeki metabolizması ve uyku düzeni arasında olumsuz bir ilişkinin olup olmadığını belirlemeye yönelik. Asıl ilgi odağını da, sizin hakkında endişe belirttiğiniz yüksek gerilim hatları oluşturuyor. Bu hatların taşıdığı yüksek gerilim nedeniyle oluşan elektromanyetik alanlar, hattın civarında, ‘korona deşarjı’ denilen bir miktar iyonlaşmaya yol açıyor ve bir miktar da ozon oluşturuyor. Endişe kaynağı bu... Ancak, şimdiye kadar yapılmış olan araştırmalarda, statik ya da dinamik elektromanyetik alanların biyolojik organizmalara zararlı olduklarına dair tutarlı bilimsel bulgulara rastlanmamış. Aksi yöndeki iddialar; ya spekülatif kalmış, ya da tekrar tekrar kanıtlanamamış. Dolayısıyla bu etkenin, insan sağlığı üzerinde, kesin olarak belirlenmiş olumsuz bir etkisi, bilindiği kadarıyla yok. Bu tabii, söz konusu etkenin; tıpkı nasıl ki, ormanda arslan aramaya çıkmış bir grubun arslanla karşılaşmamış olması ormanda arslan bulunmadığı anlamına gelmiyorsa; olumsuz etkilerininin olmadığı anlamına gelmiyor. Ama konu hala, tartışmalı bir şekilde de olsa ciddiyetle araştırılıyor.
Konu akademik çevrelerde dahi hala tartışıldığına göre, ortada küçük de olsa bir sağlık riski bulunabilir. Kesin olan şu ki; şimdiye kadar belirlenememiş olduğuna göre, bu risk varsa bile düşük düzeyde olmalı. Genelde, yüksek gerilim hatlarının civarındaki dar bir şerit, örneğin kablo kopmalarının yol açabileceği kaza olasılıklarına karşı, hatlara belli bir mesafeden fazla yaklaşılmasını engellemek amacıyla çitle çevrilir ve güvenlik açısından bu önlemle yetinilir. Fakat, insan sağlığı açısından, yüksek gerilim kablolarının yol açtığı elektromanyetik dalgaların şiddet düzeyiyle ilgili güvenlik sınırlamaları niteliğinde öneriler de var. Örneğin ‘Uluslararası İyonlaştırmayıcı Işınımdan Korunma Komitesi’nin (’International Comission on Non-Ionizing Radiation Protection, ICNIRP’) statik manyetik alanlar için önerisi, süreki maruz kalma halinde, 24 saatlik ortalamanın 20 miliTesla’yı (mT) aşmaması yönünde. Statik elektrik alanı içinse, İngiltere’de ’Ulusal Radyasyon Komitesi’nin önerdiği üst sınır 25kV/m. İlgilendiğiniz evin durumunu, kablolara uzaklığı, belirttiğiniz gibi d=30 metre olarak alıp, bu sınırlar çerçevesinde değerlendirelim.
Üzerinden I kadar akım geçen bir iletken telin d mesafesinde yol açtığı manyetik alan şiddeti, Amper Yasası’ndan, 2πdB=μ0I veya B=μ0I/2πd olarak hesaplanabilir. Burada
μ0, boşluğun manyetik geçirgenliği olup, 4πx10-7 T.m/A değerine sahiptir. Dolayısıyla, evin konumundaki B değerinin 20mT’yı aşması için; B=μ0 I/2πd>20mT veya I>2πdB/μ0 olması gerekir. Yani I>2πx30mx20x10-3 T/(4πx10-7T.m/A)=3x106 A olması gerekir. Halbuki, yerleşim merkezleri içerisinde güç dağıtan ‘alçak gerilim’ hatları, milyon amper düzeyinde akım taşıyamazlar.
Elektrik alanına gelince, kablodaki gerilimi V ile gösterelim. Evdeki insanın, yerle temas halinde olduğundan gerilimi 0 olacağından, kablo ile arasındaki gerilim farkı ΔV=V-0=V kadar olur. Ki bu durumda, aradaki elektrik alanının en büyük şiddeti, E=ΔV/d=V/d kadardır. Bu değerin 25 kV’u aşması için, V/d>25kV veya V>30x25kV=750kV olması gerekir. Halbuki Türkiye’de, bırakınız yerleşim merkezlerindeki alçak gerilim taşıyan dağıtım hatlarını, şehirlerarası güç dağıtımında kullanılan yüksek gerilim hatları dahi bu düzeyde gerilim taşımamaktadır. Halen kullanılan en yüksek gerilim 380 kV’tur.
OLAYA TIBBİ AÇIDAN YAKLAŞIM
iyigünler arkadaşlar şu anda ikamet ettiğim dairenin altında trafo mevcuttur. Yapmış olduğum araştırmalarda trafonun 40 m yakınında bulunan insanların ciddi kanser alzehimer üroloji sorunları ve daha birçok sağlık problemleriyle karşılaştığını öğrendim bu konu hakkında bilgisi olanlar beni bilgilendirirse sevinirim.
CEVAP
Uzm. Dr. Ümit Hazar
Biyomanyetoloji ilkelerine göre, tüm maddeler dolayısıyla tüm canlılar, zayıf ya da güçlü birer manyetik özelliğe sahiptirler.
Her mekanda dolayısıyla tüm canlıların içindeki ve dışındaki tüm boşluklarda yüksek yada düşük birer manyetik alan mevcuttur. İnsan vücudu aslında her hücrenin kendine özgü elektrik devresi olduğu bir elektromanyetik makinedir .
İnsan vücudundaki manyetik alan, biyoelektrik yüklerinin hareketinden meydana gelir. Biot - SavarTeorisine göre, hareketli elektrik yükleri manyetik alan oluşturur. Biyoelektrik oluşan herhangi bir bölgede mutlaka manyetik alan vardır. Dolayısıyla kalp, adale, sinir ve beyin gibi organlar belli bir manyetik alana sahiptir. İnsanı oluşturan maddelerin birbiriyle haberleşmek için kullandıkları manyetik alanın sinyalleri birbiriyle uyum içindedir. Bu sinyaller dünya manyetik alanı ile de uyum içindedir.
Uzaya gönderilen astronotlarda görülen ve haftalarca sürebilen yorgunluk, adale ağrısı, baş ağrısı ve dönmesi nedeni ilk yıllarda anlaşılamamıştı. Daha sonraki yıllarda sürdürülen kapsamlı araştırmalar sonucu bu belirtilerin dünyanın manyetik alanının eksikliğinden kaynaklandığı belirlenmiştir.
İnsanın kendi iç manyetik alanı ile dünyanın oluşturduğu manyetik alan arasındaki uyumluluk çeşitli nedenlerden dolayı bozulabilmektedir. Bunun bir nedeni de insanın yaşadığı yerin manyetik alanının büyüklüğüdür. Yer kabuğunun doğal bir manyetizması vardır. Bütün alanlar üç değişken içerir; frekans, spinin yönü, spinin büyüklüğü veya gücüdür. Bu üç değişken insan vücuduna uyduğunda vücut kendi enerjisini destekler.
Bu manyetik etkileşim hücre zarlarında madde alışverişlerini mümkün kılar. Böylece bir fabrika gibi çalışan hücrenin, atık maddeleri ve toksinleri bünyesinden uzaklaştırarak su, besin maddeleri, oksijen ve gerekli mineralleri alarak işlevinin uygun bir seyirde ve canlılık içinde sürdürmesi mümkün olmaktadır. Sara hastaları üzerinde yapılan bir deneyde de dışarıdan, deneklerin manyetik alanının değiştirilmesi durumunda, beyindeki biyoelektrik faaliyetin, dolayısıyla snapsların kirlenmesi sağlanarak hastalık durumundaki etkileri aynen oluşturulmuştur.
Geceleyin dünya manyetik alanı hücresel oksijeni arttırır, uykuyu destekler, biyolojik iyileşmeyi desteklerken iltihaplanmayı azaltır, acıyı dindirir. Ama güneş doğduğunda beraberinde getirdiği pozitif manyetik alanı hücresel oksijeni azaltır, uyanıklığı destekler, biyolojik iyileşmeye engel olur ve acıyı arttırır.
Kafamızın merkezde bulunan hormonları, enzimleri ve bağışıklık fonksiyonları yöneten pineal bezi manyetik kristallerden oluşan bir manyetik organdır. Manyetik enerjiye çok duyarlı olup ona has madde olan melatonin hormonu, geceleyin dünya manyetik alanı etkin olduğu zaman ortaya çıkar. İyi uyku için melaton seviyesinin yüksek olması gerekir. Büyüme hormonu melatonin seviyesi ile ilişkilidir. İnsan yaşlandıkça bu asıl hormonları daha az üretmeye başlar. Büyüme hormonu saç, cilt (deri) ve adaleleri kontrol altında tutar.
Multiple Sclerosis (MS) hastalığını başlatan sebeplerden biri dünya manyetik alanıdır. Dünya manyetik alanının haritası incelendiğinde alanın yapısı ile MS hasta sayısı arasında kuvvetli ilişki bulunmuştur. Manyetik alanın düşey bileşeni biyolojik maddeleri etkiler. MS hastalığına yakalananların sayısı 60 (°E) boylam civarında en yüksek değere ulaşırken Orta Asya, Hindistan, Çin, Japon, Afrika ülkeleri, Orta Amerika gibi ekvatora yakın yerlerde vaka sayısı yok denecek kadar azdır. Düşey manyetik alanı bileşeni kutuplara yakın yerde hemen hemen yoktur ve MS hastalığına düşey bileşenin zayıf olduğu bölgelerde çok sık rastlanır. Başka bir araştırmada çocukların büyümesinin dünya manyetik alanın güneş aktivitesine göre değişmesine bağlı olduğu tespit edilmiştir..
İnsan vücudunun manyetik alanla olan dengesini bozan etkenlerden birisi de kimyasal kirleticiler, haberleşme frekansları, elektrik güç taşımalarından gelen sinyallerle çevrenin kirlenmesiyle ortaya çıkar.
Toksik madde radyasyon gibi kirleticilerden gelen sinyaller canlının elektromanyetik dengesini bozmaktadır.
Araştırmacıların insan tarafından yapılan elektromanyetik kirlilik veya smog olarak bilinen elektromanyetik alanın birikimli olduğunu ve genel keyifsizlik, boyunda sertlik, göğüs acısı, hafıza kaybı, baş ağrısı, kalp atışında ve kan kimyasında değişime uğratma, sindirim ve dolaşım sorunları oluşturabilmektedir.
Elektro smog adı verilen teknolojinin beraberinde getirdiği elektromanyetik kirlenme, insan sağlığını tehdit eden ciddi unsurlardan birisidir. Yüksek gerilim hatlarından cep telefonu dalgalarına, radyo ve TV dalgalarından ev ve iş yerlerindeki bilgisayar ve elektrikli diğer eşyaların yaydığı elektromanyetik dalgalara kadar maruz kalınan elektromanyetik kirlilik sosyal yaşam ortamında hemen hemen her yerde sağlıksız bir atmosfer oluşturmaktadır.
Elektromanyetik smog beyinden hücrelere gönderilen sinyalleri engelleyerek vücudun bağışıklık sistemine zarar verir.
Son yıllarda büyük çapta araştırmalar yapılmasına neden olan bir etki ise insan yapımlı kuvvetli manyetik alan kaynağından doğan hastalıklardır. Kuvvetli manyetler Hall etkisinden dolayı, anestesia oluşturuyor...
Tunaya’nın araştırmalarına göre yüksek gerilim hatlarının çocuklarda lösemi ya da beyin kanseri yaptığı bilinen bir gerçektir.
1988’de ve 1991’de yine ABD’de, 1992 ’de Isveç ve Meksika’da ve 1993 ’de Danimarka’da yapılan araştırmalarda çocuklarda görülen kanserlerle ve özellikle de lösemiyle iletişim hatlarına yakın yaşama arasında bir ilişki olduğunu ortaya koymuştur..
Cep telefonu zararları üzerinde birçok araştırma yapılmaktadır. Kandaki zararlı proteinlerin ve toksinlerin beyne girmesini engelleyen savunma mekanizmasını devre dışı bırakmaya, yorgunluk, baş ağrısı, deride yanma hissi ortaya çıkarmaya, yüksek tansiyon oluşmasına, baş ağrıları, baş dönmesi ve dikkatin dağılmasına sebep olduğuna dair bulguları elde edilmiştir.
Cep telefonu alzheimer, parkinson ve multiple sclerosis (MS) gibi sinir hastalıklarının oluşma riskini arttırıyor. Kulaklık-mikrofon seti kullananların %80’inde bu tip sorunların olmadığı gözlenmiştir. Bu tip elektromanyetik alanların genelde iki etkisinden bahsedilir. Birisi ısı
etkisidir. Çünkü yaydığı enerji, insan vücudundan geçerken bir miktar emilir, tutulur ve içerde bir ısı birikimi oluşur. Bu ısı istenmeyen sonuçlara sebep olabilir. İkincinin etkisi ise canlı organizma içindeki birbirine bağlanmış olan molekülleri, atomları etkiler ve bozar.
Organizma kendini tamir eder, düzeltir. Ama bir an kontrolden çıkabilir. Kontrolden çıktığında ise basit bir iki hücrenin ölümüne veya kanser gibi ölümcül bir hastalığa neden olabileceğinden şüphelenilmektedir.
Ortalamadan yüksek manyetik alanı olan bölgede yaşayan çocukların kanser olma olasılığının daha yüksek olduğu sonucuna varılmıştır. Birkaç araştırmada ortalama değerden yüksek manyetik alanın bulunduğu bölgede uzun süre kalan hamile kadınlarda zor doğum yaptıkları gözlenmiştir. Yüksek manyetik alanın, anne adaylarının düşük yapma olasılıklarını 3 kat artırdığı vurgulanmıştır..
1994’te ve 1998’te ABD ve Finlandiya’da yapılan araştırmalarda; elektromanyetik alanların çok sık etkisinde kalan (radyo operatörleri, endüstriyel donanım işçileri, veri işleme aygıtı tamircileri, telefon hattı işçileri, elektrik santralleri ve trafo merkezlerinde çalışan) işçilerde alzheimer hastalığının normal insanlara göre erkeklerde 4-9 kat kadınlarda 3-4 kat daha çok görüldüğü, enerji iletim hatlarına 40 m.’den daha yakın yaşayan çocukların, normal çocuklara göre 2-3 kat daha fazla kansere yakalandığı, Finlandiya’da yapılan bir başka araştırma erkek çocukların merkezi sinir sisteminde oluşan tümörlerle iletim hatları arasındaki ilişkinin olduğu sonucuna varılmıştır. Diğer bir etken ise uzaydan ve güneşten gelen kozmik ışınlardır.
Dubrov ; 1228 kişi üzerinde yaptığı deneylerinde kozmik ışınların kalp krizi, işyerindeki ve karayolu kazalara ve ani şizofren dönemlerle ilişki içinde olduğu sonuca varmıştır..
EMF sağlık raporunda mevsimsel stres maksimumlar ile güneş rüzgarının maksimumu arasında ilişki olduğu vurgulanmıştır. İnsan sağlığına zararlı kozmik olayları uzay arası manyetik alanın radyal bileşeni olduğu zaman en fazla etkiler. Bu olay da güneş rüzgarı dünyadan geçtiği zaman olabilir. Nikolaev ve arkadaşları 85 tane ruh hastası insan üzerine yapılmış deney sonucunda gök cisimleri arasındaki manyetik alanın pozitif olduğu zaman hastaların sayısının arttığı gözlenmiştir.
Zayıf manyetik alanın insan sağlığına zararlı olup olmadığı hala tartışılıyor. Bu zayıf alanların hemen gözle görülür zararları yoktur. Fakat hayvan hücresi üzerinde yapılan deneylerde zayıf manyetik alanın hormon ve enzim seviyesini değiştirmek, dokulardaki kimyasalların hareketini engelleme gibi biyolojik etkenlere sebep olduğu kararına varılmıştır.
hülasa ;
Kalp krizi yaşlarının 20’li yaşlara düşmesi, bağışıklık sistemlerinin çöküşü, sık hastalıklara maruz kalma, beyin kanamaları sıklıklarında artışlar ve de kanser olgularında görülen tırmanışlarda manyetik alanların etkisi vardır.
manyetik alanlardan etkilenen insanların bozulan sağlıklarının tedavisi hususuna gelince ......
Bu tip hastalıkları iyileştirme yöntemi olarak akupunktur ve manyetik terapi son yıllarda gelişmektedir. Manyeto terapi ilk önce astronotlar üzerinde uzayda kullanılmıştır. Daha sonra 200.000 insan üzerinde yapılan klinik deneyler neticesinde tıp hizmetine sunulmuştur .
Yer kabuğunun statik manyetizmasından daha da etkin olan pulsatif manyetik alan, hücre zar hareket periyodikliği ile daha uygun bir etkileşim oluşturmaktadır. Kazuo Shimodaira’a göre enerji eksiklği, genel ağrı, baş ağrısı, yorgunluk manyetik alanı eksikliği sendromun belirtileridir. Bunlar kronik yorgunluk sendromuna benzemektedir, ama dışarıdan manyetik alan verilince hasta düzelmektedir.
Zihinsel ve fiziksel rahatsızlığı olan hastalar üzerine yapılan kliniksel araştırmalarda %90 başarı gösteriyor. Japonya’da bir üniversite 11.648 kişi üzerine yapılan manyetik tedavinin (%43 erkek) %92 başarı gösterdiği görülmüştür .
Bunun nedeni olarak manyetik alan vücuda uygulanınca manyetik dalgalar dokudan geçer ve ikinci akım oluşturur. Bu akımlar manyetik alan ile birleşince hücrelerdeki elektronlara ısı verir. Bu ısı adale ağrısı, kaslardaki şişmelere çok iyi gelir. Kandaki kalsiyum ve kolesterol miktarı azalınca haemoglobin daha hızlı hareket eder. Yüksek
tansiyona sebep olan diğer maddelerde de azalma görünür. Kan temizlenir ve akışı hızlanır. Kalp rahatlar ve acı azalır veya yok olur. Yönetici sinirler normale döner ve onların yönettiği organlar düzgün şekilde çalışır. Kan akımının iyileşmesinden dolayı besleyiciler daha kolay ve verimli şekilde taşınır.
Manyetik dalgalar cilt, yağlı dokular ve kemikleri canlandırır. Sonuçta hastalığa karşı direnci arttırır. Manyetik alan düzensizliği azaltarak enerji aktarır, sağlığa katkıda bulunur. Hücrelerin büyümesini destekler. Manyetler diş ağrısı, omuzlar ve diğer birleşimlerdeki uyuşukluk, ağrıya iyi gelir. Vücudun kendi kendini iyileştirme özelliğini destekler.
Hayatımızı etkileyen biyomanyetik alanın ay, güneş, diğer yıldız veya gezegenler gibi dünya dışı etkenler ve içinde bulunduğumuz yakın çevre ile kullandığımız cihazların etkisinin bilinmesi tedbir alma ve tedavi açısından önem taşımaktadır.
yukarda ayrıntılı olarak izah ettiğim gibi ; trafo ve hatların 40 metre yakınında bulunan insanların çok ciddi sağlık problemleriyle karşılaştıkları bir gerçektir.
evinizin trafo VE hatlara yakın bulunmamasını öneririm.
sağlıklı ve güzel günler dilerim.