Yüksek gerilimden kaynaklanan manyetik alanın insan üzerindeki etkileri nelerdir?

merhaba ben onu duymamıştım ama mantıklı burada benım insanların kafasında soru işaretı oluşmasını ıstedığım yon başka:)konu içinde insan sağlığı varsa o yonunu araştırmak ıstedım :)
 
Zor iş.
Yıllar önce ülkemizin ilk ve tek kanser hastanesi Ahmet Andiçen onkoloji yi yakından bilirdim(1970).
O yıllarda kanser tanımı:
İyileşmeyen yara... kadar idi
Ağzına içki koymamış sigara içmemiş insanlar çeşitli kanserlerle orada olurlardı.
İlerleyen yıllarda kanser yurtiçi+yurtdışı tıp dünyasında tanındıkça ve Elektronik geliştikce bilgi birikimi oldu.
Örneğin asbestli kayaçlardan geçen su kaynaklarını kullananların kanser olma riski yüzde yüz görüldü.
Yani magnetik kirlilikden binlerce kat daha garantili ...
Yüksek frekansların daha garip etkileri falan filan.

Zor konu çünki kesin konuşacak kadar çok sayıda ve eşit (imkansız) denek ile etkiye maruz kalan kalmayan gruplar oluşturacak ve ve deney ortamını sağlayacaksınız ve bunu yıllarca devam ettirip sonrada istatistik tutacaksınız ve tabii genetiği tamamen dışlayacaksınız.

Ya da bilinen yerlerde yerleşik insanları kataloglayacaksınız ve yılar sonra sonuçlara bakacaksınız .
İlmi çalışmalar gereği kontrol grupları olacak etkili etkisiz olayları elemine edecek falan filan derken önceki mesajlarda belirttiğim gibi hamura su kattıkca mayışacak....

Bu tip konular bizim gibi teknik elemanlarında teknik forumlarında çooook ötesinde konulardır.
Ve işi bilenlerin kesin değerlendirmeler yapmadığı konulardır.

... korkunun ecele faydası yoktur !
 
Ufacık neon ampulü yakmak kolay.
Dinazorlar bilir , eskiden 1000kW üzeri radyo vericileri vardı.
Mesela orta dalga Antalya - İstanbul - Çukurova gibi (1200kW).
Bunların 50-100metre yükseklikdeki direklerinin yakınında , toprağa bir ucu azıcık saplanmış 40W fluoresant lambalar ışıl ışıl yanardı...

Bu dediğiniz olayı geçenlerde bir videoda gördüm, birden fazla nakil hattının geçtiği bir yerde onlarca lambayı o şekilde toprağa çakmışlar, lambalar etrafı çok aydınlatacak kadar değilse de belirgin şekilde yanıp sönüyordu.

Elektrik hattının altında bu durumu anlıyorum ama radyo vericisinin yanında nasıl oluyor ki, sonuçta enerji hattındaki elektrik 1200 kw'ın çok üstünde ama tabi verici direk radyo dalgası yaydığı için oluyor sanırsam.

Bir ara bu orta-uzun dalga olayına merak sarmıştım ama TRT fazla geçmeden vericilerin çoğunu kapattı. 2008 yılıydı, Eskişehir'de arabayla açık alana gece çıkardım, Radyo-1 Ağrı vericisinin yayını anlaşılır şekilde dinleniyordu geceleri, aynı yayın Ankara vericisinden pırıl pırıl geliyordu tabi.
 
Bu tip konuları konuşacak kişilerin iyi derecede alan teorileri hakkında bilgi sahibi olmaları gerekir !
İçinde akım olan bir iletkenin çevresinde oluşturduğu magnetik alanın şeklide şiddetide kesin belirlidir.
Dedin ki :
...enerji hattındaki Elektrik 1200 kw'ın çok üstünde...
YG projeleri hesaplamayalı çoook zaman oldu ama kabaca 380kV hatta öyle 5000A falan olmaz .
Ama punta kaynağı yapan bir makina için sıradan akım değerleridir...
Magnetik alan hesaplarında kullanılan formüllere bak .
Değişkenleri incele , ne demek istediğimi anlarsın.
Hattan geçen enerji tamamen ışımaya harcanmıyor !!!
Ama antenler , tüm gücü çevrelerine yayabilen araçlardır !!!

TRT kapattı tabii.
Her saat o kadar yayın gücü elektrik faturalarına nasıl yansıyordu ?
Fm e rağmen uzun zaman direndiler çünki stratejik + kitlesel iletişim araçlarıdır...


Kütle çekimi uzaklığın karesi ile ters orantılı iken , magnetik alan şiddeti uzaklığın kübü ile ters orantılıdır....
 
Ben sizin bilginizi çürütmeye veya tecrübenizi küçümsemeye çalışmadım ki niye bana böyle bir tepki verdiniz üçer beşer ünlem işaretli? Kendimce bir yorum yaptım ve sonrasında da sanırsam bundan dedim bakın dikkatinizi çekerim "sanırsam" dedim. Yaşınıza ve bilginize saygım vardır ancak bana kendinizce konuşma yasağı koyacağınıza güzel bir biçimde anlatabilirdiniz ki zaten sizden bunu açıklayacak da bir mesaj beklentisiyle yazmıştım, sanıyorum ki burada yorum yapmakla kimsenin hayatını tehlikeye de atmıyorum Elektrik yüzünden. Ama tabi sen elektrikçi değilsin o nedenle konuşma hatta bunları düşünme bile işine bak diyorsanız da konuşmam. Forumda okuduğum bazı mesajlarda bu sizdekine benzer tepkileri de gördüm aslında, bu alan içinde olmayan insanların sadece hobi olarak bişeyler öğrenme çabaları ne yazık ki işin içinde olan kişiler tarafından hoş karşılanmıyor. Ben şahsen elektrikten korkan bir insanım çünkü çocukken birkaç kez çarpıldım ve basit onarımlar dışında pek de uğraşmam. Burada bu tür konuşmalardan sonra gidip okulda öğrencilerime toprağa bi lamba dikin bakın yandığını göreceksiniz demek gibi bir niyetim de yok, saygı sınırlarını aşmadan kendimce düşüncemi belirttiğimi düşünüyorum sadece. Saygılar.
 
burada yazmıştım gerçi:)izmir balçovada bır demırcı ustası devamlı kulağında izmir radyosunun sesi şikayetıyle doktora gıder doktor araştırıyor vs sonuçta adam demircı ustası kulağına demir tozu kaçmış kulak zarına yapışmış oksitlenmış :)bildiğimiz transistor gıbı yarı ıletken radyo verıcısıde yakın olduğu için kulak zarında enerjiye ıhtıyaç olmadan titreşim yapıp ses çıkarıyormuş aynı şekılde askerde pilsiz radyo alicisi yapmıştım:)
 
Ben sizin bilginizi çürütmeye veya tecrübenizi küçümsemeye çalışmadım ki niye bana böyle bir tepki verdiniz üçer beşer ünlem işaretli? Kendimce bir yorum yaptım ve sonrasında da sanırsam bundan dedim bakın dikkatinizi çekerim "sanırsam" dedim. Yaşınıza ve bilginize saygım vardır ancak bana kendinizce konuşma yasağı koyacağınıza güzel bir biçimde anlatabilirdiniz ki zaten sizden bunu açıklayacak da bir mesaj beklentisiyle yazmıştım, sanıyorum ki burada yorum yapmakla kimsenin hayatını tehlikeye de atmıyorum Elektrik yüzünden. Ama tabi sen elektrikçi değilsin o nedenle konuşma hatta bunları düşünme bile işine bak diyorsanız da konuşmam. Forumda okuduğum bazı mesajlarda bu sizdekine benzer tepkileri de gördüm aslında, bu alan içinde olmayan insanların sadece hobi olarak bişeyler öğrenme çabaları ne yazık ki işin içinde olan kişiler tarafından hoş karşılanmıyor. Ben şahsen elektrikten korkan bir insanım çünkü çocukken birkaç kez çarpıldım ve basit onarımlar dışında pek de uğraşmam. Burada bu tür konuşmalardan sonra gidip okulda öğrencilerime toprağa bi lamba dikin bakın yandığını göreceksiniz demek gibi bir niyetim de yok, saygı sınırlarını aşmadan kendimce düşüncemi belirttiğimi düşünüyorum sadece. Saygılar.

Yarım doktor candan yarım hoca dinden eder.
Yarım teknik eleman ise hem candan hem maldan eder.

Konunun önemli kısımlarını belirtmek için ünlem işaretleri kullandım.
Yasaklamak için değil.
İyi bilmediğimiz konularda yazmak fikir beyan etmek özgürlük değil sorumsuzluktur !
İp uçları verdim ama sen öğrenmekden çok polemik konusu bulabilmişsin.
Ben senin yazdıklarında , beni küçümsüyor mu diye bakmadan cevap yazdım.
Magnetik alan dersleri , elektrik- Elektronik mesleklerinin en temel ve en ağır en teorik derslerindendir.
Gizli saklı hiç bir noktası yoktur.
Yüksek frekanslı ışımanın yayılımı ile düşük frekanslı ışımanın nasıl davranacağı en ince ayrıntısına kadar hesaplanabilirdir.
Verici dibindeki alanın şiddetide , yumurta ve sperm hücrelerinin yükleri-alanlarıda berlirlidir.
Sır yada muamma değil yaratanın koyduğu kanunlar çerçevesinde cerayan eden , onun için sıradan olaylardır.
Bu kanun ve bir kaçda çekim kanunu tüm kimyasal-fiziksel olayları makrodan microya kadar yönetir.
Son zamanlarda popüler olan şişirilmiş (bütçe sağlamak için) çekirdek parçalama deneylerininde özünde varlar.
Kabaca biliyoruz ama , ama bu konu , işin içinde olup onunla yatıp onunla kalkan akademik ortam içinde dengi kişilerce yoğun olarak tartışan kişilerle kendimizi bir tutmak gibi algılanmamalı.
Yazan arkadaşlara karşı çıkmamın sebebi bu noktalara dikkat çekmek içindir.
Hakaret etmek - küçük düşürmek için değil.
Belirttiğin gibi , eğitim-yaş-tecrübe gibi faktörler bana , yanlış-eksik bilginin bilgisizlikten çok daha tehlikeli olduğunu gösterdi.

Politika ve ya ekonomi gibi olaylar hakkında herkesin bir fikri-teorisi vardır elbette ve siyah ile beyaz kadar farklı olabilir.
Ama teknik konular böyle değil.
Tam olarak bunu anlatmak ve başlığı açan arkadaşın yaptı ısrarın yanlış olduğunu vurgulamak istedim.
Kişilere hakaret etmek gibi bir niyetim yok...

----------

@tekin126 , sayın abicim , akademik çevrelerde bile bazı tevatür olaylar anlatılır.
Bunlar gerçeklerden çok bazı olaylara dikkat çekmek için baş vurulan hoş şeylerdir.
MR ın ilk örneği abd ünilerinden birinde idi.
Yerin3-5 kat altında her türlü yalıtıma rağmen , yeteri kadar güçlü ve yönlendirilmiş alan oluşturulamadığı için aşırı duyarlı yapılan alıcılar çok küçük güçte yayın yapan Vatikan radyosunu "çekiyordu".
Bu anlatımda da benzer tevatür var.
Vücudumuzdaki en küçük metalin bile , şiddetli magnetik alanı altında , tehlikeli gerilimler üretebilecek bir jeneratöre dönüştüğü MR , tehlikeli değil uzun süre kalınabilir-kısa zaman aralıklarında tekrarlanabilir denilirken ondan çok daha kısa süreli röntgen ışımaları kesin zararlıdır.
Sınıfları pek yakın olmasada...

Kartlarımızı içerisindeki bilgilerin yazıldığı okunduğu chiplerin de enerji ihtiyacı benzer yolla karşılanıyor.
Tam olarak elimizin altında olan bir konu.
Ama insan çooook karmaşık bir yaratık.
Seni çok etkileyen olay bir başkasının umrunda olmayabiliyor.
Ve stres organizmanın en çok etkilendiği şey.
Bir takım stres unsurları yıkıcı olurken bir takım stres unsurları ise hayatiyet için şarttır.

Sadece bizim değil tıp ile uğraşanlarında çok sık yaptığı yanlışları bilelim , onlarda çok hata yapar ve şehir efsanelerine bizden çok inanırlar , emin olabilirsin.

Edit:
Aklıma "seti" projesi geldi.
Yıllar önce gönderilen Pioneer ve Voyager sondalarının yayın gücü "4" Wattır.
Bunları izlemek için kullanılan antenlerin "sanal çapı" ~~20km dir.
Avusturalya çöllerindeki meşhur " uzayda akıllı canlı " arayan kulaklar...
Radyo meraklılarına...
 
Son düzenleme:
Öncelikle açmış olduğum konuyu dikkate alıp cevap yazan tüm arkadaşlara teşekkür ederim.Sayın Kazım UĞUR beye aydınlatıcı açıklamaları için ayrıca teşekkür ederim.Forum sitemizin bir paylaşım sitesi olduğu,katılımcıların öğrenmek,bilgi sahibi olmak,paylaşmak,yanlış bildiklerini düzeltmek için burada bulunduklarını tekrar belirttikten sonra;Almanların güzel bir sözünü hatırlatmak isterim :Aptalca soru yoktur ...... der.Soru sormaktan çekinen,acaba bu soruyu sorarsam insanlar bana ne der,vb. özgüveni yıkan insanları öğrenmekten uzaklaştıran bu tür düşünceleri bir kenara bırakıp sorularımızı rahatca sorabileceğimizi ifade eden bu söz çok hoşuma gider.Sayın Kazım beyin yaşı ve bilgisinin büyüklüğü bir "ağır abi" olduğunu bize hatırlatıyor,abimiz benim ve diğer katılımcı arkadaşlarımızın soru ve yorumlarını biraz daha kamilen cevaplarsa kendilerine minnettar kalırız,sevgi saygı ve hürmetlerimizle.....sürçi lisan ettikse affola....
 
Radyasyona karşı kumaş üretildi!

Erciyes Üniversitesi (ERÜ) Fen Bilimleri Enstitüsü Doktora Öğrencisi Gamze Kılıç, elektromanyetik kalkanlama özelliğine sahip metal içerikli örme kumaş tipleri geliştirdi.

Kılıç, Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı (TTGV) tarafından ödüle layık görülen "Elektromanyetik Radyasyona Karşı Koruyucu Özellikte Antistatik Örme Kumaşların Üretimi İçin Farklı Kompozit İpliklerin Geliştirilmesi" konulu yüksek lisans tezi hakkında bilgi verdi.

Teknolojik gelişmelerle birlikte, günlük hayatta kullanılan elektrikli ve Elektronik cihazların sayısının her geçen gün arttığını ve bu cihazların kullanımının elektromanyetik kirliliği de beraberinde getirdiğini vurgulayan Kılıç, projelerini elektromanyetik radyasyonun etkilerinden korunmada metal içerikli tekstil ürünlerinin kullanılabileceği düşüncesinden yola çıkarak geliştirdiklerini söyledi.

Kılıç, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının da proje bedelinin yüzde 75'ine hibe desteği verdiğini ifade ederek, şu bilgileri verdi:

"Proje çerçevesinde farklı eğirme metotları ile paslanmaz Çelik tel içerikli 16 tip kompozit iplik geliştirilmiştir. Bu iplik tiplerinden seçilen bir tip ile de elektromanyetik kalkanlama özelliğine sahip metal içerikli 20 tip kumaş üretilmiştir. Kumaş tipleri içerisinde süprem, lacost, ribana, interlok gibi Yaygın olarak kullanılan klasik örgü yapılarının yanı sıra, atkı yatırımlı interlok, atkı yatırımlı askılı örme gibi kumaş yapıları da bulunmaktadır. Çalışma sonucunda geliştirilen metal içerikli örme kumaşların TÜBİTAK'ta yapılan ölçüm sonuçlarına göre belirli frekanslarda 30 desibel ve üzeri bir ekranlama etkinliği değerine ulaştıkları görülmüştür. Bu değer normal ekranlama aralığındadır ve projede amaçlanan kullanım alanları için de uygun bir değerdir.

Geliştirilen metal içerikli örme kumaşlar, pek çok alanda kullanılabilecek şekilde tasarlanmış olmasına rağmen, özellikle hamileler, askerler, polisler, kalp pili kullanan kişiler gibi çalışma koşulları gereği yoğun elektromanyetik radyasyona maruz kalan kişiler için iç çamaşırı olarak da kullanılabilecektir. Ayrıca geliştirilen kumaşlar, tam yalıtımlı ofis ve stüdyoların inşasında kullanılabilecek yapıda kompozit ayırıcı panellerin üretiminde de kullanılabilecektir."

Kılıç, projede Kayseri'de kurulu olan Başyazıcıoğlu Tekstil A.Ş. ile birlikte çalıştıklarını belirterek, iplik ve kumaş numunelerini de burada ürettiklerini sözlerine ekledi.

-"Çalışma başarılı bir örnek"-

Tekstil Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hüseyin Örtlek ise değişen yaşam koşulları ile birlikte tüketicilerin tekstil ürünlerinden beklentilerinin değiştiğini vurguladı.

Statik elektriklenmeyi önleyici, elektromanyetik radyasyona karşı koruyucu özellikte iletken kumaşlara olan talebin giderek artığına dikkati çeken Örtlek, şöyle devam etti:

"Bu amaçlar için geliştirilen koruyucu tekstil ürünleri, bu konular için yeni bir bakış açısı getirmiştir. Yaşam alanlarının ve insan vücudunun estetik bir biçimde elektromanyetik radyasyondan korunması, bu tür kumaşlarla mümkün olabilmektedir. Elektromanyetik radyasyona karşı koruyucu özellikte tekstil ürünleri geliştirilmesine yönelik olan ve Dr. Akın Çakmakçı tez ödülüne layık görülen bu çalışma, hem üniversite-sanayi işbirliğine hem de disiplinler arası çalışmalara başarılı bir örnektir."

TTGV tarafından 2 yılda bir verilen Dr. Akın Çakmakçı Ödülleri'nin bu yıl dördüncüsünün düzenlendiği ve Erciyes Üniversitesinden ilk kez bir tezin ödüle layık görüldüğü belirtildi

AA
 
Moderatör tarafında düzenlendi:
Manyetik Alan Ahlaki Yargılama Yetisini Etkiliyor !

Gün geçmiyor ki manyetik kirliliğin insan sağlığı üzerindeki etkilerine bir yenisi daha eklenmesin!

Ortada o kadar çok spekülasyona dönük iddia ve haber dolaşıyor ki, alışık olduğumuz için bu tip haberlerin birçoğu sıradanlıktan öteye geçemiyor. Ama dünyanın önde gelen araştırma enstitülerinden Massachusetts Institute of Technology’de (MIT) gerçekleştirilen ve oldukça önemli sonuçları olabilecek bir çalışma, hem bu işle uğraşan bilim insanlarını hem de yazıyı okuduktan sonra siz okurları bayağı şaşırtacak türden!
Yapılan işler, niyetlere göre değerlendirilir. Nasıl ki bir kişiye kazara zarar verme ile bilinçli bir şekilde zarar verme açısından farklılık varsa, iyilik adı altında yapılan yardımların da samimi olarak yapılması ile bir menfaat ya da gösteriş amaçlı yapılması açısından fark vardır. Başkalarının ruh halini yorumlama, mantığını çözümleme, isteklerini ve niyetlerini anlayabilme yetisi demek olan ve bilişsel bilimcilerin “akıl teorisi” adını verdikleri bu kavram aslında insanoğlunun çok küçük yaşlarda edindiği ve hayatta kalma becerisinin temel unsurunu oluşturan bir olguyu içeriyor.

Sağ Temporo-parietal Bölge ve Akıl Teorisi İlişkisinde İlk Keşif
Ahlaki yargılama yapmaya yönelik başkalarının niyetlerini okuyabilme işini, insanoğlunun hangi beyin fonksiyonları ile yapabildiği uzun bir zamandır nörologların cevabını aradığı sorular arasında yer alıyordu. MIT Beyin ve Bilişsel Bilimler Bölümü’nden Prof. Rebecca Saxe yaklaşık on yıl kadar önce yaptığı çalışmalarda, sağ kulağın arkasında beynin yukarı yüzeyinde yer alan sağ temporo-parietal bölgenin (TPJ) akıl teorisi ile ilişkisini keşfetmiş. Daha sonraki dönemde fonksiyonel MR (fMRI) tekniği kullanarak yaptığı çalışmalarla başkalarının düşünceleri, niyetleri ve inançları hakkında aktif olarak hüküm yürütülürken beynin sağ temporo-parietal bölgesinin yüksek derecede aktif olduğunu göstermiş.
Burada akla gelen ilk temel soru, acaba bu bölge ve akıl teorisi arasındaki ilişki bir sebep-sonuç ilişkisi mi yoksa bir korelasyon ilişkisi mi? İşte Prof. Saxe ve ekibinde yer alan diğer bilim insanları araştırmayı bir adım daha ileri götürüp bu konuyu incelediler.


Ve Düğüm Çözülüyor

Sonuçları geçtiğimiz Mart ayındaki Proceedings of the National Academy of Sciences dergisinde yayımlanan güncel çalışmada, beynin sağ temporo-parietal bölge aktivitelerinin geçici bir süre sekteye uğratılması sonucu nasıl sonuçlar doğuracağının gözlenmesi amaçlanmış. Araştırmacılar Transkraniyal Manyetik Stimülasyon (TMS) olarak bilinen, cerrahi bir müdahale olmayan noninvazif bir teknikle beynin bu bölgesindeki aktivitelerini manyetik alan yardımıyla bir nevi parazit yaparak karıştırmışlar. Bunun için kafatasının küçük bir alanına manyetik alan uygulanıyor ve bunun sonucunda oluşan Elektrik akımı ile yakın bölgede yer alan beyin hücrelerinin normal düzende çalışması engelleniyor.

Gözlemlenen bu etki geçici olup, denekler bir süre sonra tekrar normale dönüyorlar

Yapılan ilk deneyde denekler önce 25 dakika boyunca TMS olarak adlandırılan manyetik alana maruz bırakılıyor. Daha sonra okumaları ve değerlendirme yapmaları üzere değişik senaryolar içeren bir dizi hikâye veriliyor. Bahsi geçen karakterin iyi veya kötü niyetli olmasına ve ortaya çıkan çeşitli sonuçlara göre senaryolar farklılık gösteriyor. Örneğin senaryoların birinde köprüden geçmenin tehlikeli olduğu bir durumda, kız arkadaşını bile bile köprüden geçirmeye çalışan bir gencin davranışı ele alınıyor. Bazı durumlarda genç kız karşı tarafa güvenli bir şekilde geçiyor, bazılarında ise düşüp bileğini kırıyor. Her bir senaryoda deneklerden bahsi geçen karakterin davranışı hakkında 1’den (kesinlikle kabul edilemez) 7’ye (tamamen kabul edilebilir) kadar puanlama yapmaları isteniyor.

İkinci deneyde denekler manyetik alana maruz bırakılıyor

Denekler, başarısız girişimleri, ahlaki olarak kabul edilebilir şeklinde değerlendirmeye daha yatkın oldukları gözlenmiş. İkinci deneyde ise yine benzer şekilde okumaları için çeşitli senaryolar veriliyor. Yalnız bu sefer senaryolar okunmadan önce değil hikâyeler okunup karakterler hakkında yargılama yapmaları istendiği anda denekler manyetik alana maruz bırakılıyorlar. Her iki deneyde de, sağ temporoparietal bölge manyetik alana maruz bırakıldığı durumlarda (nöronların normal çalışma düzeni bozulduğunda), deneklerin başarısız girişimleri (karakter kötü niyetli ama amacına ulaşamamış) ahlaki olarak kabul edilebilir şeklinde değerlendirmeye daha yatkın oldukları gözlenmiş. Bu nedenle araştırmacılar uygulanan manyetik alanın, deneklerin başkalarının niyetlerini doğru tahlil etme yetilerini etkilediği ve bunun neticesinde kişileri niyetlere göre değil, ortaya çıkan sonuçlar açısından değerlendirdiği görüşündeler.

Beynin ahlaki yargılamaya yönelik fonksiyonları

Yayımlanan makalenin başyazarı Dr. Liane Young ise beynin ilgili bölgesine manyetik alanın uygulanması ve bunun sonucunda kişilerin ahlaki yargılamalarının değiştiğini görmenin oldukça şaşırtıcı olduğunu belirtiyor. Tabii ki burada akılda tutulması gerekli bir husus var, manyetik alan ahlaki yargılamayı tamamen tersine çevirmiyor, sadece kişi bunun sonucunda biraz önce bahsettiğimiz şekilde daha yanlı karar vermiş oluyor. Prof. Saxe’nin de belirtmiş olduğu gibi ahlaki yargılama yapmak için başkalarının niyetlerini doğru okumak tek başına yeterli olmuyor. Çevresel şartlar, yargılama yapan kişinin geçmiş deneyimleri ve kendi ahlaki değerleri gibi daha birçok şey verilen hükümleri etkilese de, bu çalışma beynin ahlaki yargılamaya yönelik fonksiyonlarını anlamak için iyi bir başlangıç noktası oluşturuyor.

Kaynak :
Bilim ve Teknik - TÜBİTAK / Mayıs 2010 / Oğuzhan Vıcıl
 
Moderatör tarafında düzenlendi:

Forum istatistikleri

Konular
129,827
Mesajlar
930,545
Kullanıcılar
452,650
Son üye
HiAxiSeytan

Yeni konular

Geri
Üst