Şimdi eve geldim. tansiyon 15/11.Bu sıcaklarda sakın dışarı çıkmayın yada dikkatli olun. cuma günü öğleden sonra çok güçlü kasılmalarla yatağa düştüm. İnanın o sancıyı çekmeyen bilmez. cumartesi sabahı terler atarak ve küçük sancılarla uyandım tüm gün acı çektim. Pazar sabahı tamam ben gidiyorum dedim ve öyle bir terleme görmedim. Yediğim herşeyi kusarak geçti günüm. pazartesi sabahı saat 7 de bir uyandım bir daha salı akşamı 7 ye kadar uyku yok. Saat ile kontrol ediyorum 1 saate yakın gözlerim kapalı kalmış ama dışarıdaki her şeyi duyuyorum ve kabuslar görüyorum. Kızımın uyku hapından aldım ve tekrar saat yattım, 2 saat güzel uyumuşum saate baktım 9 bir daha yattım gözümü açtım saat10 sonra sabaha kadar uymayı bekle tv bak uyku yok, forumda eşelen face takıl uyku yok. Saat 7 de çıktım bakkala gittim bir açma aldım onu yiyerek dolmuşu bekledim. Neyse geldi, hastane yokuşunu gözüm yemedi, merkezde indim, kent karta para yükledim dolmuşa bin hastane önü saat 8, kalabalık idare eder. Ama hastane açık değil. Dışarı çıkıp bir sigara sonra içeri girereken bir baş dönmesi, neyse sıra almak için resepsiyona gittim "doktor sekreterinden alacaksın. Doktor sekreterlerinin önü incir ağacı. Doktor var mı diye tekrar resepsiyon
resepsiyon suratıma bakmadı. Geri dön kendi işini kendin hallet. vezneler suratıma bakmadı, işi çözdüm sonunda sekreteri sorduk, dolmuştaymış geliyormuş. Sabır. Sıra almak istedim ürolojiye 186 dan sıra alacaksın
Başhekimlik binasına gittim yetkili sordum. Ama gördüğüm herkes laklak ediyor, yukarıda ama daha gelmedi, alkış. Yine de çıktım, şansa .
Yardımcı sekreter odada yalnız. Sıra alamayacak mıyız?
Diye sorunca doktor gittiler mecburuz dedi.
Yahu bu böbrek taşı düşüyor hem de ikisinde de birden. Nasıl beklesin? Pencereden acili gösterdi. Sıra al. Git derdini oradaki doktora anlat o seni sevk eder.
Bak şu işe baş hekim yardımcısının verdiği akla ben de uydum. Gittim sıramı aldım bekledim, sıram geldi doktora derdimi bir güzel anlattım.
Önce bir idrar tahlili yapalım dedi ama ağrın çok mu diyede sordu.
Evet deyince, güzel o zaman sana iyi bir ağrı kesici yapalım
inanın şaşırdım iğne olma hızıma. Laf adamın ağzından çıktıktan 3 dakika sonra hemşire beni şişlemişti bile. Umutlarım artarak
idrar kabını nasıl alacağımı sordum.
Acilden geliyorum de yeter
Pöh pöh. Hakikatten sıraya girdim sadece kimliğimi verdim ve anında idrar kabı elimde. Şimdi git tuvalete işe yeter ama tuvaletin kapısı kapanmadığı için birisi arkasına bir su kovası koymuş içeride sıçıyor ve ben kapıya dokunduğumda; hemen engelledi ve methiyeleri düzmeye başladı.
Ben zaten pert durumdayım, geriye öteki girişlerin oradaki kenefi bir ziyaret edeyim dedim. Tam köşeye geldim. Benimle aynı dolmuşla gelen karı koca olandan tabii ki koca beni durdurdu. Senin ki idrar tahlili değil mi?
Girsene oradakine neden taa girişe dedi. Ben de oradaki yerde benim sevmediğim bir adam var şimdi hoş olmayan şeyler yaşanmasın dedim ve gittim. İdrar kutusu ya da çiş bardağı farkar mı? Tahlillerin yapıldığı yere bıraktım. Benim doktor ekşi bir suratla yine de hizmet veriyor. Neyse gittim sordum
belke sonra gelirsin
Gittim sigaramı içtim sizlere laf yetiştirdim. Bir ara adımı duyar gibi oldum, doğru içeri benim doktora sordum sanki adımı duydum “bi kedi gördüm galiba” o gören ben miyim.
Yok değil daha çıkmadı dedi sonra yanındaki doktora
Lan nöbet gününde 145 hastaya bakılır mı? Ben istifa ediyorum. Bir hatun doktor geldi.
Ne iş yapacaksın?
Babamdan kalanlar yeter. İnsanız makine değil.
Sen bırakırsan ben de bırakırım. dedi
ben de kafamdan şakalaşıyorlar herhalde dedim ve yine sigara içmeye çıktım polisler adam getirdiler. Jandarma mahkum ve tutuklu getirdi ortalık kalabalıklaştı, sonra 2 ambulans daha geldi ben uzaktan seyrettim. Ortalık sakinleşince içeri girdim
yine bi kedi gördüm galiba
Evet dedi senin tahlil hazır.
Eee .ama senin doktoru bekleyeceğiz, sana bakan o.
Nerede o?
İdareye kadar gitti.
Buyur buradan yak. Geçtim tam karşısından gören yatağa önce oturdum, sonra da yattım. Sedyede birini götürdüler yaşlı bir adamdı. Üzülüyor insan. Sonra başka biri tekerlekli sandelye ile geldi. Şikayet şikayet. Bir tekerlekli daha geldi o da şikayet
Karşıdan gördüm onu merdivenleri çıkıyordu, sevindim önce. Sonra yanına gittim beni karıştırdı 143 dedi,
Hayır 133 dedim.
Ha tamam dedi. Reçete yapıştırılmış 133 aldı dosyayı aldı ve ilaç yazdı
Yapma dedim
Yapacak bir şeyim yok
Son hastası değildim, benden sonra 15 daha vardı.
Söylecek yapabileceğim bir şey yok dedi. Belli ki müdürü bir fırça atmış tek çalışan doktorlara Hasta sevk etmeme emri almıştı. Hiç te ukala olmayacak bir şekilde bana gülümsedi
Sana sadece bir tane daha ağrı kesici hap yazabilirim dedi ve yazdı reçeteyi bana uzattı,
Yani git artık diyordu, git... ben zaten sersem gibiyim mecburen çıktım ve gittim. Uzun olan araba yolunu hiç sevmediğimden hastane arasındaki merdivenli yolu kullanarak aşağı indim. Yolda yürürken sallanıyordum. Caddeye vardığımda sağa doğru dönüp durağa doğru ilerledim ve durağa vardım. Çıkardım bir sigara yaktım. Kendimi kötü hissediyordum. Dolmuş ağzına kadar turist dolu idi. İlk ben bindiğim için askıya tutundum arkamdan da görmediğim bir kadın bindi ve kartını hemen bastı. Gıcık makine “kartınızı okutuzu” susturmak için, “köyiçi” dedim. Söfer beni tanıdığı halde yapmamıştı. Yolda bir kişi daha bindi, olduk balık istifi. Konacık rampasını çıkarken ani bir frenle durağa yanaştı genç bir avukat kadındı. Artık az kalan duraklardan biri daha yanaştı söfer ve oradan da 3 kişi daha aldı zavallı kız fena sıkışmıştı. Onun avukat olduğunu için adliyede ineceğini biliyordum. Bir avukat biteze başka ne nedenle gidebilirdi ki. Ben biraz daha arkaya sıkışıp “avukat hanım bu tarafa geliniz”şaşırıp yüzüme baktı ve geldi. Yolda çok az konuştuk. O adliye durağında indi. Söfer hızla aşağı inerken sesim çok kötü bir şekilde “emreder”çıktı. Dolmuşcuyu iyi tanırdım sarhoşları dolmuşa almazken beni en az on yıl zom bir şekilde ön koltukta taşımıştı. İndiğim zaman daha da kötü olmuştum. Yolun karşısına geçerken sağımı solumu iki kere kontrol ederim. Parkı geçip Ünal bakkala girdim. Eve yoğurt ve yumurta kendime de sigara alıp çıktım. Ünal’da farkındaydı kötü olduğumu. Yukarıya doğru gidip eczanenin önüne oturdum, reçetemi çıkartıp zaten beni tanıyan eczacılara verdim.
Hastane yolundan inerken üç tane eczacı var, böyle yapınca prestij artıyor, cebinde var yok önemli değil: istediğini alabiliyorsun, viagra bile.buskopan yazmış onuda ödemiyormuş, buskopanı bırakıp çıktım. Seç market var burada şimdi format değiştiriyorlar Carrefoursa oluyorlarmış. İşe yeni giren kıza cüzdanımı verdim içinden para al dedim zaten alacağım şey belli iki tane sigara aldım kız paranın üzerini cüzdanıma, sonrada ilaç alışverişi poşetine sigara ile birlikte koydu. Oradan çıktığımda düz yürümem nerdeyse imkansızdı. Eve girdim kendimi çek yata zor attım.
Biraz soluklandım. Odama geçip soyundum aldıklarımı yerleştirdim çekyata oturup sigara içtim. Döndüm saate baktım: 10. Sen üç saat sürün elinde hiçbir kazancım yok.
Laptopmu açtım sizler için yaşadıklarımı yazayım dedim. Daha yarım saat olmadı kendimi çok kötü hissettim, çünkü evin içi serin ama tuvalete giderken düzgün yürüyemiyorum. Tansiyon aletini koluma taktım çalıştırdım, şişti şişti durdu. Sonra yine denedim yine durdu. Artık pilleri bitmiş olması gerekiyordu. Buz dolabından yeni paket açtım ve taktım, sonra koluma tekrar taktım ama eski piller gibi tepki vermişti. En eski kalitesiz pilde bile ben onu en azbir hafta kullanırdım. Sonra tekrar denedim ve tepki beklerken üzerine bir tane vurdum, yuh 15 kusur ve 11,7 sonra kapandı. Yuh dedim ne oluyoruz. Neyse dedim çalışmama döndüm, kendimi daha da kötü hissetmiştim başım dönüyordu hemen kırmızı hapımdan bir tane çiğnedim. Çekyata geldim gözlerim gitti.
Bu böyle olmaz böyle son istemiyorum diyerek tüm gücümü kullandım, odama giderek pantolonumu ve sandaletlerimi giydim ve 112’yi aradım durum bildirimi yaptım. Gelin bu tansiyonumu indirin dedim, adres faslından sonra dışarı çıkıp onları beklemeye başladım. Çok geçmedi benim müdür sinyal verdi, koşar adım eve döndüm ve bir güzel sıçtım, rahatlamış bir şekilde bu sefer eve daha yakın olarak beklemeye başladım ambulansımı, ne oluyoruz yaa müdür haydi dedi. Emir demiri keser ben tekrar eve müdür çok güzel rahatlamıştı ama ambulanstan hala ses yoktu. Ama benim sersemliğim hala üzerimdeydi. Birden telefonum çaldı,
Biz geldik sokağın ağzındayız
Onlara el salladım
Üç sağlıkçı benim yanıma araç ile çıktılar.
Hasta siz misiniz?
Evet benim
Dolaşın deyip aracın yan kapısına gittim.
Neden yola çıktınız?
Siz gelene kadar bana bir şey olsaydı size kapıyı açacak kimse yoktu
Yalnız mı yaşıyorsunuz? Hem evet hem de hayır
Nasıl yani?” “
Köpeğim size kapıyı açamazda ondan” hafifçe gülüştüler. Sonra kız beni sedyeye yatırdı ve şikayetimi sordu. Anlattım, sonra tansiyonumu ölçtü.
Normal dedi. Sonra tekrar ölçtü “amca normal” dedi.
Peki kızım ben niye böyleyim şimdi? konuşmasıyla beni sakinleştirdi sanki biraz. Sonra bir daha tansiyonumu ölçtü ve dediki.
Amca senin kan şekerin düşük ve 9/6 tansiyon tuzlu bir ayran iç
Tamam kızım yemek yiyeyim de ayran olmaz çok yükseltiyor
Erkek paramedik
Sana bakacak birini bul amca, tanıdıkta olabilir
Kız paramedik
Amca şimdi istiyorsan seni hastaneye götürürüz ama gelmek istemezsen de imza alırız
Tamam gitmeyeceğim
Kız paramedik
Ama söz ver hemen yemek yiyeceksin, şimdi buraya adını soyadını yazacaksın, buraya hastaneye kendi isteğimle gitmek istemiyorum, buraya telefonunu, burayada imzanı atacaksın tamam mı?
Kızın dediklerini yapıp el sallayıp eve döndüm. Eve girer girmez en kolay kan şekerini yükselten reçel kavanozuna daldım, yanında da su içtim. Ohh demiştim ki; müdür gene sinyal verdi, müdürün dediği oldu, bir çuval daha rahatladı, o rahatladı da bu sefer de ben yamuldum. Benim tansiyon 8/6 gibi çok kötü.
Değerli dostlar ne olursa olsun müdürünüzü sakın ihmal etmeyin. Benim yaptığım hataların bedenime verdiğim zararlar bana daha büyük döndü.