Cennette kullanılan yazı Arapların kullandığı İslam harfleridir. Arab, sözlükte, "güzel" demektir. Arabî, "güzel dil" demektir. Arap ırkıyla alakası yoktur.arap tapar güruhun zırvaları...
bey efendi, birazcık geriye doğru gidiniz ve alfabenin kökenini ve gelişimini bir araştırınızCennette kullanılan yazı Arapların kullandığı İslam harfleridir. Arab, sözlükte, "güzel" demektir. Arabî, "güzel dil" demektir. Arap ırkıyla alakası yoktur.
Arapların, Farsların ve daha önce bin yıl kadar Osmanlıların kullandığı harfler, Arap harfleri değil, İslam harfleridir. Arapça Cennet lisanıdır. Cennette kullanılan yazı da Arapların kullandığı İslam harfleridir. Arab, sözlükte, "güzel" demektir. Arabî [Arapça], "güzel dil"demektir. Arap ırkıyla alakası yoktur.
Her lisan, insanlar tarafından meydana getirildi. Arapça ise, insanlar yaratılmadan önce de vardı. İlk insan olan Âdem aleyhisselam Cennetin her yerinde (Lâ ilâhe illallah) yazılı olduğunu gördü. Yani, insanlar yokken de bu harfler, bu lisan vardı. (Mir’at-ı Medine, Ruh-ül beyan tefsiri)
Ruh-ul-beyantefsirinde, Maide sûresinin 18. âyetinin tefsirinde, Hazret-i Ömer’in haber verdiği şu hadis-i şerif bildiriliyor:
(Âdem aleyhisselam, “Ya Rabbi! Muhammed aleyhisselam hakkı için beni affet!” diye dua edince, Allahü teâlâ “Onu daha yaratmadım. Nereden bildin?” buyurdu. “Ya Rabbi! Arşta, La ilahe illallah Muhammedün Resulullah yazısını görünce, anladım” dedi) [Bu hadis-i şerif, imam-ı Beyhekî’nin Delail kitabında ve yine hadis âlimlerinden Hâkim-i Nişapurî’nin Müstedrekkitabında yazılıdır.]
İbni Hacer-i Mekkî hazretleri buyuruyor ki:
Mushaf'ı Arapçadan başka harfle yazmak ve başka dile tercüme edip, Kur'ân-ı kerim yerine bunu okumak haramdır. Arapçadan başka harfle yazmak ve böyle yazılmış Mushaf’ı okumak haramdır. Kur'ân-ı kerimi başka dile tercüme edip, Kur'ân-ı kerim yerine bunu okumak ve Mushaf'ı Arabî harflerle, okunduğu gibi yazmak suretiyle değiştirmek bile söz birliğiyle haramdır. Kur'ân-ı kerimi böyle yazarken ve başka dile tercüme ederken, Allah kelamının icazı [mucize özelliği] bozulmakta, nazm-i ilahi değişmektedir. Bunun gibi sebeplerle de, Kur'ân tercümesi namazda okunamaz. (Fetava-i fıkhiyye)
Namazda her şey Arapça okunsa sadece iftitah tekbiri (Allahü ekber) yerine bunun herhangi bir dildeki tercümesi söylense namaz yine sahih olmaz. (Redd-ül-muhtar)
Din İşleri Yüksek Kurulu’nun 4.12.1997 gün ve 103 sayılı kararı da özetle şöyledir:
(Kur’ândan kolayınıza geleni okuyun!) mealindeki âyetinde olduğu gibi, Resulullah da namaz kılmayı tarif ederken, (Kur’ândan hafızandakilerden kolayına geleni oku!)buyurmuştur. Bu itibarla namazda Kur’ân okumak; Kitap, Sünnet ve İcma ile sabit bir farzdır. Kur’ân, sadece mâna olarak değil, Resulullah'ın kalbine elfazı [sözleri] ile indirilmiştir. Bu elfazdan başka lafızlarla ifade edilen mâna Kur’ân değildir. Çünkü indirildiği elfazın dışında, hattâ Arapça bile olsa, başka sözlerle ifade edilen mâna, Kur’ân değildir. Kur’ân kavramında sadece mâna değil, bir rüknü olarak onun elfazı da vardır. Bunun için tercümesine Kur’ân denilmez ve Kur’ân hükmünde olmaz.
arap masalı... arap taparlar Kuranı Türkçe olmasını bile istemiyor...Cennette kullanılan yazı Arapların kullandığı İslam harfleridir. Arab, sözlükte, "güzel" demektir. Arabî, "güzel dil" demektir. Arap ırkıyla alakası yoktur.
Arapların, Farsların ve daha önce bin yıl kadar Osmanlıların kullandığı harfler, Arap harfleri değil, İslam harfleridir. Arapça Cennet lisanıdır. Cennette kullanılan yazı da Arapların kullandığı İslam harfleridir. Arab, sözlükte, "güzel" demektir. Arabî [Arapça], "güzel dil"demektir. Arap ırkıyla alakası yoktur.
Her lisan, insanlar tarafından meydana getirildi. Arapça ise, insanlar yaratılmadan önce de vardı. İlk insan olan Âdem aleyhisselam Cennetin her yerinde (Lâ ilâhe illallah) yazılı olduğunu gördü. Yani, insanlar yokken de bu harfler, bu lisan vardı. (Mir’at-ı Medine, Ruh-ül beyan tefsiri)
Ruh-ul-beyantefsirinde, Maide sûresinin 18. âyetinin tefsirinde, Hazret-i Ömer’in haber verdiği şu hadis-i şerif bildiriliyor:
(Âdem aleyhisselam, “Ya Rabbi! Muhammed aleyhisselam hakkı için beni affet!” diye dua edince, Allahü teâlâ “Onu daha yaratmadım. Nereden bildin?” buyurdu. “Ya Rabbi! Arşta, La ilahe illallah Muhammedün Resulullah yazısını görünce, anladım” dedi) [Bu hadis-i şerif, imam-ı Beyhekî’nin Delail kitabında ve yine hadis âlimlerinden Hâkim-i Nişapurî’nin Müstedrekkitabında yazılıdır.]
İbni Hacer-i Mekkî hazretleri buyuruyor ki:
Mushaf'ı Arapçadan başka harfle yazmak ve başka dile tercüme edip, Kur'ân-ı kerim yerine bunu okumak haramdır. Arapçadan başka harfle yazmak ve böyle yazılmış Mushaf’ı okumak haramdır. Kur'ân-ı kerimi başka dile tercüme edip, Kur'ân-ı kerim yerine bunu okumak ve Mushaf'ı Arabî harflerle, okunduğu gibi yazmak suretiyle değiştirmek bile söz birliğiyle haramdır. Kur'ân-ı kerimi böyle yazarken ve başka dile tercüme ederken, Allah kelamının icazı [mucize özelliği] bozulmakta, nazm-i ilahi değişmektedir. Bunun gibi sebeplerle de, Kur'ân tercümesi namazda okunamaz. (Fetava-i fıkhiyye)
Namazda her şey Arapça okunsa sadece iftitah tekbiri (Allahü ekber) yerine bunun herhangi bir dildeki tercümesi söylense namaz yine sahih olmaz. (Redd-ül-muhtar)
Din İşleri Yüksek Kurulu’nun 4.12.1997 gün ve 103 sayılı kararı da özetle şöyledir:
(Kur’ândan kolayınıza geleni okuyun!) mealindeki âyetinde olduğu gibi, Resulullah da namaz kılmayı tarif ederken, (Kur’ândan hafızandakilerden kolayına geleni oku!)buyurmuştur. Bu itibarla namazda Kur’ân okumak; Kitap, Sünnet ve İcma ile sabit bir farzdır. Kur’ân, sadece mâna olarak değil, Resulullah'ın kalbine elfazı [sözleri] ile indirilmiştir. Bu elfazdan başka lafızlarla ifade edilen mâna Kur’ân değildir. Çünkü indirildiği elfazın dışında, hattâ Arapça bile olsa, başka sözlerle ifade edilen mâna, Kur’ân değildir. Kur’ân kavramında sadece mâna değil, bir rüknü olarak onun elfazı da vardır. Bunun için tercümesine Kur’ân denilmez ve Kur’ân hükmünde olmaz.
konu sahibi sıkı bir müslüman sanırım ama Türk olmayı unutmuş araplaşmış bir kişi. müslümanları iyi gösterip, diğer dinlerdekileri kötülüyor. kabul ederim onun inancıdır. tarih boyunca dinler özellikle semavi din dediğimiz ibrahimi dinler bu dünyaya ne vermiş merak ediyorum anlatsın bana. musevilik yozlaşmış tanrı isayı göndermiş. bir araştırsın bakalım isa gerçekten yaşamış mı? yoksa hristiyanlık romanın ve iznik konsüllerinin yazdığı bir din olabilir mi? ritüellerin hepsi pagan inancından dine devşirilmiş. hadi aldık yedik diyelim. peki avrupa medeniyetin başlangıcı ne zaman yükselmiş? kilise ve ruhbanlık yok sayıldıktan sonra. burada küçük bir arayüz var, bu dönemde evrim teorisinden, atomun parçalanmasına kadar olan bilim insanları ne hikmetse nerdeyse hepsi musevi, eee isevilik ne oldu? parçalara ayrıldı. şimdi dönelim müslümanlığa, tanrı son peygamberi gönderdi. hiç garip değil ibrahimi soydan gelen sami ırkına. gariplik yok önceki peygamberlerde samiydi. bu arada Türkleri atladım zannetmeyin kendi inançlarında huzur içinde yaşarlarken islamiyeti yaymak isteyen (gerçek amaç yaymak mı? yoksa zenginliği gasp etmek mi?) emeviler sanırım Türkleri müslümanlığa davet etmişler ve Türkler müslüman olmuşlardır diyeceğim, tarih okumamışlar inanacak. Talkan ve Curcan'da yapılanları nedense bizim Türk tarihimiz yazmaz. tarihini bilmeyen Türk te araplaşır. hepsini geçtim islamın peygamberi bir tane din, bir tane tanrı, bir tane yol getirmiş. şimdi güzel ülkemde kaç çeşit islam var? 1400 yıldır kaç tane ilim adamı çıkıp bir kaç tane bir şey icat etmiş. insanlığa nasıl bir hizmette bulunmuş? bana orta asyada olan yetişmiş bir kaç tane tıp matematik bilginini söylemeyin onlar Türk. bana arap güzellemesi yapan önce özüne baksın. Türk olmayı öğrensin o inandığı dinin kitabını da Türkçe okuyup anlasın. yaşadığım hayattan belki de, bir çok dinden insanla arkadaş oldum. içlerinde arap kökenli olanlarda vardı. din hiç bir zaman medeniyete fayda getirmemiştir. tam tersine her zaman gericilik getirmiştir, ilerleme dedikleri şey her zaman sadece belli bir sınıfın zenginleşmesi olmuştur. köleliği evirip çevirip kullanması olmuştur. din sahibi olmak değil vicdan sahibi olmak önemlidir. inandığın bir din varsa sana saygı duyarım ama kulluğunu, ibadetini kendi inandığına göster bana gösterme.
İslam harfleri |
Bu yazdıkların geçmiş ümmetler kadar eski değil, Türkiye’deki seyyidler, Arap oldukları hâlde, Kürtçe konuşmaları Kürt olmalarını gerektirmediği gibi, Arapların İslam harflerini kullanmaları, Arap harfleri olmalarını gerektirmez. İslam harflerini, bin yıl boyunca, Türkçe konuşan Osmanlılar da kullanmıştır. Farsça konuşan İran da, İslam harflerini kullanmaktadır. Daha başka ülkelerde de, İslam harfleri kullanılmaktadır. Kur’an-ı kerim harflerinin İslam harfleri olduğuna dair birkaç vesika şöyledir: 1- Üç hadis-i şerif meali şöyledir: (Allahü teâlâ Arş’ı yaratınca, üzerine Lâ ilâhe illallah Muhammedün Resulallah yazdı.) [İ. Rafii] (Allahü teâlânın Levhi mahfuzda yazdığı ilk şey, Bismillâhirrahmanirrahimdir.) [Deylemî] (Yer gök yaratılmadan iki bin yıl önce, Cennetin kapısında Lâ ilâhe illallah Muhammedün Resulullah yazılmıştır.) [Ukayl, İ. Neccar] 2- Âdem aleyhisselam Cennetteyken, Cennetin her yerinde ve Arş üzerinde, (Lâ ilâhe illallah Muhammedün Resulullah) yazılı gördü. Muhammed aleyhisselamın, Allahü teâlânın en sevgili kulu olduğunu, bundan anlamıştı. Bunlar, İslam harfleriyle yazılıydı. O harfler, insan yapısı değildir. Dünya ve Âdem aleyhisselam yokken, o harfler vardı. Semavi olan bütün kitaplar ve sahifeler İslam harfleriyle gönderilmiştir. (Seadet-i Ebediyye) Âdem aleyhisselam Cennetten yeryüzüne indirildiğinde, kendisine gönderilen kitaplar, Cennette öğrendiği İslam harfleriyle yazılıydı. 3- Âdem aleyhisselam ve her şey, Muhammed aleyhisselamın şerefine yaratılmıştır. Arş, gökler ve Cennetlere, İslam harfleriyle mübarek ismi yazılmıştır. (Mevahib-i ledünniyye) 4- Hud aleyhisselama gelen kitap da, İslam harfleriyle idi. (Hadika, Letaif-ül-işarat) 5- Mushaf’ı hiç okumayıp, hayır ve bereket için evde bulundurmak sevabdır. Bir kâfirin ismini yazıp, buna hakaret edilmez, çünkü İslam harflerine hürmet gerekir. (F. Hindiyye) 6- Levh-i mahfuzda, ilk yazılan, Besmele’dir. Âdem aleyhisselama ilk gelen, Besmele’dir. Cennet davetiyesinin imzası Besmele’dir. (Seadet-i Ebediyye) |
bey efendi size artık hiç bir şey demeyeceğim, arap alfabesini kitap alfabesi yaptınız ya söyleyecek sözüm yok. siz kitabınızı da okumamışsınız. eğer elinizde bir kitap var ise ama diyanet onaylı olacak sure no: 43 zuhruf ayet no: 3 lütfen okuyunuz. şöyle der: şüphesiz biz, akıl erdiresiniz diye onu, arapça olarak okunacak bir kuran kıldık. haydi mırın kırın ediyorsunuz. benim elimde olan kitap böyle yazıyorBu yazdıkların geçmiş ümmetler kadar eski değil, Türkiye’deki seyyidler, Arap oldukları hâlde, Kürtçe konuşmaları Kürt olmalarını gerektirmediği gibi, Arapların İslam harflerini kullanmaları, Arap harfleri olmalarını gerektirmez. İslam harflerini, bin yıl boyunca, Türkçe konuşan Osmanlılar da kullanmıştır. Farsça konuşan İran da, İslam harflerini kullanmaktadır. Daha başka ülkelerde de, İslam harfleri kullanılmaktadır. Kur’an-ı kerim harflerinin İslam harfleri olduğuna dair birkaç vesika şöyledir:
iş gittikçe komediye dönüyor.Cennette kullanılan yazı Arapların kullandığı İslam harfleridir. Arab, sözlükte, "güzel" demektir. Arabî, "güzel dil" demektir. Arap ırkıyla alakası yoktur.
Arapların, Farsların ve daha önce bin yıl kadar Osmanlıların kullandığı harfler, Arap harfleri değil, İslam harfleridir. Arapça Cennet lisanıdır. Cennette kullanılan yazı da Arapların kullandığı İslam harfleridir. Arab, sözlükte, "güzel" demektir. Arabî [Arapça], "güzel dil"demektir. Arap ırkıyla alakası yoktur.
Her lisan, insanlar tarafından meydana getirildi. Arapça ise, insanlar yaratılmadan önce de vardı. İlk insan olan Âdem aleyhisselam Cennetin her yerinde (Lâ ilâhe illallah) yazılı olduğunu gördü. Yani, insanlar yokken de bu harfler, bu lisan vardı. (Mir’at-ı Medine, Ruh-ül beyan tefsiri)
Ruh-ul-beyantefsirinde, Maide sûresinin 18. âyetinin tefsirinde, Hazret-i Ömer’in haber verdiği şu hadis-i şerif bildiriliyor:
(Âdem aleyhisselam, “Ya Rabbi! Muhammed aleyhisselam hakkı için beni affet!” diye dua edince, Allahü teâlâ “Onu daha yaratmadım. Nereden bildin?” buyurdu. “Ya Rabbi! Arşta, La ilahe illallah Muhammedün Resulullah yazısını görünce, anladım” dedi) [Bu hadis-i şerif, imam-ı Beyhekî’nin Delail kitabında ve yine hadis âlimlerinden Hâkim-i Nişapurî’nin Müstedrekkitabında yazılıdır.]
İbni Hacer-i Mekkî hazretleri buyuruyor ki:
Mushaf'ı Arapçadan başka harfle yazmak ve başka dile tercüme edip, Kur'ân-ı kerim yerine bunu okumak haramdır. Arapçadan başka harfle yazmak ve böyle yazılmış Mushaf’ı okumak haramdır. Kur'ân-ı kerimi başka dile tercüme edip, Kur'ân-ı kerim yerine bunu okumak ve Mushaf'ı Arabî harflerle, okunduğu gibi yazmak suretiyle değiştirmek bile söz birliğiyle haramdır. Kur'ân-ı kerimi böyle yazarken ve başka dile tercüme ederken, Allah kelamının icazı [mucize özelliği] bozulmakta, nazm-i ilahi değişmektedir. Bunun gibi sebeplerle de, Kur'ân tercümesi namazda okunamaz. (Fetava-i fıkhiyye)
Namazda her şey Arapça okunsa sadece iftitah tekbiri (Allahü ekber) yerine bunun herhangi bir dildeki tercümesi söylense namaz yine sahih olmaz. (Redd-ül-muhtar)
Din İşleri Yüksek Kurulu’nun 4.12.1997 gün ve 103 sayılı kararı da özetle şöyledir:
(Kur’ândan kolayınıza geleni okuyun!) mealindeki âyetinde olduğu gibi, Resulullah da namaz kılmayı tarif ederken, (Kur’ândan hafızandakilerden kolayına geleni oku!)buyurmuştur. Bu itibarla namazda Kur’ân okumak; Kitap, Sünnet ve İcma ile sabit bir farzdır. Kur’ân, sadece mâna olarak değil, Resulullah'ın kalbine elfazı [sözleri] ile indirilmiştir. Bu elfazdan başka lafızlarla ifade edilen mâna Kur’ân değildir. Çünkü indirildiği elfazın dışında, hattâ Arapça bile olsa, başka sözlerle ifade edilen mâna, Kur’ân değildir. Kur’ân kavramında sadece mâna değil, bir rüknü olarak onun elfazı da vardır. Bunun için tercümesine Kur’ân denilmez ve Kur’ân hükmünde olmaz.
kimseyi rencide etmemek için, insanlara saygı duyduğum için "semavi dinlere inanmıyorum diyorum, hatta rasizm yapıyorum sami dinlerine inanmıyorum diyorum. konu sahibi müslümanım diyor ama kitabını okumamış. ben inanmıyorum diyorum, onun kitabını ondan iyi biliyorum. çünkü onun okumadığı kitap benim elimin hemen altında baş ucumda duruyor. bu arada ister inan ister inanma hoyle bible tam karşımda. bu konu sahibinin biraz teoloji dersi alması lazım, dinler tarihini araştırması lazım. ama ben ahmaklığı seçmeyeceğim.iş gittikçe komediye dönüyor.
Ahlak ve medeniyet konusundan Cennetin diline nasıl geldik acaba??
Sayın arkadaşım .Anladığım kadarı ile yaşın baya genç ve medreselerde eğitim falan görüyorsun ve biz gafilleri irşad etmek için bir heves sağa sola yazmaya başladın.
Eğer birine dini argüman sunacaksan iki temel kaideyi çiğneyemezsin. Yoksa boşa kürek çekersin. Birincisi muhatabın Müslümansa Onun tartışmayacağı tek şey Kur'an'ın kendisidir. Öyle biri kitabında onu yazmış kısmını geçtim Hadislere bile inanmak şart değildir. Dinin böyle bir şartı falan yok.
Hal bu olunca bilmem kim kitabında ne zırvaladıysa onu ben kabul etmek zorunda değilim. Senin için o kişilerin yazdığı kitaplar Kuran kadar muteber olabilir ama ben zerre iplemem. İplemediğim için de biri malum organından Cennetin dili Arapçadır diye uydurdurduğu için inanacak değilim. Kur'an hiç bir zümreye ayrıcalık vermediği halde birileri uydurup duruyor.
İkincisi ise muhatabın Müslüman değilse gidip Kuran'dan bile referans verip orda böyle yazıyor doğrusu bu diyemezsin. Adamın inanmadığı kitabı doğru kabul etmesini beklemek saçmalıktır zira.
Gelelim Arapça'nin ve Arap alfabesinin ne olduğuna.Aslında çok karışık değil.Arapça bir dil ve Arap alfabesi o dili yazılı ifade etmek için kullanılan şekillerdir ve senin dediğinin aksine Arapça bal gibide Arap ırkı ve dili ile alakalıdır. Bunun aksini iddia eden ya geri zekalıdır yada art niyetli. Dil nedir ,alfabe nedir, gramer nedir bilmeyen ya arap ırkçıları uyduruyor bunu yada kafasının içi Araplaşmış gerizekalılar.
Ayrıca İslam harfi diye bir harf yoktur. Kuran H.z Ömer zamanında kitap haline geldi.O zamana kadar Arap harfleri islamı temsil etmiyordu da kitap haline gelince mi Arapça İslam harfi oldu?
İmamı Azam'ın fetvalarını az okuyun bakalım dil ve Arapça hakkında neler diyor? Bir kişi Arapça bilmiyorsa namazı nasıl kılar falan diye bir araştırın. Hoş adam akla önem verdiği için başına gelmeyen kalmadı ya neyse.
Neyse sizin gibiler yüzünden insanlar koşar adım dinden kaçmaya başladı önce bunu bir kavrayın.Adam 1000 yıl önce bir kitap yazmış,kendince yorumlar yapmış Peygamber ile arasında 500 sene var bir yerinden dini kaide uyduruyor,sizlerde bunu millete empoze etmeye çalışıyorsunuz. Gerçi kimse yemiyor artık bunları ya.Zira bilgiye ulaşmak ,bir yorum yada kişisel görüşün aksi görüşü bulmak eskisi kadar zor değil.Kimseninde tekelinde değil.
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?