Diyaliz Nedir?
DİYALİZ MAKİNESİ : 1985 TE Willem J. Kolff, diyaliz makinesini icat etti. Böbrek hastaları için en büyük icat kuşkusuz diyaliz makinesidir. Bugün bu makine sayesinde böbrek yetmezliği çeken pek çok hasta, hastalıklarının seyrini yavaşlatıyor ve böbrek nakli sıralarını beklerken rahat nefes alabiliyorlar.
Böbrek Nedir?
Karında bel omurlarının iki yanında bulunan ve başlıca görevi; kanı, vücuttan atılacak maddelerden temizlemek olan organdır. Her iki böbreğin uzunlukları 11-12, genişlikleri 6, kalınlıkları ise 3 cm kadardır. Erişkin bir kimsenin böbreğinin ağırlığı 120-300 gr arasında değişir. Yarıdan fazla kişide sağ böbrek sol böbrekten daha aşağıda bulunur.(bakınız: Resim 1.)
Resim 1
Böbreğin dış kenarları dışbükey, iç kenarları da içbükeydir. Bu görünüşleriyle iri birer fasulye tanesini hatırlatırlar. Böbreğin dışında böbrek zarı bulunur. Ayrıca çevresinde de yağ toplantısı mevcuttur. Çevresindeki yağ dokusu, böbreğin, karın içindeki konumunu muhafaza etmesini sağlar.
Kalbin her atımında vücuda yolladığı kanın yaklaşık beşte biri böbreklere gelir. Bu kan süzülerek, glomerülde birinci idrar meydana gelir. Meydana gelen birinci idrarda, proteinler dışındaki maddelerin hemen hepsi kandaki miktarları ile aynı oranda bulunurlar.
Böbrekte borucuklar boyunca olan geri emilme olayı iki şekilde olur;
Böbrekler, kapasitelerinin çok altında çalışır. Bir böbreğimiz çıkarıldığında diğeri rahatça çıkarılan böbreğin vazifelerini üstlenebilmektedir. Böbreği çıkarılan kimselerde diğer böbrek, hacminin iki katına yakın büyür. Hiçbir zaman böbrekler tam kapasite ile çalışmazlar. Normal bir insanda her böbreğin 1/3'ü çalışsa veya tek böbreği olan bir kişinin böbreğinin 2/3'ü çalışsa normal olarak hayatına devam eder. Gene 1/3'ü yedekte kalır.
Böbrek iltihaplarının tehlikeli olmasının sebebi, bazı bölgelerin iş göremez hale gelerek ileride böbrek yetersizliği yapabilmesindendir. Kronik (müzmin) böbrek hastalıklarında tehlikeli olabilen bir hadise de, bu hastalıkların devamlı yüksek tansiyona sebeb olabilmeleridir.
Sun'i böbrek: Böbreğin görevi genel manada kanı filtrelemek ve biriktiği zaman zehirleyici olarak kanı bozan maddeleri ortadan kaldırmaktır. Böbrekler bu işi iki kademede yapar: 1) Glomerül denilen kaba filtreleme mekanizmasını kullanarak kanın süzülmesi, 2) İdrara karışmış gerekli maddelerin tüpcüklerde tekrar geri emilmesi. Bunlara, zararlı maddelerin tüpcüklere ifraz edilmesi de eklenebilir.
Sun'i böbrek makinası, glomerülün bir kopyasıdır. Ancak tüpçüklerin yaptığı görevleri yapamaz. Böbrek makinasının çalışma prensibi yoğunluk farkına bağlı olarak meydana gelen bir "dializ" (geçişme) olayıdır. Kan ve dializ sıvısı denen bir sıvı arasına yerleştirilmiş bir zar bulunur. Saflığı bozan maddeler kanda yoğun, dializ sıvısında ise azdır. Bu yoğunluk farkı, süzülecek maddelerin kandan dializ sıvısına geçmesini sağlar. Zarın deliklerinin büyüklüğü ve yoğunluk farkı süzülen maddelerin büyüklüğüne tesir eder. Önce küçük moleküller geçer, büyük moleküllü proteinler ise hiç geçemez.
Moleküllerin büyüklüğü kadar zardan geçiş hızları da önemlidir. Bu ikisini iyi ayarlayabilmek için makineye verilecek kanın yeterli miktarda olması lazımdır. Bunun için iki yol takip edilebilir. Bunlardan biri fıstula diğeri shunt tekniğidir. Shunt, koldaki atardamarlardan birine yerleştirilen bir parça olup, kan buradan alınır. Fistula tekniğinde ise atardamar yüzeye yakın bir damara bağlanır. Bu da altı hafta içinde kalınlaşarak şırınga (iğne) ile rahat girilip çıkılan bir bölge meydana getirir. Diyaliz (süzme) sırasında makina içindeki kanın pıhtılaşmaması için heparin denilen madde (liquemin) kullanılır.
Damara kanın geri verilmesiyle içinde hava bulunmaması hayati önem taşır. Bu maksatla özel bir hava redektörü kullanılır. Böbrek makinasında ayrıca kanı dolaştıracak bir pompa ile vücut ısısına kadar getirecek bir ısıtıcı bulunur.
Dializ, böbrek naklinin mümkün olmadığı hallerde eldeki tek çözümdür. Ekseriya, verilecek uygun bir böbrek bulununcaya kadar böbrek makinası kullanılır.
KRONİK BÖBREK YETMEZLİĞİNİN TEDAVİ YÖNTEMLERİ
DİYALİZ
A) HEMODİYALİZ:
Diyaliz; yarı geçirgen bir zar aracılığıyla, kanda yüksek yoğunlukta bulunan bazı zararlı maddelerin, yayılma yoluyla, diyaliz sıvısına geçmesi prensibine dayanır. Vücuttaki fazla sıvıyı çekmek içinde; zarın su tarafına bir emme basıncı uygulanır.
B) PERİTON DİYALİZİ:
Karın boşluğunu saran zar periton suni böbrek vazifesini görür. Karın duvarına takılan küçük bir tüp vasıtasıyla karın boşluğuna bir-iki litre diyaliz sıvısı akıtılır. Kan içindeki atık maddeler, karın zarı vasıtasıyla diyaliz sıvısına geçer. Belli bir zaman geçitkten sonra bu sıvı dışarı çekilerek yerine temiz sıvı verilir. Periton diyalizinin bir şekli olan devamlı ayakta periton diyalizi devamlı bir tedavi yöntemidir. Buna göre karın boşluğu haftanın her günü ve günde dört defa değiştirilmek üzere diyaliz sıvı ile doldurulur. Sıvı değişimi evde veya iş yerinde yapılabilir. Bu diyaliz yönteminden özellikle küçük çocuklar,şeker hastaları, yaşlı hastalar ve böbrek transplantasyonu ihtimali olan hastalar yararlanırlar.
FİSTÜL NEDİR?
Diyaliz esnasında kan hastanın vücudundan diyalizöre tekrar geri pompalanır. Diyalizin yeterli olabilmesi için diyalizörden dakikada 200-300mllik bir kan akışı olmalıdır. Buna göre 20 dakikalık bir süre içinde hastanın vücudundaki kanın büyük bir kısmı suni böbrekten geçmektedir. Bu kadar büyük miktar kan akışının vücuttan diyalizöre geçebilmesi için hastanın damarlarının geniş çaplı olması lazımdır.
Bu fistül kullanılarak elde edilebilir. fistül bir cerrahi müdahile ile arter (kanı kalpten taşıyan damar) ve ven (kanı kalbe taşıyan) damar arasında bir bağlantı kurarak yapılır ve arter-ven fistülü adını alır. Bu operasyon yardımıyla damarlardan kan akışı çoğaltılır ve damarın kendisi de genişler. Fistül genellikle hastaların kullanılmaya kolunda cildin üstüdeki derinin hemen altına yapılır. Bu işlemden sonra kol normal bir şekilde çalışır. Genişletilmiş damarın diyalizde kullanılabilmesi için operasyondan sonra 3-4 hafta geçmesi gereklidir. Fistül ameliyatının diğer bir şekli graft usulüdür. Bu şekilde suni bir materyalden veya kendi damarınızın bir parçasından yapılan bir tüp vasıtası ile bağlantı yapılır. Bu graft atar damarla toplar damarı bir birine bağlamak için ameliyatla içeri yerleştirilir.
Diyaliz esnasında genişletilmiş damar veya graft damara iki iğne sokulur ve kaymalarını önlemek için üzerlerinden flasterle yapıştırılır. Bu iğne kanı diyalizöre diğeri de temizlenmiş kanı hastaya geri taşır. Fistül ameliyatlarından ve birkaç diyaliz seansından sonra bir çok hasta iğnenin girdiği yerin hissizleştiğini fark eder. Her halükarda delinen yeri çeşitli ilaç ve spreylerle geçici olarak hissizleştirmek de mümkündür.
Başarılı bir diyaliz için fistülün iyi çalışması şarttır. Bunun için bir çok kişi diyaliz tedavisinin en önemli kısmının fistül olduğunda hemfikirdir.
Cihazın Blok Diyagramı;
Bir Hastaya Kullanılan Malzeme Listesi;
1000 lik sf
Arterven seti (Bakınız Resim 3)
1 adet diyalizör(elyaf)(Bakınız Resim 4)
2 adet fistül iğnesi (Bakınız Resim 5-6)
Bikarbonat asit çözeltisi
Asit çözeltisi
Kaynaklar ;
RTS diyaliz merkezi
Başkent hastanesi diyaliz merkezi
Hemodiyaliz Cihazları ni taniyalim
..:: Diyaliz.Net ::.. Böbrek Nakli Dialysis Turkiye
Diyaliz
artık netten resimleri indirip sunuyu renklendir.