İnsan vücudu yüksek frekanslı alternatif akımlara karşı tam duyarsızdır,bu yüzden de hiç çarpılmazsınız.Ancak parmağınıza direk atlayıp da geçen şerareler (Küçük kıvılcımlar),derinizin yanmasına neden de olabilir,metal bir nesne üzerinden parmağınıza dokunarak geçen yüksek frekanslı alternatif gerilimler ancak bu şekliyle tam zararsız olurlar.20 watt.lık flüoresan ampül,içindeki
Elektronik balastla 6 volt'luk dc. akü gerilimi en az multimetre ile ölçülebilen bir değer olan 80-300 volt ac.'ye (Yıllar önce bir elektronikçi,bu flüoresanları yakan ve aküyle çalışan 20 watt.lık 26 kHz.de çalışan bir elektronik balastın, 80 volt ac. kadar verdiğini ölçerek bana da bildirmişti) elektronik bir osilatör devresiyle (Balastla) yükseltilir ve startersiz olarak direk lamba uçlarına direk bağlanarak,kendiliğinden bir ateşlenme sağlanır.Yüksek frekanslı bir alternatif akım olduğundan,her iki flamanın ısıtılarak iyonlaştırılmasına da gerek yoktur.Bu akımların,normal flüoresanların ilk başta iyonlaşmayı kolaylaştıracak bir toz madde ile kaplı olan flamanlarınının ısıtılarak (Kızdırılıp) daha sonra şok bobiniyle 300 voltluk dc.voltajın,bu flamanlar arasından bir zıt indüksiyon e.m.kuvveti ile atlayarak,bu flüoresan tüp içindeki birincil gazın (İlk ateşleyici olan neon veya ksenon) tetiklenmesi ile civa buharı gaz deşarjının (Normalde civa katı haldedir,sıcaklıkla gaz haline geçip,bu gaz deşarjına hazır hale dönüştürülür.) oluşturulmasına da gerek yoktur.Yani kısacası yüksek frekanslı ac. akımlarla,birincil ve asıl çalışma devresi olan ikincil gaz deşarjının (Alçak basınçtaki civa buharının
Elektrik deşarjının,arkının) oluşması da kendiliğinden ve ayni anda gerçekleşir.
Yüksek frekanslı akımların yanında,ayni zamanda flüorasan lambanın da mucidi olan Nikola Tesla,flüoresan lamba tüpünü elinde tutarak,üretmiş olduğu yüksek frekanslı ve yüksek gerilimli akımları,lambanın bir taraftaki flamanından tutarak kendi ayakları üzerinden yerle de tam temasını,bu akımların akmasını da sağlayarak,flüoresan tüpün yanmasını sağlamış ve yüksek frekanslı akımların bu çarpmama etkisini de,bu şekilde yaptığı bir gösteri ile de sergileyerek bir tür "sihirbaz" unvanını,o zamanlardaki teknik bilgiler nazarında,imkanlar dahilinde hak edebilmişti.
Kontrol kaleminin arkasına parmağınızın dokunmadan yanabilmesi de yüksek frekanslı akımların kuvvetli indüksiyon etkisi nedeniyle açıklanabilir..Bir mikrodalga fırına konulan kontrol kaleminin içindeki neon lamba da,boşta yani insan parmağı teması bulunmadan,yine aşırı şekilde ışık vererek (Hatta yüksek indüksiyon akımları bu neon tüpü kısa sürede de bozacaktır.) kolayca yanacaktır.
Çok yüksek frekanslı akımlarla elde edilen (Özel osilatör devreleriyle bunun bir neticesi olan yüksek frekanslı elektromanyetik dalgalar),yakınlarındaki iletkenlerde kuvvetli indüksiyon etkisi yaparlar.Uzaklığın karesiyle ters orantılı olarak bu elektromanyetik dalgalar da iyice zayıflayacağından,indüksiyon etkisi de çok zayıflar.Ancak özel yükselticlerle (Radyo,tv,vb.devreleriyle) bu zayıf akımlar yükseltilebilir ve çok uzaktan gelen resim ve ses sinyalleri,modülasyon-demodülasyon tekniği ile karıştırlıp,istenildiğinde tekrar ayrıştırılabilir.Bu şekilde ses ve görüntü sinyalleri radyo veya tv alıcılarından alınabilir.Cep telefonları benzin istasyonlarında bu nedenle tehlike saçar,metallere elektriki bir girişim yaparak (Mikrodalga ile çalıştıklarından) küçük kıvılcımların oluşmasına ve neticede istenmeyen yangınlara da neden olabilirler.
Tesla'nın bilindiği gibi en büyük hayali (Projesi) elektrik akımının havadan,kablosuz olarak çok uzaklara kadar kayıpsız olarak da iletilmesiydi.Bugün günümüzde bazı çok küçük cihazların,örneğin diş fırçalarının,cep telefonlarının,vb.bataryalarına adaptörle sağlanan şarj akımlarının iletilmesinde,Tesla'nın kablosuz elektrik iletimi prensipleri küçük çapta da olsa,kısmen de olsa bir uygulamasını bulabilmiştir.Kolay gelsin.