HAVACILIK SANAYİ ÖZEL DOSYA
SÖYLEŞİ
-Bu noktada ulusal bir AR-Ge ağı oluşturmak çok önemli değil mi?Mesela teknoparklar için bunun bir ayağı da diyebilir miyiz,yani böyle bir düşünceden yola çıkılarak oluşturulmuş bir şey değil miydi teknoparklar?
Teknoparkların amacı,üniversiteyle sanayiyi bir araya getirmektir.Bir şeyler yapılması,birtakım adımların atılması lazım.İşte o adımlardan en önemlisi;bence teknoparklardır.Ben Orta Doğu açısından konuşabilirim;Orta doğu teknik Üniversitesi 1956'da kuruldu.2006'da 50'nci yılımızı kutladık üniversite olarak ve ilk zamanlarda çok büyük aşamalar kaydetti ODTÜ.Şu an endüstrinin sanayimizin bu aşamada olmasında ODTÜ'nün rolü çok büyüktür.Yetiştirdiği insan gücüyle ülkeye çok önemli bir hareketlilik,bir sinerji kazandırmıştır.Ancak artık dünya değişiyor,dünyaya bakmak lazım.
ODTÜ ilk zamanlardaki tırmanışını yavaş yavaş kaybetmek durumuna geldi.Rakipleri çoğaldı,özel üniversiteler açıldı,vizyonları daha geniş yapılanma içerisine gitti bazıları.Dolayısıyla ODTÜ'nün bir şeyler yapması;kendisine yeni atılımlar,açılımlar getirmesi gerkiyordu.Bu atılımların içerisindeki en büyük atılım da bence teknoparktır.Orta Doğu,artık tekdüze noktaya gelmişti,daha başka yapacağı yoktu;teknoparkla yeni bir hamle yaptı.
-Üniversite olarak havacılık sanayine olan katkınız ne düzeyde?
Biz 3 sene önce Devlet Planlama Teşkilatı'ndan bir poje aldık,"insansız hava aracı yapacağız"diye.Bu projeyi alırken de Devlet Panlama Teşkilatı bize dedi ki ,"biz uzun yıllardır üniversiteler hep altyapı yapılsın diye para verdik".Çünkü üniversiteler,her projesini alt yapı diye götürmüşler.Bize dediler ki"bu ne bitmez alt yapıymış;biz ürün istiyoruz Hocam" Biz de bunun sözünü verdik,dedik ki " biz size ürünü çıkaracağız".Nitekim projeyi aldıktan 6 ay sonra,ilk insansız hava aracımızı götürdük,masanın üstüne koyduk,uçurduk da.Biz bu konuda Türkiye'deki önemli merkezlerden birisi olmak çabasındayız.İki tane ürünümüz var bizim,insansız hava aracı olarak.
Bir tanesi,yaklaşık 1 saat havada kalıyor,elden atılıyor,çok portatif bir sistem,insanın taşıdığı,kullandığı,otonom olarak uçabilen bir sistem.
Diğeri de havada 6 saat kalabilen,daha ağır,100 kiloluk,benzin motorlu,3 bin metre irtifada uçup,30 kiloluk faydalı yük taşıyabilen bir sistem.
-Bu ürünleri burada,üniversitede mi yapıyorsunuz?
Burada hangarda gördüğünüz şeyler,tamamen üniversitede yapılan bir sistem.Tabii alt sistemlerin bir kısmını,hazır olan şeyleri satın aldık.Orada yaptığımız önemli şeylerden bir tanesi;oto-pilot yaptık.Teknoparktaki küçük bir şirketle bir araya geldik.O şirketle beraber Türkiye'de ilk defa oto-pilotu;yani uçağın otonom olarak uçmasını sağlayan minnacık bir kart yaptık.Bu sistemi biz tamamen burada,Türkiye'de geliştirdik.
Sistemin üzerindeki parçalar,tabii hazır parçalar;ama akıl burada;bunu bir araya getirmekte.Her komponenet var piyasada,istediğiniz komponenti parayla alabiliyorsunuz;ama bunu bir araya getirdiğiniz zaman,sistemi oluşturuyorsunuz.İşte uçağın otonom olarak uçmasını sağlayan parçalar bunlar.
Sayısal bir harita üzerinde uçağın uçacağı yerleri gösteriyorsunuz,"O noktalara gidecek" diyorsunuz.Uçağı attıktan sonra,uçak kendisi o noktaları buluyor,konum bilgisini aldığı bir GPS anteni var ve o noktaların etrafında aynen bir yün yumağını sarar gibi dolanıp duruyor.Ta ki siz,"burada bir şey yokmuş,şu noktayı şu noktaya götüreyim" diyene kadar.Uçuş esnasında o noktayı da değiştirebi liyorsunuz,yani yeni noktalar ekleyebiliyorsunuz,bir noktayı da çıkartabiliyorsunuz.İşte bu bir üründür.
Şimdi parçaları teker teker aldığınızda,3 dolar,5 dolar.Ama bitmiş ürünü sattığınızda;çünkü bunun arkasında bir de yazılım var;5-10 bin dolara çıkıyor.İşte katma değer dediğim de bu.Bunu yapmak lazım.
OTDÜ Havacılık ve Uzay Mühendisliği olarak biz ürünümüzü çıkarttık,şimdi bunu pazarlamaya çalışıyoruz.İhtiyaç makamı kimse,gelsin,onunla konuşalım.Çeşitli ihtiyaç makamlarıyla;askeriyeyle,sivil idareyle konuşuyoruz.İnsansız hava araçlarının kullanım sahası çok fazla;trafik kontrolünden tutun da kaçakçılığa kadar,deniz kıyılarının,deniz kirliliğinin kontrolü,boru hatlarının üzerinde uçurma,orman yangınlarını yukarıdan izleme,deprem sonrası hasar tespit edilmesi,sel felaketlerinden,büyük felaketlerden sonra,yani inanılmaz bir kullanım alanı var.
Büyük felaketlerden sonra ulaşım tamamen kilitlenmiş,yollar kapalı,bir yere gidemiyorsunuz,ama oraları da görmek istiyorsunuz.Eğer uydunuz yoksa ki;her zaman uydudan görüntü almanız da mümkün olmuyor,bunlardan gönderdiğinizde,anında görüntüyü aşağı indirebiliyor.Siz gerçek zamanda ne olup bittiğini çok rahat bir şekilde görebiliyorsunuz.acayip fonksiyonlu,en zor ve kirli işlerde kullanabileceğiniz bir şey.Riskli işleri onlara yaptırın.Sizin gitmenize gerek yok ki!
Söyleşi: Prof.Dr.Nafiz ALEMDEROĞLU,tmmob sicil no:7956, ODTÜ Hav Müh.Böl.Prof. ,DPT İnsansız Hava Araçları Teknolojileri Geliştirme ve Sıvı Yakıtlı İtki Sistemleri Geliştirme Projelerini halen yürütüyor.
Alıntıdır:Kaynak:
Mühendis ve Makina Dergisi,Mart 2007 Sayı:566 ISSN 1300-3402
SÖYLEŞİ
-Bu noktada ulusal bir AR-Ge ağı oluşturmak çok önemli değil mi?Mesela teknoparklar için bunun bir ayağı da diyebilir miyiz,yani böyle bir düşünceden yola çıkılarak oluşturulmuş bir şey değil miydi teknoparklar?
Teknoparkların amacı,üniversiteyle sanayiyi bir araya getirmektir.Bir şeyler yapılması,birtakım adımların atılması lazım.İşte o adımlardan en önemlisi;bence teknoparklardır.Ben Orta Doğu açısından konuşabilirim;Orta doğu teknik Üniversitesi 1956'da kuruldu.2006'da 50'nci yılımızı kutladık üniversite olarak ve ilk zamanlarda çok büyük aşamalar kaydetti ODTÜ.Şu an endüstrinin sanayimizin bu aşamada olmasında ODTÜ'nün rolü çok büyüktür.Yetiştirdiği insan gücüyle ülkeye çok önemli bir hareketlilik,bir sinerji kazandırmıştır.Ancak artık dünya değişiyor,dünyaya bakmak lazım.
ODTÜ ilk zamanlardaki tırmanışını yavaş yavaş kaybetmek durumuna geldi.Rakipleri çoğaldı,özel üniversiteler açıldı,vizyonları daha geniş yapılanma içerisine gitti bazıları.Dolayısıyla ODTÜ'nün bir şeyler yapması;kendisine yeni atılımlar,açılımlar getirmesi gerkiyordu.Bu atılımların içerisindeki en büyük atılım da bence teknoparktır.Orta Doğu,artık tekdüze noktaya gelmişti,daha başka yapacağı yoktu;teknoparkla yeni bir hamle yaptı.
-Üniversite olarak havacılık sanayine olan katkınız ne düzeyde?
Biz 3 sene önce Devlet Planlama Teşkilatı'ndan bir poje aldık,"insansız hava aracı yapacağız"diye.Bu projeyi alırken de Devlet Panlama Teşkilatı bize dedi ki ,"biz uzun yıllardır üniversiteler hep altyapı yapılsın diye para verdik".Çünkü üniversiteler,her projesini alt yapı diye götürmüşler.Bize dediler ki"bu ne bitmez alt yapıymış;biz ürün istiyoruz Hocam" Biz de bunun sözünü verdik,dedik ki " biz size ürünü çıkaracağız".Nitekim projeyi aldıktan 6 ay sonra,ilk insansız hava aracımızı götürdük,masanın üstüne koyduk,uçurduk da.Biz bu konuda Türkiye'deki önemli merkezlerden birisi olmak çabasındayız.İki tane ürünümüz var bizim,insansız hava aracı olarak.
Bir tanesi,yaklaşık 1 saat havada kalıyor,elden atılıyor,çok portatif bir sistem,insanın taşıdığı,kullandığı,otonom olarak uçabilen bir sistem.
Diğeri de havada 6 saat kalabilen,daha ağır,100 kiloluk,benzin motorlu,3 bin metre irtifada uçup,30 kiloluk faydalı yük taşıyabilen bir sistem.
-Bu ürünleri burada,üniversitede mi yapıyorsunuz?
Burada hangarda gördüğünüz şeyler,tamamen üniversitede yapılan bir sistem.Tabii alt sistemlerin bir kısmını,hazır olan şeyleri satın aldık.Orada yaptığımız önemli şeylerden bir tanesi;oto-pilot yaptık.Teknoparktaki küçük bir şirketle bir araya geldik.O şirketle beraber Türkiye'de ilk defa oto-pilotu;yani uçağın otonom olarak uçmasını sağlayan minnacık bir kart yaptık.Bu sistemi biz tamamen burada,Türkiye'de geliştirdik.
Sistemin üzerindeki parçalar,tabii hazır parçalar;ama akıl burada;bunu bir araya getirmekte.Her komponenet var piyasada,istediğiniz komponenti parayla alabiliyorsunuz;ama bunu bir araya getirdiğiniz zaman,sistemi oluşturuyorsunuz.İşte uçağın otonom olarak uçmasını sağlayan parçalar bunlar.
Sayısal bir harita üzerinde uçağın uçacağı yerleri gösteriyorsunuz,"O noktalara gidecek" diyorsunuz.Uçağı attıktan sonra,uçak kendisi o noktaları buluyor,konum bilgisini aldığı bir GPS anteni var ve o noktaların etrafında aynen bir yün yumağını sarar gibi dolanıp duruyor.Ta ki siz,"burada bir şey yokmuş,şu noktayı şu noktaya götüreyim" diyene kadar.Uçuş esnasında o noktayı da değiştirebi liyorsunuz,yani yeni noktalar ekleyebiliyorsunuz,bir noktayı da çıkartabiliyorsunuz.İşte bu bir üründür.
Şimdi parçaları teker teker aldığınızda,3 dolar,5 dolar.Ama bitmiş ürünü sattığınızda;çünkü bunun arkasında bir de yazılım var;5-10 bin dolara çıkıyor.İşte katma değer dediğim de bu.Bunu yapmak lazım.
OTDÜ Havacılık ve Uzay Mühendisliği olarak biz ürünümüzü çıkarttık,şimdi bunu pazarlamaya çalışıyoruz.İhtiyaç makamı kimse,gelsin,onunla konuşalım.Çeşitli ihtiyaç makamlarıyla;askeriyeyle,sivil idareyle konuşuyoruz.İnsansız hava araçlarının kullanım sahası çok fazla;trafik kontrolünden tutun da kaçakçılığa kadar,deniz kıyılarının,deniz kirliliğinin kontrolü,boru hatlarının üzerinde uçurma,orman yangınlarını yukarıdan izleme,deprem sonrası hasar tespit edilmesi,sel felaketlerinden,büyük felaketlerden sonra,yani inanılmaz bir kullanım alanı var.
Büyük felaketlerden sonra ulaşım tamamen kilitlenmiş,yollar kapalı,bir yere gidemiyorsunuz,ama oraları da görmek istiyorsunuz.Eğer uydunuz yoksa ki;her zaman uydudan görüntü almanız da mümkün olmuyor,bunlardan gönderdiğinizde,anında görüntüyü aşağı indirebiliyor.Siz gerçek zamanda ne olup bittiğini çok rahat bir şekilde görebiliyorsunuz.acayip fonksiyonlu,en zor ve kirli işlerde kullanabileceğiniz bir şey.Riskli işleri onlara yaptırın.Sizin gitmenize gerek yok ki!
Söyleşi: Prof.Dr.Nafiz ALEMDEROĞLU,tmmob sicil no:7956, ODTÜ Hav Müh.Böl.Prof. ,DPT İnsansız Hava Araçları Teknolojileri Geliştirme ve Sıvı Yakıtlı İtki Sistemleri Geliştirme Projelerini halen yürütüyor.
Alıntıdır:Kaynak:
Mühendis ve Makina Dergisi,Mart 2007 Sayı:566 ISSN 1300-3402