HAVACILIK SANAYİ ÖZEL DOSYA
SÖYLEŞİ
-60'lı yıllarda Marshall yardımları ile Türkiye'ye uçaklar gönderildi ve mevcut uçak fabrikaları kapatıldı.Ondan sonra uçak sanayisine neler oldu?
Bu girişimlerin içerisinde tabii en önemlisi;Türk Hava Kurumu'nun kurulmasıdır.THK,Atatürk zamanında Türkiye'de uçak sanayisini yerleştirmek için düşünülen bir girişimdi.Üstelik sadece üretim için değil,uçak tasarımını,imalatını ve testini birlikte düşünüyorlardı.O nedenle öncelikli yatırımı,daha önce de düşünüldüğü gibi rüzgar tüneli üzerine oldu.O zamanlar dünyada ender bulunan tünellerden bir tanesi Türkiye'de yapıldı.Bunda amaç,bir üçlü saç ayağını oluşturmaktı;eğitim kurumu,araştırma kurumu ve üretim tesisleri.O nedenle Ankara Rüzgar Tüneli, o zamanlar Sabancı Kız Yurdu'nun karşısında,1947'de tamamlandı;ama kararı çok daha önce verilmişti.Artı,bugünkü Türk traktör Fabrikası,uçak motor fabrikasıydı.Etimesgut'taki Türkkuşu'ndaki marangoz fabrikası da,planör ve uçak fabrikasına dönüştü.eğitimini veren kuruluş olarak da,İstanbul'da Uçak Mühendisliği Okulu açıldı.Bunaların hepsini bir arada toplamak istiyorlardı;ama o zaman Akara'da bu mühendislik okulu yoktu.
Tabii Türkiye;1945 yılında 2.Dünya Savaşı'ndan çıktı,ekonomisi allak bullaktı.Denildi ki; "Siz uçak yapmayın,biz size uçağı verelim."Amerika'nın elinde çok fazla sayıda uçak vardı o zamanlar,ne yapacaklarını da bilmiyorlardı ve ülkeleri kendilerine bağımlı kılmak için bedava uçak verdiler.Bedava uçak dururken,bir sürü masraf edip Türkiye'nin uçak yapması tercih edilmedi,çok yanlış bir karar verildi.Bunların hepsi birer tuzaktı,Türkiye'yi o tuzağa çok kolay düşürdüler.dolayısıyla Türkiye,uzun yıllar uçak üretimi olayını unuttu.Ekmek elden su gölden,dışarıdan uçak geldi,biz onları uçurduk.bozulduğu zaman parçalarını istedik,parçaları geldi.O sırada yapılan tek şey,fabrika seviyesi bakım(FASBAT) Yani Türkiye'de;Hava Kuvvetlerimizin sahip olduğu uçakların depo ve fabrika seviyesi bakımını yapmak üzere Hava İkmal Bakım Merkezi kuruldu.Bunlar,küçük büyük tamiratlarla meşgul oldular.Onun haricinde,Türkiye'de uçak üretimi unutuldu,ta ki;1974 yılında Kıbrıs Harekatı'na kadar.o arada Türkiye,Kore'ye asker yolladı;fakat uçak yollamadı...
Ne var ki Kıbrıs Harekatı sırasında Türkiye uçakları kullanmaya kalkınca,sadece uçak değil tabi,diğer askeri malzeme için de geçerli bu,kullanılan malzemelerin yedek parçasını temin edemez duruma düştü;o uçaktan sökülüp öbür uçağa takıldı,ondan sökülüp öbürüne takıldı.Dolayısıyla Türkiye,tabiri caizse açıkta kaldı.Bir de ambargo kondu üstelik.Türkiye,çok haklı bir davasında,bir anda haksız duruma düşürüldü ve yedek parçasız kaldı.yani,bir şeyi idame ettirebilmeniz için,ona mutlaka hakim olmanız gerekiyor.Eğer arabanız var,fakat benzini yoksa arabanızı kullanamazsınız.Eğer uçağınız var,uçağın içine koyacak benzininiz,motorun parçası,tamir edecek parçası yoksa onu havalandıramazsınız,uçuramazsınız,uçar vaziyette tutamazsınız.Dolayısıyla Kıbrıs Harekatı'ndan sonra Türkiye,baktı gördü ki,işin rengi öyle değil,uzun yılları boş geçirdiğinin farkına vardı.Türiye'de daha sonra "kendi uçağını kendin yap" diye bir kampanya başlatıldı.O kampanya giderek "kendi silahını yap" kampanyasına dönüştü.
-Ne zaman başladı bu kampanya?
1947 yılında bu olay oldu.Arkasından 1976-78 yıllarında bu kampanya başlatıldı ve türkiye'de bir oluşum göze çarpıyor;TUSAŞ oluşumu;"kendi uçağını kendin yap" kampanyası sonucunda böyle bir şeye gidildi.Orada da model doğru muydu,yanlış mıydı,o tartışılır;ama bence çok da doğru bir model seçilmedi.Türkiye'nin ihtiyacı olan savaş uçağı,F-16 olarak belirlendi ve F-16'yı Türkiye'de yapalım" denildi.Amerikan malı bir uçağı Türkiye'de monte etmeye başladınız,yani Türkiye uçak yapmadı.halbuki bu kampanyanın başındaki slogan o değildi,yani kampanyada "biz yapalım,bizim ürünümüz olsun,uçağı biz yapalım" deniliyordu.ancak sonradan işin rengi değişti ve Türkiye F-16'yı TUSAŞ'ın akıncı'daki tesislerinde üretmek için,o zaman "General Dynamics"e ait bir fabrika kuruldu ve türkiye,orada F-16'ları üretmeye başladı.uzun yıllardan beri Türkiye'nin ilk ürettiği uçak F-16 oldu.
-Türkiye'deki F-16'ların bilgisayar sistemini Amerika girip kilitleyebiliyor mu?Çünkü bildiğimiz kadarıyla uçağın bilgisayar sisteminin lisansı Türkiye'ye ait değil...
Şöyle:kilitleyebiliyor mu,bu tabii komplo teorileri,yani her şey konuşulabilir.Ancak siz,ürününüzü tamamen yurtdışından aldığınız için ve onlara bağımlı olduğunuz için,bunun tam doğruluğunu bir türlü kontrol edemiyorsunuz,yani doğrulayamıyorsunuz.Adamın yazılımın içerisine ufak bir kısım ekleyip,istediği anda sizi engellemesi mümkün olabilir.Dolayısıyla çok doğru bir şey değil.
-O bilgisayar programını sistem olarak vermediği iddiaları gündeme gelmişti,o nedenle...
Vermiyorlar tabii,vermezler;çünkü o,onların geliştirdiği bir şey,size sadece o programın çalıştığı üniteyi veriyor.programın kendisini istemek zaten başta akıllarına da gelmemiştir bizimkilerin.Dolayısıyla onu isteyip istemediklerini de bilmiyorum.Onu istedilerse,bu şirketin bir "know how"udur,yani bir bilgi birikimidir,onu vermez.ben olsam ben de vermem,siz olsanız siz de vermezsiniz,yurtdışına sattığınız bir şeyi.Bunlar da kritik şeyler,yani kendisine karşı silah olunabilecek bir şeyi daha sonra niye versin ki yabancı bir ülke?O nedenle bunu beklemek doğru değil.
Tabii esas yanlışlık şuradan kaynaklanıyor:Türkiye F-16'yı yaparken,büyük hamasi duygularla başladı,"Türkiye kendi uçağını yapacak" F-16 türkiye'nin kendi uçağı değil ki,Amerika'nın uçağı.Biz F-16'nın neresini yaptık ki bizim uçağımız oldu?Tasarım,tamamen onların tasarımı.
-Yani biz hiçbir yerini yapmadık aslında,değil mi?
Yaptıysak da,onların bize verdikleri bir kısım parçalarını Türkiye'de imal ettirdik.Orada yerli bir tasarım yok,yerli bir ürün yok.Şirket olarak ona da zaten müsade etmezsiniz,"Bu benim tasarımım,benim tasarımımı değiştiremez kimse,bu özlük haklarım".
Burada bir aldatmaca yok mu? Kendi düşen ağlamaz,yani kandırmaca var ya da yok.Kanmasaydın,başta sen kanmasaydın;çünkü parasını sen veriyorsun,parası senden çıkıyor.Sen kendi paranla ne aldığını bilmiyorsan,bu benim problemim değil ki!
-Ben daha çok halkın kandırılmasından bahsediyorum...
Tabii,yani görüntüde Türkiye uçak yapıyor,ama Türkiye kendi uçağını yapmıyor ki! Yani sloganla yapılan birbiriyle uyuşmuyor.Slogan,"kendi uçağını kendin yap"tı;ama bizim yaptığımız kendi uçağımız değildi ki,Amerika'nın uçağını biz burada monte ediyoruz sonuç olarak.
-Havacılık sanayi neden önemli?
Havacılık sanayi çok önemli;çünkü uçak,bir sistemler sistemi.Uçağın içerisinde her şey var,yani bir uçağı yapabilmeniz için teknolojinin en uç noktasında olmak zorundasınız;malzeme teknolojisi var,yani uçak gerçekten komple bir sistem ve teknolojinin en ucunda olmak zorunda.Koskoca bir şeyi çok hafif yapmak zorundasınız,havada uçurmak zorundasınız ve sadece cismi uçurmakla kalmıyorsunuz,içine insan koyuyorsunuz ve insanın tüm güvenliğinin de sağlanmasını gerekli kılıyorsunuz.Dolayısıyla bütün sistemlerin hatasız ve birbiriyle tam uyum içiresinde çalışması lazım.hidrolik sistemi,elektrik sistemi,motor sistemi,kontrol sistemi,uçuş sistemi,yani bir uçak için sistemler sistemi de diyebilirsiniz.Dolayısıyla uçak,hakikaten teknolojinin en ucunda olması gereken bir şey.görüyorsunuz Amerika2nın bir savaş uçağı,şimdi 100 milyon dolarlar mertebesinde.!00 milyon dolar da çok büyük bir para.bu sadece uçağın kendisi;bir de uçağın üzerine koyduğunuz silah sistemini düşünün,bir o kadar da ona koydunuz mu,olayın rengi tamamen değişiyor.
Türkiye'de 80'li yılların başına kadar TAI,TUSAŞ Havacılık ve Uzay Sanayi,F-16 yaptı.buraya çok büyük bir yaırım yapıldı,yani 3 bin kişiye yakın çalışanı var.Sonra ne yapacak burası?F-16'yı 260 tane yaptınız,Hava Kuvvetlerinin ihtiyacını karşıladınız,40 taneyi de Mısır'a yaptınız,300 civarında bir uçak yaptınız.300 civarında bir uçak yapılması bittikten sonra ne olacak?Oraya yaptığınız yatırımın ölü yatırım olmaması lazım,onun sürekliliğinin sağlanması lazım.Sürekliliğini sağlamak için de, türk Hava Kuvvetleinin ihtiyacı olna hafif nakliye uçağı gündeme geldi;CN-235(CASA)uçağı.Bu uçakta da hemen hemen ayni yöntem uygulandı,bu da hazır alım gibi bir şey oldu.Hazır alım;ama üretimin bir kısmı burada yapıldı;kalıplar geldi,kompozit üretimin bir kısmını Türkiye 'de yaptılar,Türkiye'deki imkanların kullanılmasını gündeme getirdi.ancak yine o uçak da,CASA CN-235 uçağı da bizim uçağımız değildi.
Söyleşi: Prof.Dr.Nafiz ALEMDEROĞLU,tmmob sicil no:7956, ODTÜ Hav Müh.Böl.Prof. ,DPT İnsansız Hava Araçları Teknolojileri Geliştirme ve Sıvı Yakıtlı İtki Sistemleri Geliştirme Projelerini halen yürütüyor.
Alıntıdır:Kaynak:
Mühendis ve Makina Dergisi,Mart 2007 Sayı:566 ISSN 1300-3402
Not: Söyleşi alıntı şeklinde ayni şekilde devam edecektir..