Hamaset yapmıyorum bizatihi gerçeğe ayna tutuyorum kendimce......

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Geçmişteki hatalardan dersler çıkarmak gerek...
Ama kişiler ve kurumlar değil, "hatalar" konuşulmalı !

Bizim, teknolojik olarak da gelişmeye çalışmamız, ne kadar doğalsa, birilerinin de bunu engellemeye çalışması o kadar doğaldır...
Dünya tarihinde iz bırakan tüm liderlerin ve bilim adamlarının ortak noktası "AZİMLERİDİR".

Her başarısızlığın arkasında "dış mihrakları" aramaktansa, kendi hatalarımızı aramak daha gerçekçidir...
Uçak kazasında kaybettiğimiz fizikçilerimiz tesadüfen ölmemiş olabilir. Her iki türlü de hata bizimdir...
Aselsan mühendislerini de tesadüfen kaybetmemiş olabiliriz... Bu durumda, karşı taraf başarılı, biz çuvallamış oluruz...
Önemli olan "biz nerede hata yaptık" sorusunun doğru cevabını bulmak ve bu hatayı tekrarlamamaktır...
 
evet kardeşim sözlerine aynen katılıyorum ve hakikaten dikkate alınması gerekli bir düşünce tarzı olmuş.bende acizane olarak şunları aynı paralelde paylaşmak isterim. asrımız teknolojinin yarıştığı, projelerin havalarda uçuştugu bir dönemdir.vaziyet bu halde iken bizim ülke sanatçılarının halen hazırcı zihniyetini anlamak kabil degildir. Bu ülke hepimizin bir ortak paydasıysa eger ülke gelişmesine ve kalkınmasına fayda saglamak adına birşeyler yapılmalıdır. eskiden pek ala bilirsiniz sanatçı denilince ses sanatçıları akla gelirdi. ve ne yazıkki ne kadar komik bir durumdaymışızda haberimiz yokmuş.yakın tarihimizde sanatçı denilince artık işinin ehli olan herkes akla gelmektedir ki,hamdolsun bu ayrıca bir gelişmedir.kültür ve idrak sınırımızı tekrar yoklayarak bir sanaçı olmayı gaye edinmişsek olası bir yerden başlamak gerekiyor.çinliler misali kükreyerek uyanmak zorundayız. bu millet artık uyanmak zorundadır.hazırcılık bizi millet olarak bitirdi.halen sektörel olarak binlerce sistem yurt dışından alınmakta ve paramızı dışarı akıtmaktayız. sadece bu yüzden neler kaybettik bunun farkında olmalıyız...
 
Arkadaşlar yoğun ilginize teşekkür ederim meselemiz milletimize mal olmuş bir mesele olması hasabi ile her görüş ve düşünceden arkadaşımızın olumlu katkı sağlama adına yapacakları her yorum sadece benim değil ilgilenen bütün arkadaşların kazancı olacaktır şüphesiz.Yıllarca farklı fraksiyonlarla ülkemizin gençlerinin enerjileri boşa harcanmadımı,bazen bir hiç uğruna kardeş kardeşe düşman olmadımı,yada düşüncelerinden dolayı o taze beyinler heba edilmedimi?Hepimiz bütün enerjimizi kendimiz ,ailemiz,ülkemiz için daha iyi bir yaşam standardına ulaştırmak adına ortaya koymalıyız.Hangi işi yapıyorsak o işte en iyisi olmak durumundayız.Çocuklarımızı şimdiki zamana göre değil gelecek zamana göre en iyi şekilde hazırlamalıyız.Olabilir siyasi,sosyal,kültürel farklılıklarımız olabilir bundan doğal ne olabilirki,bunları bir zenginlik olarak görmeli,artık çok daha fazla olan ortak paydalarımıza bakmalıyız.Hep birlikte ülkemizin refahı,yüksek yaşam standardımız için elbirliği ile çalışmalıyız.Sayın MARDAHAN'ın dediği gibi onlar ellerinden geleni yapacak bizim mühendislerimize suikast vb şeylerde yapacaklar ama bizde onlara karşı tedbirimizi alacağız.Bu bir varolma mücadelesidir,kuralı olmayan bir oyunda barış masasında alttan tekme atarken yüzümüze gülerek poz verenlere karşı ülke insanı olarak birlik ve beraberlik içinde çalışarak,tarihimizle,milletimizle,devletimizle barışık geleceğe emin adımlarla ilerlemeliyiz.Ben ne yapabilirim sorusuna cevabım şu olacaktır : Gelecek nesli iyi yetiştirme adına çocuklarımı bu şuur ile eğiteceğim,kendimi bu şuur çizgisinde geliştirip çevreme pozitif örnek olmaya çalışacağım.Yaptığım işimle ilgili gelişmeleri yakından takip edip teknik yönden bilgi ve becerilerimi artırıp paylaşacağım.Maddi ve manevi dünyanın ayrılmaz bir bütün olduğunu,biri olmadan bir diğerinin eksik kalacağını ifade edeceğim.Benim gibi düşünmeyenleri hoş görü ve saygı ile karşılayıp herzaman birleştirici olacağım.Bütün bu yazdıklarımın zaten müsbet düşüncede milyonlarca insanımızda fikir olarak var olduğuna inanıyorum,sadece bu sinerjiyi öne çıkarıp harekete geçirmek ve bir noktaya odaklanmak için önemine binaen yazdım.Lütfen devam edelim......
 
Açılan konularda ben de ilerdeki günlerde katkı sağlamak düşüncesindeyim.Sayglarımla.
 
Son düzenleme:
Sayın Binbaşım ilgi ve katkınız için şimdiden teşekkürler.Açmış olduğum konu hepimizin malumu olan bir konu,belki birileri küçümseyebilir,ama niyetim ne kahvehane muhabbeti yapmak, ne hamaset rüzgarları estirmek,çok afedersiniz nede geyik muhabbeti yapmak değil.Hepimizin az çok bildiğini sandığım konuda biz teknik elemanlar olarak ülkemize, milletimize bu konuda ne gibi katkımız olur,bir diğer ifade ile milletimize borcumuzu nasıl daha iyi ödeyebiliriz?İçimizde sizin gibi bir çok abimiz ,arkadaşımız ,kardeşimizin güzel fikirleri ile özellikle yeni yetişen kardeşlerimize faydalı olacağını düşünüyorum.Selam,saygı ve muhabbetle.....
 
Bunlara ek olarakta şunlarıda eklemeliyiz.
Ülkemizin gelişme hızının düşük olma nedeninin zekadan kaynaklanmadığını bilmemiz gerekir, başkaları yapar biz yapamayız diye birşey yoktur.
Siyasal olarak sağ sol kavgalar etmek yerine birlik olup ülkemizin bilim ve teknolojik araştırmalarına destek vermeliyiz. Forumumuz gibi internet sitelerimizde Türkçe olarak veceğimiz bilgileri paylaşmaktan korkmayıp bu bilgilerin ülkemizin gelişiminde önemli katkıları olacağını bilmeliyiz. Umudum gelecekte haberleri izlerken siyasi kavgalardan ve Amerikan araştımacıların buluş haberlerinin azalması ve bizim bilimadamlarımızın buluşlarının haber sayısının artması.
Yerli malına ve yerli üretime verilen değeri arttırmalıyız ki ülkemizde teknoloji daha hızlı gelişsin.
 
İşte duymak isyediğimiz haberlerden birtanesi, devamı daim olsun inşallah....Dünyada "ilk" olacağız!
Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin güneşini tarımsal sulama amaçlı kullanacak "mobil pil" üretildi
24 Haziran 2012 Pazar, 14:55:50

753478_detay.jpg



Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığına bağlı GAP Tarımsal Araştırma Enstitüsü'nce Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin güneşini tarımsal sulama amaçlı kullanacak ''mobil pil'' üretildi.

Bakanlıktan yapılan açıklamaya göre, TÜBİTAK tarafından desteklenen, Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü GAP Tarımsal Araştırma Enstitüsü'nce geliştirilen ''Mobil Güneş Pili Prototip Sulama Makinesi'' tüm gerekli enerjiyi kendisi üretiyor.

Saatte 70 ton su atma kapasitesine sahip makine, maksimum 170 metreden su çekebiliyor ve damlama sulama sistemiyle kullanıldığında ürünün cinsine ve mevsimine göre 400 dekar alanı sulayabiliyor.

Araştırmalara göre, elektrik şebekesi su kaynağına 1 kilometreden uzak mesafede bulunuyorsa sistem kendini ilk yıl amorti ediyor.

DÜNYADA İLK
Güneş pili ve pompa kapasitesi artırılarak, daha geniş alanların sulamasında kullanılması planlanan Mobil Güneş Pili Sulama Makinesi ilk olma özelliği taşıyor.

İmal edilen makineye ilişkin bilgiler şöyle:

''Makine, ulusal ve uluslararası literatürlerde mobil özelliği ve uygulamaya dönük olarak bir ilk. Bu prototip makinenin diğer güneş pillerinden ve panellerinden farkı, mobil özelliğiyle farklı su kaynaklarına taşınabiliyor ve kendi ürettiği elektrikle güneşi gün boyu otomatik takip edebiliyor olması. Sistem, ışınım şiddetinin yeterli olduğu bulutlu havalarda dahi çalışabiliyor.

GAP Bölgesi gibi Akdeniz Bölgesi, İç Anadolu Bölgesi ve Ege Bölgesi'nin güneşlenme süreleri de dikkate alındığında, küresel ısınmadan dolayı oluşacak su ve sulama sıkıntılarına da önlem olması açısından çevreye duyarlı ve maliyeti düşürecek bu sistemlerin yaygınlaştırılması planlanıyor. Sistemin yaygınlaştırılmasıyla mobil güneş pili destekli sistemlerin, kuru tarım yapılan ve elektrik şebekesinin olmadığı yerlerde özellikle gölet ve kanal kenarlarındaki arazilerde damlama sulama gibi kapalı sulama sistemlerine entegre edilerek, kırsal alanda enerji transferi ve sulama ihtiyacı rahatlıkla karşılanabilecek.''

Sistemin, Şanlıurfa GAP Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü tarafından yarın enstitünün uygulama arazisinde, üreticilere ve basına tanıtılacağı bildirildi.
AA

Anahtar Kelimeler
mobil pil, güneş enerjisi, GAP, sulama, tarla, Tarımsal Araştırma Enstitüsü, TÜBİTAK
 
Moderatör tarafında düzenlendi:
Dediklerinize kesinlikle katılıyorum.

Sadece toplumsal olarak değil aileler içinde bu olaylar çok şiddetli ceyran ediyor.
 
İşte Türk mühendislerinin dünyada ses getirecek bir buluşu daha :Faili meçhul olaylar, TÜBİTAK ve Emniyet’in birlikte geliştirdiği “Balistika 2010” adlı sistemle aydınlatılacak.


TÜBİTAK Uzay Teknolojileri Araştırma Enstitüsü ile Emniyet Kriminal Dairesi dünyada kullanılan en iyi balistik inceleme sistemlerinden birini geliştirdi.

Balistika 2010 adı verilen sistem ateşli silahlar ilemeydana gelen terör ve asayiş olaylarının faillerine çok kısa sürede ulaşılmasını sağlayacak.

Sistemle delliler ve olay bilgileri ilk kez tek merkezde depolanacak, 3 boyutlu incelenecek ve arşivlenen tüm veriler karşılaştırabilecek.

MUKAYESE ZORDU

Şu anda kullanılan sistemde; tabanca ve tüfek gibi ateşli silahların kovan ve mermi çekirdekleri üzerinde bıraktıkları izleri inceleyen uzmanlar, bu izleri karşılaştırarak kovan ve mermi çekirdeklerinin aynı silahtan atılıp atılmadığını tespit ediyor. Fakat "mukayese" işleminin balistik verilerin arşivlendiği bölgelerde ayrı ayrı yapılması ve her geçen gün artan delilmiktarı, yeni delillerle arşivdeki kayıtların karşılaştırılmasını zorlaştırıyordu. Bu nedenle elde edilen bilgilerle farklı kriminal olaylar arasındaki ilişkileri aydınlatmak mümkün olmuyordu.

HATA PAYI AZ

Mukayese alanında yaşanan sorunların çözümü için TÜBİTAK ile Emniyet Genel Müdürlüğü arasında "Balistika 2010 Geliştirme" projesi başlatıldı. TÜBİTAK tarafından geliştirilen sistem, çeşitli olaylarda ele geçirilen silahlarla, merkezi veri tabanında bulunan ve silahı tespit edilemeyen olayların verilerini karşılaştırma imkanı tanıyor.

Sistemin en önemli özelliklerinden biri de daha fazla ayrıntı ve daha az hata veren üç boyutlu veri alma ve gösterme yeteneğine sahip olması. Mukayese verileri ve eşlik eden bilgiler, sistemsayesinde bir arada saklanarak sorgulanabiliyor

BİRÇOK ÜLKEDE KULLANILACAK

Balistika 2010 Balistik Görüntü Analiz ve Tanıma Sistemi, yapılan testleri başarıyla geçerek balistik uzmanlarından tam not aldı.

Balistika 2010'un yalnızca Türkiye'de değil tüm dünyada ses getirecek bir sistem olmaya aday olduğu ifade edildi. Kriminal Polis Laboratuarları ve TÜBİTAK mühendislerinin yerli kaynaklar kullanarak geliştirdiği sistemin AB ülkeleri başta olmak üzere birçok ülke tarafından kullanılması öngörülüyor.
Kaynak: Bugün
 
Son düzenleme:
HAVACILIK SANAYİ ÖZEL DOSYA

SÖYLEŞİ

-60'lı yıllarda Marshall yardımları ile Türkiye'ye uçaklar gönderildi ve mevcut uçak fabrikaları kapatıldı.Ondan sonra uçak sanayisine neler oldu?

Bu girişimlerin içerisinde tabii en önemlisi;Türk Hava Kurumu'nun kurulmasıdır.THK,Atatürk zamanında Türkiye'de uçak sanayisini yerleştirmek için düşünülen bir girişimdi.Üstelik sadece üretim için değil,uçak tasarımını,imalatını ve testini birlikte düşünüyorlardı.O nedenle öncelikli yatırımı,daha önce de düşünüldüğü gibi rüzgar tüneli üzerine oldu.O zamanlar dünyada ender bulunan tünellerden bir tanesi Türkiye'de yapıldı.Bunda amaç,bir üçlü saç ayağını oluşturmaktı;eğitim kurumu,araştırma kurumu ve üretim tesisleri.O nedenle Ankara Rüzgar Tüneli, o zamanlar Sabancı Kız Yurdu'nun karşısında,1947'de tamamlandı;ama kararı çok daha önce verilmişti.Artı,bugünkü Türk traktör Fabrikası,uçak motor fabrikasıydı.Etimesgut'taki Türkkuşu'ndaki marangoz fabrikası da,planör ve uçak fabrikasına dönüştü.eğitimini veren kuruluş olarak da,İstanbul'da Uçak Mühendisliği Okulu açıldı.Bunaların hepsini bir arada toplamak istiyorlardı;ama o zaman Akara'da bu mühendislik okulu yoktu.

Tabii Türkiye;1945 yılında 2.Dünya Savaşı'ndan çıktı,ekonomisi allak bullaktı.Denildi ki; "Siz uçak yapmayın,biz size uçağı verelim."Amerika'nın elinde çok fazla sayıda uçak vardı o zamanlar,ne yapacaklarını da bilmiyorlardı ve ülkeleri kendilerine bağımlı kılmak için bedava uçak verdiler.Bedava uçak dururken,bir sürü masraf edip Türkiye'nin uçak yapması tercih edilmedi,çok yanlış bir karar verildi.Bunların hepsi birer tuzaktı,Türkiye'yi o tuzağa çok kolay düşürdüler.dolayısıyla Türkiye,uzun yıllar uçak üretimi olayını unuttu.Ekmek elden su gölden,dışarıdan uçak geldi,biz onları uçurduk.bozulduğu zaman parçalarını istedik,parçaları geldi.O sırada yapılan tek şey,fabrika seviyesi bakım(FASBAT) Yani Türkiye'de;Hava Kuvvetlerimizin sahip olduğu uçakların depo ve fabrika seviyesi bakımını yapmak üzere Hava İkmal Bakım Merkezi kuruldu.Bunlar,küçük büyük tamiratlarla meşgul oldular.Onun haricinde,Türkiye'de uçak üretimi unutuldu,ta ki;1974 yılında Kıbrıs Harekatı'na kadar.o arada Türkiye,Kore'ye asker yolladı;fakat uçak yollamadı...

Ne var ki Kıbrıs Harekatı sırasında Türkiye uçakları kullanmaya kalkınca,sadece uçak değil tabi,diğer askeri malzeme için de geçerli bu,kullanılan malzemelerin yedek parçasını temin edemez duruma düştü;o uçaktan sökülüp öbür uçağa takıldı,ondan sökülüp öbürüne takıldı.Dolayısıyla Türkiye,tabiri caizse açıkta kaldı.Bir de ambargo kondu üstelik.Türkiye,çok haklı bir davasında,bir anda haksız duruma düşürüldü ve yedek parçasız kaldı.yani,bir şeyi idame ettirebilmeniz için,ona mutlaka hakim olmanız gerekiyor.Eğer arabanız var,fakat benzini yoksa arabanızı kullanamazsınız.Eğer uçağınız var,uçağın içine koyacak benzininiz,motorun parçası,tamir edecek parçası yoksa onu havalandıramazsınız,uçuramazsınız,uçar vaziyette tutamazsınız.Dolayısıyla Kıbrıs Harekatı'ndan sonra Türkiye,baktı gördü ki,işin rengi öyle değil,uzun yılları boş geçirdiğinin farkına vardı.Türiye'de daha sonra "kendi uçağını kendin yap" diye bir kampanya başlatıldı.O kampanya giderek "kendi silahını yap" kampanyasına dönüştü.

-Ne zaman başladı bu kampanya?

1947 yılında bu olay oldu.Arkasından 1976-78 yıllarında bu kampanya başlatıldı ve türkiye'de bir oluşum göze çarpıyor;TUSAŞ oluşumu;"kendi uçağını kendin yap" kampanyası sonucunda böyle bir şeye gidildi.Orada da model doğru muydu,yanlış mıydı,o tartışılır;ama bence çok da doğru bir model seçilmedi.Türkiye'nin ihtiyacı olan savaş uçağı,F-16 olarak belirlendi ve F-16'yı Türkiye'de yapalım" denildi.Amerikan malı bir uçağı Türkiye'de monte etmeye başladınız,yani Türkiye uçak yapmadı.halbuki bu kampanyanın başındaki slogan o değildi,yani kampanyada "biz yapalım,bizim ürünümüz olsun,uçağı biz yapalım" deniliyordu.ancak sonradan işin rengi değişti ve Türkiye F-16'yı TUSAŞ'ın akıncı'daki tesislerinde üretmek için,o zaman "General Dynamics"e ait bir fabrika kuruldu ve türkiye,orada F-16'ları üretmeye başladı.uzun yıllardan beri Türkiye'nin ilk ürettiği uçak F-16 oldu.

-Türkiye'deki F-16'ların bilgisayar sistemini Amerika girip kilitleyebiliyor mu?Çünkü bildiğimiz kadarıyla uçağın bilgisayar sisteminin lisansı Türkiye'ye ait değil...

Şöyle:kilitleyebiliyor mu,bu tabii komplo teorileri,yani her şey konuşulabilir.Ancak siz,ürününüzü tamamen yurtdışından aldığınız için ve onlara bağımlı olduğunuz için,bunun tam doğruluğunu bir türlü kontrol edemiyorsunuz,yani doğrulayamıyorsunuz.Adamın yazılımın içerisine ufak bir kısım ekleyip,istediği anda sizi engellemesi mümkün olabilir.Dolayısıyla çok doğru bir şey değil.

-O bilgisayar programını sistem olarak vermediği iddiaları gündeme gelmişti,o nedenle...

Vermiyorlar tabii,vermezler;çünkü o,onların geliştirdiği bir şey,size sadece o programın çalıştığı üniteyi veriyor.programın kendisini istemek zaten başta akıllarına da gelmemiştir bizimkilerin.Dolayısıyla onu isteyip istemediklerini de bilmiyorum.Onu istedilerse,bu şirketin bir "know how"udur,yani bir bilgi birikimidir,onu vermez.ben olsam ben de vermem,siz olsanız siz de vermezsiniz,yurtdışına sattığınız bir şeyi.Bunlar da kritik şeyler,yani kendisine karşı silah olunabilecek bir şeyi daha sonra niye versin ki yabancı bir ülke?O nedenle bunu beklemek doğru değil.

Tabii esas yanlışlık şuradan kaynaklanıyor:Türkiye F-16'yı yaparken,büyük hamasi duygularla başladı,"Türkiye kendi uçağını yapacak" F-16 türkiye'nin kendi uçağı değil ki,Amerika'nın uçağı.Biz F-16'nın neresini yaptık ki bizim uçağımız oldu?Tasarım,tamamen onların tasarımı.

-Yani biz hiçbir yerini yapmadık aslında,değil mi?

Yaptıysak da,onların bize verdikleri bir kısım parçalarını Türkiye'de imal ettirdik.Orada yerli bir tasarım yok,yerli bir ürün yok.Şirket olarak ona da zaten müsade etmezsiniz,"Bu benim tasarımım,benim tasarımımı değiştiremez kimse,bu özlük haklarım".

Burada bir aldatmaca yok mu? Kendi düşen ağlamaz,yani kandırmaca var ya da yok.Kanmasaydın,başta sen kanmasaydın;çünkü parasını sen veriyorsun,parası senden çıkıyor.Sen kendi paranla ne aldığını bilmiyorsan,bu benim problemim değil ki!

-Ben daha çok halkın kandırılmasından bahsediyorum...

Tabii,yani görüntüde Türkiye uçak yapıyor,ama Türkiye kendi uçağını yapmıyor ki! Yani sloganla yapılan birbiriyle uyuşmuyor.Slogan,"kendi uçağını kendin yap"tı;ama bizim yaptığımız kendi uçağımız değildi ki,Amerika'nın uçağını biz burada monte ediyoruz sonuç olarak.

-Havacılık sanayi neden önemli?

Havacılık sanayi çok önemli;çünkü uçak,bir sistemler sistemi.Uçağın içerisinde her şey var,yani bir uçağı yapabilmeniz için teknolojinin en uç noktasında olmak zorundasınız;malzeme teknolojisi var,yani uçak gerçekten komple bir sistem ve teknolojinin en ucunda olmak zorunda.Koskoca bir şeyi çok hafif yapmak zorundasınız,havada uçurmak zorundasınız ve sadece cismi uçurmakla kalmıyorsunuz,içine insan koyuyorsunuz ve insanın tüm güvenliğinin de sağlanmasını gerekli kılıyorsunuz.Dolayısıyla bütün sistemlerin hatasız ve birbiriyle tam uyum içiresinde çalışması lazım.hidrolik sistemi,elektrik sistemi,motor sistemi,kontrol sistemi,uçuş sistemi,yani bir uçak için sistemler sistemi de diyebilirsiniz.Dolayısıyla uçak,hakikaten teknolojinin en ucunda olması gereken bir şey.görüyorsunuz Amerika2nın bir savaş uçağı,şimdi 100 milyon dolarlar mertebesinde.!00 milyon dolar da çok büyük bir para.bu sadece uçağın kendisi;bir de uçağın üzerine koyduğunuz silah sistemini düşünün,bir o kadar da ona koydunuz mu,olayın rengi tamamen değişiyor.

Türkiye'de 80'li yılların başına kadar TAI,TUSAŞ Havacılık ve Uzay Sanayi,F-16 yaptı.buraya çok büyük bir yaırım yapıldı,yani 3 bin kişiye yakın çalışanı var.Sonra ne yapacak burası?F-16'yı 260 tane yaptınız,Hava Kuvvetlerinin ihtiyacını karşıladınız,40 taneyi de Mısır'a yaptınız,300 civarında bir uçak yaptınız.300 civarında bir uçak yapılması bittikten sonra ne olacak?Oraya yaptığınız yatırımın ölü yatırım olmaması lazım,onun sürekliliğinin sağlanması lazım.Sürekliliğini sağlamak için de, türk Hava Kuvvetleinin ihtiyacı olna hafif nakliye uçağı gündeme geldi;CN-235(CASA)uçağı.Bu uçakta da hemen hemen ayni yöntem uygulandı,bu da hazır alım gibi bir şey oldu.Hazır alım;ama üretimin bir kısmı burada yapıldı;kalıplar geldi,kompozit üretimin bir kısmını Türkiye 'de yaptılar,Türkiye'deki imkanların kullanılmasını gündeme getirdi.ancak yine o uçak da,CASA CN-235 uçağı da bizim uçağımız değildi.

Söyleşi: Prof.Dr.Nafiz ALEMDEROĞLU,tmmob sicil no:7956, ODTÜ Hav Müh.Böl.Prof. ,DPT İnsansız Hava Araçları Teknolojileri Geliştirme ve Sıvı Yakıtlı İtki Sistemleri Geliştirme Projelerini halen yürütüyor.

Alıntıdır:Kaynak:

Mühendis ve Makina Dergisi,Mart 2007 Sayı:566 ISSN 1300-3402

Not: Söyleşi alıntı şeklinde ayni şekilde devam edecektir..
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

Forum istatistikleri

Konular
130,148
Mesajlar
933,630
Kullanıcılar
453,237
Son üye
Muho1234

Yeni konular

Geri
Üst