Genel anlamda güç kalitesi için ülkemizde bir ceza uygulanmamıştır bu zamana dek. İleride durum nasıl değişir bilemiyorum. Fakat benim bahsettiğim nokta çok açık. Tüm ürünlerin, üreticilerin ve tüketicilerin uyması gereken bazı standartlar var. Bu standartlara göre üretim yapılması gerekmekte ve o şekilde de üretim yapılmaya devam edilmekte. Eğer bir işletmede voltaj dengesizliği belirli toleranslar içerisinde ise o sistemde gerilim dengesizliği vardır yorumu yapılamaz. Akım verilen veya var olan değil talep edilen bir elektriksel büyüklük olduğu için dengesizlik, harmonikler vs. ile ilgili olan standartlarda akım bazlı incelemeler veya yorumlar yapılamaz. Bundan dolayı işletmenin kullanacağı tüm ekipmanlar, genel anlamda güç kalitesi problemleri(yük ve voltaj dengesizliği, harmonikler, flicker, interharmonic, supraharmonic, rezonans vs) standartlar göz önüne alınarak tasarlanır. Bu bahsettiğim güç kalitesi standartları ise IEC 61000 - x- x şeklindedir. Detaylı olarak bu referans standartlara bakılarak dediklerimi görebilirsiniz.
Ben hiç bir zaman akım dengesiliğinin aktif güç bazlı olduğunu düşünmedim. Bir sürü işletmede Sn.emodiyator' ün bildirdiği gibi reaktif dengesizlik had safhada. Benim tek fazlı akım bilgisi kullanılarak yapılmasında sakınca görmediğim yerler ocaklar ve haddehanelerdeki hadde motorlarının beslendiği trafolar. Ha buralarda 3 fazlı akım bilgisi alınarak da kompanzasyon yapılamaz mı? Pek ala yapılabilir. Fakat bu hem maliyet hemde işçilik açısında sorunlar doğurmakta. Ayrıca avrupa menşeli PFC röleleri incelediğinizde 3 fazlı akım bilgisi alan tiplerinin sadece bizim gibi şebekesi zayıf, dengesizliği çok yüksek ülkelere pazarlandıklarını görürsünüz. Tüm avrupalı üreticiler, Prophi, beluk, lovato vs. tek fazlı röleleri bizzat kendileri kullanmakta. Burada yapmış olduğumuz tartışma aslında sonuca varamayacak olan bir tartışma gibi gözükmekte. Çünkü hiç bir zaman teoride dengeli olan bir sistem uygulama dengeli çıkmamakta. Örneklerini vermiş olduğum ocak ve haddehane sistemleri için bile fazlar arasında ufak akım dengesizlikleri görülmektedir. Benim işaret etmek istediğim nokta ise eğer sistem toleranslar dahilinde ise dengeli olarak adlandırabilir kısmı. Eğer bu böyle kabul edilmeseydi kullandığımız her ürün her işletme için özel olarak tasarlanmak durumunda kalırdı. Zaten hep zikrettiğim o standartlar da bu gibi durumların önüne geçebilmek adına oluşturulmuş, asla sadece teorik yorumlardan oluşan belgeler değildir. Birçok tecrübe sonucu elde edilmiş pratik bilginin sunulduğu belgelerdir.
Bu yüzden herkesin yoğurt yeme tarzı farklı kafasındayım. Bende dediklerinize katılıyorum. Bizim gibi işletmelere sahip ülkelerde 3 fazlı akım bilgisi alıp kompanzasyon yapmak her zaman daha mantıklı. Ben de sadece yukarıda bahsettiğim ocak ve haddehane motorları için bu durumun göz ardı edilebileceği, bir fazdan akım bilgisi alarak kompanzasyon yapılabileceği düşüncesindeyim. Bu şekilde bir çok ocak ve hadde kompanzasyonu gerçekleştirdik.
Kısacası isteyen 3 fazdan alsın, isteyen bir fazdan alsın. Mesele yoğurdun nasıl yeneceği. İşletmeci açısından ise maliyet.