Eskiden köpeklerin bolca olduğu ve sokaklarda da bizi kovalayabildiği Trakya’daki bir taşra beldesinde, ailece sokağa güvenle çıkmak için elimize koca koca sopalarla dışarı çıkar ve gece sinemaya,komşulara oturmaya,vb.ancak böyle giderdik.Yıllar içinde köpeği,kedisi daha az olan büyük şehirlere doğru taşındığımızda ise bu korkuyu yavaş yavaş terk ettik,çevremizdekiler de bu taşradakiler kadar korkmuyor ve korkmayarak bu tehdide hiç aldırmayarak karşı koymuş da oluyorlardı. Yani ailecek bu değişik ortamlarda geçen bu zaman içinde bir evrim geçirmiş olduk,isteyerek veya isteğimiz dışında olarak veya bu işin iç yüzünü hiç de bilemeden.
Örneğin kadınların pek çoğu farelerden çok korktuklarını bir çığlık atıp bir sandalye üzerine çıkarak fiziki ve ruhi gösterileriyle de çok da belli ederler.Fareler de kadınların kendilerinden çok korkup ürktüğünü hissedip bu sandalyenin dibinden hiç ayrılmazlar,çizgi filmlerde veya sinema filmlerinde de olduğu gibi
.Belki kadınların bazıları bu kadar fazla korkmuş da olmasaydı,bunu farelere belli de edebilselerdi,işte o zaman fareler de buna göre tepki verirlerdi hiç kuşkusuz,ben böyle düşünüyorum,farelerden korkan bazı kadınların lehine olarak olayı böyle de düşünüyorum.
Mel Gibson’ın polisiye-macera türü bir Amerikan filminde, Mel Gibson gangasterlerin evinde bekçilik yapan bir köpeği, kendi kafasını da ayni onun gibi sallayarak,ona kedi,köpek bisküvitini eliyle uzatıp özel bir dostluk kurmuş ve karşı tarafı bırakıp köpeğin kendi tarafına dönebilmesini de sağlamıştı,bu özel davranışıyla,belki bu filmi de seyretmişseniz.
Yani hayvana davranış şekliniz,başkalarını korumakla görevli bir bekçi köpeğini bile istediğiniz duruma kolayca da getirebiliyor, yani bu yaklaşım şekli veya genel tavır, ifade edilen bu vücut dili,vb.tüm bu davranış şekilleri başlı başına olayı sizin tarafınıza veya tam tersine de çevirebiliyor.Kolay gelsin.Saygılarımla.