Merhaba.Hocamız mak.müh. Burhan OĞUZ son sınıfta mezun olmaya çok az kalmışken bizlere ne söyledi biliyor musunuz?
-Siz üniversitedeyken aslında hiçbir şey öğrenmediniz,asıl bundan sonra hayatta öğreneceksiniz!
Bunu üniversitelerde uygulama (tatbikat) olanaklarının kısıtlı oluşu,her öğrenilen teorik bilginin çoğu zaman da laboratuvar eksikliği,teçhizat ve malzeme,araç gereç eksikliğinden tam olarak da uygulamayla birleştirilmeyip,öğrenilen tüm bu bilgilerin bir miktar kadar da zayıf kalarak eğitimin biraz da havada kalabildiğinden dolayı söylemiş olmalıdır sn.hocamız diye tahmin ediyorum.
Ama,imkansızlıklar içinde bile kendine araştırma imkanı ortaya çıkarmasını bilen teknik eleman (mühendis,tekniker veya teknisyen diyelim) yok mu elbette ki var,yetenekli ve gayretli kişiler için imkansız yoktur,olamaz,onlar sınırları ve tüm imkanları zorlayarak,içlerindeki araştırma ve öğrenme hırsıyla,isteğiyle bu tamamlanmamış (Natamam) öğrenim-tecrübe boşluğunu,sadece stajlardaki iş hayatının bir simülasyonu şeklinde görmezler,kendilerine her imkansız ortamda dahi pratik-teorik birleştirmesi,kaynaştırması sunan şartları kendi kendilerine ortaya koyup çıkarabilirler.Bu o kadar zor bir şey de değildir,mesleği ile ilgili bu etiketi almayı da sadece diploma almak,para kazanmak amaçlı da değil de,dört dörtlük öğrenmek,bilgi+ ameli uygulaması yapılmış olan bilgi+ diploma sonrasında daha fazla deneyim kazanma ve daha fazla fikir sahibi olarak dört dörtlük bir teknik eleman vasıflarında da olabilme.Tüm bunlar sıradanlıktan sıyrılıp araştırıcı ruh ve biraz da araştırıcı zekaya,öğrenme hevesine tam sahip olan teknik elemanlar için hiç de o kadar yani göründüğü kadar da zor olan şeyler değil.
Yalnızca geçmişten gelen ön yargılarımıza başvurup da kendi kendimizi de dinlersek,"okullar yalnızca teorik bilgi verebilir,onun ötesine de geçemez" diye dar kapsamda ve iki gözünün önünde at gözlükleri bulunan haliyle çok sınırlı düşünen öğrenciler için sadece söz konusu olabilir bu özel durum.Sıradanlıktan kurtulup,kendini aşmış,bu sayılan vasıflara sahip öğrencileri ise hiç kimse tutamaz,gece uyumaz,sanayiye gider,evde,okulda sabah akşam deney yapar,bozar,yeniden yapar,yeniden bozar,en sonunda da hiç bozmadan yapmayı çok iyi öğrenebilir,sonuçta da en iyi teknik eleman vasfını tam yakalamaya çalışır,çok gayretli olur.Zaten biliyoruz ki işyerlerinde hata yapmayan,hata yapmaktan korkan da kolay kolay öğrenemez,hayatla tam ilişkili olan bu iş hayatının öğrenilmesi gereken zaruri gerçeklerini,iş vasıflarını veya bu işin tam formülüze edilmiş ve iş ortamıyla da ayrıca yoğurulmuş olan tüm bu bileşkesi alınmış özel hallerini.
Bunun başka bir yolu ne yazık ki yok,çok gayretli olacaksınız,çok hevesli de olacaksınız,seçtiğiniz bilim dalını çok sevip her zaman onu en zirvesinde bırakıp da,onu en fazla onurlandıracak şekilde gece-gündüz de çalışacaksınız.Bunun tek çözümü bence bu,diğerleri ise tamamıyle de hikayedir.Ama "bizim okumuzda lisan,kimya,motor laboratuvarı yok biz ne yapalım?" diyenleri de duyar gibi oluyorum. Kendi başına çık ve kendi başına da mücadele et.Çünkü burası Harward üniversitesi'nin,Oxford Üniversitesi'nin imkanlarında,o eğitim standartlarında eğitimi bize de her zaman,her yerde veya her ilde de sağlayamayabilir.Her şeyi de devletten veya özel üniversitelerden de beklememeli deyip kendi girişimimizle tüm eğitim eksiklerimizi kapatmaya da çalışacağız.Bunun,bu değişimin başka bir formülü de ne yazık ki yok.Kolay gelsin.Saygılarımla.
-Siz üniversitedeyken aslında hiçbir şey öğrenmediniz,asıl bundan sonra hayatta öğreneceksiniz!
Bunu üniversitelerde uygulama (tatbikat) olanaklarının kısıtlı oluşu,her öğrenilen teorik bilginin çoğu zaman da laboratuvar eksikliği,teçhizat ve malzeme,araç gereç eksikliğinden tam olarak da uygulamayla birleştirilmeyip,öğrenilen tüm bu bilgilerin bir miktar kadar da zayıf kalarak eğitimin biraz da havada kalabildiğinden dolayı söylemiş olmalıdır sn.hocamız diye tahmin ediyorum.
Ama,imkansızlıklar içinde bile kendine araştırma imkanı ortaya çıkarmasını bilen teknik eleman (mühendis,tekniker veya teknisyen diyelim) yok mu elbette ki var,yetenekli ve gayretli kişiler için imkansız yoktur,olamaz,onlar sınırları ve tüm imkanları zorlayarak,içlerindeki araştırma ve öğrenme hırsıyla,isteğiyle bu tamamlanmamış (Natamam) öğrenim-tecrübe boşluğunu,sadece stajlardaki iş hayatının bir simülasyonu şeklinde görmezler,kendilerine her imkansız ortamda dahi pratik-teorik birleştirmesi,kaynaştırması sunan şartları kendi kendilerine ortaya koyup çıkarabilirler.Bu o kadar zor bir şey de değildir,mesleği ile ilgili bu etiketi almayı da sadece diploma almak,para kazanmak amaçlı da değil de,dört dörtlük öğrenmek,bilgi+ ameli uygulaması yapılmış olan bilgi+ diploma sonrasında daha fazla deneyim kazanma ve daha fazla fikir sahibi olarak dört dörtlük bir teknik eleman vasıflarında da olabilme.Tüm bunlar sıradanlıktan sıyrılıp araştırıcı ruh ve biraz da araştırıcı zekaya,öğrenme hevesine tam sahip olan teknik elemanlar için hiç de o kadar yani göründüğü kadar da zor olan şeyler değil.
Yalnızca geçmişten gelen ön yargılarımıza başvurup da kendi kendimizi de dinlersek,"okullar yalnızca teorik bilgi verebilir,onun ötesine de geçemez" diye dar kapsamda ve iki gözünün önünde at gözlükleri bulunan haliyle çok sınırlı düşünen öğrenciler için sadece söz konusu olabilir bu özel durum.Sıradanlıktan kurtulup,kendini aşmış,bu sayılan vasıflara sahip öğrencileri ise hiç kimse tutamaz,gece uyumaz,sanayiye gider,evde,okulda sabah akşam deney yapar,bozar,yeniden yapar,yeniden bozar,en sonunda da hiç bozmadan yapmayı çok iyi öğrenebilir,sonuçta da en iyi teknik eleman vasfını tam yakalamaya çalışır,çok gayretli olur.Zaten biliyoruz ki işyerlerinde hata yapmayan,hata yapmaktan korkan da kolay kolay öğrenemez,hayatla tam ilişkili olan bu iş hayatının öğrenilmesi gereken zaruri gerçeklerini,iş vasıflarını veya bu işin tam formülüze edilmiş ve iş ortamıyla da ayrıca yoğurulmuş olan tüm bu bileşkesi alınmış özel hallerini.
Bunun başka bir yolu ne yazık ki yok,çok gayretli olacaksınız,çok hevesli de olacaksınız,seçtiğiniz bilim dalını çok sevip her zaman onu en zirvesinde bırakıp da,onu en fazla onurlandıracak şekilde gece-gündüz de çalışacaksınız.Bunun tek çözümü bence bu,diğerleri ise tamamıyle de hikayedir.Ama "bizim okumuzda lisan,kimya,motor laboratuvarı yok biz ne yapalım?" diyenleri de duyar gibi oluyorum. Kendi başına çık ve kendi başına da mücadele et.Çünkü burası Harward üniversitesi'nin,Oxford Üniversitesi'nin imkanlarında,o eğitim standartlarında eğitimi bize de her zaman,her yerde veya her ilde de sağlayamayabilir.Her şeyi de devletten veya özel üniversitelerden de beklememeli deyip kendi girişimimizle tüm eğitim eksiklerimizi kapatmaya da çalışacağız.Bunun,bu değişimin başka bir formülü de ne yazık ki yok.Kolay gelsin.Saygılarımla.
Son düzenleme: