"PERENDEV motoru gibi vb. işler ile uğraşanlara sahip olduğum fikirlerden ufak bir tüyo vereyim. Sadece mekanik ve tasarım işleri ile uğraşmayın. Elektrik ve elektroniği de işin işine katın "
Merhaba.Belki perendev motoruyla yapılan uğraşlar alanında duyabildiğim en güzel de öğüttür bu,tebrik ediyorum,çok da yerinde bir söylem olmuştur bu.Perendev motorunda daha önce mıknatıs
Elektronik/atomik iç yapısının bu sonsuz döngüdeki güç üretimini hayal etme ve yapabilmede çok büyük önemi olduğundan ayrıca önceki mesajımda ben de bahesdebilmiş,bu konunun oldukça da önemli olabileceğine özellikle vurgu yapabilmek de istemiştim.Zaten bobinlerde elektrik üretimi ile mıknatısiyet arasındaki direkt ilgi ile bu ilişkili olan elektrik ve elektronik bağı da tam olarak anlayıp kavrayacak olursak belki bu sonsuz döngü şeklindeki güç üretiminin de imkansız olabileceğini aklı selim olarak düşünebiliriz,önemli bir dayanak noktası da olabilir bu motorun hiç bir zaman tam olarak gereçekleştirilemeyeceğine olan inancın tam olarak da pekişmesi,teyit edilebilmesi açısından da çok yararlı olur bu ön saptamalar,kestirimler.
Elektronların hızı boşlukta kütleleri yok denilecek kadar da kütlesiz olarak sayılabileceğinden ışık hızında,bakır gibi iletkenler içinde de ışık hızına yakın seyreder hepimizin bildiği gibi (Ders kitaplarındaki genel bir bilgiden)
Peki nasıl oluyor da 30 kV, 380 volt, 220 volt,24 volt,12 volt,1.50 volt ac/dc ayni ışık hızında koşup giden elektronlara rağmen voltaj farkı nedeniyle daha büyük risk ve güç ortaya koyabiliyor? Elektronlar sadece doğrusal,çizgisel olarak hareket etmiyorlar çünkü,bir de dünyanın kendi ekseni etrafında döndükleri gibi spin atarak,kendi eksenleri etraflarında dönerek bu doğrusal hareketlerini metalik bağ yapısındaki bakır atomları içindeyken de yapıyorlar,benim kendi düşünceme göre voltaj farkını ortaya çıkaran,YG'li ac/dc elektriğin havada dahi bir kıvılcımla kolayca da atlamasına neden olan ekstra kinetik enerji (EK=1/2 m*V*V), bu fazlaca olan spin (Kendi eksenleri etrafındaki) hareketlerinin aşırı hızlanmasından direk olarak da oluşuyor gibi geliyor.
Yivli bir namlu ucundan çıkan mermiyi düşünelim.Hızla dönerek mi giderse hedefi delerek geçmesi daha kolaydır,yoksa hiç dönmeden doğrusal gidip hedefe çarpması mı? Elbette dönerek (Spin atarak) giden bir mermi veya top mermisi,çok fazla hızlanarak dönerek gittiği anda daha fazla ve etrafına da zarar vermeden delip geçmesi (Bu bir camsa eğer,cama düzgün daire şeklinde bir delik açıp da gidebilmesindeki gibi) olasılığı daha yüksek olur.Falsolu atış yapan sporcular falsolu attıkları bu toplarla,bu topa ekstradan yükledikleri bu sihirli güçle inanılmazı,bazen de belki bir imkansızı bile kolayca başarabilmekteler herkesçe de bilindiği gibi.
İşte ben de bu elektronik açıklamayla sırf bu voltaj farkını (Amper olayı zaten çok da barizdir,kesitten geçen elektron sayısıyla doğru orantılıdır,bunda hepimiz de hem fikiriz sanırım) mantıken de açıklamaya çalışıyorum kendi düşünceme göre de.Ama elbette ki en büyük alüm ve ilim sahibi Cenap-ı Allah bunun en en özel ve kendine mahsusu olan bu çalışma şeklini,yine ancak kendisi tam olarak bilebilir,dizayn edip güzelce bizzat da Yaratan kendisidir,biz onun ilmine ancak çok yaklaşabilir veya idrak edebiliriz bir noktaya kadar da,Haşa O'nun ilmine,alimliğine kimse tam manasıyla da yaklaşamaz.Zira Tanrı parçacığı (Zaten işin içinden çıkamadıkları için de bu türden bir isimlendirmeyi,tanımlamayı da bir Yüce Yaratan karşısında kaldıkları bir çaresizlik olarak da verebilmişlerdir mutlaka da,Cern'de asrın en büyük deneyi de sayılan Büyük Hydron Tanecik Hızlandırıcısında veya Çarpiştırıcısında çalışan ve bizzat deney de yapan bilim adamları) denilen minicik bu parça bile bir anda belirip mikro saniyeler içinde yine kendiliğinden yok oluyor açıklandığı üzere de.Bu parçacığın ayrıca evrenin veya galaksideki samanyollarının ayrı ayrı oluşumunda,yani maddenin yoktan var edilmesinde,(Yüce Allah'ın büyük kudretiyle de elbette ki) Einstein'ın enerji (E) formülüne göre m=E/c2 deki,m'nin,yani kütlenin formülün bu tersine kullanılmasına göre yeniden oluşturulmasında,tam katalitik bir etkisinin de olabileceği fikri üzerinde tam olarak hemfikir de olabilmişlerdir.
Mıknatısı moknatıs yapan farklılığın ise,sadece en dış atom yörüngesinde sağdan sola veya soldan sağa spin (Eksenel dönmeyle) atarak dönen bu en dış yörüngedeki elekronların,eşit olmayan şeklide bu dönüş yönlerindeki farklılık,yani bu dönüş eşitsizliği yüzünden sırf bu ferromağnatik materyaller (Demir,nikel,kobalt,vb.) üzerine çekim kuvveti uyguladığını,ayrıca bunlardan,bobin nüvesi içinde yakın geçen bir mıknatısla tam bir kuplaj oluşturacak şekilde kapalı değişken bir mağnetik akı oluşturacak şekilde geçirdiğimizde,bu bobin uçlarından ac veya üreteç yapsına göre de (Komitatör de varsa eğer) dc. akımlarını alıp kullanmış da oluruz kitaplardan da bildiğimiz üzere.
Voltaj denilen olay da benim kendi düşünceme göre (Çünkü yazılı kaynaklarda bu konuda tatmin edici bir açıklamaya şimdiye kadar da hiç de rastlamadım) mıknatısın etrafında bu ferromağnetik gücü ortaya çıkaran elektron spin dönme gücünün jeneratör sarımlarındaki bakır atomlarındaki (Elektron taşıyıcı olan veya elektron koparırıcılı olup elektriğin kendisinin bizzat oluşmasını temin eden iki ayrı görevdeki bu bakır iletim hatları boyunca) örenğin sarımın başlangıcında en dış bakır atomu yörüngesinden,mıknatısın hareketi sırasında da kolayca koparılan bu elektronlar,sargılardaki iletim görevi gören metalik bakır hattında,yine ayni mıknatısın bu spin atan özel elektronları tarafından (Çünkü elektronun koparılması için mıknatıs yerine normal demir külçesini siz bobinden hızla hareket ettirip de geçirseniz,elektronlar en dış valans kabuğundan kopmuyorlar bildiğimiz gibi,ancak mıknatıs veya elektro-mıknatısla hareket eden,değişken bir mağnatik akı ortamında kolayca en dış yörüngeden de kopup uzaklaşıyor bu elektronlar) tıpkı bir topacı iple sarıp hızla çektiğimizdeki gibi kendi eksenleri etrafında daha hızlı dönmelerini sağlıyor bu mıknatıs ataomlar.Az sarımda az volt,çok sarımda ise çok voltun sırrrı ise bu ince ayrıntıda gizli sadece benim görüşüme göre de.
Jeneratör veya dinamo elektrik üretirken de bu elektrik üretimine karşı oluşan bir frenlenme (Zıt) kuvveti bu şekilde açıklamak belki de daha kolay olsa gerek.Çünkü sarımdaki bakır atomlarındaki bu elektronlarla,mıknatıstaki elektronları iki elimizde ayrı aytı tutup da aniden ayni kutuplarını birbirine yaklaştırdığımız mıknatıs gibi düşünelim.Ayni kutuplar birbirleirne itme,farklı kutuplar ise bir çekme kuvveti oluşturup mıknatısın büyüklüğüyle de orantılı itme-çekme kuvvetlerini oluşturacaktır doğal olarak da.İşte tüm bu atomik iç kuvvetlerle,eletronlarında spin hareketleriyle ortaya koydukları bu özel çekim gücüyle,jeneratör elektrik üretirken dış sargılarını aniden kısa devre yapsak,bildiğimiz gibi şok bir fren kuvveti (Özindüksiyon e.m.k. bunun tam olarak da dışında kalarak) ortaya çıkıp motor milinde tam bir durdurma etikisini de doğrudan gösterebilmektedir.
Bu konuyu (Elektrik-elektronik atom modellemesini) tam olarak ayrıntısıyla kendi düşünceme göre de yazmamın bir nedeni de,sn.Muammer Yıldız Bey'in verilen bir elektrik gücünü,katlayarak çıkışlarından ac. elektrik olarak elde edebilmemiz düşüncesinin bile mantıken de çok uzak veya güç olabileceğini, bilimsel açıdan da ayrıca yansıtabilmek içindir.Yani iç atomik güçler (Elektronların yukarıdaki yazılıp açıklanmış olan bu özel etkileşim durumu) sebebiyle böyle bir devri-daim makinesi bire 4-5 katlayarak elektrik verebilen bir üreteç,bir makinenin inşasının da hemen hemen imkansız olabileceği düşüncesidir.Ayni şekilde,bir ayrıntıya girip de bu elektronların yapısı üzerinden de mantıklı olarak düşünecek olursak perendev (Perendev kelimesi de harhalde "perende atmak" tan,jimnastikteki bu özel hareketten geliyor olsa gerek diye de düşünüyorum bu arada.) motorunu yapmaya çalışmanın ne kadar zor bir iş olabileceğini tam anlamaya çalışmamız da mutlaka gerekecektir.Kolay gelsin.Saygılarımla.