hunisiz deli
Üye
- Katılım
- 14 Eki 2011
- Mesajlar
- 75
- Puanları
- 1
dostlar ....
60 lı yılların sonlarına kadar bu millet elinde leğenlerde çamaşır yıkıyordu..70 lerin başından itibaren bu ülkenin evlatlarından bazıları çamaşır makinesi ile tanıştı... onda da çamaşır yıkamak şimdikinin aksine tam bir eziyetti... ocakta su ısıt kazana dök yıka suyu boşalt 2 kez durulama suyu koy çevir sık as kurusun 2 gün sürerdi çamaşır yıkamak...(çoçukken babaannem tezekle kazanları ısıtır odun külü ile tokaçlardı çamaşırı) şimdi bakıyorum...da
yok 10 desibel yok 11 kg kapasite yok buharla temizlik....
arjadaşlar belki çoğunuz yaşı itibarı ile bilmez ama topluiğne dahi üretemedi bu memleket son 30 yıla kadar hep dışarı bağımlı olduk...oyle veya böyle nedenlerle...
ben evime alacağım bir eşyada önceliğimi amaç olmasına değil araç olmasına veririm...
hangimizin evinde 11 kg lık makineye ihtiyac varki?senede tam kapasite ile kaç kere kullanırsınki o makineyi...onun içindir iyidir ucuzdur bilmem ..ihtiyacını karşılıyormu o yeter işte....
bu iş evlenirken eve 300 kusur kişilik tabak çanak takımı almaya benzer...(gerçi hatun getirdi ama 20 seneyi dolduracağız halen saklar takımı... bir kere o yemek takımı ile yemek yiyemedim yahu??!!!)
ihtiyaçlar hayata ve yaşam biçimine göre değişiyor elbet... kalabalık ailelerde biriken çamaşırlar fazla oluyor...küçük kazanlı bir makinede günde 4 defa çalıştıracağınıza makineyi bu büyük kazanlılarda günde 2 ye düşüyor. belki siz aile olarak az sayıda kişi olabilirsiniz ama bir türk aile yapısına baktığımızda ortalama 5 kişi demek... bir de artık gelişen teknoloji ile insanlar en tasarruflu ve kolay yöntemlere bakıyorlar. yemek takımına gelince... bu da nedense bence anlaşılamaz bir türk geleneği...en güzel takımlar misafire ayrılır kırk yılda yemeğe gelen bir misafir için en güzel şeyler ayrılır. hatırlar mısınız eskiden misafir odası vardı küçüklerin girmesi yasak kapısı kapalı sadece misafir geldiğinde kullanılan atıl kalmış bir oda. neyseki artık bu alışkanlıktan vazgeçildi ve bu evin en büyük odası bir yaşam alanı olarak evimizde yer aldı...
Bence teknoloji güzel bir şey.
Bugün 11kg, ki cihaz aslında 9,5kg kadar kapasiteli, üreten insanlar dün de otomatik çamaşır makinelerini icat etmişti.
Bugünün çamaşır makineleri ile cihazda yorgan, battaniye yıkanabiliyor. 5kg çamaşır makinesinin harcadığı su ve elektrikle 8-9kg çamaşır yıkanabiliyor. İçine az çamaşır atılırsa kilogram başına tasarruf yapıyor.
Kalabalık ailelerde veya sık çamaşır değiştirenlerde bu tarz makineler çabuk doluyor. Ancak bana 54lt tamburlu 6kg makinem yetiyor. Kullanıcı alışkanlıklarına göre değişen bir şey. Bana uymadı diye başkasına da uymayacak diye bir kaide yok sonuçta. Çeşidin bol olması güzel.
Sessiz motor teknolojisi sayesinde gece dahi çamaşır yıkanabiliyor.
Keşke yerli firmalarımızda kısa yoldan para kazanma değil de teknoloji üretme derdinde olsalardı. O zaman eminim biz LG'yi değil, Arçelik'i konuşuyor olurduk.
Beko'yu bizden çok bizden P daha ucuza alan İngilizler konuşuyor
özellikle çalışan kesim için sessiz yıkama özelliği...mesela istanbulda yaşayan ve çalışan biri olarak çıktığım iş saattinden tam 2 saat sonra eve varabiliyorum. yani hafta içi çamaşır yıkamak istesem saat 8:30 dan önce o makinenin başına geçemiyorum. bır program ortalama 1 saat sürse 9:30-10:00'a kadar tangur tungur makine sesi ile hem ev halkını hemde apartman sakınlerını rahatsız etmiş oluyorum. benim için maalesef makinenin özellikleri bazı değerlerden daha öne geçmiş oluyor. bu yadsınamaz bir gerçek. kazanı büyük olsun ki kısıtlı vakitte daha çok çamaşır yıkayabileyim, sessiz olsun ki istediğim zaman çalıştırabileyim vs. bilemiyorum ama çalışan bir bayan için bunlar ön plana çıkıyor
Moderatör tarafında düzenlendi: